Bir rivayete göre dönemin Rus Çariçesi kendi ülkesindeki ekonomik çalkantıları gidermek için danışman olarak bir grup fizyokratı kendi sarayına davet etmiş ve mevcut durumu iyileştirmenin yollarını danışmıştır. Fizyokratlardan aldığı cevap ekonominin illa kendi haline bırakılması ve bunun da nihai dengeyi sağlayacağı yönünde olunca kendilerine derhal kapının gösterilmesi rica edilmiştir.
'''Fizyokratlar'''
Merkantilistlere karşı çıkarak temel üretim aracının toprak olduğunu ileri süren ve ekonomi tarihinde ilk kez bir düşünce sistemi geliştirerek bir isimle anılan grup.
Fransa"da tarım sektörü önemini korurken aristokrasinin merkezi devletin egemenliği altına alınmış olması, buna karşılık toplumsal itibarı ikincil derecede görünen ticaretin ve burjuvazinin güçlenmesi karşısında yeni düzenlemeler yapılması gerekliydi.Tarımdaki ve şehir yaşamına da yansımış olan geleneksel imtiyaz ve angarya sorunlarından hükümetin idari ve mali sorunlarına kadar yapılması tartışılan, savunulan ve bazıları uygulamaya sokulan düzenlemeler, ortak ekonomik görüşlere sahip bir grubun ortaya çıkmasına yol açmıştı. Kendilerine Les Economistes diyen ancak daha sonra yazılarının yayınlandığı Lm Physiocrate dergisinin adıyla grup, bireysel değil ortak bir konumla ortaya çıkmış, kaynaşmış bir düşünceler bütününü ifade ediyordu.
François Quesnay (1694-1774) grubun önderiydi. Fransa kralı XV. Louis"nin doktoru olan Quesnay kısa bir dönem ekonomiyle ilgilenmiş, Fizyokratların diğer iki önde gelen adı, Fransa maliye bakanı Robert Turgot (1727-1781) ile daha sonra ABD"ye göç eden Fransız sanayici Pierre Samuel du Pont de Nemours"u (1739-1817), 1765"te İngiltere"den ziyaretine gelen Adam Smith"i etkilemişti. Marquis de Mirabeau (1715-1789), Paul Pierre le Mercıer de la Rivıere (1720-1794), Guillaime François La Trosne (1728-1780), Abbe Nıcholas Bau-deau (1730-1792), Claude-Camılle-François Comte d"Albon (1753-1789) önde gelen Fizyokratlardı.
Avrupa"da geçerli olan ve bir ulusun ihracat değerini artıranın imalat, finans ve hizmet sektörü olduğunu savunan, bu amaçla vergi, gümrük gibi doğrudan müdahaleleri hatta ithalat kısıtlamalarını öngören ve zenginlik ve gücün işaretini değerli metal birikiminde bulan Merkantilist öğretiye öncelikle XIV. Louis"nin bakan olan Jean-Baptiste Colbert"in (1619-1683) adıyla Kolbertizm olarak tarihe geçen Fransa"daki uygulamalarına karşı, Fizyokratlar tarımın ve tarımsal ürünlerin değerini savunuyorlardı.
Fizyokratlara göre yeni değer üreten tek sektör tarımdır. Çiftçinin maliyetleri düşüldükten sonra elde edilen produit net, çiftçinin tekrar ve etkin üretimini engellemeden rant olarak toprak sahibi veya vergi olarak devlet tarafından alınabilir. Merkantilistlerin karmaşık vergi sistemlerine karşı tek vergiyi savunurlar. Mirabeau"nun dile getirdiği biçimiyle, bütün vergiler sonuçta sektörden sektöre aktarılacak ve net ürün elde edilen tarımdan alınmış olacaktır. Dolayısıyla ihracat ve ticarete müdahale ederek ekonomiyi düzenleme gayretlerini tarıma getirilen ek yük olarak görürler. Sonuçta bu yük ulusun toplam refahına zarar verecektir. Bırakınız yapsınlar sloganı fizyokratlar için müdahale edilmeyen tarım sektörünü anlatır. Yasalar ve kurallar ve de akıl ancak doğal yasaya uygun olduğunda yararlı olabilir ve hoş karşılanabilir. Fizyokratlar bu yaklaşımlarıyla liberalizmi savunurken, tarımdaki angarya gibi geleneksel kurumlara da karşı çıkarlar. Lock ve Rousseau"nun doğal düzen adına savunduklarında ve toplumsal sözleşme anlayışında doğal bir yön olmayıp insan ürünü olduğunu iddia ederken, kendilerinin tanrısal olan doğal düzeni kavradıklarını düşünüyorlardı; de Nemours"un verdiği adla "fizyokrat" da doğanın yönetimi-egemenliği demekti.
Tarımın katkısını ortaya koymaya çalışan Quesnay 1759"da ünlü eseri Tableau Economiquei yazdı. Bugün bile ekonomide mal ve ödemelerin akışının açıklandığı ilk örnek olarak övülen bu çalışma zamanında büyük beğeni topladı. Satın alma ve satma mekanizmalarını birbirine bağlı bir sistem olarak ortaya koyma çabasıyla, tarımsal üretimin Fizyokratların steril dedikleri öteki sektörleri nasıl beslediğini açıklamaya çalışıyordu.
Ürettikleri tek gerçek değer kavramı ve bu değerin aktarımı düşüncesi kaynak aktarımı ve artı değer kavramlarının atası olduğu gibi, doğal yasa görüşleriyle ekonomide devlet müdahalesine karşı çıkan ve laisse faire-laisse passer cümlesiyle özetlenen bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler görüşleri piyasanın düzenleyiciliğini savunan liberalizm görüşlerinin de temelinde yer alır. Girdi-çıktı analizi ve piyasa ile ekonominin genel işleyiş ve mekanizmasını anlamaya yönelik ilk çabanın da ortaya konmasıyla ekonomi tarihinde temel kavramların ve sistemli düşüncenin ilk örneğini oluşturan Fizyokrat okul, Adam Smith tarafından "hiç yapmamış olduğu için sistemin bütün hatalarını ayrıntılarıyla incelemeye elbette değmez ve herhalde dünyanın her hangi bir yerinde de asla herhangi bir zarar yaratmayacaklardır" cümleleriyle değerlendirilmişti. Özel mülkiyeti, genel anlamıyla ticareti ve devlet maliyesini benimseyen fakat tarımsal üretim adına konuşan Fizyokratlar, kalkınmacı tüccarlar tarafından alaya alınırken, ekonomik yaşam ticaret ve teknolojinin zenginliğini ve iktidarını getirdiğinden, şimdi de ekonomi tarihinde, Adam Smith"i haklı çıkaran biçimde, tarihin belli bir döneminde belli bir çıkar grubunun sözcüsü olarak ortaya çıkan bir okul olarak görülmektedirler. "Ayakkabıcıların sayısını artırmak için önce inek derilerinin sayısını artırmak gerekir" cümlesinin arkasında yatan üretim ilişkileri ve hacmi ile o zamanın ticaret dünyasını etkilemek mümkün olmadığı gibi, bugün de bu düz gerçeklikle ekonomi dünyasını açıklamak ve ekonomi biliminin dikkatini çekmek mümkün görünmemektedir. Ancak son dönemlerde kaynak bağımlısı ekonomiler, çevreciler ve tarım toplulukları tarafından Fizyokrat görüşler destek görmektedir.
{{ekonomi-taslak}}
|