Kullanıcı:SAİT71/Çalışma5: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
SAİT71 (mesaj | katkılar)
k ++
SAİT71 (mesaj | katkılar)
k ++
87. satır:
Timur Karabağ'da kışladığı zaman, emrindeki ülkelere haberciler yollayarak; bahar ayında bütün ülkelerden askerlerin kendi ordusuna katılmasını emretti.{{kdş|Hoca Sâdeddin Efendi|1979|s=242}} Muharebeden önce arazi, yol, geçit, iaşe ve Osmanlı ordusu ile ilgili konularda ayrıntılı bilgiler topladı.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=60}} Bu bilgiler kapsamında Sivas'tan batıya giden yollar ve Tokat'taki kuzey yolu ile günümüzde [[Alaca, Yıldızeli|Alaca]] istikametinden geçen orta yol; yer yer ormanlık, dağlık, dar ve derin [[vadi]]lerden meydana gelmekteydi.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=60}} Ordu ve hayvan iaşesi için de uygun değildi. Ayrıca Bayezid'in da bu güzergahları kontrolü altında tuttuğundan haberdar olan Timur, kendi ordusu için müsait olmayan dağlık arazi koşullarında bir saldırı yapmayı uygun görmeyerek, güneydeki Kızılırmak vadisinden batıya doğru hareket etti.{{kdş|Bıyıktay|1934|ss=60-61}} Timur'un ordusu bu harekât esnasında Bayezid'in ordusunun yakınında kısa mesafelerle bölge bölge ilerleyerek tedbirli bir şekilde hareket etti.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=61}} Timur Osmanlı topraklarının içerisine girdikçe Bayezid'in kendisine saldıracağını düşünerek onu üzerine çekmek amacındaydı. Timur'un ordusu Sivas'tan Kayseri'ye kadar olan yaklaşık 150 kilometrelik mesafeyi; atlı bir şekilde kısa yürüyüşlerle yaklaşık 6 günde katedip orada toplandı.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=61}}{{kdş|Alexandrescu|1942|s=62}} Kayseri'de 4 gün kalan Timur buradaki yeni [[mahsul]]ü toplatarak kendi ordusu için kullandı. Düşman ordusunun harekât ve durumu hakkında bilgi topladıktan sonra tekrar [[Kırşehir]] istikametine doğru hareket etti.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=61}} Bu istikamette coğrafi koşullar sebebiyle düşman ordusu ile aradaki mesafe azaldı ve Timur, [[Ebubekir Mirza|Ebubekir]] ve Emir Nurettin liderliğinde öncü birlikler ile çeşitli keşif birliklerini ileri sürdü. Bu harekâtın dördüncü gününde Kırşehir civarında Osmanlı ordusu ile bir temas yaşandı. Timur düşman ordusunun yerini tespit etmek amacıyla Şahmelik liderliğinde bir keşif birliği gönderdi. Bu birlik ertesi gün Osmanlı ordusunun büyük kısmının, günümüzdeki [[Yerköy]] civarında [[Delice Irmağı]] boyunda olduğunu tespit etti.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=61}} Osmanlı ordusunun ileri hattında yer alan birliklerle kısa çarpışma yaşandı ve 2 Osmanlı askeri rehin alındı. Timur bu aşamadan sonra bir takım tedbirler aldı. İlk olarak ordusunu Kırşehir'in kuzeyinde müsait bir alanda hazırlık mevziine soktu, daha sonra [[tahkimat]] yaptırarak hendekler kazdırdı ve düşman hakkında alınan istihbaratları emirleri ile paylaştı.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=62}} Ertesi gün Şahmelik tarafından Osmanlı ordusunun Kırşehir'e doğru hareket ettiği bilgisi geldi. Timur muharebe için müsait olmayan bir alanda baskın yememek için düşman ordusunun üzerine öncü birlikler yolladı. Daha sonra emirlerini ve devlet erkânını toplayarak; "biri; bulunulan bu sahada bekleyerek burada bir muharebe vermek, diğeri, derhal ileri hareket etmek ve her tarafa ılgar eylemektir. Bu halde onlar arkamıza düşerler" sözleriyle düşman ordusunun gelmesini beklemeden hareket etti.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=62}}
 
Timur Kırşehir'den hareketinin üçüncü gününde Ankara'ya ulaştı ve daha önceden birliklerini etrafına konuşlandırdığı [[Ankara Kalesi]]'ni kuşatarak saldırıya başladı.{{kdş|Alexandrescu|1942|ss=62-63}}{{kdş|Bıyıktay|1934|s=63}} Timur Bayezid Ankara'ya ulaşmadan Ankara Kalesi'ni ele geçirmek niyetindeydi.{{kdş|Alexandrescu|1942|ss=63}} Ancak Bayezid'in ordusu ile yaklaştığını ve yaklaşık 16 kilometrelik mesafede olduğunu haber aldı. Ordusu yorgun durumda olan Bayezıd'in bubeklediğinden kadardaha hızlıerken geleceğini tahmin etmeyen Timur, kuvvetlerinin bir kısmını Ankara'nın güneydoğusundaki mevzilere, bir kısmını [[Eymir Gölü|Eymir]] ve [[Mogan Gölü|Mogan]] göllerinin civarına ve bir kısmını da [[Ankara Çayı]] boyuna konumlandırmıştı. Timur; düşmanın geleceğini düşünmediği ve ona göre düzen almadığı bu güzergahta Bayezid'ın kuvvetlerine emniyet tedbirlerinden yoksun bir şekilde yakalandı.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=64}} Bu durum üzerine Timur muhasarayı kaldırdı ve [[Çubuk Çayı]]'nı geçerek ordusunu muharebe düzenine soktu ve tahkimat yaptırdı. Gece ise öncü birlikler arasında çarpışmalar devam etti. 28 Temmuz sabahı Timur ordusuyla beraber Osmanlılara yaklaşık 12 kilometrelik bir mesafede mevzi aldı.{{kdş|Bıyıktay|1934|ss=65-66}}
 
Bayezid ise Sivas'ta savunma mevzilerine saldırmayıp, Kayseri üzerinden hareket eden Timur'un kendisini hazırlıksız bir halde taarruz ettirmek istediğini ya da hızlı bir şekilde Ankara'yı tutarak geriden ters cephe ile savaşmak zorunda bırakacağını düşünmekteydi.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=68}} Bu nedenle Tokat'tan tekrar ordusuyla birlikte Ankara'ya dönerek muharebeyi Ankara Kalesi'nin çevresinde yapmak istedi{{kdş|Hoca Sâdeddin Efendi|1979|s=261}} ve kale kumandanını haberdar ederek kalenin mutlak suretle savunulmasını emretti. Osmanlılar kısa istirahatlerle sekiz gün süren bir hareketle, Akdağmadeni, [[Yozgat]], Delice vadisi ve [[Kalecik]] güzergahlarını{{efn|Ömer Halis Bıyıktay ve onu kaynak alan Alexandrescu Dersca Bayezid'in Timur'un beklemediği bu güzergahı kullanarak Ankara'ya giriş yaptığını savunmaktadırlar. Ancak Halil Çetin ise dönemin kaynaklarında bu görüşü destekleyecek bir bilginin yer almadığını belirtmektedir.{{kdş|Çetin|2012|s=135}}}} izleyerek Ankara'ya ulaştılar.{{efn|[[Lütfi Paşa]]'nın [[Tevârîh-i Âl-i Osman (Lütfi Paşa)|''Tevârîh-i Âl-i Osman'']] adlı eserinde; Bayezid'in Timur'u hazırlıksız yakalaması üzerine devlet erkânı ve şehzadelerin Timur'un üzerine hemen taarruz edilmesini tavsiye ettikleri ancak Bayezid'in düşman ordusu toplandıktan sonra adet olduğu üzere hücum edilmesini emrettiği yazılıdır.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=70}}}}{{kdş|Bıyıktay|1934|s=69}}{{kdş|Egemen|Orhan|1995|s=64}} Bayezid daha sonra düşmanı Ankara Kalesi ile kendi ordugahının arasına çekmek için, Ravlı{{efn|Günümüzde Ankara'nın ilçesi olan [[Akyurt]]'tur.}} civarındaki sulak alanı bırakarak daha önceden muharebe için uygun olduğunu düşündüğü [[Melikşah, Çubuk|Melikşah Köyü]] civarına hareket etti.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=70}}{{kdş|Alexandrescu|1942|s=66}}
97. satır:
Arap tarihçileri [[Makrîzî]] ile Bedreddin el-Aynî muharebenin 1402 Ağustosunun beşinci pazar günü yapıldığı görüşünü savunmaktadırlar.{{kdş|Uzunçarşılı|1998|ss=310-311}} Ruhî Çelebi 13 Ağustos 1402 tarihini vermektedir.{{kdş|Uzunçarşılı|1998|s=311}} [[Behiştî]] ise 2 Ağustos 1403 olarak göstermektedir. [[Tayyarzâde Ahmed Atâ|Ahmed Atâ]]'da 19 Temmuz 1402 Çarşamba tarihini vermektedir. {{kdş|Uzunçarşılı|1998|s=311}} Uzunçarşılı ise bu tarihlerden en yakın olanının 20 veya 28 Temmuz olduğunu belirterek; 20 Temmuz'u kabul eden tarihçilerin Şerafeddin Ali Yezdi'yi, 28 Temmuz'u kabul edenlerin ise [[İbn Arabşah]]'ı referans aldıklarını yazmaktadır.{{kdş|Uzunçarşılı|1998|s=311}} [[İsmail Aka]]'da yaygın olarak 28 Temmuz Cuma tarihinin kabul edildiğini belirtmektedir.{{kdş|Aka|2000|s=28}} [[İsmail Hami Danişmend]]'de, Âşıkpaşazâde, [[Lütfi Paşa]], Oruç Bey, Hoca Sâdeddin Efendi ve Âli Çelebi gibi tarihçilerin ortak şekilde cuma gününden bahsettiklerini belirterek; bu nedenle Timur'a ait olduğu iddia edilen bir mektubunda 28 Temmuz tarihine rastlaması sebebiyle muharebenin 28 Temmuz 1402 tarihinde gerçekleşmesinin çok kuvvetli olduğunu belirtektedir. Ayrıca muharebede yer alan Sultaniye Başpiskoposu Dominikli Jean'ın hatıratında ve Bizans tarihçilerinden [[Georgios Frantzis|Frantzis]]'in eserinde de bu tarihin gösterildiğini söylemektedir.{{kdş|Danişmend|1971|ss=127-128}}
 
=== OrdularınMuharebe asker sayısıalanı ===
Muharebenin gerçekleştiğiyapıldığı alan yaygın kabul edilen görüşe göre; doğuda [[Çubuk Çayı]] vadisi; batıda Kuşçu Dağı, [[Mire Dağı]], Ova Çayı, Kışlacık Deresi; kuzeyde Cankurtaran; güneyde Karacaviran, Kuşçu Dağı arasında kalan Çubuk ovası{{efn|Eski kaynaklarda "Çubuk âbad" olarak da geçmektedir.{{kdş|Danişmend|1971|s=130}}}} adıyla bilinen yerdi.{{kdş|Çetin|2012|s=137}} Muharebe esas olarak; Çubuk Çayı'ndan itibaren itibaren batıya doğru yaklaşık 6 kilometre kadar uzanan Kızılcaköy Deresi{{efn|Azman Deresi olarak da bilinir.{{kdş|Çetin|2012|s=138}}}} üzerinde meydana geldi.{{kdş|Aka|2000|s=28}} İlk olarak Ömer Halis Bıyıktay tarafından ortaya atılan bu görüş daha sonra Alexandrescu Dersca'nın da kabul etmesiyle sonraki araştırmacılar tarafından da benimsendi.{{kdş|Çetin|2012|s=137}} İki ordunun öncü birlikleri arasındaki mesafe yaklaşık 12 kilometreydi.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=84}}{{kdş|Öztuna|1946|s=28}} Muharebe alanının toplamı {{Dönüştürme|30|km2|sqmi}}'den daha fazlaydı. Muharebe alanının [[rakım]]ı yaklaşık 500 metreydi.{{kdş|Öztuna|1946|s=22}}
Ankara Muharebesi'nde iki ordunun asker sayıları hakkında farklı iddialar mevcuttur.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=74}}{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} Osmanlı ordusu [[İsmail Hakkı Uzunçarşılı]]'ya göre 70.000{{efn|Timur'un Fetihnâme'sini kaynak göstermiştir. Sonrasında ise ordu sayısını az bulan sadrazam [[Çandarlı Ali Paşa]]'nın "Cerehor" denilen ücretli askerler getirerek sayıyı 90.000'e çıkardığını iddia etmiştir.{{kdş|Uzunçarşılı|1998|s=311}}}} [[Ömer Halis Bıyıktay]]'a göre 74.000,{{kdş|Bıyıktay|1934|s=77}} Solakzade'ye göre 90.000,{{kdş|Solakzade|1989|s=98}} [[Hoca Sâdeddin Efendi]]'ye göre 90.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} [[Joseph von Hammer-Purgstall|Hammer]]'a göre 120.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} [[Âşıkpaşazâde]] ve [[Neşrî]]'ye göre 130.000{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} ve [[Hayrullah Efendi]]'ye göre 300.000'dir.{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} [[Yılmaz Öztuna]] ise Hammer'ın verdiği rakamı en makulü kabul etmiştir.{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} Yine Timur'un Ankara Muharebesi'nden sonra yazdığı Fetihnâme'de de Osmanlı kuvvetlerinin 70.000 atlı ve yayadan oluştuğu belirtilmiştir.{{kdş|Aka|1981|ss=11-12}}
 
Muharebenin gerçekleştiği yer, başlıca çağdaş kaynaklardan Şamî'nin ''Zafernâme'' adlı eserinde "Çuluğ arazisi" şeklinde geçmektedir.{{kdş|Şamî|1987|s=302}} Hüseyin Çınar ve Osman Gümüşçü gibi akademisyenler, bölgenin yabancısı olan bu tarihçinin Çubuk ismini yanlış okuduğunu ve belirtilen yerin Çubuk olması gerektiği görüşünü savundular.{{kdş|Çetin|2012|s=138}} Çubuk ilk defa 1463 tarihli bir Osmanlı tahrir defterinde Çubukbazarı adıyla günümüzdeki Çubuk ilçesinin yerinde yer alan ve 24 haneye sahip bir yerleşim yeri olarak geçmektedir.{{kdş|Çetin|2012|s=138}} [[Neşrî]], [[Âşıkpaşazâde]], [[Hadîdî]] ve [[Oruç Bey]] gibi ilk Osmanlı kaynakları muharebenin Ankara'da geçtiğinden bahsetmektedir. Bunlardan yalnızca Oruç Bey "Ankara ovası"; [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] tarihçisi [[Dukas (tarihçi)|Dukas]]'da "Ankara'da bir ova" tanımını kullanmaktadır.{{kdş|Çetin|2012|s=139}}
Timur'un ordusundaki asker sayısı ise; Ömer Halis Bıyıktay'a göre 140.000,{{kdş|Bıyıktay|1934|s=75}} [[Ernest Lavisse]] ve [[Alfred Nicolas Rambaud|Alfred Rambaud]]'a göre 200-300.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} [[Kâtip Çelebi]]'ye göre 700.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} Sâdeddin Efendi ve Hammer'a göre 840.000{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} ve Hayrullah Efendi'ye göre 850.000'dir.{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} Yılmaz Öztuna ise Hayrullah Efendi'nin her iki ordunun asker sayılarını abartılı yazdığını iddia etmiştir. Ayrıca Hoca Sâdeddin Efendi'nin de Osmanlı'nın yenilgisini düşman kuvvetlerinin sayısının çok olmasına bağlamak amacıyla abarttığını belirtmiş, eserlerinde onu kaynak alan Hammer'ın da ondan etkilenerek sayıyı abartılı yazdığını söylemiştir. Öztuna, Rambaud'un görüşünü desteklediğini ve en makul rakamın 250.000 olduğunu açıklamıştır.{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} Ayrıca Bıyıktay'ın her iki ordunun asker sayılarını oldukça az verdiğini belirtmiştir.{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} [[Ahmet Şimşirgil]] ise Osmanlıların 80.000 kişilik bir kuvvete sahip olduklarını ve yüz binli ordu kuvvetinin ancak [[I. Selim]] döneminde elde edildiğini savunmuştur.{{kdş|Şimşirgil|2017|s=177}}
 
=== MuharebeOrduların alanıasker sayısı ===
Ankara Muharebesi'nde iki ordunun asker sayıları hakkında farklı iddialar mevcuttur.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=74}}{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} Osmanlı ordusu [[İsmail Hakkı Uzunçarşılı]]'ya göre 70.000{{efn|Timur'un Fetihnâme'sini kaynak göstermiştir. Sonrasında ise ordu sayısını az bulan sadrazam [[Çandarlı Ali Paşa]]'nın "Cerehor" denilen ücretli askerler getirerek sayıyı 90.000'e çıkardığını iddia etmiştiretmektedir.{{kdş|Uzunçarşılı|1998|s=311}}}} [[Ömer Halis Bıyıktay]]'a göre 74.000,{{kdş|Bıyıktay|1934|s=77}} Solakzade'ye göre 90.000,{{kdş|Solakzade|1989|s=98}} [[Hoca Sâdeddin Efendi]]'ye göre 90.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} [[Joseph von Hammer-Purgstall|Hammer]]'a göre 120.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} [[Âşıkpaşazâde]] ve [[Neşrî]]'ye göre 130.000{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} ve [[Hayrullah Efendi]]'ye göre 300.000'dir.{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} [[Yılmaz Öztuna]] ise Hammer'ın verdiği rakamı en makulü kabul etmiştiretmektedir.{{kdş|Öztuna|1946|s=24}} Yine Timur'un Ankara Muharebesi'nden sonra yazdığı Fetihnâme'de de Osmanlı kuvvetlerinin 70.000 atlı ve yayadan oluştuğu belirtilmiştirbelirtilmektedir.{{kdş|Aka|1981|ss=11-12}}
Muharebenin gerçekleştiği alan; doğuda [[Çubuk Çayı]] vadisi; batıda Kuşçu Dağı, [[Mire Dağı]], Ova Çayı, Kışlacık Deresi; kuzeyde Cankurtaran; güneyde Karacaviran, Kuşçu Dağı arasında kalan Çubuk ovası{{efn|Eski kaynaklarda "Çubuk âbad" olarak da geçmektedir.{{kdş|Danişmend|1971|s=130}}}} adıyla bilinen yerdi. Muharebe esas olarak; Çubuk Çayı'ndan itibaren batıya doğru yaklaşık 6 kilometre kadar uzanan Kızılcaköy Deresi üzerinde meydana geldi.{{kdş|Aka|2000|s=28}} İki ordunun öncü birlikleri arasındaki mesafe yaklaşık 12 kilometreydi.{{kdş|Bıyıktay|1934|s=84}}{{kdş|Öztuna|1946|s=28}} Muharebe alanının toplamı {{Dönüştürme|30|km2|sqmi}}'den daha fazlaydı. Muharebe alanının [[rakım]]ı yaklaşık 500 metreydi.{{kdş|Öztuna|1946|s=22}}
 
Timur'un ordusundaki asker sayısı ise; Ömer Halis Bıyıktay'a göre 140.000,{{kdş|Bıyıktay|1934|s=75}} [[Ernest Lavisse]] ve [[Alfred Nicolas Rambaud|Alfred Rambaud]]'a göre 200-300.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} [[Kâtip Çelebi]]'ye göre 700.000,{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} Sâdeddin Efendi ve Hammer'a göre 840.000{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} ve Hayrullah Efendi'ye göre 850.000'dir.{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} Yılmaz Öztuna ise Hayrullah Efendi'nin her iki ordunun asker sayılarını abartılı yazdığını iddia etmiştiretmektedir. Ayrıca Hoca Sâdeddin Efendi'nin de Osmanlı'nın yenilgisini düşman kuvvetlerinin sayısının çok olmasına bağlamak amacıyla abarttığını belirtmişbelirterek, eserlerinde onu kaynak alan Hammer'ın da ondan etkilenerek sayıyı abartılı yazdığını söylemiştirsöylemektedir. Öztuna, Rambaud'un görüşünü desteklediğini ve en makul rakamın 250.000 olduğunu açıklamıştır.{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} Ayrıca Bıyıktay'ın her iki ordunun asker sayılarını oldukça az verdiğini belirtmiştirbelirtmektedir.{{kdş|Öztuna|1946|s=25}} [[Ahmet Şimşirgil]] ise Osmanlıların 80.000 kişilik bir kuvvete sahip olduklarını ve yüz binli ordu kuvvetinin ancak [[I. Selim]] döneminde elde edildiğini savunmuştursavunmaktadır.{{kdş|Şimşirgil|2017|s=177}}
 
=== Orduların düzeni ===