Ataerkillik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot: Kozmetik değişiklikler
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot: Kozmetik değişiklikler
1. satır:
'''Erkekegemen''', babaların ailelerde kesin otoritesinin olduğu ve toplumun erkek bireylerinin yüksek mevkileri elinde bulundurduğu toplumların sosyolojik düzenine verilen addır.
'''Ataerkillik''', erkek otoritesine dayanan bir tür toplumsal örgütlenme düzenidir. Bu düzenin temelini erkeğin üstünlüğü fikri oluşturur; soy erkekler tarafından belirlenir, hakimiyet erkeklerindir. Bu toplumlarda erkeklere kadınlardan daha çok saygı gösterilir. Bu erkek üstünlüğü ilkesi etrafında, toplumun kültürü, [[adet]]leri, inancı ve [[mitoloji]]si, anaerkil düzenli toplumunkinden farklı bir biçim oluşturur.
 
{{kültürsosyoloji-taslak}}
''Ataerkillik'' sözcüğü [[Türkçe]] kökenlidir. Türkçe'ye [[Fransızca]]'dan geçmiş olan ve batı dillerinde Ataerkillik manasında kullanılan patriarka sözcüğü ise [[Latince]] ''patria'' (baba) ve [[Yunanca]] ''achein'' (hükmetmek) kelimelerinden türemiştir. ataerkilliğe dayanan, ata erki temelli olan oluşumlara "ataerkil" veya "patriarkal" denir.
 
[[Kategori:AntropolojiAile]]
Modern dünyada dahi ataerkilliğin hakimiyeti neredeyse tartışılmazdır. Bununla birlikte, ataerkil olduğu söylenen toplumlar arasında büyük farklılıklar göze çarpmaktadır. Ataerkillik, [[Maçoluk|maço kültür]]ün yaygınlaşmasına da zemin hazırlamıştır. Bazı tarihçilere göre ataerkillik ([[partiyarka]]) dünya toplumlarına egemen olmadan önce bazı toplumlarda bazı toplumlar anaerkil bir düzene sahipti, bazılarında da cinsiyet egemenliği bulunmamaktaydı.
[[Kategori:Toplum bilimi kavramları]]
 
== İlgili Kelimeler ==
 
"[[Atasoylu]]luk", soyun baba/erkek çizgisi ile takip edilmesi anlamına gelir, [[anasoylu]]luk da bunun tersidir. Günümüzde, çocukların babanın soyadını alması, atasoylulukdan kalan bir mirastır. Anasoylu toplumlarda, çocuklar üzerinde anne tarafının, yani annenin akrabalarının hak ve sorumlulukları, atasoylu toplumlardakinden daha fazladır. Ayrıca anne tarafından akrabalarla evlilik tabusu daha güçlüdür. Çoğunlukla ataerkillikle atasoyluluk eş anlamlı kullanılıyorsa da, ataerkillik toplumun genel örgütlenmesi ile, atasoyluluk ise yalnızca soy anlayışı ile ilgilidir.
 
İngilizce "[[patrilocal]]" sözcüğü evlilikten sonra çiftin erkek tarafının akrabaları yanında yerleşmesi anlamına gelir. "[[Matrilocal]]" bunun tersidir. Atasoylu toplumların aynı zamanda "[[patrilocal]]", anasoylu toplumların da "[[matrilocal]]" olması olasılığı yüksektir, ama bir kural değildir.
 
"Anaerkil" kavramının tanımlandığı ilk günlerde, anasoylu toplumların "anaerkil" diye nitelenmesi sık yapılan bir yanlıştı. Daha sonra yapılan araştırmalarda, anasoylu toplumdaki kadının konumunun herhangi bir atasoylu toplumdakinden daha düşük olabileceği görüldü, ve bu yanlış düzeltildi. Ancak bu konudaki kelime karışıklığı halen devam etmektedir. Gene de kadının toplumdaki konumu ile anasoyluluk arasında pozitif bir ilişki sözkonusudur. <ref> James Prescott, "Jenital Zevk ve Jenital Acı, Neden Biri Değil de Diğeri?" [http://www.geocities.com/tabibler/sunnet_jenital_zevk_ve_aci.htm] </ref>
 
== Ataerkillikle ilgili kuramlar, kavramın tarihsel gelişimi ==
 
Ailenin ve akrabalık bağlarının bir toplumsal olgu olarak ilk ciddi incelemesi
1861 yılında İsviçreli hukukçu, tarihçi ve arkeolog [[Johann Jakob Bachofen]]'in (1815-1887) "Ana Hukuku: Eski Dünya' da Anaerkilliğin Yasal ve Dini Karakteri Üzerine Bir Araştırma" adlı kitabıyla başlar.
 
Bachofen bu incelemesinde, o güne kadar ancak din kitaplarından, mitoloji ve efsanelerden ve Antik Çağ edebiyat eserlerinden derlenen ve hemen hiçbir bilimsel nitelik taşımayan bilgi ve yorumların ilk kez sistemli ve oldukça tutarlı bir çözümlemesini yaptı. Eski toplumlarda kadınların rolü üzerinde daha önce görülmemiş ölçüde farklı bakış açıları getirdi. Likya, Mısır, Yunanistan, Girit, Kuzey Afrika, Orta Asya ve İspanya gibi eski uygarlıklar hakkında bilinenlerden biraraya getirdiği belgelerle, analığın insan toplumunun, din ve ahlak anlayışının temeli olduğunu göstermeye çalıştı.
 
Bachofen'ın çalışması, o güne kadar insanlığın doğal toplumsal yapısı olarak görülen ataerkilliğin özel bir yapı olarak ele alınması gerektiğini ortaya koydu. Bachofen'ın çalışmasını [[Lewis Henry Morgan]], [[Thomas Mann]], [[Jane Ellen Harrison]], [[Erich Fromm]], [[Robert Graves]], [[Rainer Maria Rilke]], [[Joseph Campbell]], [[Otto Gross]], [[Julius Evola]] ve "Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni" ile [[Friedrich Engels]]'in yapıtları takip etti. Bachofen'dan ilham alan Friedrich Engels, ilk çağlarda insanların cinsel ilişki ve hamilelik arasındaki bağdan, dolayısıyla babalık kavramından habersiz olduklarını, bu yüzden de doğan çocukların bütün topluluğa ait olduğunu savundu. Teoriye göre erkekler babalık olayının farkına vardıklarında ilişkiye girdikleri kadınlara ve doğan çocuklara sahip çıkmaya başladılar, bu da anaerkilliğin yerini ataerkilliğe terketmesi ile sonuçlandı.
 
Bu şekilde ataerkillik ve anaerkillik, eski çağlardaki kadın hakimiyeti ve buna karşı günümüzdeki erkek hakimiyeti şeklinde birbirinin karşıtı hipotezler olarak algılanmaya başladı.
 
Aslında ilkel toplumların babalık kavramından habersiz oldukları, yetersiz alan çalışmaları ve etnoğrafyanın emekleme dönemindeki eksikliklerinden kaynaklanan bir yanlış anlamadan ibaretti. Ne var ki, bu ve bunun gibi pek çok yanlışın düzeltilmesi uzun zaman aldı ve Bachofen'ın hipotezleri, bu dönemdeki arkeoloji ve mukayeseli din çalışmalarının temel varsayımlarından biri oldu.
 
Bu arada araştırmacılar 20 yüzyılda varlığını sürdürmeye devam eden ilkel topluluklar üzerinde yaptıkları çalışmaların hiçbirinde, bazı kuramcıların düşündüğü şekilde bir anaerkilliğe rastlayamadılar. Ne var ki aynı antropolojik çalışmalar, sanılanın aksine, Avrupalıların sahip olduğu türde bir ataerkilliğin toplumsal evrimin en üst basamağı olmadığını da gösterdi. [[Malinowski]]'nin Trobriand adalarındaki çalışması, [[Sigmund Freud|Freud]]'un [[Oedipus kompleksi]]'nin evrensel olduğu varsayımını çürüttü. Freud varsayımını o günkü ataerkil Avrupa toplumunu temel alarak oluşturmuştu ve toplumsal düzeydeki ataerkilliğin, birey düzeyinde bebeğin doğal psikolojik gelişiminden dayanak aldığı iddiasını içeriyordu.
 
1950'li yıllardan itibaren ise arkeolog [[Marija Gimbutas]]'ın, neolitik dönemde Avrupa'da anaerkil özelliklerin ağır bastığı, [[Eski Avrupa Kültürü]] teorisi duyulmaya başlandı. Bu teoriye göre Bronz Çağı'ndan itibaren Avrupa'yı işgal etmeye başlayan "Proto Hint Avrupalılar" anaerkilliği kendi ataerkil yapıları ile değiştirmiş ve bunu bugün kullanılan Hint Avrupa dilleri ile birlikte miras olarak bırakmışlardı.
 
Gimbutas, 1970'lerden itibaren kendi çalışmalarını ortaya koyan [[Margaret Murray]], [[Robert Graves]], [[Elizabeth Gould Davis]] ve [[Riane Eisler]] gibi [[ikinci dalga feminizm]] akımının destekçilerine ilham verdi. Bunlardan Riane Eisler, "ortaklık kültürü" teorisi ile kendine farklı bir yol çizdi. Eisler'e göre bugün ve tarihin büyük bölümünde yaşanan ataerkillik, insanların birbirleri üzerinde hakimiyet kurmaları esasına dayanan yıkıcı bir toplumsal örgütlenme modeliydi ve bunun alternatifi kadınların hakimiyet kurmasına dayanan bir [[anaerkillik]] değil, insanların tarihöncesi dönemlerde olduğu gibi, birbirleriyle paylaşımda bulunmalarına dayanan "ortaklık modeli" idi.
 
İkinci feminist dalgaya [[Steven Goldberg]] (Ataerkilliğin Önlenemezliği: Neden Erkek ve Kadın Arasındaki Biyolojik Farklılıklar Her Zaman Erkek Egemenliğine Yolaçar - 1973, Neden Erkekler Yönetir - 1993), [[Philip G. Davis]] (Tanrıçanın Maskesi Düşürüldü, 1998) ve [[Cynthia Eller]] ("Anaerkil Tarihöncesi" Efsanesi, 2000) gibi yazarlar cevap verdiler. [[Cynthia Eller]], tarihöncesi dönemde Tanrıça figürürünün çok baskın olmasının anaerkillik için bir kanıt olamayacağını, çünkü bununla kadının toplumdaki konumu arasında doğrudan bir ilişki olmadığını gösterdi. [[Steven Goldberg]] ise ataerkillik gibi toplumsal yapıların kaçınılmaz olduğunu, çünkü buna erkek ve kadın biyolojisindeki farklılıkların yol açtığını kanıtlamaya çalıştı.
 
Aile yapısı üzerine yaklaşık 150 yıldır devam eden bu tartışmaların sonucunda birbirinden farklı pek çok ataerkillik ve dolayısıyla anaerkillik tanımı ortaya çıkmıştır ve henüz üzerinde anlaşmaya varılabilecek ortak kavramlar oluşmamıştır. Ne var ki aynı süre içinde bu tartışmaları yapan Batı toplum yapısının kendi içinde çok büyük değişimler geçirdiği gözden kaçmayan bir gerçektir.
 
== Kaynakça ==
* [http://en.wikipedia.org/wiki/Matriarchy İngilizce Vikipedi "Matriarchy" maddesi]
* [http://en.wikipedia.org/wiki/Patriarchy İngilizce Vikipedi "Patriarchy" maddesi]
* [http://en.wikipedia.org/wiki/Patriarchy İngilizce Vikipedi "Patriarchy" maddesi]
* [http://en.wikipedia.org/wiki/Matrilocality İngilizce "Matrilocality" maddesi]
 
 
 
== Notlar ==
<references/>
 
{{kültür-taslak}}
 
[[Kategori:Toplum bilimi kavramları]]
[[Kategori:Antropoloji]]
[[Kategori:Cinsiyetçilik]]
 
[[ar:نظام أبوي]]
[[az:Patriarxat]]
[[bg:Патриархат]]
[[cs:Patriarchát]]
[[da:Patriarkat]]
[[de:Patriarchat (Soziologie)]]
[[el:Πατριαρχία]]
[[en:Patriarchy]]
[[eo:Patriarkeco]]
[[es:Patriarcado]]
[[et:Patriarhaalsus]]
[[eu:Patriarkatu]]
[[fa:پدرسالاری]]
[[fi:Patriarkaatti (yhteiskuntatieteet)]]
[[fr:Patriarcat (sociologie)]]
[[he:משפחה פטריארכלית]]
[[hr:Patrijarhat]]
[[ja:家父長制]]
[[ko:가부장제]]
[[lt:Patriarchatas]]
[[mk:Патријархат]]
[[nl:Patriarchaat (sociologie)]]
[[no:Patriarki]]
[[oc:Patriarcat]]
[[pl:Patriarchat (ustrój)]]
[[pt:Patriarcado]]
[[ru:Патриархат]]
[[sk:Patriarchát (muži)]]
[[sl:Patriarhat]]
[[sr:Патријархат]]
[[sv:Patriarkat (sociologi)]]
[[zh:父權]]
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Ataerkillik" sayfasından alınmıştır