Giresun Adası

Giresun'da bir ada

Giresun Adası, Kefken Adası ile birlikte Karadeniz'de bulunan Türkiye'ye bağlı iki adadan biridir. Giresun Adası kıyıdan 1.6 km açıkta olup, 40.000 metrekare alana sahiptir. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmaktadır. Sonradan 10 adet ağaç türü daha ilave edilmiştir. Karadeniz'de karabatak ve martıların doğal olarak ürediği ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Hakkında birçok efsaneler anlatılan, Amazonların ve birçok kavmin yaşadığı adada mitolojik çağlara ait birçok kalıntı bulunmaktadır. İkinci derece sit alanıdır. Yaz mevsiminde yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan ada günübirlik ziyaret edilerek piknik yapılmaktadır.

Giresun Adası
Harita
Coğrafya
Giresun üzerinde Giresun Adası
Giresun Adası
Giresun Adası
Adanın Giresun'daki konumu
Koordinatlar40°55′44″K 38°26′10″D / 40.92889°K 38.43611°D / 40.92889; 38.43611
DeniziKaradeniz
Yüzölçümü&-1000000000000000.0400000,04 km2
Siyasi
Adadaki ülke(ler)
Bölge Karadeniz Bölgesi
İl Giresun
İlçe Merkez
Adanın, Özgürlük Yolu'ndan çekilmiş bir resmi

Giresun Adası ile ilgili olarak birtakım efsaneler anlatılmaktadır. Tarihi kaynaklar Amazon kraliçelerinin savaş tanrısı Ares adına tapınak yaptırdıklarını ve Sinop Piskoposu Agias Phokas'ın manastırı olduğundan söz etmektedir. Adada Alexius II zamanında yapılan sur kalıntıları, kuleler, manastır (iç kale), tarihi pişmiş toprak fıçılar ve bazı yapı temelleri bulunuyor. Sit alanı olan ada koruma altında. Adaya yazın Giresun Limanı'ndan tekne turları düzenleniyor. Cenevizliler ve Venedikliler tarafından gemi sığınağı olarak uzun süre kullanılan adada günümüzde yabani göçmen kuşlar, karabataklar ve martılar bulunuyor. Adada bulunan Hamza Taşı ana tanrıça Kybele'yi temsil eden, sacayak gibi 3 ayak üzerine oturmuş bir taş. Ocak (aile) kültürünü temsil ediyor. Kutsal taş 4 bin yıllık geçmişi ile dini inançlar gereği yaşlılar için umut veren ve mistik güç kaynağı olan dilek taşıdır. Her yıl 20 Mayıs'ta Uluslararası Aksu Festivali'nde düzenlenen ve soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği, adanın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanıyor. Ada turu Hamza Taşı'ndan başlayıp yine orada son buluyor.

Adanın mitolojideki yeri değiştir

Ada dünya mitolojisinde ve tarihinde Aretias, Areionesos (ilk çağ adı), Nesos, Area, Areos, Chalceritis (Romalıların verdiği ad) adları ile bilinir. Bir söylentiye göre ada kentin güneydoğusunda yer alan ve görünümü bir kartal gagasını andıran Gedikkaya'dan kopan bir parçanın denize yerleşmesiyle oluşmuştur. Adada tarihle doğa iç içedir. Kalıntılardan çepeçevre surlarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Surların yapımındaki inşaat işçiliği Giresun Kalesiyle aynı tekniktedir. Pontuslular dönemine ait olduğu tahmin edilir. Tarihi kalıntılarından iki büyük şarap fıçısı, bir mabet harabesi, tapınak yeri, ayakta kalan surlar ve gözetleme kulesi en göze çarpan eserlerdendir. Doğu ucundaki "Hamza Taşı" antik çağlardan kalma bir dikittir. Çağlar boyunca yöre insanları için mistik güç kaynağı olmuştur. Romalı bilgin Pilinius, "Ilistariaum Mundi" adlı eserinde, adada savaş tanrısı Mars'a sunulmuş bir açık hava mabedinden söz eder ve şunları yazar " …. . ve Pharnace'nin karşısında Chalceritis, Yunanların Mars'a vakfedilmiş olan Arias'ı bulunur. Burada kuşların kanatlarını vurarak yabancılarla mücadele ettiği söylenir."

Ada’nın adı, Yunan mitolojisinde Altın Post’u ele geçirmek için Argo isimli, elli kürekli bir gemiyle Yunan anakarasından denize açılarak Karadeniz’in doğu ucundaki Kolkhis ülkesine doğru zorlu bir yolculuğa çıkan elli kahramanın (Argonaut’lar) başından geçenleri anlatan Argonautika destanında yolculuğun gidiş yönünde sondan bir önceki durağı olarak geçer.

Argonaut’lar antik adı Kerasos olan Giresun’un karşısındaki küçük Ares Adası’na varmak üzereyken tepelerinden her geçişte demir gibi sert tüyler bırakan yabanıl kuşların saldırısına uğrarlar. Ada’yı mesken tutan bu kuşların attığı tüylerden sakınmak için Herakles’in (Herkül) zorlu işlerinin altıncısında Stymphalos kuşlarına yaptığı kurnazlığı anımsarlar. Gemicilerin yarısı kürek çekerken diğer yarısı da kalkan ve kargılarını başlarının üzerinde tutarak güverteyi çatı gibi kapatır, sonra yine Herakles’in yaptığı gibi gürültü çıkararak kuşları uzaklaştırırlar. Yırtıcı kuşlardan kurtulduktan sonra Ada’nın kaya oyuklarında geceleyen kahramanlar sabah olunca Ada’dan ayrılır, Altın Post’un bulunduğu Kolkhis’e (Gürcistan) doğru yelken açarlar.

1984 yılında kaptan Tim Severin yönetimindeki araştırma ekibi bu efsanevi yolculuğu tekrar canlandırmak için Argo gemisinin aynısını hiç çivi kullanmadan yaptırır ve kürek çekerek Giresun Adasına gelirler. National Geographic dergisinin de bulunduğu bu seyahati BBC Televizyonu 12 kişilik bir ekiple belgeselleştirir ve tüm dünyaya bu ada tanıtılır. Romalı bilgin Plinius'un "Historiae Mundi" adlı eserinde ve ünlü Mitos yazarı Apollonius'un (İ. Ö. 295-195) "Argonautiga" alı eserinde konu daha da detaylı işlenmektedir. Başka bir efsane Kral Mitridates'in kızına ilişkindir. Kralın genç ve güzel kızıyla pek çok soylu kişi evlenmek istemektedir. Kız ise hiçbirini istemez, çünkü kalenin eteklerinde koyunlarını otlatan bir çobanı sevmektedir. Kral buna kızar, kızını adadaki manastıra kapatır. Çobanı yakalatarak manastırın önündeki kiraz ağacına astırır. Kız da ertesi gün kendini manastırın kulesine asar. Üçüncü bir öykü şöyledir. İsrail oğulları Yusuf'un altından bir heykelini yapar. Mısır'dan göç edip Filistin'e vardıklarında Musa Peygamberden heykeli getirmesini isterler. Musa mucizeyle heykeli Filistin'e getirir. Burada Fenikeliler heykeli alıp Kıbrıs'a götürürler. Yunanlar heykeli Kıbrıs'tan alarak Olimpos Dağı'na yerleştirirler. Pers İmparatoru Dara (Dareios) Anadolu ve Yunanistan'ı ele geçirince altın heykeli Mısır'a geri verir. Bundan sonra heykel tekrar Fenikelilerin eline geçer. Bu kez getirip Aretias Adasına yerleştirirler. Altın heykeli almak için Yunanların Giresun Adası'na kırk kez saldırdıkları söylenir. Geçmiş alt kültürlerden izler taşıyan ada, eşine ender rastlanır bir doğa harikasıdır. Mevcut kalıntılar insanoğlunun doğaya egemen olma isteğini vurgular. İnsan bir anda kendisini tarihin, mitolojinin derinliklerinde bulur. Geçmiş uygarlıkların inançlarını ve törelerini yaşar gibi olur.

Dış bağlantılar değiştir