Kırtas Vak‘ası: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
S4do032 (mesaj | katkılar)
baya bir şey değiştirdim, ehli sünnetin görüşünü ve eleştirilere izahını koydum, şianın görüşüne de ekleme yaptım
k İfadelerin telif hakkına sebep olan çeşitli yerlerden alındığı görülüyor. Metnin dili de ansiklopedik açıdan uygun değildir. https://islamihakikat.wordpress.com/2020/01/17/kirtas-hadisesi-kendi-ravilerinin-ve-sunnet-ehlinin-anlayisinda/
Etiket: Geri al
2. satır:
'''Kırtas Vak‘ası''', Kalem kağıt hadisi ([[Arapça]]: حدیث الدواة) veya Perşembe günkü felaket (Arapça: رزية يوم الخميس) Muhammed'in ömrünün son günlerinde bir şeyler yazdırmasını istediği bir olayı ifade eder. Tarihi kayıtlarda [[tevatür]] haddinde yer alan bu hadis, [[Şii]] ve [[Sünni]] kaynaklarda nakletmiştir.
 
==Olayın Şerhi==
==Kırtas Hadisesi Hakkında Rivayetler==
[[Muhammed]] hicri 11 yılında hastalanıp vefatının dört gün öncesinde, Perşembe günü, sağlığı önemli ölçüde değişti. Muhammed'in müslüman ümmeti'nin yoldan çıkmasını engelleyecek bir ifade yazmak için kalem kağıt istediği bildirildi. [[Ömer ibn el-Hattab]], Muhammed'e hakaret edip cevap verdi: "Dur! Bu adam [Muhammed] sayıklıyor. Allah'ın kitabı bize yeter: ''«حَسْبُنَا كِتَابُ الله»'' <ref>Hayatul Kulub, C.2, s.998</ref>
[[Abdullah bin Abbas|İbn Abbas]] rivayet ediyor: O perşembe günü, Allah Resulü'nün hastalıktan dolayı ağrısı iyiden iyice artmıştı ve o bana dedi " Bana kağıt kalem getiriniz; size benden sonra hiçbir zaman yolunuzu şaşırtmayacak bir yazı yazayım (vasiyette bulunayım).” buyurmuştu.
Ömer'in Muhammed hakkındaki sözü [[Kuran]]'a aykırıdır ki bazı ayetlerde şöyle der:
[[Necm Suresi]]nin 3 ve 4 ayetleri:
<center>'''﴾وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَىٰ ﴿٣﴾ إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَىٰ ﴿٤'''</center>
"Ve [Muhammed] nefis arzusu ile konuşmaz. Sözü, kendisine indirilmiş vahiyden başka bir şey değildir."<ref>{{Web kaynağı | url = https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Necm-suresi/4787/3-4-ayet-tefsiri | başlık = Necm Suresi - 3-4 . Ayet Tefsiri | yayımcı = kuran.diyanet.gov.tr | tarih = | erişimtarihi = 30 Aralık 2020 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170628013900/https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Necm-suresi/4787/3-4-ayet-tefsiri | arşivtarihi = 28 Haziran 2017 | ölüurl = hayır}}</ref>
[[Haşr Suresi]]nin 7. ayeti:
<center>'''...وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا...'''</center>
"... ve Peygamber size ne verirse onu alın, sizi neden menederse ondan geri durun... "<ref>{{Web kaynağı | url = http://tanzil.net/#59:7 | başlık = Haşr Suresi - 7. Ayeti | yayımcı = tanzil.net | tarih = | erişimtarihi = | arşivurl = https://web.archive.org/web/20070611151726/http://tanzil.net/#59:7 | arşivtarihi = 11 Haziran 2007 | ölüurl = hayır}}</ref>
 
Orada bulunanlardan bazıları Ömer'e "Reslullah'ın emrine uyun" dediler ve bir tartışma çıktı.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.seratonline.com/6342/ | başlık = The Incident of Pen and Paper | yayımcı = Seratonline.com | tarih = | erişimtarihi = 30 Aralık 2020 | arşivurl = | arşivtarihi = | ölüurl = hayır | arşivengelli = evet}}</ref>
O sırada yanındaki sahabileri bunu duydular. Ömer b. Hattab'da bu sözleri duyanlar arasındaydı. Resulullah’ın bu isteğini, ''“Resulullahın hastalığı ağırlaştı. Yanımızda Allah'ın kitabı var. O bize yeter.”'' dedi''.''Sonra orada Ömer'in bu kararını destekleyenler ve desteklemeyenler tartışmaya başladı.Ardından Peygamber “Kalkın yanımdan!(beni terkedin) Benim yanımda böyle çekişmeniz uygun değildir." dedi.<ref>Sahih-i Buhari, #114</ref>
Abdullah bin Abbas şöyle rivayet eder: Muhammed ölüm döşeğindeyken evinde Ömer bin Hattab ve diğer kişiler var. Peygamber, "Bundan sonra yoldan sapmayasınız diye bir şeyler yazayım" dedi. Ömer, "Peygamber çok hasta, Kuran sizinle birlikte ve Allah'ın sözü bize yeter" dedi. Evdeki insanlar arasında tartışma çıktı. Bazıları, "Peygamberimizin vasiyetname yazması ve yoldan çıkmamızı sağlaması için bir kağıt parçası getirin" dediler. Ama diğerleri Ömer'in sözünü tekrarladı. Çok söz söylenip anlaşmazlıklar artınca Muhammed şöyle dedi: ''«قوموا عنّی و لاینبعی عندی التنازع»'' "Yanımdan kalkın ve benim yanımda niza ve tartışma yakışık olmaz." Tartışma nedeniyle peygamber istediğini yazamadı.<ref>el-Buhârî, Muhammed, Sahih-i Buhari, C.1, s.37, C.4, s.66, C.5, s.137-138, C.7, s.9</ref>
Saîd b. Cübeyr, İbn Abbas'dan şöyle rivayet edilmektedir: Perşembe günü, Peygamberin hastalığı ağırlaşmıştı. Peygamber, "Bana bir kalem ve kağıt getirin, size bir metin yazayım ki (onu takip ederek) asla yoldan sapmayasınız" dedi. Bazıları, "Allah'ın Peygamberi hezeyan edip sayıklıyor!" diye söyledi.<ref>Müslim bin Haccâc, Sahih-i Müslim, C.5, s.75-76</ref>
 
== Şiilere göre dürtü ==
Ayrıca başka bir rivayette Peygamber 3 tane vasiyetin 2'sini söylemiştir.
 
Hicretin 11. yılı, Rebiülevvel ayı başında Resulullah'ın vefatından beş gün önce, yani perşembe günü “Resulullah hastalığı ve ağrısı şiddetlendi. (Hatta ağrısından dolayı iki yanaklarının gözlerinden yaşlar akıyordu.) Bunun üzerine o şöyle buyurdu: Bana bir divitle bir beyaz/sahife getirin.Ben size, benden sonra ebediyen sizi saptırmayacak bir yazı yazıyorum.” Bunun üzerine onlar/sahabiler, Nebi’nin katında tartışma uygun olmadığı halde tartıştılar ve şöyle dediler: “Mutlaka Resulullah hastalığından dolayı sayıklıyor. Bunu ona (onun yanında) tekrarlamaya başladılar. Bunun üzerine o (Resuli Ekrem), “Beni yalnız bırakınız. Benim üzerinde olduğum şey, beni kendine çağırdığınızdan daha hayırlıdır.” buyurdu ve üç şeyle vasiyet etti: “Müriklerin Ceziretül Arabdan çıkarılması, (Medine'ye) gelen heyetlerin onun ağırladığı gibi ağırlanması.” (Olayı rivayet eden) İbni Abbas şöyle dedi: “Üçüncüsünden (üçüncü tavsiyeyi yapmaktan)kasten sustu veya ben onu unuttum.<ref>el-Kamil, II, 320; Hizmetli, İslam Tarihi, s. 456; Sah. Buhari, IV, 66</ref>
 
== Şiâ'nın Eleştirisi ==
Ömer [[Sekaleyn Hadisi|Sekaleyn hadisi]] defalarca Peygamberden duymuştu:
“Ben size iki değerli emanet (sekaleyn) bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyük olup bereket ve etkisi gökten yere kadar uzanan [[Allah]]’ın kitabı, diğeri de [[Ehl-i beyt]]’imdir. Bu ikisi kıyamet günü havuzumun başında benimle buluşuncaya kadar birbirinden ayrılmayacaktır”.<ref>Meclisi, Muhammed Bâkır, Biharu'l Envar, C.22, s.475-476</ref>
Şiiler Ömer'in, Peygamber'in Kuran ve Ehl-i Beyti hakkında yazmak istediğini zannedip ve bunu engellemek için elinden geleni yaptığını iddia ederler.
Ömer'in [[İbn Abbas]] ile yaptığı görüşmede şöyle dedi: "Peygamberin hastalandığında [[Ali]] hakkında yazmak istiyordu, Ama ben bunu İslam yüzünden engelledim."<ref>İbn Ebü’l-Hadîd, Nehcü’l-belâġa şerhi, C.12, s.21</ref> Ayrıca Şiiler Ömer'in peygamberin emrini red etmesinden dolayı Nisa 115. ayeti öne sürüp onu tenkid ederler, ve peygambere "sayıklıyor" dediğinden dolayı peygamberin hevasından konuştuğunu düşündüğünü söyleyip tenkid ederler.
 
== Ehl-i Sünnet'in İzahı ve Yorumu ==
Ehl-i Sünnet burada Ömer'in bu duruma karşı çıkmasının nedeni olarak Peygamber'in hastalığını öne sürür, çünkü peygamber ölüm döşeğindeydi ve çok ızdırab çekmekteydi.Bu haldeyken Ömer doğal olarak böyle bir durumda peygamber daha fazla ızdırab çekmesin ve gücünü buna kullanmasın diye buna engel oldu, bu onun peygamber sevgisinden kaynaklanmakta idi, yoksa Ali'nin hilafetini engellemek gibi bir çabası yoktu.Sünnilere göre Ömer bu içtihadı Veda Hutbesi'nden dolayıdır, ziraa Peygamber bu hutbede vasiyetini söylemiş ve Ehl-i Beyt, Sünnet ve Kur'ân'a sarılırlarsa insanların sapmayacaklarını belirtmiştir.
 
 
Ehl-i Sünnet vel Cemaât'e göre Kırtas'ta Ömer'in kastı Ali b. Ebu Talib'in Halifeliğini engellemeye çalışması değildir, çünkü Ehl-i Sünnet'e göre Resulullah [[Gâdir-î Hum|Gadir-i Hum]]'da Ali'nin halife olduğunu söylememiştir.Ayrıca Gadir-i Hum'dan yola çıkarak burada yazılmak istenenin Ali'nin halifeliği olması Ehl-i Sünnet açısından tutarsızdır.
 
Çünkü ''İbn Abbas Ali'ye peygamberin hastalığı sırasında ona halifeliği sormasını istemiş, Ali'de ona şöyle karşılık vermiştir Vallahi eğer biz bu işi Rasûlullah’a sorar, O da bizi bundan men’ ederse, (O’nun vefatından) sonra insanlar bunu (delîl getirerek, halifeliği) bize ebediyyen vermezler. Bu sebeble ben bu halifelik mes’elesini Rasûlullah’a ebediyyen sormam! diye yemîn etti”''<ref>Sahih-ul Buhari, #4447</ref>
 
İbn Abbas'ın Gadir-i Hum'a şahit olduğu halde Ali'ye halifeliği sorması, Ali'nin Resulullah'a halifeliği sorma konusunda çekimser olması, ayrıca Peygamber'in onu imam olarak atamasına rağmen ''bizi bundan men ederse'' sözünün bulunması yani Peygamber'in bunu red edebileceğini düşünmesi, ve zaten onu halife tayin etmişken bunda çekimser davranması ve İbn Abbas gibi sahabelerin bu olaya şahit olup bununla ilgili bir şey dememeleri gibi durumlar, bu durumun '''Ehl-i Sünnet açısından tutarsız olduğunu gösterir'''.
 
 
Ziraa Sekaleyn Hadis'inden delil getirmekte tutarlı değildir, çünkü peygamber Ehl-i Beyt'inin yanında Ömer'i de övmüştür, ''"Benden sonra bir peygamber gelseydi bu Ömer olurdu."''<ref>''Tirmizî, Menakıb, 48.''</ref> hadisi bunun en açık delilidir, ayrıca Ömer'in fazileti ''"Ömer'in bir şey için: 'Zannederim bu şöyle olmalıdır.' deyip de onun zannettiği şekilde hasıl olmadığı vaki değildir."''<ref>''Buhari, Menakıb 35''</ref> rivayeti ile öne sürülüp burada halife olarak Ömer'in atanacağı, ya da [[Ebû Bekir|Ebu Bekir]]'i atayacağı da söylenebilir, çünkü Ebu Bekir Ehl-i Sünnet'e göre en büyük sahabedir ve peygamberlerden sonra yaratılmışların en üstünüdür.Ayrıca Sekaleyn hadisinde ki Ehl-i Beyt'ime uyun tabirinden 12 İmam'ın kast edilmesi de Ehl-i Sünnet açısından tutarsızdır ziraa Ehl-i Sünnet'e göre Ehl-i Beyt'in içine Şiâ'nın Ehl-i Beyt diye kabul etmediği insanlarda girer, bu durumda Şiâ Ehl-i Sünnet'i kabul etmediği bir şey ile itham etmiş olur, bu da Grup Baskısı safsatası içine girer.
 
 
Ömer'in "sayıklıyor" dediği eleştirisine gelir isek, '''hiçbir sahih Ehl-i Sünnet kaynağında açık bir şekilde Ömer'in "sayıklıyor" dediğine''' rastlanmaz.Bazı rivayetlerde "sayıklıyor" lafzı geçer ve bunlar bir kişiye değil bir grubun söylediğine yöneliktir.
 
Onlar sayıkladı mı? dediler.<ref>Buhari #3168, Müslim #1637, El Nesai #5823</ref>, Onlar Resulullah sayıklıyor dediler<ref>Buhari #3053, Müslim #4233</ref> gibi rivayetler vardır ve bu rivayetlerde bir gruba atıf yapılır, tek kişiye atıf yapılmaz.Varsayımlarımızdan dolayı bu kişinin Ömer olduğunu söylemek tutarsızdır çünkü Ömer zaten "Resulullah hastalığı ağırlaştı." demektedir ve diğer rivayetlerde "sayıklıyor" dediği geçmemektedir.Ehl-i Sünnet alimler bu sözün Ömer'e muhalif olan grup tarafından "istihfami inkar" olarak söylendiği konusunda ittifaktırlar<ref>Nevevi Sahih-i Muslim Şerhi c.11, s.35</ref><ref>Kadı İyaz Eş-Şifa s.734-735</ref><ref>Şeyh Ğulam Mustafa Es-Sünne s.198</ref><ref>El Kurtubi “El Müfhem”de(cil 4, s 559)</ref><ref>İbn Hacer “Fethül Bari”de(cil 8 s 133)</ref>.Ayrıca bu ibareyi söyleyenin kim olduğu bilinmemektedir<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamqa.info/ar/answers/154865/%D8%AD%D8%AF%D9%8A%D8%AB-%D8%A7%D9%89%D8%AA%D9%88%D9%86%D9%8A-%D8%A7%D9%83%D8%AA%D8%A8-%D9%84%D9%83%D9%85-%D9%83%D8%AA%D8%A7%D8%A8%D8%A7-%D9%84%D8%A7-%D8%AA%D8%B6%D9%84%D9%88%D8%A7-%D8%A8%D8%B9%D8%AF%D9%8A|başlık=islamqa online link}}</ref>, yani bir grup tarafından söylendiği açıktır.Bu lafız muhalif grup tarafından duruma dikkat çekmek için denmiştir, mesela bir arkadaşınız marketten aldığını taşır ve elleri dolar, siz ısrarla ona yük verirsiniz o da size "Elli tane kolum mu var?" der.Bu durumda bunun gibidir.
 
Ayrıca "sayıklıyor" diye geçen rivayetler özet sayıldığından aynı alimler "sayıklıyor mu" diye geçen rivayetleri bu rivayetlerden sahih saymıştır, çünkü "sayıklıyor" lafzı geçen rivayetler vakayı özetlemektedir, soru kalıbının olmaması istihfamı inkara karşı bir delil oluşturmaz, çünkü buradaki hemze olmadan gelmiştir ki bu arapların konuşmasında sık sık rastlanır<ref>Şeyh Ğulam Mustafa Zahir, Es Sünne s.198</ref>.Yani Ehl-i Sünnet'e göre burada Ömer "sayıklıyor" dememiştir, bu "sayıklıyor" lafzında ki hemzenin kaldırılmamış olduğunu söylesek bile bir gruba atfedildiği için yorumlara ve rivayetlere uygun olması için muhalif tarafa atfedilmesi gerekir, aksi taktirde Ehl-i Sünnet kaynaklarında bir tutarsızlık yaratırız ve alimlerin görüşünü hiçe sayarız.Ayrıca bu rivayetin bu hali ile doğru olduğunu var saysak da bir gruba atfedildiği için tek kişiye atfedildiği için n'olursa olsun Ömer'in "''Resulullahın hastalığı ağırlaştı ve sayıklıyor"'' dediğine delil olmaz çünkü rivayette tek kişiye değil bir gruba atıf vardır.
 
 
Ayrıca Ömer'in Peygamber'in hükmüne muhalif olduğu eleştirisi de tutarsızdır, ziraa bu bir usul-i hadis konusudur, sahabeler peygamber kati emir vermediği sürece verdikleri emir hakkında içtihad yapmış ve buna uymamayı seçmiştir.Örnek vermek gerekirse
 
“Ali b. ebi Talib ’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah, benim ve kızı Fatıma’nın yanına girmişti; namaz için bizi uyandırdı. Sonra tekrar evine döndü, bize hiç duyurmadan uzun müddet namaz kıldı, yanımıza tekrar gelip yine bizi uyandırdı ve kalkın namaz kılın dedi. Ben gözlerimi ovuşturarak oturdum ve şöyle dedim: “Allah dilemiş olsaydı mutlaka kılardık çünkü canlarımız O’nun elindedir, dilerse bizi uyandırır biz de namaz kılarız” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah yanlarına, uyluklarına vurarak geri döndü ve şöyle tekrar edip duruyordu: “Allah yazmış olsaydı mutlaka kılardık, insanoğlu varlıklar içinde ne kadar da tartışmaya düşkündür.”<ref>En-Nesai #1612</ref>
 
 
Bu hadislerden anlıyoruz ki Peygamber'in kati olmayan emirlerine sahabeler içtihad yaparak karşı çıkmıştır, peygamberde bu durumdan razı olmuştur, lanet etmemiştir.Ayrıca Şiâ açısından da bu iddia tutarsızdır, ziraa kendi kaynaklarında da Fatıma Peygamber'in emrine içtihad yaparak karşı çıkmıştır.
 
 
Bize Şu’be, Ebû İshâk’tan tahdîs etti. O şöyle demiştir:Ben el-Berâ ibn Âzib’den işittim, o şöyle dedi: Rasûlullah Hudeybiye’de Mekkeliler’le barış anlaşması yap­maya karar verdiği zaman, taraflar arasında barış yazısını Alî yazdı. Alî “Allah’ın Elçisi Muhammed” yazdı. Müşrikler:
 
— Sen “Allah’ın Elçisi Muhammed’ yazma. Biz senin rasûl ol­duğunu kabul etseydik, seninle harbetmezdik, dediler.
 
Bunun üzerine Rasûlullah, Alî’ye hitaben:
 
—  “Rasûlullah sözünü sil!” buyurdu. Alî de:
 
—  Ben onu silen kimse olmam, dedi.Allah Rasülü o kağıtı bana göster..Ali'de o yeri gösterdi.Bunun üzerine onu Rasûlullah bizzat kendi eliyle sildi.<ref>Buhari #3184</ref>
 
Ayrıca Şiâ'nın kendi kaynağında geçen bir rivayete göre: “Cabir ve aynı şekilde Zeyd bin Ali babasından rivayet etti ki : Fatıma'nın evinde Hasan doğduğu zaman, O Ali'den ona isim vermesini istedi. O, ”bu çocuğa isim vermekle Peygamberi geride bırakmayacağım.” dedi. Bu sırada doğum haberini duyduğundan Peygamberin kendisi çıkıp geldi ve çocuk ona sarı bir kumaşta takdim edildi.O dedi:”Sizlere bebeği sarı kumaşa sarmanızı yasaklamadımı?“Sonra sarı kumaşı alarak çekip fırlattı ve beyaz bir kumaş alarak onu(bebeği) onunla sardı<ref>İlaüş Şerai, Şeyh Saduk, c.1 s.104,105</ref>
 
 
“Bera Hazaiyyeden rivayet edildi ki,Fatıma Hasana gebe kaldığında Resülallah sefere çıkma kararı almıştı.Fatımaya dedi ki,Cibril bana senin erkek çocuk doğuracağını söyledi.Ben dönene kadar onu emzirme..asan doğduğunda Fatıma onu üç gün boyunca yedirmedi ve Peygamberin dönmesini bekledi.Üç gün geçtikten sonra Peygamber dönmedi ve Fatıma Hasana acıdı ve onu emzirdi.Daha sonrasında Peygamber geri döndüğünde ona ne yaptığını sordu.Fatıma onu annelik şefkatimden dolayı yedirdim diye cevap verdi.Bunun üzerine Peygamber “Ne oluyorsa Allahın dilemesiyle olmaktadır” dedi<ref>[Cilaül Uyun, cil 2, s 98].</ref>
 
 
Görüldüğü üzere Şiâ'nın kendi kaynaklarında Fatıma Peygamber'in emirlerine içtihad yaparak karşı çıkmıştır, burada "Fatıma Peygamber'den daha mı iyi biliyor?" diye onu itham etmeyen Şiâ'nın Ömer'i itham etmesi ve ayeti çarpıtması saçmalıktır.Bu kati bir emir, vahiy olsa idi Peygamber huzurundan sahabeleri kovmazdı, ayrıca bu olaydan sonra 4 gün daha yaşadı, hatta son gün iyileştiği düşünüldü ve Ebu Bekir bu yüzden Sunh'ta ki evine gitti<ref>Hz. Ömer ve Devlet İdaresi, s. 100, 104. Bkz. Sah. Buhari, K. İlm.</ref>, yani Peygamber'in bu 4 gün içinde bunu yazdırma fırsatı vardı, bundan vazgeçmesi bunun bir vahiy olmadığı ve kati bir emir olmadığının kanıtıdır.Vahiy dersek ''Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Allah'ın sana verdiği elçilik görevini yerine getirmemiş olursun.''<ref>Maide 5-7</ref> ayeti karşımızda durur.Ayrıca peygamberin Ömer'e lanet okumaması, her iki grubuna da huzurumdan ayrılın demesi, fırsat olsa da bunu belirtmemesi peygamberin bu içtihaddan razı olduğu anlamına gelir, bu hadisler açısından gayet tutarlıdır çünkü "Allah, hakkı Ömer'in lisanına ve kalbine konmuştur."<ref>''(Tirmizî, Menakıb 45; Heysemi a.g.e., 9, 66)''</ref> ve "Ömer'in bir şey için: 'Zannederim bu şöyle olmalıdır.' deyip de onun zannettiği şekilde hasıl olmadığı vaki değildir." der.<ref>''(Buhari, Menakıb 35)''</ref> gibi hadisler Ömer'in içtihadlarının önemini bize gösterir.Hadisi rivayet eden İbn Abbas'ın bile Resulullah'ın vefatından sonra da onu övmesi Ömer'in haklılığını ve bundan dolayı münafıklıkla suçlanamayacağını bize açıkça gösterir.<ref>[Mustedrek ala Sahiheyn, cil 3, s 74, # 4436].</ref><ref>[Musned Ahmed, cil 1, s 95, # 130].</ref><ref>[Sahih Muslim cil 2, s 346, # 826].</ref>
 
== Hadisi geçen eserler ==