Exodus: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Noumenon (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır:
Yahudilerin yetmiş yıllık Babil esareti insanlığın edebî kalacak çilesinin başlangıcı olmuştur. Bu esaretin kıyamete kadar intikamını almaya söz veren vicdanı azapsız kavim, madde dünyasında olduğu kadar ruh ve düşünce dünyasında da insanlığa yapabileceği bütün zulmü yapıyor. İyi rejimlere kötü, büyük ruhlara düşük, sefil ruhlara büyük dedirten propagandayı insanlığın saf hafızasına sindirdikten ve zayıf his damarlarına aşıladıktan sonra hayırla şer boğuşmasında insanlığın mâsum ümidi olan zafer payını hayrın elinden alarak şerle bağışlamasını, şeytanda bile eşi görülmeyen bir maharetle yapıyor. Yahudi kâbesi olan mahud locanın canavar iştihası ile içimizden hergün yuttukları; gitgide kendilerine büyük ümit bağladıklarımıza kadar uzanmaktadır. Ebedîlik ümidinden, sonsuzluk sevgisinden ve peygamber şefaatından mahrum olduğuna inanan bu beddualı kavim insanlığın sahip olduğu ve hayatı yaşanmaya değerli yapan bütün nimetlerden mahrum oluşunun intikamını almak hırsı ile kin ve haset silahları ile silahlanarak insanlık ruhunun ortaya koyduğu bütün büyük ve güzel şeyleri yıkmaktadır. Bunu madde hayatında her vasıtayı kullanarak yaptığı gibi hayatın düzenleyicisi olan fikirler ve idealler dünyasında da yıkıcılığını müthiş bir hırs ve zulümle yapıyor. Alelâde zulüm fertlere çevriliyor; yahudinin zulmü bütün insanlığa ve bütün temiz inançlarla hakikatlere saldırıyor. Bu zulüm yahudinin damarlarından fışkırıyor. Onu bile bile yapanlar olduğu gibi hiç farkında olmadan şuuraltından çıkartıp işleyenler de vardır. Bu sonuncuya misâl olarak ceddi İspanyol olan Hollandalı yahudi filozofu Spinoza’yı gösterebiliriz.
'''Exodus''' sözcüğünün farklı manaları ve kullanımları vardır:
 
Bu bedbaht ve mazlum filozof, Allah’ı kâinatın bütünü olarak açıklayan sistemi içinde Allah’ın inkârı sonucuna varmıştı. Filhakika “Allah ve kâinat bir ve aynı cevherdir, Allah’tan başka bir şey yoktur ve olamaz” dedikten sonra Allah’ı varlıktaki tam zorunluluğun içine hapsederek yalnız kendi zorunlu kanunları ile idare edilen varlığı tanımış ve Allah’ın inkârına ulaşmış oluyordu. Böylece yahudinin Allah deyişi bile Allah’ın inkârı oldu.
== Dini tarihte ==
*[[Exodus (kutsal kitap)]], Türkçe "Mısırdan Çıkış" olarak da adlandırılan [[Tevrat]]'ın ve [[Hristiyan İncil]]'inin ikinci kitabı.
*[[Exodus (din)]], yukarıda belirtilen kutsal kitapta anlatılan olay, Mısırdan çıkış.
 
Yüzyılların üstünden atlayarak sonradan protestanlığı kabul etmiş aslen yahudi ana ve babanın çocuğu olan Karl Marx’a gelince; ondaki insanlığı kurtarma dâvasının saplandığı talihsizlik önünde şaşmamak kabil değildir. Onun, mazlum insanlığın haklarını kurtarma iddiasının yanında içtimai hareketlerle müesseselerin; bütün tarihi içinde mutlaka iktisadi bir sebepten doğmuş olduğunu iddia etmekle hayatımızın her yerde ve her zaman düzenleyici olma rolünü yalnız maddeye bağışlayan tarihi maddeciliği, kurtuluşunu aradığı insanlığı kaba maddenin batağına saplamakta geciktirmiyecektir.
== Modern tarihte ==
*[[Exodus (gemi)]], Yahudi mültecileri taşıyan ve [[1947]]'de Filistin'e girmesine izin verilmemiş gemi.
 
Viyanalı bir yahudi olan Dr. Freud ise insan şahsiyetini teşkil eden ve şuurdışı denen ruhî hazineyi keşfedip onda cinsi iştihalardan başka bir şey olmadığını söyledi. Bütün temiz duygularımızı, ulvi ihtiraslarımızı cinsi iştihaların çamuruna batırdı. Allah inancını bile cinsi libidonun batağına gömdü. Bu zeki lakin bedbaht yahudi sanki insanı en temiz tarafları ile rezil etmek istedi.
== Edebiyatta ==
*[[Exodus (roman)]], [[Leon Uris]] tarafından kaleme alınmış [[1958]] tarihli roman.
 
Yine bir yahudi olan Fransız sosyoloji mektebinin kurucusu Emile Durkheim geçen asrın sonunda ve asrımızın başında batıda süratle yayılarak Ziya Gökalp tarafından memleketimize sokulan görüşleriyle; bilgimizin prensipleri olan zaman, mekan ve sebep kavramlarının esasını cemiyette aradıktan ve böylece düşüncenin temellerini içtimai izafiyeciliğe indirerek mutlak hakikat kavramını inkar ettikten sonra Allah’ın da cemiyetten başka bir şey olmadığını söyledi ve dini inançların temellerini yıktı. Kutsal saydığımız bütün emirler ona gore cemiyetten geliyordu. "Cemiyetin emirlerinin üzerimizdeki hakimiyeti ve ona karşı beslediğimiz sevgi hem korktuğumuz hem de sevdiğimiz Allah tasavvurumuzun gerçek kaynağıdır. Hakikatte biz cemiyeti seviyor ve korkuyoruz. Ancak farkında olmadan ondan ayrı bir Allah icad ediyor ve hayalimizde yüceltiyoruz."
== Sinemada ==
*[[Exodus (film)]], [[1960]] tarihli film. Yukarıda adı geçen romanı konu almıştır, yönetmeni Otto Preminger'dir.
 
Bu pek basit ve tatminsiz görüşü ortaya koyan Durkheim iç yüzünde Hıristiyan dinine karşı kendisinin ve kavminin sahip olduğu kin ile hasreti harekete geçiriyordu. Hıristiyan dünyasında zamanında geçici bir tesir yapan bu samimiyetsiz ve çelimsiz görüş bizde maalesef bütün bir devrin zihniyetine hakim oldu. Hala okul kitaplarında bu görüş biricik hakikat gibi okunur ve çelimsiz dimağlar onu tenkitten adeta korkarlar. Hakikat sevgisinden zerrece nasibi olmayan dimağı kin ve hasetle yoğrulan yahudi, İslam ülkesinde daha kolay zafer kazanıyor.
== Müzikte ==
*[[Exodus (grup)]], thrash metal grubu.
 
Durkheim’in eserini tamamlayarak onun dokunmadığı ahlak dünyasına saldıran yahudi Levy-Bürhl ahlak değerlerini büsbütün inkar ederek ne türlü olursa olsun cemiyet içindeki yaşayış tarzının tabii olduğunu, bu tarza uygun davranışlara hiçbir zaman ahlaksızlık damgası vurulamayacağını ileri sürdü. Onca ahlak nasıl olursa olsun cemiyet içinde umumi yaşayış şeklidir ve hiçbir davranışa ahlaksızlık denemez. Ahlak çerçevesi içinde iyi ve fena değerlerini ortaya koymak hatadır, bu; filozofların ve peygamberlerin uydurmasıdır. Ahlak kelimesini kaldırıp yerine örf ve adet kelimesi konulmalıdır. Ahlak ilminin yerine de örfler ilmi geçirilmelidir. Levy-Bürhl’ün bu iddiası karşısında ne fenalık, ne mesuliyet, ne günah kalıyor. Şer, hayrın yerine geçirilmiş ve onunla birleştirilmiştir. Hareketlerimizin sahasında ideal yokedilmiş, realite muhterem tanınmıştır. Her devir ve cemiyetin hareket tarzı o devir ve cemiyet ahlakıdır. Yeryüzünde iyiliğin fenalıkla buluşması sona ermiş, insanlık ve ahlak ideali yok edilmiştir.
{{anlam ayrım}}
 
Binlerce yıl hayrın zaferi için boğuşmaktan yılmayan insanlık ruhu bir yahudinin iddiasıyla ruhta mücadele bilmeyen hayvanlarınkine irca edilmektedir. İnsan hareketlerini Allah’a doğru götüren yol yıkılmıştır. İnsanın mesuliyet sevgisi ve ahlak duygusu hazlarının tabii zaferi önünde kendi kendilerini gömmüşlerdir.
 
Nihayet bir Alman yahudisi olan Einstein gelerek fizik dünyada izafiliğin hakim olduğu fikrini müdafaa etti. Onca zaman, mekan ve kütle gibi fiziğin dayandığı prensipler izafidir; bunlar kendi kendine varolan yani mutlak kavramlar değildir. Kendiliklerinden varlığa sahip değildirler. Başka şeylere göre değişirler. Einstein’ın bu görüşü içinde önemle yer alan zaman kavramının mutlak olduğunu iddia eden filozof Bergson, Einstein’ın izafiyet görüşüne itiraz etti. Ona göre gerçek zaman insanda ruh hallerinin birbiri ardına sıralanarak akışından doğmaktadır. Ruh olaylarının gerçek oluşu gibi o da gerçektir. Ancak eşyada değil insandadır. Einstein insan ruhunu sonsuzluğa doğru götüren sürenin gerçeğini inkar etmekle sonsuzluk kavramını ortadan kaldırıyordu. Ebediliğin ve ebedi hayatın da manası kalmıyordu.
 
Görülüyor ki Spinoza’dan Einstein’a kadar gelen başlıca yahudi filozof ve bilginlerinden her biri hakikat binası kurma iddiası ile ebedi hakikatler binasından bir parça koparmışlardır. Spinoza "Kainat Allah’tan ibarettir. Bunların ikisi bir veya aynı şeydir." derken hür ve yaratıcı olan, alemin dışında ve onu aşkın olan Allah inancını reddetmiş oluyor. Marx "Cemiyet olaylarının doğurucusu her zaman madde olmuştur." demekle ruhun kuvvetini ve onun yaratıcılığını inkar ediyor. Freud bütün ruh hallerimizin doğuşunu şuur dışında gizlenen cinsi isteklerle iştahlara irca ederek insan ruhunun sefaletlerle reziletlerin çocuğu olduğunu söylüyor. Bütün yüksek idealler ile en temiz ihtirasların kökünü cinsi iştihaların bataklığında buluyor. Durkheim sonsuzluğun yolcusu olan insanı cemiyetin sınırları içinde kapatıyor ve insan için emel ve ideal, Allah ve ahlak, her şey cemiyettir sonucuna ulaşıyor. Hem de böylelikle imanı cemiyette hakim olan kuvvetlerin esiri yapıyor. Onca namuslu olmak cemiyette cereyan açan kuvvetlere boyun eğmesini bilmektir. İnsan itaatının şuuruna sahip bir koyundur. Levy-Bürhl ferdi ahlak idealini büsbütün çiğneyerek vicdan karşısında kaba realitenin mutlak ve sorumsuz hakimiyetini ilan ediyor. Vicdanı içgüdülerin ayakları altında kurban ediyor. Durkheim gibi o da vicdanın yerine Cemiyeti koyuyor. Einstein madde dünyasında mutlak kanunların bulunmadığını, tam bir izafilik içerisinde yaşadığımızı ileri sürmekle kendisine kadar gelen yahudi mütefekkirlerinin inkar halkasını tamamlamış oluyor.
 
Dikkat edilirse bunların hepsi mutlak hakikat binasına çeşitli iddialar ile saldırmış ve her biri onu bir tarafından yıkmaya çalışmış olmakla beraber hepsinin gayretleriyle sarsılan aynı esaslardır. Bunlar mutlak hakikat, ebedilik, Allah ve ahlak kavramlarıdır. Sanki yahudi kavmi insanlığın kalbi ve ruhu ile bağlandığı her güzel şeyi, her sağlam temeli, her kurtarıcı hakikati yıkmak için dünyaya gönderilmiştir. Yahudi bir gaye uğruna yaşamış, bu hedefe ulaşmak için düşünmüş ve bu fitne davasını gerçekleştirmek için bulunduğu her memlekette teşkilatlanmıştır. Şer ile fitneye bulaşmadan yahudi yaşayamıyor. Fert ve cemiyet olarak her yahudi ve her yahudi teşkilatı bütün insanlığa birlikte düşmanlık yaşatır. İnsanlara ve bütün insanlığa fenalık yapmak yahudide sanki bir içgüdüdür. Bu içgüdünün muvaffak olmadığı yerde yahudi masum, adeta melek görülür. Ancak içinde sakladığı zehirli hançerini kullanırken ondaki şeytanı tanıyabilirsiniz. Yahudi içimizdeki tehlikedir, iyi tanımadan ona yaklaşmayalım. Ancak iyi tanıdıktan sonra tehlikesinden korunmanın çare ve silahını tayin edebileceğiz. Şunu da iyi bilelim ki yahudi Allah’ın insan diye yarattığı varlıklara benzemez.
 
Damarlarımıza sinen mikrop Sinâ cephesinde harekete geçtiği gibi Fırat kıyılarında da kımıldanabilir. Bugün kımıldanan kuvvet Nil’den Fırat’a kadar uzanan beldeyi İsrail ülkesi yapmağa hazırlanıyor ve yangın bizim de barındığımız binanın içindedir.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Exodus" sayfasından alınmıştır