Halil (Memlûk sultanı): Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot v3: Kaynak ve içerik düzenleme (hata bildir)
Sp1dey (mesaj | katkılar)
k →‎Akka'nın kuşatılıp alınması: Düzenleme, değiştirildi: hristiyan → Hristiyan
100. satır:
Memluklu ordusunun eline geçmeyen tek bina çok müstahkem bir iç kale şeklinde olan ve şehrin batısında sahilde bulunan Tapınak Şövalyeleri merkezi oldu. Bu sahil müstahkem kalesini teslim etmesi için Sultan El-Eşref Halil Tapınak Şövaleyeleri'inin komutanı ve Büyük Üstad'ı olan Peter de Savery ile müzakerelere geçti. Bu müzakereler sonunda Tapınak iç kalesi içinde bulunan herkese Kıbrıs'a serbestçe gitme izini verildi. Tapınak ve Akka'nın terk edilmesi Sultan'ın ordusundan gözlemciler tarafından kontrol altında olacaktı. Fakat bu müslüman gözlemciler grubu Tapınak kalesine girdikleri zaman burada bulunan aşırı bağnaz şövalye üyeler bu antlaşmaya tamamiyle aykırı olarak gelen Müslüman barış temsilcilere hücum edip onları öldürdüler. Geceleyin karanlıktan t=yaranan birkaç Tapınak Şövalyesi karanlıktan faydalanarak sahilde bulunan kayıklara ve oradan da Sayda'ya kaçmayı başardılar. Sabah olunca Peter de Severy, öldürülen önceki Müslüman gözlemcilere hiçbir şey olmamış gibi, tekrar Sultan'ın huzuruna çıktı ve yeni bir ateşkes müzakeresi yapılmasını istedi. Barış gözlemcilerinin Haçlılar tarafından öldürülmesi El-Eşref Halil'i çok kızdırmıştı. Sultan Peter de Savery ve maiyetindekilerin hemen tutuklanmalarını emretti. Bunlara kaleye giden ve orada öldürülen Müslüman gözlemcilere misilleme olarak bu müstahkem mevki savunucuları gözü önünde hemen idam edildiler. Bunu gören savunmacılar teslim olmaktan vazgeçip çatışmaya devam ettiler. Fakat Müslüman lağımcılar bu müstahkem bina altına tüneller açmaya başladılar. 28 Mayıs'ta müstahkem binanın karaya bakan cephesinde çatlaklar ve göçüklükler belirmeye başladı ve binanın bir cephesi tamamıyla çökmeye hazırdı. Sultan Halail tam çökmeyi beklemek istemedi ve duvarda açılan gediklerden faydalanarak müstahkem mevkiyi ele geçirmek için 2000 kişilik bir birlik kurdu ve bunlara binayı işgal etme emri verdi. Fakat bu birlik içeri girer girmez bütün binanın duvarları çöktü. Hem savunucu Haçlılaradan hem de binaya hücum birliğinden büyük sayıda asker enkaz altında kalıp hayatlarını kaybettiler.
Akka kalesi 1104'te haçlılar eline geçmişti ve 100 yılı aşkın olarak Haçlılar elinde bulunmaktaydı. Selahaddin Eyyubi'nin 1187 yılında Kudüs'ü tekrar ele geçirmesi ile Haçlılar Kutsal [[Kudüs Krallığı]] başkenti olmuştu. 1187'de [[Selahaddin Eyyubi]] bir kuşatmadan sonra Akka kalesini Müslümanlar eline geçirmişti. Müslüman savunucular 1189'da bir Haçlı kuşatmasına başarı ile karşı koymuşlardı. Fakat 1191'de [[Üçüncü Haçlı Seferi]] sırasında İngiliz Kralı [[I. Richard|Arslan Yürekli Risar]] tarafından tekrar Haçlılar eline geçmişti. O zamandan itibaren Akka, Kutsal [[Kudüs Krallığı]] başkenti olmuştu. 1291'de Memluklu Sultanı El-Eşref Halil Haçlı hristiyanlaraHristiyanlara sembol olmuş kaleyi tekrar Müslümanlar eline geçirmişti.
 
Bu çok korunaklı sahil şehrinin tekrar denizden gelecek bir Haçlı ordusunun ve donanmasının eline geçmemesi için El-Eşref Halil şehrin ve kalesinin tümüyle yıktırılmasını emrini verdi. Pazarlar, dükkanlar, özel evler içlerinde bulunan eşyalardan boşaltıldılar; sonra da yakılabilecekler yakılarak diğerleri de son zemine kadar yıkılarak özel binalar yaşanmaz hale getirildi. Hala ayakta kalan kalenin surları ve kuleleri tamamıyla yıkılıp taş üstüne taş bulunmaz hale getirildiler. Şehirde bulunan Akka Katedrali de tamamiyle yıkılıp yerle bir edildi, Bu binada bulunan cephe kaplama taşları ve uygun bina taşları gemilere yüklendi ve Kahire'ye götürüldü. Sultan El-Eşref Halil'in Kahire kalesinde yaptırdığı Halil Camii ve külliyesi buradan giden taşlarla yapıldı. Özellikle camii cephesindeki mermer cephe duvarı Akke Katedrali'nden gelmiştir. Diğer kiliseler de yıkılıp yerle bir edildi. Ancak yıkılan San Dominik Kilisesi içinde bulunan Saksonyalı Jordan'ın mezarı ayakta bırakıldığı ve bunun nedenin de bu kişinin mezarı açıldığında cesedin hiç çürümediğinin görülmesi idi.<ref name="runciman3"/>