Cibril Hadisi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Takabeg (mesaj | katkılar)
88.248.48.27 (k - m - e) tarafından yapılan değişiklik geri alınıyor.
1. satır:
'''Cibril Hadisi''', [[Abdullah bin Ömer]]'in babası [[Ömer]] yoluyla naklettiği tanınmış bir [[hadis]]tir. Ömer bir gün [[İslam]] dininin son peygamberi kabul edilen [[Muhammed]] ile otururken yanlarına farklı görünüşlü bir yabancının geldiğini, peygambere çeşitli sorular sorduğunu ve verilen cevapları da duyduktan sonra teyit ettiğini, o kişi ayrıldıktan sonra peygamberin gelen kişinin insan görünümüne girmiş [[Cebrail]] (Cibril) meleği olduğunu söylediğini aktarır. Nitekim hadisin ismi de meleğin isminden gelmektedir.
 
 
 
HZ. CİBRİL (a.s)
 
Hz. Cibril, hayata mazhar.Gönülleri ihya, ona ait ulvi bir vasıf. Onun nefhasıyla vücud bulan Hz. Mesih dahi ölüleri ihya ediyor; yani Mesih'e o cinsten mucizeler veriliyor. Cibril'in ayagını bastıgı çamur, Samiri'nin buzagısına can veriyor. Bütün ilhamlar, kalp ve gönüllere Cibril'in vasıtasıyla ulaştırılıyor. Ve nihayet peygamberlere gelen vahiylere o, "yed- emin"lik ediyor.
 
Kainatın Fahrı'na getirdigi son mesajlar ile de bütün cihanı diriltecek vahyi getirmiş oluyor. Kupkuru bir zemin, bu mesajlarla dirililyor ve bataklık bir dünya, gelen vahiylerle gülistana dönüyor.
 
Allah Rasulü, Cibril'i çok seviyordu. Ona karşı minnet duygularıyla dopdoluydu. O'nunla öyle bütünleşmişti ki, adeta O'nsuz yapamıyordu. İkiz kardeş gibiydiler.. birbirisiz olamayan ikiz kardeş gibi. Bir yönüyle onlar her türlü teşbih ve benzetmenin de ötesinde ikizdiler. Zira her ikisi de "Alemlere Rahmet Olarak Gönderilme" sırrına mazhardırlar. Bazen Cibril'in gelmesi gecikir. İşte o zamanlar Allah Rasulü'nün iştiyak ve beklentisi dayanılmayacak ölçüye varır. Bir defasında yine böyle bir gecikme olmuştu. Cibril geldiginde Efendimiz'in ilk sözü şu oldu:
 
"Ya Cibril, bizi daha fazla ziyaret etmene mani ne var?"
 
Sanki Efendimiz şöyle demek istiyordu:
 
Niçin bizi ihmal ediyorsun? Sen bir alemde yaşıyorsun ki ben o aleme çıkamam. Halbuki benim yaşadıgım yere sen çok rahat gelebilirsin.
 
İbni Abbas diyor ki: Allah Rasulü, Cibril'in gelecegi anı iştiyak içinde intizar eder, beklerdi. Zira ki Cibril, Cenab-ı Hakk'la O'nun arasındaki münasebeti temin ve tesis ediyordu.
 
Efendimizin bu sorusu karşısında hemen durumu tavzih eden şu ayet nazil oldu. Ayet melegi konuşturuyor ve şöyle diyordu:
 
"Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan herşey O'na aittir. Rabbin asla unutkan degildir." (Meryem, 19/64) Buhari ve Müslim bize şöyle bir hadise naklediyor:
 
Cibril'in gelmesi 40 gün kadar gecikmişti. Geldiginde Efendimiz O'na: "İnmedin Ey Cibril, iştiyaktan çatlayacak hale geldim!"
 
Ve Cibril cevap verdi:
 
"Belki ben sana, senin bana olan iştiyakından daha fazla iştiyaklıyım. (Adeta seni görecegim anı dört gözle bekliyorum.) Fakat elden ne gelir ki, ben sadece bir memurum. (git denirse gider, gel denirse gelirim)"
 
Evet, meleklerin Allah'a en yakın olan Cibril ile bütün varlıkların Allah'a en yakını olan Hz. Muhammed (a.s) arasında işte böyle bir iştiyak ve arzu vardır. "Temizler temizleredir"(Nur, 24/26) ayetindeki nüktenin bir işareti de bu olsa gerek!
 
Ahmed bin Hanbel'in müsnedinde rivayet ettigi bir Hadis-i Şerifte Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
 
"Kul, Cenab-ı Hakk'ın rızasını elde etmenin yoluna düştügü (bütün işlerinde O'nun hoşnutlugunu gözettigi, saffet ve samimiyet içinde rıza-yı İlahiyi hedefledigi) zaman Cenab-ı Hakk, Cibril'e hitaben: "Benim falanca kulum, durmadan beni razı etmeye çalışıyor. (beni razı etmek için elinden gelen herşeyi yapıyor.) Dikkat edin benim rahmetim onun üzerindedir."der.
 
Cibril bunu duyar duymaz, bütün gök ehline seslenir: "Allah'ın rahmeti falan kişinin üzerindedir. Ben de onun yanındayım" bu ses gökte yankılanır ve bütün gök ehlince de tekrarlanır.
 
Buhari ve Müslim'de ise vak'a şu şekilde ele alınır:
 
"Allah bir kulunu sevdi mi, Cibril'e "Ben filanı seviyorum sen de sev" diye seslenir. Cibril de onu sever. Sonra sema ehline "Allah (c.c) filanı seviyor, siz de sevin" der. Sema ehli de bütünüyle onu sever. Ve bu kul için yeryüzünde kabul vaz'edilir. (Allah'ım bizi onlardan kıl.)
 
Allah, bir kuluna da bugzetti mi, Cibril'e "Ben filanı bugzettim, sen de bugzet" diye seslenir. Cibril de ona bugzeder. Sonra sema ehline "Allah filanı bugzediyor, siz de bugzedin" der. Sonra da o kişi için yeryüzünde bugz (öfke ve nefret) vaz'edilir. (Allah'ım bizi öyle olmaktan koru, muhafaza eyle!)
 
Bu hadis, inanan insanların, sevgi veya nefretlerinin kaynagına ve planlandıgı yere dikkat çekiyor. Allah'ın sevdigi bir insana mü'minlerin kalpleri sevgi ve muhabbetle dolup taşar. Yine Allah'ın bugzettigi bir insana da mü'minlerin kalbinde sadece bugz ve nefret bulunur. Bu tablonun bize ilham ettigi ayrı bir ölçü vardır. O da şudur:
 
Bir ateistin, inançsızın din ve insanlık düşmanının mü'minden nefret etmesi, onu sevmemesi, Allah huzurunda o mü'min için lehte şehadet olacak ve bir avantaj sayılacaktır. Hasen derecedeki bir hadiste buna işaret vardır. Hadisi Şerif'te "Allah'ı o kadar çok hatırlayın, o kadar çok anın ki neticede size deli desinler." buyurulmaktadır.
 
Mü'min, emniyet ve itminan insanıdır. O umumi sulhu temin etmek için vardır. Dünya onunla bir Cennet iklimine dönüşecektir. Ondan hiç kimse hatta bir karınca bile zarar görmez, görmemiştir ve göremeyecektir. Fakat buna ragmen, yine de kundakçılık yapan, anarşiyi körükleyen, bozgunculuktan başka birşey bilmeyen kafir onu sevmez, sevmemiştir. ve sevmeyecektir. Zira ki, mü'mine karşı nefret, kafirin ve küfrün tabiatında vardır. Bu açıdan diyoruz ki, kafirler tarafından sevilen herhangi bir mü'min kendini ciddi bir kritige tabi tutmalı ve akibetinden daima endişe etmelidir. Çünki bu sevgi normal degildir. Hatta mü'minde mevcud bir eksikligin emare ve işareti olma ihtimali vardır. Burada "sevme" ile "begenme" ve "takdir etme"yi de birbirinden ayırmak gerekir. Kafir, bizdeki fazilet ve meziyetlerden dolayı bizi begenip takdir edebilir; ama asla sevmez. Kur'an'ın "En büyük düşman" diye tarif ettigi kafir mü'mini nasıl sevebilir ki?
{{islam-taslak}}
 
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Cibril_Hadisi" sayfasından alınmıştır