Skolastik felsefe: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Alexjes98 (mesaj | katkılar)
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot v3: Kaynak ve içerik düzenleme (hata bildir)
3. satır:
== Tarihsel ve felsefi çerçeve ==
 
[[Dosya:Plato-raphael.jpg|thumbküçükresim|100px|sol|Patristik düşüncenin referansı filozof Platon]]
Skolastik felsefe, [[Patristik felsefe]]nin sürdürülmesi ve orada bir öğretiye dönüştürülmüş olan [[Hristiyanlık|Hristiyan]] inancının felsefi anlamda temellendirilip sistematize edilmesi yönündeki çabalardan meydana gelmiştir. Orta Çağın belirli bir döneminden itibaren tüm felsefe etkinliği skolastik zemininde gerçekleştiği için, Orta Çağ felsefesi denildiğinde akla gelen genellikle skolastik felsefedir. Oldukça geniş bir tarihsel dönemi kapsar. İkinci bir nokta, hem Hristiyan skolastiğinin hem de İslam skolastiğinin söz konusu olmasıdır. Felsefe tarihi içinde Skolastiğin üç ayrı dönem olarak ele alınması söz konusudur:
:* Erken Dönem Skolastik (800-1200'lü yıllar)
:* Yükseliş Döneminde Skolastik (1200-1300'lü yıllar)
:* Geç Dönem Skolastik (1300-1500'lü yıllar)[[Dosya:Aristoteles Louvre.jpg|thumbküçükresim|100px|Skolastik felsefenin dayanağı Aristoteles]]
Bu dönemlerde skolastik felsefenin belirli bir açıdan ortaya atılan sorunları farklı niteliklerle çözmeye yöneldiği söylenebilir. Ancak bununla birlikte skolastik felsefe denilince anlaşılan genel bir nitelik söz konusudur. Bu genel nitelik ilk olarak Aristotalesçi bir özellik olarak belirtilmelidir. Patristik felsefede [[Platon]] ve [[Platonizm]] öne çıkmaktaydı, buna karşılık skolastik felsefede [[Aristotelizm]]in ilham kaynağı olduğu görülür. Aristo felsefesi Platon'nunkinden daha kesin olarak düşünürleri bilgeliğe yönlendirir, bunun anlamı salt Tanrı'yı bilmeye çalışmamak, olgular dünyasıyla da ilgili olmaktır.
 
Bir okul felsefesi olarak skolastik, ilk olarak teoloji [[öğretmen]]leri tarafından, hem sistematikleştirilmiş teolojinin öğretilmesini, hem de antikçağ okullarında öğretilen [[Yedi özgür sanat]]'ın (''Septem artes liberales'') öğretilmesini kapsar. Daha sonraları bu okulun bütün öğreti ve çalışmalarını kapsayacak nitelikte ifade edilir olmuştur.
 
Skolastiğin yöntemsel olarak ortak karakteristiği ise felsefeyi dinin ya da aklı inancın alanına uygulayarak bu alandaki meseleleri kavranılır kılmaktır. Özelikle inanca ve vahye, akıl temelli getirilen itirazlar bu şekilde aşılmaya çalışılmıştır. Bu anlamda da skolastik felsefe yeni bir şeyler bulmak ya da düşünceler üretmek arayışında değildir, aksine zaten mevcut olanlar içerisinde skolastik felsefe uygun olanları ''temellendirmek'' ve uygun olmayanları ''çürütmek'' çabasında olmuştur. Bu çaba için gerekli mantığı Aristotales'te ve Euklid geometrisinde bulmuştur. [[Dosya:AugustineLateran.jpg|thumbküçükresim|150px|Orta Çağ felsefesini skolastiği etkilemiş olan Augustinus]] Böylece ana belitler daha baştan saptanmış bulunuyordu. Bu dönemin özlü sözü ve düşüncesi, [[Augustinus]]'un;
:* "''Anlamak için inanıyorum''" düşüncesidir.
Bu düşünceye göre hem inanç hem de onun anlatımı ve dili doğru olarak mevcuttur. [[Realizm]] düşüncesinin temeli olan bu düşünce Skolastiğin temel önermesidir. Buna göre bilgi, çeşitli önermeler ve çıkarsamalarla, tanrısal gerçeğin ortaya konulmasından ve yansıtılmasından, kanıtlanmasından başka bir şey değildir. Skolastik bu nedenle görelikçiliğe, öznelliğe ve kuşkuculuğa karşı savaşır. Skolastik yalnızca tek bir doğrunun ve ona bağlı tek bir doğruluk sisteminin varlığını kabul eder. [[Nominalizm]] bunlara bağlı olarak daha sonra Skolastiğin çözülmesinde önemli rol oynayacaktır.
19. satır:
 
== Skolastik felsefenin erken dönemi ==
[[Dosya:Johannes-Scotus-Erigena.jpg|thumbküçükresim|100px|Johannes Scotus (bir İrlanda banknotu üzerinde)]]
Batı Roma İmparatorluğunun çöküşünün getirdiği kültürel yıkımdan çıkış dönemine rastlar. Yeni bir toplumsal düzenleme ve kültürel canlanma evresinde, felsefe alanında skolastik görülür. İlk skolastik düşünür olarak [[Johannes Scottus]]'u (810-887) belirtmek gerekir. Çevirileriyle ve dersleriyle Orta Çağ düşüncesine [[mistisizm]]i getirmiştir. Platon'un idea kuramına benzeyen bir [[Realizm|kavram realizmini]] kullanmıştır, bir tür Yeni-Plantonculuğun geliştiricisi olmuştur. Tanrı'nın gerçekte varlığının bilinemez olduğunu öne sürmüştür, Tanrı ancak kısmen simgeler aracılığıyla bilinebilir. Simgeler ise Tanrı'nın kendisi değildir.
[[Dosya:Anselm of Canterbury.jpg|thumbküçükresim|sol|100px|Filozof ve teolog Anselmus]]
Bu ilk döneminde yer alsa da bütün skolastik felsefenin en etkili düşünürlerinden sayılan [[Anselmus]], anılması gereken bir başka isimdir (1033-1108). Anselmus özellikle [[Augustinus]]'un açtığı yolda ilerlemiş, onun "''Anlamak için inanıyorum''" sözüne açık ve kesin bir içerik kazandırmış, inancın en yüksek mistik varsayımlarını akıl ile temellendirmeye çalışmıştır. Bütün varolan şeyler, mutlak bir varolan tarafından temellendirilir; aynı şekilde bütün iyi'ler de mutlak iyi ile temellendirilir. Burada açıkça kavramsal realizmde olduğu türden, yani tümel kavramları gerçek varlıklardan sayan bir çıkarsamayla tanrının varlığını kanıtlama yoluna gidilmektedir. Anselmus asıl ününü [[ontolojik kanıt]]lama ile sağlamıştır. Buna göre Tanrı, tanımı gereği ''en yetkin iyi'' ise, bu en yetkin iyi olanın varolmaması mantıksal bir çelişkidir, dolayısıyla Tanrı'nın varolması [[çelişmezlik ilkesi]] gereği zorunludur.
 
[[Roscelinus]] (1050-1125) Orta Çağ felsefesinde [[nominalizm]]in kurucusudur. Kavram realizminin karşıtı olarak nominalizm, tümellerin kendinde varlıklar olduklarını kabul etmez, onlar insanın nesnelerin ortak yönlerinden hareketle dile getirdikleri isimlerden ibarettir. Roscelinus, gerçekte varolan şeylerin tikel nesneler olduğunu belirtir. [[Dosya:Heloïse et d'Abélard.jpg|thumbküçükresim|100px|Abelardus ve Heloise]] Skolastik boyunca bu iki eğilim arasında sürüp gidecek olan bir tartışma söz konusu olacaktır; nominalizm skolastiğin çözülüşünü getiren yönelimdir. Bu tartışma felsefe tarihinde ''Tümeller Üzerine Tartışma'' olarak geçecektir.<ref>''Felsefe Tarihi'', [[Macit Gökberk]], Remzi Kitabevi, sayfa;163</ref>
 
[[Petrus Abaelardus]], skolastik felsefenin önemli isimlerinden bir başkası olarak, Roscelinus'un öğrencisidir, ancak [[Tümeller Tartışması|tümeller tartışmasında]] daha ortalamacı bir yol izlemiştir. Bu yönde ortaya koyduğu zengin tartışmalarla, zamanının en etkili filozoflarından biri olmuştur.
32. satır:
[[12. yüzyıl]]dan itibaren [[Arap felsefesi]]nin önemli yapıtları çevrilmeye ve Batı'da okunmaya başlandı, özellikle Aristotales düşüncesine bu kaynaklardan, bir tür yorum içinden ulaşıldı. Böylece meydana gelen Aristotelizm, skolastiğin yükseliş döneminin dinamiği olmuştur. [[İslam felsefesi]] Batı kültürel düşüş içinde olduğu sıralarda gücünü geliştirmiş, [[Antik Çağ felsefesi|antikçağ felsefesinin]] başlıca filozoflarının metinlerine sahip olabilmiştir.
 
[[İbn-i Sina]], özellikle Aristotales felsefesinin Arap dünyasında yer almasında önemli rol oynamıştır. Tümeller sorunu üzerinde önemle durmuş düşünürlerden birisidir ve bu düşünceleri yükseliş dönemi skolastiğinde etkili olacaktır. [[Dosya:AverroesColor.jpg|thumbküçükresim|sol|150px|İslam filozofu İbn-i Rüşt]] Aristotales'in metinleri diğer islam filozofları gibi, onun çalışmaları üzerinden Batı'ya taşınacaktır.
 
Diğer bir Aristotalesçi İslam filozofu ise [[İbni Rüşt]]'tür. Aristotales'in yapıtlarını yorumlamış ve açıklamalar getirmiştir. [[İnanç]] ve [[akıl]] arasında ilişki kurmaya çalışmış, inancı akıl bilgisinin başka bir formu olarak değerlendirmeyi denemiştir.
[[Dosya:Maimonides-2.jpg|thumbküçükresim|sağ|100px|Yahudi filozof Maimenides]]
[[Yahudi felsefesi]] ve Yahudi filozofların bu dönemde yaptıkları çeviri ve yorumlar da, batıda gelişen skolastik felsefenin yükselişinde etkili olmuş bir başka kaynaktır. [[Moses Maimenides]] bu filozofların en etkili olanıdır. O da Aristotalesçidir ve din ile felsefeyi, inanç ile aklı birleştirme yönünde düşünceler üretmiştir. Her iki kaynaktan (Yahudi ve İslam felsefeleri) beslenen yükseliş dönemi skolastiği Aristotales felsefesini temel dayanağı yapmıştır.
 
Skolastiğin bu dönem felsefe çalışması, bütün bilgi alanlarını kapsayacak şekilde bir bilgi sistemi kurmaya yöneliktir. [[Bonaventura]] adlı İtalyan mistik düşünür bu girişimi Augutinus ve Aristotales'i uzlaştırmaya yönelik çabalarıyla ortaya koyar. Onun da bir tür [[ontolojik kanıt]] kullandığı söylenebilir. Bilgi, bilinecek olanda birleşip bir olma durumudur ki, bu her tür mistisizmin ana doğrultusudur.[[Dosya:AlbertusMagnus.jpg|thumbküçükresim|100px|Albertus Magnus]] Bonaventura'da bu yönde bir metafizik inşa eder.
 
Orta Çağın ve skolastiğin en önemli filozofu ise [[Albertus Magnus]] olarak anılır. Aristotales felsefesini, Arap ve Yahudi yorumlarını derleyip toparlamış, bunların tanınıp anlaşılmasında önemli rol oynamıştır. [[Dosya:St-thomas-aquinas.jpg|thumbküçükresim|sol|100px|Aquinalı Thomas]] Doğa bilimleriyle yakından ilgilenmiş bir skolastik düşünürdür. Aristotales felsefesinden sistemli bir yapı ortaya koymuştur.
 
[[Aquinolu Thomas]] Albertus Magnus'un öğrencisidir ve bütün skolastik dönemin en büyük filozofu olarak kabul edilmektedir. Öğretisi Katolik kilisesinin resmî felsefesi olarak kabul edilmiştir. Thomas'a göre dinsel doğrularla felsefi doğrular, yani inanç ve akıl doğruları iki ayrı bilgi türünün doğrularıdır. Böylece "''Anlamak için inanmak''" önermesinin yerine, Thomas "''inanmak için bilmek''"'i koymuştur. Bunun anlamı, en yüksek aydınlanma ve açınlanmanın <!--?--> bilgi sayesinde olabilmesidir. İnanç tapınağına girişin yolu bilgidir ve felsefe bu yolu aydınlatacak olan etkinliktir. Thomas için de Tanrı'yı bilmek, bilginin en yüksek idealidir, akıl bu yüksek noktaya erişmeye yönelirken bazı sırları olduğu gibi kabul etmek zorundadır. Realizm konusunda daha esnek bir tavır geliştiren Thomas, ontolojik kanıttan farklı olarak [[kosmolojik kanıt]] denilen yaklaşımı geliştirir. Thomas, ilkçağ felsefesinden ve özellikle [[Aristo]]dan çok etkilenmiştir.
 
== Skolastik felsefenin son dönemi ==
[[Dosya:JohnDunsScotus.jpg|thumbküçükresim|100px|Johannes Duns Scotus]]
Skolastiğin son döneminde felsefe daha da özerkleşecek ve dinden ayrılacaktır, akıl ve inancın birleştirilmesi çabasından vazgeçilecektir. Başlangıç ve yükseliş döneminde görülen kavramsal realizm bu dönemde gerilemiştir.
 
52. satır:
Bu dönemin ilk ismi olarak [[Johannes Duns Scottus]]'u belirtmek gerekir. Onun düşüncesinde tümel kavramlar nesnel dünyanın yansımalarıdır. Ayrıca [[İstenç|istence]] öncelik vermiştir ve [[volantarizm]]in savunusunu yapmıştır. İstenç özgürlüğü fikrini, belirlenimsizciliğe vardırmıştır.
 
[[Ockham'lı William]] geç dönem skolastiğin önemli filozofu olmakla kalmaz, nominalizmin sistemleştirilmesi ve geliştirilmesinde kesin bir rol oynar. Ona göre bütün gerçek, tikel nesnelerden meydana gelmektedir, tümeller ise uydurma şeylerdir. [[Dosya:Roger-bacon-statue.jpg|thumbküçükresim|100px|Roger Bacon'ın heykeli, [[Oxford Universite Müzesi]]]] Tümeller, tikel nesnelerin genel benzerliklerinden hareketle, nesneler için bizim uydurduğumuz simgelerdir. Bilginin temeline bu yolda [[deney]] konulur. Tanrı ve sonsuzluk hakkında deneyime sahip olmadığımızdan, bu alanlara yönelik bilgi, inanç bilgisidir. Bu tür bilgilere gerçek anlamda bilgi denilemez, onlara ancak inanılabilir. Böylece [[inanç]] ve [[bilgi]] arasına kesin bir ayrım konulmuş olunmaktadır. Bu yöndeki gelişim Rönesansı meydana getirecektir.
 
[[Roger Bacon]] geç dönem skolastiğin anılması gereken bir başka ismidir. Deney ve deneyim kavramları onun yaklaşımında daha da kesin bir görünüm kazanır. Doğa araştırmalarında ortaya koyduğu bulgular ve matematik dehası ünlü bir bilgin olmasını sağlamıştır. Mistisizm ile ampirizmin karışımı olan düşünceleri Bacon'ı Orta Çağ'dan Rönesans'a geçişin hazırlayıcılarından biri yapmıştır.