Şevki Efendi

1921'den 1957'de ölümüne kadar Bahai inancının lideri

Şevki Efendi (1 Mart 1897 – 4 Kasım 1957), Abdülbaha’nın torunu ve halefiydi. 1921 yılında Bahai Dini’nin Velisi olarak tayin edildi ve 1957 yılında vefat edene kadar bu görevi sürdürdü.[1] Bahai Dini’nin birçok yeni ülkeye yayılması için tebliğ planları serisi oluşturdu ve Bahai Dini’nin merkezî şahsiyetlerinin (Bahaullah, Bab, Abdülbaha) birtakım yazılarını İngilizceye tercüme etti. Vefatının ardından dünya Bahai toplumuna 1963’te Yüce Adalet Evi seçilene kadar Emrin Elleri önderlik etti.

Şevki Efendi (1921)

Şevki Efendi hayatının ilk yıllarını Akka’da geçirdi, ardından Hayfa ve Beyrut’ta okumaya devam edip 1918’de Suriye Protestan Koleji’ni bitirdi. Daha sonra Abdülbaha’nın sekreteri ve tercümanı olarak görev yaptı. 1920’de Oxford’daki Balliol Koleji'ne[2] girdi ve burada siyaset bilimi ve ekonomi okudu, fakat ikinci eğitim yılı Abdülbaha’nın ölümü ve 24 yaşında Bahai Dini’nin Velisi olarak atanmasıyla kesintiye uğradı.

Şevki Efendi 36 yıl boyunca Bahai Dini’nin başı ve lideri idi. Çoğu Farsça ve İngilizce olmak üzere 17.500'den fazla mektup kaleme aldı. Ayrıca var olan Bahai toplumlarını yönlendirip ilerlemelerine önderlik ederek Dinin 1935’te 1.034 bölgeden 1953’te 2.700 bölgeye ve ardından 1963’te 14.437 bölgeye genişlemesi sürecini yönetti. Hayfa’da Bahai Dünya Merkezini kurdu. Liderliğinin başından sonuna kadar, Bahai Dini’ne inananların sayısı 100.000’den 400.000’e çıktı.

Doğduğunda kendisine verilen isim Şevki idi, fakat büyükbabası Abdülbaha’nın talimatı üzerine saygının bir göstergesi olarak henüz ilk yıllarından itibaren herkes tarafından Şevki Efendi olarak hitap edildi.[3] Bahailer kendisine Emrin Velisi olarak atıfta bulunurlar.

Geçmişi değiştir

Mart 1897’de Osmanlı İmparatorluğu’na ait Akka Sancağı’nda doğan Şevki Efendi, babası Mirza Hadi Şirazi yoluyla Bab ile ve Abdülbaha’nın en büyük kızı olan annesi Ziaiye Hanım yoluyla Bahaullah ile akrabalığa sahiptir. Şevki Efendi Abdülbaha’nın on üç torununun en büyüğü idi.[4] İlk eğitiminin çoğunu sağlayan dedesi Abdülbaha, hayatının erken yıllarından itibaren Şevki Efendi’yi büyük ölçüde etkiledi. Şevki Efendi duaları, onu nağmeli bir şekilde söylemeye teşvik eden büyükbabasından öğrendi.[2]

Eğitimi değiştir

Şevki Efendi ilk eğitimini evde, ailenin diğer çocuklarıyla birlikte aldı. Ardından Hayfa’da Fransız Hristiyan Kardeşler okuluna ve daha sonra Beyrut’ta bir Katolik okuluna gitti. Batı’ya yaptığı yolculuklarda dedesine eşlik edecekti, ancak Napoli’deki liman yetkilileri Şevki Efendi’ye göz nezlesi tanısı koyarak yola devam etmesini engelleyince[5] yolculukları son buldu. Ardından lisenin son yıllarında ve üniversitenin ilk yıllarında Suriye Protestan Koleji’ne (daha sonra Beyrut Amerikan Üniversitesi olarak bilinecek) gitti ve 1918’de buradan mezun oldu. Okulda çok mutsuz olduğu ve Abdülbaha ile vakit geçirmek için Hayfa’ya sık sık tatil için geri döndüğü kaydedilmiştir. Eğitimi sırasında kendini İngilizcede ustalaşmaya adadı, böylece bu dili zaten akıcı olduğu Farsça, Türkçe, Arapça ve Fransızca dillerine ekledi. Bu sayede, Abdülbaha’nın mektuplarını tercüme edebilir ve onun sekreteri olarak hizmet edebilirdi.[4]

Şevki Efendi, Suriye Protestan Koleji’nin tarafsızlığı nedeniyle I. Dünya Savaşı’ndan korunmuştur. 1917’deki siyasi gerilimler, kolejin kısa süreliğine kapatılması anlamına gelse de Şevki Efendi’nin öğrencilik hayatı devam etti. 1918 yazında Abdülbaha’nın hayatı, General Allenby’nin birlikleri Hayfa’ya girene kadar kritik bir tehlike içindeydi. Mütareke yaklaşırken ve öğrenimini tamamladıktan sonra, Şevki Efendi büyükbabasının yanına dönmeye hazırdı. 1918 sonbaharında Abdülbaha’ya yazışmalarında yardımcı olmak için Hayfa’ya döndü ve yaklaşık iki yılını onun yakınında geçirdi.

Hayfa’da geçirdiği sürenin ardından İngiltere, Oxford’daki Balliol Koleji’ne gitti ve burada çeviri becerilerini mükemmelleştirmeye devam ederken Ekonomi ve Sosyal Bilimler bölümüne kayıt yaptırdı. Şevki Efendi, Balliol’de bulunduğu süre boyunca mutluydu. Aynı dönemde okumuş olan arkadaşları, onu neşeli ve popüler bir öğrenci olarak hatırlıyorlar. Geleceğin İngiltere başbakanı Anthony Eden ile tanışmıştı ama yakın arkadaş değillerdi. Eğitim çalışmaları sırasında, Bahai toplumlarıyla tanışmak için Birleşik Krallık’ta ara sıra geziler yaptı.

Abdülbaha'nın Vefatı değiştir

Abdülbaha 28 Kasım 1921’de vefat etti ve bu haber Şevki Efendi’ye ertesi gün, İngiltere’de okurken ulaştı. Vefat bilgisini içeren telgrafı veren Wellesley Tudor Pole’a[6] göre bu haber onu “çökmüş durumda” bıraktı. Telgrafta şöyle yazıyordu: “Abdülbaha Hazretleri Melekutu Ebha’ya suud etmiştir. Ahbapları bilgilendirin. İmza: En Büyük ve Mukaddes Yaprak.”[2] John Esslemont ile birkaç gün geçirdikten ve bazı pasaport sıkıntılarından sonra, 16 Aralık’ta İngiltere’den yola çıktı ve 29 Aralık’ta Hayfa’ya vardı. Birkaç gün sonra, Abdülbaha’nın Şevki Efendi’ye hitap eden vasiyetnamesini açtı ve kendisinin Abdülbaha’nın halefi ve Bahai Dini’nin başı olarak atandığını öğrendi.[7] Abdülbaha’nın vasiyetnamesindeki ifade şudur: “Bu mazlumun dünyadan ayrılışından sonra, Mübarek Sidre’nin Ağsan ve Afnan’ı, Tanrı Emri’nin Elleri ve Cemal-i Ebha’nın kulları, iki kutsal ve mübarek Sidre’den biten taze dala ve rahmani iki Ağacın birleşmesinin meyvesine, yani Şevki Efendi’ye yönelmelidirler. Çünkü o Allah’ın ayetidir, seçilmiş daldır, Tanrı Emri’nin Velisi’dir; tüm Ağsan’ın, Afnan’ın, Tanrı Emri’nin Elleri’nin ve O’nun sevgililerinin yönelmesi gereken kişidir. O, Tanrı Sözü’nün Açıklayıcısıdır ve kendisinden sonra sülalesinden doğan ilk erkek çocuk onun halefi olacaktır.”[8]

Özel Hayatı değiştir

Şevki Efendi'nin özel hayatı büyük ölçüde Dinin Velisi olarak yaptığı işlerle doluydu. Sekreterlik desteğinden yoksundu, bu nedenle yazışmalarının çokluğu kendisinde sıkı bir çalışma modeli yarattı. Zaman zaman Hayfa’ya ve yaz aylarında bazen Avrupa’ya, özellikle İsviçre’de Alp Dağlarına giderdi. 1929 ve 1940’ta ayrıca Afrika’yı güneyden kuzeye dolaştı. Şevki Efendi, uluslararası ilişkilerde sakin ve son derece bilgili olarak tanımlanırdı. Yakınları özel hayatında onu sıcak, resmî olmayan ve esprili biri olarak hatırlıyordu. Şevki Efendi çok az uyur ve genellikle günde sadece bir kez yemek yerdi. Kısa boylu, koyu renk saçlı, zeytin tenli ve ela gözlüydü. Daha uzun boylu ve mavi gözlü büyükbabası Abdülbaha’ya değil, büyük büyükbabası Bahaullah’a benzediği kaydedildi.

Şevki Efendi İngiliz diline büyük bir sevgi beslerdi. İngiliz edebiyatının sıkı bir hayranıydı ve Kral James İncilini okumaktan zevk alırdı. Şevki Efendi hayatı boyunca İran (Fars) uyruğuna sahipti ve İran’ı hiç ziyaret etmemesine rağmen İran pasaportu ile seyahat etti.

Evlilik değiştir

24 Mart 1937’de Şevki Efendi, Ruhiye Hanım adlı Kanadalı Mary Maxwell ile evlendi. Mary, Bahaullah’ın bir inananı olan May Maxwell ile Kanadalı bir mimar olan William Sutherland Maxwell’in tek çocuğuydu. Şevki Efendi, Mary ile ilk olarak 1923’te annesiyle birlikte Hayfa’yı ziyaret ettiğinde genç bir kızken tanımıştı. Gençliğinde annesinin iki yakın arkadaşıyla bir ziyaret daha yaptı. Şevki Efendi’nin teşvikiyle Mary, Bahai Dini’ni aktif bir şekilde yaydı ve ona yazılan bir mektupta Şevki Efendi onu “tanınması gereken güzel ve canlandırıcı bir kız” olarak tanımladı. Şevki Efendi 1936’da Mary ve annesine bir mektup yazarak onları Hayfa’yı ziyaret etmeye davet etti. Anne ve kızı Ocak 1937’de Hayfa’ya ulaştı. O sırada 26 yaşında olan Mary, uzun boylu, atletik bir kadındı. Mary, Hayfa'ya gelmeden önce kuzeniyle 18 aydır Nazi Almanya’sında yaşıyordu. Çift, Abdülbaha’nın Hayfa’daki Evi’nde, Behiye Hanım’ın odasında evlendi. Nikâh töreni kısa, sade ve sessizdi. Nikâh şahitleri ve Hayfa’da yaşayan küçük bir grubun dışında çok az kişi nikâhın yapıldığını biliyordu. Bu nedenle, Şevki Efendi'nin annesi Bahailere şu telgrafı çektiğinde, evlilik dünya çapındaki Bahai toplumu için büyük bir sürpriz oldu: “Mahfiller Emrin sevgili Velisi’nin evliliğini kutlamayı duyursun. Bahaullah’ın hizmetkârı Ruhiye Hanım Bayan Mary Maxwell'e verilen paha biçilmez onur. Bahai Dini tarafından ilan edilen Doğu ve Batı Birliği sağlamlaştı. Emrin Velisinin annesi Ziaiye.”[9]

Şevki Efendi ve Ruhiye Hanım’ın hiç çocuğu olmasa[4] da Ruhiye Hanım onun sürekli yoldaşı ve yardımcısı idi ayrıca 1941’de Şevki Efendi’nin İngilizce baş sekreteri oldu.

Gerçekleştirdiği İşler değiştir

Şevki Efendi’nin liderliği iki konuya odaklandı: dinin yönetimini geliştirmek ve inancı tüm dünyaya yaymak.[10]

Yönetim değiştir

Şevki Efendi Dinin liderliğini üstlendiğinde Bahai toplumu nispeten küçük ve gelişmemişti. Şevki Efendi, Abdülbaha tarafından tasavvur edilen idari yapıyı desteklemek için onu yıllar içinde güçlendirip geliştirdi. Şevki Efendi’nin yönetimi altında Milli Ruhani Mahfiller kuruldu ve binlerce Mahalli Ruhani Mahfil oluşturuldu.[11] Kendisi dünya çapındaki birkaç kıtasal Bahai Mabedini inşa etmek için planları ve kaynakları koordine etti ki bu yapıların inşaatı 1950’lere kadar devam etti.

1940’ların sonlarından başlayarak, İsrail Devleti’nin kuruluşundan sonra Hayfa’daki Bahai Dünya Merkezini oluşturmaya başladı. Bu projeye, Bab’ın Kermil Dağındaki Makamı’nın üst yapısı ile Uluslararası Arşiv Binasının inşası ve Bahaullah’ın Makamı’nın bahçelerinin oluşturulması dâhildi.[11] [12]

1951 yılında Yüce Adalet Evi'nin önceli olarak hareket etmesi için Uluslararası Bahai Konseyi’ni atadı[13] ve ana işlevi dini yaymak ve korumak olan mevcut en yüksek hizmet mertebesi olan 32 Emrin Eli tayin etti.

Bahai Toplumunun Büyümesi değiştir

Bahai Dini’nin Velisi olarak atandığı andan vefatına kadar dünya Bahai toplumu 100.000’den 400.000 inanana ulaştı. Bahailerin temsil edildiği ülke ve bölgelerin sayısı 35’ten 250’ye çıktı. Dinin başı olarak Şevki Efendi, vizyonunu dünyadaki Bahailere sayısız mektubu ve Filistin topraklarında bulunan Akka ve Hayfa kentlerine giden ziyaretçilerle yaptığı toplantılar aracılığıyla iletti.

1937’den başlayarak, tüm ülkelerde Bahai toplumları kurmak için bir dizi sistematik plan harekete geçirdi. Bahai Dini’nin dünyanın her yerine ulaşması hedefini gerçekleştirmek amacıyla 1953'ten 1963’e kadar on yıllık bir seferberlik gerçekleştirildi.

Liderlik Tarzı değiştir

Yirmi dört yaşında genç bir öğrenci olan Şevki Efendi, Bahai Dini’nin Velisi olarak atandığında başlangıçta şok olmuştu. O da çok bağlı olduğu dedesinin yasını tutuyordu. Bunun acısı, İsviçre Alplerine çekilmesiyle doruğa ulaştı.[14] Ancak, gençliğine rağmen Şevki Efendi, Bahai toplumu için sahip olduğu hedef hakkında net bir fikre sahipti. Oxford eğitimi almış ve giyim tarzıyla Batılı olan Şevki Efendi, dedesi Abdülbaha’nın keskin bir tezatıydı. Kendini yerel din adamlarından ve yetkililerden uzak tuttu ve büyükbabasının aksine Bahaileri ziyaret etmek için çok az seyahat etti. Yazışmaları ve ziyaretçileri Şevki Efendi’nin mesajlarını dünyaya iletme yoluydu.

Ayrıca Bahai İnancı ve uygulamasıyla alakalı meselelerle de ilgileniyordu. Emrin Velisi olarak, Bahaullah ve Abdülbaha’nın yazılarını yorumlama yetkisine sahipti; bu sebeple yorumları, Abdülbaha’nın vasiyetnamesinde belirtildiği üzere yetkili ve bağlayıcı metinlerdir. Bahailere yazdığı mektupları “sizin gerçek kardeşiniz” olarak imzalardı. Kendi kişisel rolüne atıfta bulunmak yerine her zaman Velilik kurumuna vurgu yaptı. Mektuplarda ve sözlü hitaplarında kendisinden başka herhangi bir unvan yerine her zaman Şevki Efendi olarak anılmayı talep etti. Bahailerin kendisinden kutsal bir şahsiyet olarak bahsetmemelerini, doğum gününü kutlamamalarını veya resmini sergilememelerini talep ediyordu.

Tercümeleri ve Yazıları değiştir

Şevki Efendi otuz altı yıllık liderliği esnasında Bahai Dini’nin birçok eserini İngilizceye tercüme etti: 1929’da Saklı Sözler, 1931’de İkan Kitabı, 1935’te Bahaullah’ın Sesi ve 1941’de Kurdun Oğlu Risalesi. Ayrıca Nebil Tarihi gibi tarihi metinleri de tercüme etti. Şevki Efendi’nin önemi sadece tercümanlık yapmış olması değildir. O aynı zamanda Bahai yazılarının atanmış ve yetkili yorumcusudur. Bu nedenle onun çevirileri, Bahai yazılarının gelecekteki tüm tercümeleri için bir kılavuz niteliğindedir.

Yazılarının büyük çoğunluğu dünyanın her yerindeki Bahailere yazdığı mektuplar tarzındaydı. Şimdiye kadar 17.500 adedi toplanan bu mektupların toplam 34.000 özgün eser olduğu tahmin edilmektedir. Bunlar, Bahai toplumlarının işleriyle ilgili rutin yazışmalardan, dünyanın her yerindeki Bahailere hitaben yazılan ve belirli konuları ele alan uzun mektuplara kadar uzanır. Daha uzun mektuplarından ve mektuplarının derlemelerinden bazıları, Hz. Bahaullah’ın Dünya Düzeni Hakkında Mektuplar, İlahi Adaletin Gelişi ve Vaat Edilen Gün Geldi adlarıyla kitap olarak yayımlanmıştır.

Diğer mektuplar, Bahai inancı, tarihi, ahlakı, ilkeleri, yönetimi ve hukuku hakkında ifadeler içeriyordu. Ayrıca bazı seçkin Bahailerin ölüm ilanlarını da yazdı. Bireylere ve mahfillere yazdığı mektupların çoğu, dünya çapındaki Bahailer için önemli kaynaklar olarak öne çıkan birkaç kitapta derlenmiştir. Kendisinin bizzat kaleme aldığı tek kitap, dinin yüzüncü yıldönümünü anmak için 1944’te yazdığı Bahai Dini’nin I. Yüzyılı’dır. İngilizce yazılan bu kitap, Babi ve Bahai Devirlerinin birinci yüzyılının yorumlanmış bir tarihidir. Daha kısa bir Farsça versiyonu da yazılmıştır.

Beklenmeyen Vefatı değiştir

Şevki Efendi’nin vefatı beklenmedik bir şekilde 4 Kasım 1957’de İngiltere’ye seyahati sırasında, dünya çapında iki milyon kişinin ölümüne neden olan Asya Gribi salgınına yakalanması sonucu Londra’da gerçekleşti ve orada 5 Kasım 1957 günü New Southgate Mezarlığı’na[4] defnedildi. Eşi, Ruhiye Rabbani dünya Bahai toplumuna şu telgrafı gönderdi: “Tüm kalplerin sevgilisi ve Efendimiz (Abdülbaha) tarafından tüm inananlara bırakılan kutsal emanet, Şevki Efendi, Asya gribinin ardından uykusunda bir kalp krizi geçirerek aniden vefat etmiştir.”[2]

Bahai kutsal yazılarına göre soydan geçerek geleceğin Velileri olacak olanlar, birinden diğerine atanarak belirlenecekti. Her Veli, Bahaullah’ın erkek torunları arasından bir önceki Veli tarafından atanacaktı. Atama, Veli’nin yaşamı boyunca yapılacak ve Emrin Ellerinden bir grup tarafından açıkça onaylanacaktı. Şevki Efendi’nin ölümü sırasında, Bahaullah’ın soyundan olup hayatta kalan tüm erkekler ya Abdülbaha ya da Şevki Efendi tarafından nakıs ilan edilmişti dolayısıyla Emrin Velisi olmaya uygun hiçbir aday yoktu. Bu durum ciddi bir liderlik krizi yarattı. Hayatta olan 27 Emrin Eli, nasıl ilerleneceği daha önce yazılı olarak belirtilmemiş olan bu durum ile ilgili ne yapacaklarına karar vermek için birçok toplantı yaptılar (veya toplantıya katılamamışlarsa anlaşmalar imzaladılar). Emrin Elleri oybirliğiyle bir halefi meşru olarak tanımanın ve kabul etmenin imkânsız olduğuna karar verdi. Emrin kontrolünü temin etmek için 25 Kasım 1957’de bir duyuru yaptılar: Şevki Efendi halefi olarak kimseyi atamamıştı ve herhangi bir vasiyetname bırakmamıştı. Bunun üzerine hiçbir atama yapılamadı ve 9 Emrin Eli, Hayfa’da yer alan Bahai Dünya Merkezinde kalarak Emrin Velisinin işlevlerini yerine getirdiler.

Velilik Kurumu ve Yüce Adalet Evi değiştir

Şevki Efendi kendi yazılarında, ikiz sütunlar olarak ifade edilen Velilik Kurumu ile Yüce Adalet Evi arasında belirgin bir ayrım yapar. İkisinin rolleri birbirini tamamlayıcı niteliktedir; birincisi yetkili yorum sağlar ve ikincisi esnekliğe ve “Kutsal Yazı’da açıkça belirtilmemiş tüm konular”[8] hakkında hüküm verme yetkisine sahiptir. Şevki Efendi, kurumların birbirine bağımlı olduğunu ve kendi özel yetki alanlarına sahip olduğunu ayrıntılarıyla açıklamıştır.

Kaynakça değiştir

  1. ^ Moojan Momen (4 Şubat 2011). "Shoghi Effendi". Encyclopedia Iranica. 6 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ a b c d Emrimizin Sevgili Velisi: Şevki Efendi'nin Yaşamı ve Çalışmaları. ISBN 978-975-01475-6-2. 
  3. ^ The Priceless Pearl. Baha'i Publishing Trust: London. 1969. s. 3. ISBN 1-870989-91-0. 
  4. ^ a b c d Yeni Bir Dini Hareket Olarak Bahailik ve Türkiye'de Bahailer. Kimlik Yayınları. Temmuz 2020. ss. 206-208. ISBN 978-605-7785-40-4. 
  5. ^ Prelude to the Guardianship. George Ronald: Oxford. 2014. s. 5. 
  6. ^ "Wellesley Tudor Pole". 4 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2023. 
  7. ^ "Bahailer". Bahai Uluslararası Toplumu. 2017. s. 79. 
  8. ^ a b Kutsal Vasiyetnameler. Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş. 2011. s. 19. ISBN 978-605-60953-7-5. 
  9. ^ Ruhiyyih Rabbani (1969). The Priceless Pearl (İngilizce). London, UK: Baháʼí Publishing Trust. ISBN 978-1-870989-91-6. 
  10. ^ Bahai Dini - Tarihi, Öğretileri ve Toplumsal Çalışmaları. Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş. 2016. s. 115. ISBN 978-605-84382-4-8. 
  11. ^ a b "Türkiye Bahai Toplumu". 18 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2023. 
  12. ^ Bahai Dini - Tarihi, Öğretileri, Toplumsal Çalışmaları. Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş. 2016. s. 116. ISBN 978-605-84382-4-8. 
  13. ^ Yasin İpek (Temmuz 2020). Yeni Bir Dini Hareket Olarak Bahailik ve Türkiye'de Bahailer. s. 210. ISBN 978-605-7785-40-4. 
  14. ^ Yasin İpek (Temmuz 2020). Yeni Bir Dini Hareket Olarak Bahailik ve Türkiye'de Bahailer. Kimlik Yayınları. s. 207. ISBN 978-605-7785-40-4. 

Dış bağlantılar değiştir