Abbâsîler: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Crespo2014 (mesaj | katkılar)
Crespo2014 (mesaj | katkılar)
57. satır:
İnternet Kaynağı Değildir; Kopyalanmaz ...
 
[[== Abbasi Sanatı ==]]
Emevilerin yıkılmasından sonra , İslam devletinin başına geçen hanedandır (750-1258) Abbasiler, 1261'den 1517'ye kadarda Mısır' da halifelik yapmışlardır. Hz Muhammed 'in amcası Abbas'ın soyundan oldukları için kendilerine Abbasiler denilmiştir. Emeviler zamanında birçok ülke fetheilmiş, İslam devleti çok genişlemişti. Fakat fetihler durunca, Emevilere karşı olan hoşnutsuzluk arttı. Her yanda Ayaklanmalar Baş gösterdi. Emeviler Arap olmayan Müslamanlara "mevali" diyorlar ve onları hor görüyorlardı. Devlet işlerinde önemli görevleri Araplara veriyorlardı. Oysa, İslam dininde, Müslümanlar arasında bir ayrılık olmadığı belirtmişti. Bu tutuma karşılık, Müslüman Türkler ve İranlılar, Emevilere düşmanlık besliyorlar, onları devirmeye çalışıyorlardı. İranlılar Şiı olduklarından, Hz Alinin soyundan olan birini halife yapmak istiyorlardı. Türkler ise daha çok Abbasilerin meydana getirdikleri gizli örgüte girmişlerdi.
[[Dosya:Abbasid Koran folio from Egypt.jpg|Abbasiler Dönemi'nden bir Kur'an sayfası. Sayfada [[Hac suresi]]nden bazı ayetler bulunmaktadır.|thumb|200px|right]]
[[Dosya:Samarraminaret.JPG|[[Samara Ulu Camii]] minaresi.|thumb|200px|right]]
Emevilere karşı yapılacak ihtilali, Abbassilerden İbrahim hazırladı. İbrahim, Ebu Müsşim adında bir genci, Emevilere karşı girişilecek hareketi düzenlemek üzere Horasan'a gönderdi. Bu sırada, birçok yerde ayaklanma çıkmıştı. Ebu Müslim de Merv şehri yakınlarında topladığı büyük kuvvetlerle ayaklandı. (748) Araplar Arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanarak Merv Şehrini ele geçirdi. Evemi Ordusunu bozguna uğrattı. Nişanbur'a girdi. Kısa süre de çok önemli başarılar kazandı. Emevilerin gönderdikleri ordular, Abbasilere bağlı birlikler tarafından yenilgiye uğratıldı. Küfe şehri alındı. Burada Abbassilerden Ebül Abbas Abdullah halife ilan edildi (749). Son Emevi halifesi II. Mervan, büyük bir ordu ile Büyük Zarp ırmağı kıyılarına gelmişti. Burada yapılan meydan savaşını Abbasiler kazandı. II. Mervan Mısır'a kaçtı. Orada Saklandığı klisede saklanarak Öldürüldü.
[[İslam]] dininin sanata getirdiği en büyük yenilik [[cami]] mimarisidir. İslamlıkta her sınıf halkın ayrım gözetilmeden ön saflarda [[namaz]] kılabilmesi safların geniş tutulması istediği uyandırmış, bu nedenle [[kilise]]lerin aksine camilerde enine mekan tercih edilmiştir. Plan formunun ihtiyaçtan doğması gibi, [[mihrap]], [[minber]], [[minare]] türünden mimari ögeler de İslamlığın gelişmesine paralel olarak zamanla ihtiyaçtan doğmuşlardır.
 
Ebül Abbas Abdullah, Emevi sülalesinen olanlar hepsini öldürttü. Bunlardan yanlız Abdurrahman adında bir genç Kuzey Afrika' ya Kaçarak Kurtuldu. Onun İçin kendisine kan dökücü anlamına "saffah" denildi. Abbasiler bununla da kalmıyarak Emevi Halifelerin mezarlarını yok ettiler.
Abbasilerden önceki İslam şehirciliği konusundaki bilgilerimiz çok kısıtlıdır. Bu konuda bilinen ilk örnek, 762-765 yıllarında Abbasi halifesi Mansur’un kurdurduğu Bağdad şehridir. Kaynaklardan edinilen bilgilere göre ilk Bağdad şehiri daire planlıydı ve iç içe iki sur duvarı dıştan bir hendekle çevrelenmişti{{kaynak göster}}. Şehrin dört kapısına bulundukları yöndeki komşu şehirlerin adı verilmişti. Haç planlı saray ve yanındaki cami şehrin merkezinde yer alıyordu.
[[766]] yılında yapılan [[Bağdad Ulu Camii]] kerpiç duvarlı, ahşap sütunlu ve düz damlı basit bir yapıydı. Halife [[Harun Reşid]], 808’de yapıyı planını değiştirtmeden tuğla duvarlı olarak yeniden yaptırmıştır. Bağdat 892’de Abbasilerin başkenti olunca, artan nüfus nedeniyle camiye aynı planda ikinci bir bölüm eklenmiştir. Ancak, Bağdad şehrinin bu dönem yapılarından günümüze, ilk camiye ait basit bir mihraptan başka hiçbir şey gelmemiştir.
 
Abbasiler de Emeviler gibi babadan oğula veya kardeşe geçen bir saltanat kurdular. Fakat Arapları üstün görmekten vazgeçtiler. Devlet yönetiminde, öteki milletlerden olan Müslümanlara ve özellikle Türklere önemli görevler verdiler.
Abbasi şehirleri arasında Samarra’nın ayrı bir önemi vardır. Abbasilerden sonra hiç oturulmadığından üzerinde başka dönem ve kültürün izine rastlanmadığı için Abbasi şehirciliğini en katıksız biçimde yansıtır. Samarra, [[Dicle]] kenarında Bağdad’ın yakınındadır. Bağdad’ın dairesel ve düzenli planı burada yerini araziye uydurulmuş, uzun bir plana bırakmıştır{{kaynak göster}}. Dicle kıvrımlarına paralel olarak uzanan şehrin büyük bölümü kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Buluntular, Abbasi cami, saray, türbe ve ev mimarisi ile zengin süsleme sanatı hakkında bilgi vermektedir. Samarra, 836 yılında Halife Mutasım tarafından abbasi hizmetindeki Türk birlikleri için “ordugah şehri” olarak kurdurulmuş, 883 yılında terkedilmiştir{{kaynak göster}}.
 
Ebül Abbas Abdullahtan sonra halife olan Mansur, Dicle ırmağı kıyısında Bağdat şehrini kurdu ; burasını başkent yaptı. Ününden ve gücünden çekindiği Ebu Müslim' i hile ile Bağdat' a getirerek öldürttü. Çıkan ayaklanmaları bastırıldı. Belh şehri Türklerinden olan Bermek' e önemli görevler verdi.
[[Samara Ulu Camii]], öteki adıyla Mütevekkiliye Camii, İslam dünyasının en büyük cami yapılarından biridir. 150.000 kişi burada bir arada namaz kılabiliyordu. Basit mimarisi, ilk İslam cami planının anıtsal ölçüler içinde tekrarından ibarettir. Yapımında tuğla ve kerpiç kullanılan caminin ilginç bir minaresi vardır. Kare tabana oturan dev boyutlu bu anıtsal minareye geniş bir rampa ile çıkılır. Bu minare formu, yine Samarra’da [[Ebu Dulaf Camii]]’nde tekrarlanmış ve bir daha kullanılmamıştır.
 
Abbasilerin, İslam devletinin başına geçmesiyle ülkede geniş alanda güvenlik sağlandı. Fetihler hemen hemen durdu. Bilimde, teknikte, sanatta önemli ilerlemeler oldu. Bununla birlikte, yıkılma belirtileri de çok geçmeden görülmeye başlandı.
Samarra’ın ikinci büyük camii olan Ebu Dulaf Camii, 860 yılında yapılmıştır{{kaynak göster}}. Kalıntılar daha gelişmiş bir mimarinin varlığını ortaya koymaktadır. Harem bölümü, kemerli duvarlarla birbirinden ayrılan neflerden oluşmuş ve üzeri düz bir çatıyla örtülmüştü.
 
Abbasilerin en parlak devri, Harun Reşit ile oğulları Memnun ve Mutasım'ın halifelik zamanlarıdır. Harun Reşit ile Oğulları Memnun ve Mutasım'ın halifelik zamanlarıdır. Harun Reşitk, Bemekoğullarından Yahya' yı vezir yaptı. Yahya'nın ve çocuklarının İslam imparatorluğuna büyük hizmetleri oldu. Harun Reşit, bütün devlet işlerini onlara bıraktı. Bu zamanda Bağdat, İstanbul' dan sonra Doğu' nun en büyük bir şehri oldu. Eski Babil gibi kazandı. Harun Reşit, ülkesinde uygarlığın ilerlemesine çalıştı. Bilgin ve sanat karları korudu. Bir yandan da orduların başında Anadolu' ya seferler yaptı ; İstanbul önlerine kadar ilerledi. Doğu Roma imparatorları barış için vergi vermek zorunda kaldılar. Karolenj imparatoru Şarlman (Charlemagne), Harun Reşit ' e elçiler ve değerliarmağanlar göderdi. Ondan, Hıristiyanların Kudüs' ü serbestce ziyaret etmelerine izin vermesini rica etti. Bu istek kabul edilerek dostluk anlaşması yapıldı. Harun Reşit de karşılık olarak Şalman' a armağanlar yolladı. Bunlar arasında çok beğenilen ve o zaman Avrupa' da bilinmediği söylenen bir çalar saat vardı. Harun Reşit, son zamanlarında Bermekoğullarını çekemediği için, onları devlet işlerinden uzaklaştırdı ; bazılarını da öldürttü. Onun bu davranışı, Mansur'un Ebumüslim'e yaptığına benzetilir.
Samarra’nın saray ve evlerinde kullanılan çeşitli süsleme arasında mermer tozu ve alçı karışımıyla yapılan “ıtuk” kabartmalar önemli bir yer tutar. Bu kabartmalarda iki farklı teknik kullanılmıştır: Dik kesim ve eğri kesim. Dik kesimde motifler yaş sıva üzerine dikine olarak oyulmakta, böylece ışık-gölge kesin çizgilerle birbirinden ayrılarak kuvvetli bir kontrast etkisi sağlanmaktadır. Eğik kesimde ise daha yumuşak bir plastik etki söz konusudur. Eğik kesim, Türklerin İslam sanatına belki de ilk katkısıdır{{kaynak göster}}. Bu teknik daha önceleri [[Orta Asya]] sanatında Türkler tarafından kullanılmıştır. Dik kesimde daha natüralist, eğik kesimde ise daha stilize bir üslup görülür.
 
Harun Reşit' ten sonra Memnun ve ondan sonra da Mutasım halife oldu. Her ikisi de Türklere yakınlık gösterdi. Memnun iyi yetişmiş bilgin bir hükümdardı. Eski Yunan, Hint ve İran eserlerini Arapçaya çevirtti; bunlardan herkesin yararlanmasını sağladı. Bilginleri sarayında topladı. Onların tartışmalarına katıldı. İslam dininin akla uygun şekilde gelişmesini benimseyen Mutezile mezhebine taraftar oldu. Annesi Türk olduğu için, Türklerin Müslüman olmalarına çalıştı. Onun zamanında Doğu Roma İmparatorluğundan Girit adası alındı. Mutasım, Türkiye' den bir hassa ordusu meydana getirdi. Türk askerleri için Samarra şehrini kurdu. Kendiside Çok zaman burada oturdu. Doğu Rüma İmparatorluğuna seferler yaptı
 
== Ayrıca bakınız ==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Abbâsîler" sayfasından alınmıştır