Kitle: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Sextussensus (mesaj | katkılar)
Yazım yanlışları düzeltildi.Yabancı kelimeler açıklandı.Konuyla alakalı birkaç bağlantı eklendi.
Etiketler: Görsel Düzenleyici Yeni kullanıcı görevi
İtsoritis (mesaj | katkılar)
k Vikipedia içi bağlantılar eklenmiştir.
Etiketler: Görsel Düzenleyici Yeni kullanıcı görevi
3. satır:
[[Türk Dil Kurumu]] sözlüğünde '''kitle''', ‘bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu, kütle’ olarak tanımlanıyor. İkinci bir anlamı ise, ‘belirli işleviyle özellik gösteren büyük insan kalabalığı’ .<ref>Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=K%C4%B0TLE {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20180605162755/http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts |tarih=5 Haziran 2018 }}.</ref>
 
Klasik siyaset düşünürlerinin ortaya koyduğu siyasal kuramlar temel olarak, siyasal varlığın ortaya çıkışını; insan, doğa güç ilişkilerinin düzenlenişine bağlı olarak açıklamaya odaklanmışlardır. Bu bakımdan, bugün [[Sorunsallaştırmak|sorunsallaştırılan]] kitle kavramı, bu kuramlarda tali bir meseledir. Kitle söyleminin gelişmesi, [[Kapitalizm|kapitalist]] üretim ilişkilerinin toplumsal hayatın geleneksel kontrol mekanizmalarını çözmesiyle yakından ilgilidir. Meta ilişkilerinin toplumsal hayatın geleneksel kontrol mekanizmalarını çözmesiyle bağlarından kurtulan insan yığınları, tarih sahnesinde daha etkili bir güç olarak yer almaya başlamıştır. Özellikle [[Fransız Devrimi]] sonrası literatürde, kitlelerin bu devrimdeki rolleriyle de doğrudan ilişkili olarak, kitlelerin ortaya çıkış koşulları, çeşitleri, etkisinde kaldıkları faktörler ve yönetilebilirlikleri meselesi üzerinde duran bir literatür oluşmaya başlar .<ref>AYTAÇ, Ahmet Murat: Kitlelerin Ruhu; Sosyal ve Siyasal Kuramda Kitle Tahayyülleri, 2011, s. 128-129.</ref>
 
Kitle söyleminin gelişmesi, siyasal öznenin kavranışındaki iki önemli dönüşümle de nedensellik bağı içerisindedir. İlk olarak, akılcı ve bilinçli bir varlık olarak görülen bireyin, kitle içerisinde akıl dışı ve kolayca yönlendirebilen bir karakter kazandığı söylemi gelişmeye başladı. Bireyin bu özelliği her ne kadar modern siyaset düşünürlerince de fark edilmişse de vurgulanan yan, hiçbir zaman bu olmamıştır. Vurgunun buraya kaymasıyla kolektif siyasi özne tahayyülü de etkilenir. Kitlelerin form ve büyüklük açısından bazı farkları olsa da, her kitle türünde işlevsel açıdan ortak birkaç özellikten söz etmek mümkündür; bireylerin kitleyle olan bağı [[organik]]tir ve bireyler kendi işlevlerini kitlenin bütünselliğiyle tutarlı bir şekilde yerine getirir .<ref>AYTAÇ, s.130</ref>
12. satır:
===Kitle Söylemini İktidar Mantığı Açısından Yapılandıran Düşünür: Le Bon===
 
[[Gustave Le Bon’unBon]]’un kitle kuramı, insanın tek başınayken büründüğü karakterin, sergilediği davranış şeklinin kitle içerisindeyken değiştiği düşüncesi üzerinde şekillenir. Buna göre, kitlenin varoluşu tek tek onu oluşturan bireylerin varoluşundan farklı ve bağımsızdır. Bu durum da, kitlenin kendisini oluşturan bireylerden farklı bir karaktere sahip olmasına neden olur. Diğer bir ifadeyle kitle, tek tek bireylerin özelliklerinin aritmetik toplamından farklı bir bütünlük imgesidir. Bireyler ise, kitle içerisinde kendi karakterlerinden ayrılarak bütünlüğün gerektirdiği kurallara uygun davranışlar sergilemeye başlarlar .<ref>LE BON, Gustave; Kitleler Psikolojisi, Tutku Yayınevi, Ocak 2014, s. 24.</ref>
 
Bu bakımdan kitlenin varoluş özeliklerinden en temeli, kitleyi oluşturan bireylerin bilinçli varoluşlarının, kitle içerisinde oldukları sürece ortadan kalkmasıdır. Gustave Le Bon’a göre, bunun üç temel nedeni vardır. Bunlardan ilki, kitlenin insanda mevcut olan içgüdüleri serbest bırakmasıdır. Bireylerin kendi başlarınayken frenledikleri içgüdüleri, kitle içerisine girdiklerinde açığa çıkar. Bunun sebebi, kitlenin sağladığı tir.anonimlik Bu sayede bireyler, cezalandırılma korkusu olmadan, frenledikleri davranışlarını açığa çıkarma imkanı bulurlar. Bununla birlikte, bireylerin bu şekilde davranması ancak ve ancak kitleyi oluşturan bireylerin tamamının bu şekilde davranmasıyla mümkündür. Zira ancak bu sayede kitle, anonimlik sağlayabilir. Buradan hareketle kitle içerisinde insan davranışlarının değişmesinin bir nedenin de, duygu ve düşüncelerin bulaşıcı olması olduğu söylenebilir. Son olarak, insanlar kitle içerisinde telkine son derece açıktırlar .<ref>LE BON, s. 29-30.</ref>
43. satır:
 
===Kitle Kuramını Özgürlükle Bağı Üzerine Kuran Düşünür: Canetti===
Kitle söyleminin Le Bon’la birlikte kitlenin özelliklerini benimsemenin ötesine geçmiş ve kitlelerin denetimi meselesine yönelmiştir. Bu yönelimin odağında, batı uygarlığı kazanımlarının tarih sahnesinde daha etkin rol oynamaya başlayan kitlelerce tehdit edildiğine ilişkin endişe yatar. Yine bu yönelim, dolaylı olarak liderlik tartışması yaratır ve [[Sigmund Freud|Freud]] da bu bakımdan liderlik sorununa daha geniş yer veren bir kuram ortaya koymuştur. Freud gibi Avusturya’da yaşayan [[Elias Canetti]] ise, kitle kuramını özgürlük ve eşitlik ekseni üzerine oturtur .<ref>AYTAÇ, s. 170-171.</ref>
Canetti’nin diğer pek çok düşünürden farkı, kitle kuramını literatürden ve diğer insanların gözlemlerinden hareketle değil, bizzat kendi gözlemlerinden yola çıkarak oluşturmuş olmasıdır. Bu deneyimlerinden iki tanesi Canetti’yi çok etkilemiştir. İlki 1922 yılında, kendisinin de bulunduğu Frankfurt’ta bakan [[Walther Rathenau]]'nun ( [[Weimar Cumhuriyeti]] döneminde Dışişleri Bakanlığı yapan [[Yahudiler|Yahudi]] politikacı) öldürülmesinin yarattığı toplumsal olaylar, ikincisi ise 15 Temmuz (1927) Devrimi olarak geçen Viyana Ayaklanması’dır .<ref>AYTAÇ, s. 171.</ref>
 
Canetti, Frankfurt’taki olayda işçi yığınlarına ilişkin izlenimlerini şu şekilde ifade eder; ''‘Güçlü bir inancın fışkırdığı topluluğu oluşturan işçilerin davranışlarında tutarlılığı yansıtan bir şey vardı.’'' Yerçekimi gücü gibi bir çekimle kitlenin kendisini çektiğini belirten Canetti, kitleye katılmanın kafasında daha önceden de var olan bir soruyu tetiklediğini belirtir; ''‘Kalabalıkta, kitlenin içerisinde sizin başınıza gelen şey, yani bilincin tümüyle değişmesi, hem şiddetli, zorlayıcı hem de anlaşılmaz bir şeydi. Bunun ne olduğunu bilmek istiyordum. Bu soru, sürekli olarak kafamda dolaşıyordu, yaşamımın büyük bir bölümünde de dolaşmaya devam etti .’''<ref>CANETTİ, Elias; Kulaktaki Meşale, Bir Yaşamın Öyküsü, Çev. Şemsa Yeğin, Payel Yayınları, 1997, s. 81</ref>
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Kitle" sayfasından alınmıştır