10 Aralık Hareketi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Erenaksoyoglu (mesaj | katkılar)
Erenaksoyoglu (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
4. satır:
<ref>http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=233788</ref>. Hareketin sözcülüğünü [[Burhan Şenatalar]] ve [[Süleyman Çelebi]] birlikte yürütmektedirler.
 
Hangi amaçla yola çıktılar?
 
10 ARALIK HAREKETİ HALKIN KAYGI VE BEKLENTİLERİNE TUTULAN IŞIK
 
Türkiye halkının önemli bir kesimi geleceğe ilişkin kaygılar taşımaktadır. İşsizlik ve geçim sıkıntısı halkın bir numaralı sorunudur. İş, ekonomik refah, özgürlük ve demokrasi halkın temel talebidir. Halk, mevcut hiçbir partinin sorunlarını çözebileceğine inanmamaktadır. Halk, yeni bir umut, yeni bir çıkış aramaktadır.
 
14-15 Ekim 2005 tarihlerinde Bolu'da bir arayan gelen ve bu hareketin çekirdeğini oluşturan insanlar, yukarıdaki görüş ve düşünceler üzerinde hemfikir olarak, Türkiye genelinde bir arayış toplantıları başlatmaya karar verdiler. Amaç; Türkiye'nin farklı bölgelerinde düzenlenecek halka açık toplantılarda kendi düşüncelerini, çevrelerinde iletişim ve etkileşim içinde oldukları insanların düşüncelerini anlatmak, paylaşmak ve bu düşünce ve görüşleri toplantı yapılan her yerde katılım sağlayan insanların düşünceleriyle de birleştirerek geliştirerek büyütmek ve yaymaktı.
 
Bu amaçla İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Eskişehir, Samsun, Malatya, Antalya, Lüleburgaz, Trabzon, Van gibi Türkiye'nin birçok yerinde kitlesel toplantılar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
 
Bu oluşumda 3-5 kişi oturup bir tüzük, bir de program yazıp ne olması gerektiğine kendileri karar vermiyor. Bu oluşum sizin düşüncelerinize önem veriyor. Bu oluşum sizden aldığı bilgileri, sizden aldığı heyecanı diğerleriyle birleştirip bir çığ gibi büyümeyi hedefliyor.
 
Neden 10 Aralık İsmi?
 
Hareketin isminin neden 10 Aralık olduğuna dair genel kanı, 10 Aralık hareketinin ilk kitlesel toplantısının İstanbul Dedeman Otelinde 10 Aralık 2005 tarihinde yapılmasından kaynaklı olduğudur. Aslında hem ilk toplantı tarihinin, hem de hareketin isminin 10 Aralık olması çok anlamlı simgesel bir tarih olan 10 Aralık 1948'e, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edildiği tarihe dayanmaktadır.
 
Yani 10 Aralık 1948, yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, çalışma hakkı, örgütlenme hakkı, ifade özgürlüğü ve bütün bunların uluslar arası düzeyde dayanağını oluşturan bir belge olan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edildiği tarihtir.
 
Biz, hareket olarak bu tarihi çok anlamlı buluyoruz. Çünkü yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, çalışma hakkı,vs.. bunların hiçbirinin Türkiye'de tam anlamıyla gerçekleştiğini söylemek mümkün değil.
 
Doğuda veya batıda, kuzeyde veya güneyde, Türkiye'nin belirli geri kalmış yörelerinde doğan çocuklar hem sağlık, eğitim hakkı konularında daha dezavantajlı ve geri kalmış yörelerde çalışma olanakları da daha yetersiz.
 
Türkiye'de resmi istatistiklere göre %10'un üzerinde insan çalışmak istediği halde işsiz. Bir o kadar insan da resmi istatistiklere işsiz olarak yansımıyor çünkü artık iş aramaktan umudu kesmiş durumda. İş bile aramadıkları için bunlar resmi istatistikler tarafından işsiz kabul edilmiyor ve istatistiklere yansımıyor. Milyonlarca işsizi olan bir ülkede çalışma hakkının yaşama geçirildiğini söylemek mümkün değil. Ayrıca şu veya bu şekilde iş bulmuş insanların önemli bir bölümü de Türkiye'de sigortasız veya asgari ücretin altında çalıştırılıyor.
 
İfade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü de Türkiye'de oldukça zayıf.
 
Bunlarla ilgili yapılması gereken şeyler tabi ki bunları sadece kağıda yazmak değil. Parlamentodan geçirmekte değil. Bunları tam anlamıyla hayata geçirmek için ekonomik ve sosyal politikalarla toplumun bütün kesimlerini güçlendirmek gerekir.
 
Anne babasının eğitim düzeyi ne olursa olsun, gelir düzeyi ne olursa olsun her çocuğa eğitim hizmetlerinde ve herkese sağlık hizmetlerinde eşit ulaşım imkânı sağlanmalı.
 
Dolayısıyla 10 Aralık 1948'de kabul edilen hak ve özgürlüklere herkesin ayrıcalık olmaksızın ulaşabilmesi için Türkiye'de ciddi bir siyasi, ekonomik ve sosyal değişim gerekli.
 
İsmini her birey için çok önemli olan bu tarihten alan 10 Aralık Hareketi, çalışmalarını Türkiye'de bu değişimi gerçekleştirmek için sürdürmeye ve geliştirmeye kararlıdır.
 
YÜRÜTME KURULU
 
 
ALTAN ERTÜRK
BURHAN ŞENATALAR
İBRAHİM KABOĞLU
MUAMMER KESKİN
NAZİK IŞIK
NİLÜFER METE
OĞUZ KAAN SALICI
ÖMER KAYMAKÇALAN
SÜLEYMAN ÇELEBİ
 
POLİTİKA GELİŞTİRME KURULU
 
 
A.BABÜR ATİLA
AKİF KEMAL AKAY
ALİ İBRAHİM TUTU
ALİŞAN ÖZDEMİR
ALTAN ERTÜRK
AYDIN CINGI
AYLİN KILIÇ
AYŞE YİĞİTER
AYTÜL ERCİL
BAHATTİN GÜNEL
BEGÜM YILDIZ
BEKİR AĞIRDIR
BURHAN ŞENATALAR
BÜŞRA ERSANLI
CELAL YILDIRIM
CEM ERCİYES
CENGİZ ERDOĞAN
DERVİŞ AĞDOĞAN
DOĞAN BERMEK
ERDAL YAVUZ
EROL KIZILELMA
FİKRET ŞİMŞEK
GÖZDE ATASAYAN
GÜL ERDOST
HAYDAR GÜLEÇ
HÜSNÜ KARAGÖZOĞLU
İBRAHİM KABOĞLU
İLTER TURAN
İRFAN ONAY
KADİR ERDİN
KADRİYE BAKIRCI
KAMİL ATEŞOĞULLARI
KEMAL AKKURT
KEMAL KILIÇ
MEHMET DURAKOĞLU
MEHMET KABASAKAL
MEHMET KERİMOĞLU
MEHMET TOKER
MEHMET TÜM
MEHMET URAL
MELİH ERDOĞAN
MERAL OKAY
MUAMMER KESKİN
MUSTAFA CİNKILIÇ
NECATİ DEMİREL
NECDET İPEKYÜZ
NEVİN ÖZTÜRK
NİLÜFER METE
OĞUZ KAAN SALICI
ÖMER KAYMAKÇALAN
ÖZLEM CANKURTARAN ÖNTAŞ
S.NAZİK IŞIK
SELÇUK EREZ
SÜLEYMAN ÇELEBİ
ŞERDİL DARA ODABAŞI
TAYFUN GÖRGÜN
TUNCER ÖZYAVUZ
UTKU DÖRDÜNCÜ
ÜMİT ERKOL
VECDİ SAYAR
VERJİN YAĞLIOĞLU
YAHYA ŞİMŞEK
YILDIZ TOKMAN
YUSUF IŞIK
ZEKİ NACİ TARHAN
(İsimler alfabetik sıraya göre sıralanmıştır)
 
23-24 Haziran 2006 Ankara buluşmasında katılımcıların görüş ve değerlendirmelerine sunulmak üzere hazırlanan temel ilkeler metnini, şimdide internet ortamında tüm yurttaşlarımızın bilgisine açıyoruz.
 
Bu ilkelerin katkılarla zenginleştirilmesini öngörmekteyiz. Buna ihtiyaç duymaktayız.
 
TEMEL İLKELER
 
1. Gelişen, Kalkınan, Demokratikleşen, Adaletli Bir Ülke
Hedefimiz; ülkemizi hızla gelişen, kalkınan, kalkınmayı sürekli ve sürdürülebilir kılan, yaratılan değeri adaletli paylaştıran, insan hak ve özgürlüklerine dayalı güçlü bir demokratik, laik, sosyal, hukuk devletine sahip bir ülke haline getirmek; toplumun refahını artırmak, orta sınıfı da güçlendirmeyi içeren bu süreçte tüm yurttaşları insanca bir yaşam düzeyine kavuşturmak; sosyal adaleti bütün boyutlarıyla egemen ve herkesi fırsatlara erişmede eşit haklara sahip kılmak; hiç kimsenin kimliğinden, düşüncesinden, inancından ötürü horlanmadığı bir barış ve kardeşlik ortamını sağlamaktır. Yani "ekmek, hürriyet, adalet" ortamını...
 
2. Gelişme ve Kalkınma Odaklı Ekonomi
 
Ekonomide gelişme ve kalkınma odaklı bir anlayışı gerekli buluyoruz. İstikrarlı ekonomik büyüme, insani gelişmişlik düzeyini yükseltmeye odaklı kalkınma, tam istihdam ve gelişmenin sonuçlarını toplumun değişik kesimlerine adaletli biçimde yansıtmak temel alınmalıdır. Sorunların çözümü yalnızca merkezi yönetimden beklenmemeli, merkezi yönetimin koordinasyonu altında yerel ve sektörel güçlerin kararlara katıldığı yerel-bölgesel kalkınma anlayışı öne çıkarılmalıdır. Ekonominin çok önemli aktörleri olan KOBİ'lere yönelik olarak, rekabetin yanında dayanışmayı da teşvik etmek ve bunu örgütlemek kalkınmanın vazgeçilmez öğesidir. Ekonomik gelişmenin, geleneksel sektörleri ihmal etmeden, bilgi ekonomisi odaklı olarak gerçekleşmesini savunuyoruz.
 
3. Makroekonomik İstikrar Önemli
 
Makroekonomik istikrarın sağlanmasını çok önemli buluyoruz. Kamunun piyasanın işleyişini etkili biçimde düzenlemesini, bu çerçevede bağımsız düzenleyici kurumların güçlü yapı ve işlevlere sahip olmaları gereğini doğru buluyoruz. Ancak bu kurumların demokratik meşruiyet sorunları olduğunu da düşünüyor, bu nedenle örgütsel yapılarının daha katılımcı bir biçimde yeniden tasarlanması gerektiğine inanıyoruz.
 
Öte yandan kamunun işlevinin, düzenlemenin yanı sıra, piyasa aksamalarını ve eşitsizlikleri giderme, teknolojik gelişme, kalkınma açısından gerekli olan adımları tamamlama gibi aktif işlevleri de içermesi gerektiğini düşünüyoruz.
 
4. Ekonomik Olgulara Gerçekçi Yaklaşılmalı
Etkin bir kaynak dağılımı için gerekli olan piyasa ekonomisi çerçevesinde, bütün sorunları çözmeyi piyasaya bırakmak geçerli bir yaklaşım değildir. Piyasanın, sosyal gelişmeyi ihmal eden, eşitsizlik yaratan, çevreyi tahrip eden sonuçlara yol açmasını önleyici önlemlerden yanayız. Toplumun, kalkınma ve sosyal gelişme politikasına iradi kararlarla yönelmesi gerektiğine inanıyoruz. Yabancı sermayenin, kalkınma sorunlarımızı çözmeye katkısı olacak bir biçimde gelmesini, bir başka deyişle istihdam yaratan, teknolojiyi geliştiren nitelikte olanını tercih ediyoruz. Spekülatif nitelikli sermaye hareketlerine toplumsal denetim getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mülkiyetin kimde olduğuna bakmaksızın, kamunun da, özel sektörün de görevleri olduğuna inanarak, özelleştirme yoluyla özel sektör tekeli yaratmamak gerektiğine inanıyoruz. Temel nitelikteki kamu hizmetlerinde ve stratejik sektörlerde kamunun önemli rolleri bulunması gerektiğine inanıyoruz.
 
5. Tarım Reformu
Tarımdaki gelişmelerin, yoksulluk, göç, eğitim, sağlık, kadın hakları gibi çok çeşitli sorun alanlarına doğrudan etkileri olduğunu saptıyoruz. Tarımı salt bir ekonomik sektör olarak görmüyoruz. Bu nedenle tarımda, teknolojik ve sosyal alan dahil, yapısal nitelikte geniş kapsamlı bir modernleşme, çok ciddi bir dizi reform gerekiyor. Ama tarımdaki yapısal değişiklik maliyeti, eşitsiz bir biçimde çiftçilere, köylülere ödettirilemez. Sosyal politikalarla desteklenen tarımsal ve kırsal kalkınma planlarıyla, onlara insanca yaşam koşullarını sağlanması şarttır. Bu alanda AB'nin de daha büyük ölçüde elini taşın altına koymasını sağlamak gereklidir.
 
6. Sosyal Adalet, Sosyal Devlet
Sosyal politika alanında, sosyal adalete yönelik yaratıcı çözümler gerekiyor. Yoksulluk ve dışlanma önlenmeli, gelir dağılımında eşitsizlik azaltılmalı, istihdam artırılmalı; eğitimden istihdama, sağlıktan konuta her alanda insan onuruna yaraşır koşul ve ilişkiler gerçekleştirilmeli; her alanda, her düzeyde saydamlık ve katılım desteklenmeli, çalışma hayatı demokratikleştirilmeli; yurttaşlar örgütlenmeli ve aktifleştirilmeli, meslek örgütlerinin, sendikaların siyasetteki ağırlıklarını artırılmalı; engellilerin yaşamları kolaylaştırılmalı ve topluma katılmaları sağlanmalı; doğal, kültürel, tarihsel çevre korunmalı ve değerlendirilmelidir. Doğumdan başlayarak fırsatlara erişmede eşitlik sağlamak sosyal devletin en temel bir ilkesi olmalıdır.
 
7. Eğitimli ve Sağlıklı Toplum
İnsanların kapasitelerini geliştirmeleri için beceri ve altyapı donanımı edinebilmeleri sağlanmalıdır. Eğitimin kilit bir hedefi, fırsatlara erişmede eşitlik sağlamak olmalıdır. Eğitim ve üretim ilişkisi mutlaka kurulmalı, eğitim sistemi buna göre yeniden oluşturulmalıdır. Eğitim alanında bilgi uçurumu azaltılmalı, uluslararası sertifikasyon hedeflenmeli ve temel bir ölçüt haline getirilmelidir. Türkiye'de büyük sorun oluşturan kalifikasyon eksikliğini hafifletmek şarttır. Gençlere ağırlık veren kısa erimli meslek eğitimi ve yoğun yetiştirme kursları yaygınlaşmalıdır. Bu alanda kamunun rolü artmalıdır. Sağlıkta; biyoteknolojideki tüm gelişmelerden eşitlikçi biçimde yararlanılmasını sağlayacak, önleyici sağlık hizmetlerine ağırlık, çocuklara öncelik verecek, bölgesel olarak da dengeli bir dağılım gerçekleştirecek modern yapılanma mutlaka oluşturulmalıdır. Eğitimi ve sağlığı sosyal devletin olmazsa olmaz görevlerinden biri sayıyor, bu alanda kaynakların artırılması ve etkin kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.
 
8. Dışlanma ve Eşitsizliğe Karşı Sosyal Haklar
Gittikçe büyüyen sosyal dışlanma ve yoksullukla ilgili olarak, artan üretim, ekonomik kalkınma ve istihdam kadar, yurttaşlık haklarının geliştirilmesine de ihtiyaç duyulduğunu biliyoruz. Yoksul ve dışlanan insanların toplumca kabullenilmesi yolunda önlemler alınmalıdır. Tüm yurttaşların sadece yurttaş oldukları için, aç açık kalmama, sağlıksız, ilaçsız, evsiz, eğitimsiz bırakılmama, tüm hizmetlerden eşit koşullarda yararlanma hakkı vardır. Asgari koşulların yaratılması için yoksullara "yurttaşlık aylığı" diye adlandırılabilecek nakit desteği gibi yeni çözümleri çok önemli buluyoruz.
 
9. Kadınlara Her Alanda Daha Fazla Söz Hakkı
Kadınların her alanda eşitlik sağlama mücadelesinin Türkiye'de çağdaş sol, sosyal demokrat odaklı bir hareketin en ayırt edici yönünü oluşturduğu inancındayız. Bu hedefe yönelik faaliyet ve politikalarda, kadın haklarını geliştirme uğraşının ayrı bir bölüm ya da unsur olarak değil, ana akım olarak, yani her alanın içsel bir bileşeni olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu hedefteki içtenliğin, ilk elde siyasal örgütlenme yapılarında, her düzeydeki yönetim kademesini fiilen içeren kotalar yolu dahil, kadınların sağlayabildikleri konumla ölçülmesi ilkesini benimsiyoruz.
 
10. Yaşanabilir Bir Çevre
Türkiye'nin ekolojik değerlerinin, biyoçeşitliliğinin ve çevrenin korunmasını yaşamsal önemde buluyoruz. Sanayileşme, enerji, kentleşme, turizm ve benzeri alanlardaki politikaların belirlenmesinde, çevre boyutunun ana unsurlardan biri sayılması gereğine inanıyoruz.
 
11.Demokratikleşme Bitmeyen Bir Süreçtir
Sosyal demokrasinin vazgeçilmez ilkesi demokrasiyi özümsemek, içselleştirmektir. Demokratikleşme bitmeyen bir süreçtir. Nasıl ki insan hak ve özgürlüklerinin eksiksiz sağlanması, eğitimde, sağlıkta fırsat eşitliği, kadın-erkek eşitliği, sendikal haklar, çalışanların daha çok örgütlenmesi demokratikleşmenin gereğiyse, aynı şekilde militarizme, cuntacılığa, devlet içinde yuvalanmış çetelere, çağdışı bir hayat tarzını dayatmak isteyenlere karşı çıkmak da demokratikleşmenin gereğidir. Demokrasi; yurttaşlar, devlet ve tüm kurumlar tarafından, her kademede gözetilmelidir. Bizim demokratikleşme anlayışımız, net bir şekilde budur.
 
12. Hukukun Üstünlüğü ve Hukuk Devleti
Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti sadece yasalarda, yargı kararlarında ortaya çıkmaz. Bunun toplumsal altyapısı da olmalıdır.
Hukuk devleti anlayışımız, güçlünün hukuka değil, hukukun herkese egemen olduğu bir düzendir. Öyle bir hukuk düzeni olmalıdır ki Cumhurbaşkanı da sade yurttaş da hukuk önünde eşit olmalıdır, eşit fırsatlardan, eşit biçimde yararlanmalıdır.
 
13. İnsan Hakları Ayrımsız Herkese
İnsan hak ve özgürlüklerinin tüm yurttaşlara, dil, din, düşünce, etnik köken, cinsiyet ve sınıf farkı gözetilmeksizin eksiksiz olarak sağlanmasını savunuyoruz. Kutuplaştırıcı ve dışlayıcı, ırkçı, şoven, milliyetçi, teokratik her tür ayrımcılığı reddediyoruz. Çoğulcu toplum gerçeğini gözeterek, herkesin farklı kültürel kimlikleriyle barış ve kardeşlik içinde yaşaması için, yurttaşlık hukuku temelinde demokratik ve siyasal ifade ve katılım kanallarının güçlendirilmesini hedefliyoruz.
 
14. Sivil ve Demokratik Yeni Bir Anayasa
12 Eylül Anayasası yerine, üzerinde tartışılmış ve toplumsal mutabakat sağlanmış yeni bir anayasa, bir "sivil anayasa" gerektiğini düşünüyoruz. Her alanda tam demokratikleşmeyi; devlet içindeki gizli örgütlenmelerin saydam bir hukuk devleti temelinde açığa çıkartılmasını hedefliyoruz. Toplumda, zedelenen adalet duygusunun yeniden oluşması için, yargı sisteminde, bağımsız, etkili, verimli çalışma sağlayacak nitelikte bir reform yapılması gerektiğini savunuyoruz.
 
15. Siyasal Sistem Demokratikleşmelidir
Türkiye'de yönetim sistemi baştan aşağı yenilenmelidir. Yerindenlik ilkesine dayalı katılımcı bir yönetim sistemi oluşturulmalı, kamu yönetiminde köklü reformlar yapılmalıdır. Temsilde adalet ilkesine aykırı bugünkü seçim sisteminin değişmesi ve seçim barajının mutlaka düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Milletvekili dokunulmazlığı mutlaka sınırlandırılmalıdır. Seçilme yaşı önce 25'e, sonra daha aşağıya düşürülmeli, siyaset gençleştirilmelidir. Siyasetin temel kurumları olan partilerde demokratik işleyiş oluşturulmalı; üyelik güvencesi sağlanmalı, seçme ve seçilme keyfi kararlara değil, kurallara bağlı hale getirilmelidir. Parti içi demokrasiyi, üyelik güvencesinin ve seçme-seçilme hakkının eksiksiz uygulanmasını vazgeçilmez ilke sayıyoruz.
 
16. Kürt Sorunu Vardır ve Eşzamanlı Ekonomik, Sosyal, Demokratik Politikalarla Çözülür
Kürt sorunu vardır ve ne inkâr edilebilir, ne de isyanla çözülebilir.Sorunun çözümü, Türkiye'nin bütünlüğü içinde, eşzamanlı ekonomik, sosyal, demokratik politikalarla, nereden gelirse gelsin şiddeti ve terörü reddederek, bölge halkına güven duygusu vererek, işbirliği ve dayanışma sağlanarak bulunabilir. Bir yandan silahların asla konuşmaması, normalleşme çabalarının süreklilik kazanması, sorunun siyasal temsil ve kültürel demokratik haklar yoluyla, demokratik yönden çözülmesi için çaba gösterilmeli, diğer yandan Doğu ve Güneydoğu Bölgemizin geleneksel sosyo-ekonomik yapısının değiştirilmesini hedefleyen, kamu yatırımları ve kamusal hizmetlerin rolünü asla ihmal etmeden, özel girişimi destekleyen, sivil toplumun gelişmesini öngören yerel-bölgesel kalkınma planları uygulanmalıdır.
 
17. Laiklik ve Demokrasi
Laikliği demokrasinin, demokrasiyi ise laikliğin önkoşulu olarak görüyoruz ve savunuyoruz. Bütün çağdaş kazanımların yanındayız.
Düşüncenin yanı sıra, inanç özgürlüğünü de demokrasinin gereği sayıyoruz; bunu bütün dinler ve inançlar için geçerli görüyoruz. Dinin devlet ve siyaset işlerine asla karıştırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Siyasetin dine baskı yapmasına da, dinin siyasete alet edilmesine de, bireylerin özel hayatları üzerinde egemenlik aracı olarak kullanılmasına da karşıyız.
 
18. Avrupa Birliği Üyeliğinden Yanayız
AB bizi alır, almaz tartışmasına girmiyoruz. Biz, ülkemizin ve insanımızın hem demokratik, hem ekonomik bakımdan AB normlarında yaşam standartlarına hakkı olduğunu düşünüyoruz. Yani Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşmesini savunuyoruz. Avrupa Birliği sürecini, demokratikleşme, sosyal ilerleme, bilgi toplumu odaklı eğitim gibi hususlar açısından çok önemli bir dinamik olarak görüyoruz. Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin, Atatürk'ün Cumhuriyet'in kuruluşunda büyük bir öngörüyle belirleyici bir ivme kazandırdığı modernleşme sürecini yeni bir aşamaya taşıdığını düşünüyoruz. Avrupa Birliği üyeliği yolundaki Türkiye'nin kendi içindeki dönüşüm süreci açısından da gerekli olan yapısal reformları ve dönüşümleri doğru buluyoruz, destekliyoruz. Avrupa'daki sol ve sosyal demokrat partilerle dayanışma içinde, daha sosyal ve daha demokratik bir Avrupa ve Türkiye hedefi doğrultusunda bu süreçte aktif bir rol üstlenmeyi hedefliyoruz.
 
19. Çoktaraflılıktan ve Barıştan Yana Geniş Açılı Dış Politika
Dış politikada içe kapanan değil, net bir biçimde çoktaraflılıktan yana, müzakereci ve dışa açık; AB ve en gelişmiş ülkelerle olan ilişkilerinin yanı sıra, gelişmekte olan ülkelerle dayanışma ilişkilerine de gerekli önemi veren bir siyaset çizgisini savunuyoruz. Atatürk'ün barışçı dış politikasının ilkelerinin önemini vurguluyoruz. Dünyamız bugün, ulus devletin yok olmadığı, ama küresel süreçlerin etkisinin birçok alanda belirgin şekilde arttığı bir ortam ve gelişme içinde. Bu perspektifte Türkiye'nin, çoktaraflılığın yanı sıra, eşitlikçi uluslar üstü karar mekanizmalarının oluşturulmasına katkıda bulunacak ve bu mekanizmalarda söz sahibi olacak bir politika uygulamasını istiyoruz.
 
20. Ortadoğu'da Barış ve Demokrasi
Ortadoğu'ya yönelik tek taraflılığa dayalı "büyük projeler" in bölgeye istikrar, barış ve demokrasi getirmeyeceğini biliyoruz. Bölgede uluslararası hukuka aykırı bütün savaşları ve işgalleri reddediyoruz.Ortadoğu'da ilişkilerin barış ve demokrasi anlayışıyla, ülkelerin özgür iradeleriyle ve uluslararası hukuk temelinde oluşması gerektiğine inanıyoruz.
 
21. Yeni Siyaset Tarzı
Siyasetin yeniden güven kazanabilmesi, yenilenmesiyle, dürüst ve temiz hale gelmesiyle mümkündür. Burada en önemli vurgu noktalarımızdan biri parti içi demokrasidir. Siyasal işleyişte, açıklığı ve demokrasiyi temel ilke sayıp kurallarla güvence altına almayı, tam katılıma açık bir örgütlenme oluşturmayı hedefliyoruz. Örgütlenmede üyelerin seçme ve seçilme haklarını güvenceye alan, eğitimle güçlendirilen aktif üyelik anlayışını savunuyoruz. Parti içi eğitim ve araştırmayı önemli buluyoruz. Örgütlenmede, coğrafi esasa dayanan örgütlenmenin yanı sıra, sorun odaklı örgütlenme birimlerinin oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bilgiye dayalı siyaseti amaçlıyoruz.
Kimlik siyaseti yerine, işsizlik ve geçim sıkıntısı gibi ortak sorunlara vurgu yapan halkçı bir siyasetten yanayız. Çağa uygun şekilde örgütlenmeyi, gerçek bir örgütlü toplumun yaratılmasında görev almayı ve siyaseti bu yeni toplumla, emek örgütleriyle, meslek örgütleriyle, demokratik örgütlerle, sivil girişimlerle birlikte çalışarak sürdürmeyi de, yenilenmenin bir gereği sayıyoruz. Ve değişime kendimizden başlıyoruz. Bunu bir dürüstlük ve cesaret gereği olarak değerlendiriyoruz. Siyasette güven unsuruna büyük önem veriyor, kadınların ve genç kesimin katılımının güçlendirilmesini, yeni yüzlerin siyasete kazandırılarak öne çıkarılmasını öncelikli hedeflerden biri olarak görüyoruz.
 
22. Gücümüzü Halkın Çoğunluğundan Alacağız
Solun, sosyal demokrasinin evrensel ilke ve değerlerini savunuyoruz. Bununla iç içe çevre, kadın, gençlik gibi ülkemizde hak ettiği ilgiyi görmeyen konularda çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Toplumsal gücümüzü; başta çalışanlar, dar gelirliler olmak üzere, küçük esnaf, KOBİ'ler, çiftçiler, kadınlar, gençler, kentli orta sınıflar, aydınlar, sanatçılar ve ekonomik konumu ne olursa olsun çağdaş değerlere sahip çıkan tüm yurttaşlar, tüm demokratlar olarak görüyoruz. Mağdurların ve dışlanmışların sesi, kimsesizlerin kimsesi olmak istiyoruz. Gücümüzü toplumun çalışan, üreten, çağdaşlıktan yana olan, eşitlik ve özgürlük isteyen büyük çoğunluğundan alıyoruz. Solun, sosyal demokrasinin halkın geniş kesimleriyle kucaklaşabilmesi, desteğini kazanabilmesi için, onlarla sadece seçim sandıklarında değil, gündelik hayatta da bire bir ilişki içinde olması gerektiğine inanıyoruz.
 
Sonuç
İnsan haklarına, özgürlüklere, demokrasiye, laikliğe, çağdaşlığa sahip çıkan; hayatın her alanında sosyal adaleti, tam demokrasiyi ve özgürlükleri savunan; dünya ile bütünleşmeyi hedefleyen; emekten, üretimden ve adaletli paylaşımdan yana; kalkınmacı, özgürlükçü, demokrat, yurt ve yurttaşsever bir siyasi kimlikle yola çıkıyoruz. Yurttaş haklarını es geçerek yurtsever olunamayacağını biliyoruz.
 
İnsanımızı daha iyi yaşatmayı, halkın refahını ve mutluluğunu artırmayı siyasetimizin en önemli hedefi olarak görüyoruz. Şu anda Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan ve yüreği bizimle birlikte çarpan binlerce, on binlerce, milyonlarca solcunun, demokratın, sosyal demokratın ortak çabasıyla, ortak arayışıyla, ortak yenilenmesiyle bu ülkede solun tek başına iktidarı hayal değildir. Eğer buna hayal diyenler varsa bilsinler ki, evet, biz bu hayali kuruyoruz ve gerçekleştirme yolunda yürüyoruz. Bunu yenilenerek ve bütünleşerek başaracağımızı biliyoruz.
 
Bu amaçla başlattığımız siyasal inşa sürecinde, bu ilkeler etrafında, soldaki bütün partilerle, gruplarla, kişilerle bir araya gelerek çalışmamızı ortaklaştırmak, yani bütünleşmek istiyoruz. Bu kritik çağrının karşılık bulacağına içtenlikle inanıyoruz. Türkiye solunun bütünleşmesi ve iktidar olması için yola çıktık. Bu inşa sürecinde hedefimiz yenilenerek bütünleşmeyi sağlamak ve kurumlaşmak, halka yeni bir iktidar seçeneği yaratmaktır. El ele verdiğimizde bunu başaracağımıza inancımız tamdır.
 
 
==Kaynaklar==
{{Kaynakça}}
==Dış bağlantılar==
*[http://www.10aralik.org/ Resmi sitesi]
http://www.facebook.com/groups.php?ref=sb#/group.php?gid=44098352756&ref=ts Facebook Sayfası
 
[[Kategori:Sivil toplum]]