Ebu'l-Vefa el-Bağdadi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Nushirevan11 (mesaj | katkılar)
Gerekçe: + yapıcı olmayan değişiklik
Etiket: Elle geri alma
Neribij (mesaj | katkılar)
→‎Vefâ’îyye Tarikâtı: imla ve ifade düzeltme
15. satır:
Menakıbname'de kendisine birçok keramet atfedilmiştir. Bir rivayete göre, Seyyid Ebu’l-Vefâ, eğitiminden önce Arapça bilmezken bir gece rüyasında peygamberi görür. Uyanır uyanmaz fasih şekilde Arapça konuşmaya başlar. Bu sebeple, “Kürt olarak yattım, sabahleyin Arap olarak kalktım” der.<ref name=":1" /><ref>Ayşenur Özkul, ''Tacü’l-Arifin Ebü’l-Vefa’nın menakıbı -inceleme ve metin-'', Yüksek Lisans Tezi,  Marmara Üniv. Sosyal bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri ABD., 2008, s.125</ref> [[Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî]] de [[Mesnevi (eser)|Mesnevi]]'sinin önsözünde [[Hüsameddin Çelebi]]'nin soyunu anlatırken aynı sözü aktarır.<ref>Mevlana, [http://dosyalar.semazen.net/e_kitap/Mesnevi-Serhi-Sefik-Can-Cilt_01.pdf ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Şerhi, 1. Cilt''], Tercüme eden ve açıklayan: Şefik Can, Ötüken Yayınevi, İstanbul 1997, s.12</ref>
 
Vefâîyye’nin silsilesi hakkındaki genel görüş, tarikatın Şenbekîyye’nin bir kolu olduğu yönündedir. Ebu’l-Vefâ’nın kurduğu tarikat vefatından sonra onun adına nispetle Vefâîyye olarak anılmıştır. Tarikatın gerek silsilesi gerekse ritüelleri, usûl ve erkânı konusunda yeterli bilgiler yoktur. Tarihi seyrine bakıldığı zaman Vefâiyye’nin bazı bölgelerde sünni bazı bölgelerde ise sünni olmayan alevi-batıni bir karakter arz ettiği görülür. Bazı dönemlerde ise aynı coğrafyada her iki yönüyle de temsil edildiği görülür.<ref name=":1" /> Menakıbname'de Ebu'l Vefa'nın kendi sağlığında sema (veya semah) döndüğü ve bu hususun diğer tarikatlara mensup kişiler tarafından bazı itiraz ve tartışmalara neden olduğu yazılıdır.<ref>Ayşenur Özkul, ''Tacü’l-Arifin Ebü’l-Vefa’nın menakıbı -inceleme ve metin-'', Yüksek Lisans Tezi,  Marmara Üniv. Sosyal bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri ABD., 2008, s.90 ve s.186: "... Vaktâ ki bunlar semâ’a kalktılar, her tarafdan devrân etmege basladılar. Meger bunların içinde bir câhil var idi, eyitti ki: “Bu dönmek nedir? Bundan ne hâsıl olur? Biz Kürt oglânlarından degiliz ki, durmadan dönevüz..." (Menâkıb-ı Tâcü’l-Ârifîn , vr. 116a)</ref> Eski Vefai şecerelerinden 1451 tarihli olan bir şecerenin girişindeki dua kısmında ilk dört halifenin isminin de yer aldığı görülürken, Osmanlı-Safevi rekabeti sonrasına denk gelen 1582 tarihli diğer bir şecerede ise ilk üç halifenin isminin çıkarıldığı ve bunların yerine On iki imamın isimlerinin yer aldığı görülmektedir. Vefailik ve AevilikAlevilik üzerine araştırmalarıyla tanınan Ayfer Karakaya-Stump, mezhepsel açıdan nispeten eklektik gibi duran bu kombinasyonu, "Vefai mirasının 11. yüzyıl Irak coğrafyasından Moğol sonrası Anadolusu'na yayılış sürecinde nominal Sünnilikten mezhebi anlamda sınırların grileştiği bir metadoksiye ve oradan, Osmanlı-Safevi rekabeti sonrası keskinleşecek bir Şii/Ali-ci görüntüye evrilişinin yansıması olarak" yorumlamaktadır.<ref>Ayfer Karakaya-Stump, ''Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık: Alevi Kaynaklarını, Tarihini ve Tarihyazımını Yeniden Düşünmek'', İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2015, s. 192-193</ref>
 
Vefâiyye, Ebü’l-Vefâ’nın ölümünün ardından Ali b. Heytî, Ali el-Kürdî, Meâd el-Kürdî, Câkir el-Kürdî, Boğa b. Batu, Abdurrahman b. Dogancı, Muhammed Türkmânî, Şeyh Turhan, Şeyh Tekin, Muhammed b. Belikısa, Matar el-Bedrânî, Ahmed b. Baklî el-Yemenî gibi halifeleri vasıtasıyla Irak ve Suriye’de geniş bir sahaya yayıldı; ardından Anadolu’da faaliyet göstermeye başladı. Ebü’l-Vefâ’nın halifelerinden üçünün “Kürdî” mahlasıyla anılması şeyhin Kürt aşiretleri arasındaki etkin nüfuzunu ortaya koyar. Türkçe isimler taşıyan diğer halifelerinin mevcudiyetinden Ebü’l-Vefâ’nın etkisinin Kürt çevrelerlebölgeleri ile sınırlı kalmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Vefâiyye’nin asıl yayılma sahası olan Irak ve Suriye’deki durumu, buralarda etkisini ne zamana kadar sürdürdüğü konusundaki bilgiler Anadolu’dakine oranla daha azdır. Tarikatın Anadolu’daki en önemli temsilcisi şeyhin vefatından yaklaşık yüz yıl sonra yaşayan ve kendi adıyla bir tarikat kurduğu anlaşılan Türkmen şeyhi [[Dede Garkın]]’dır. Onun temsil ettiği gelenek [[Baba İlyas|Baba İlyas Horasanî]] ve onun ailesine mensup şeyhler tarafından temsil edilmiştir. Osmanlı Beyliği’nin kuruluş dönemindeki önemli şahsiyetlerden biri olan [[Şeyh Edebali|Şeyh Edebalı]] da bu tarikata mensuptur. Vefâiyye, geniş bir coğrafyada ve uzun bir zaman diliminde etkisini sürdürmüştür.<ref name=":1" />
 
==Soyu==