Hallâc-ı Mansûr: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k düzeltme
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot v3: Kaynak ve içerik düzenleme (hata bildir)
15. satır:
|ilgilendikleri = [[Spiritüalizm]], [[Kur'an]]
|etnik = [[Fars]]
|dini = [[Ehl-i Beyt]] / [[Ehl-i Sünnet]] inancı,<ref>{{Kaynak|url=https://books.google.ca/books?id=qhVCBAAAQBAJ&pg=PA186|başlık=Vatican II: Catholic Doctrines on Jews and Muslims|yazar=Gavin D'Costa|sayfa=186|yayıncı=Oxford University Press|6=|erişimtarihi=10 Mayıs 2015|arşiv-urlarşivurl=https://web.archive.org/web/20150518095819/https://books.google.ca/books?id=qhVCBAAAQBAJ&pg=PA186|arşiv-tarihiarşivtarihi=18 Mayıs 2015|ölüurl=hayır}}</ref> [[Hanbelîlik]] ve [[Bâtınî]] [[Karmatîlik]]<ref name="Mansur">[[Yaşar Nuri Öztürk|Öztürk, Yaşar Nuri]], ''Enel Hak İsyanı HALLÂCI MÂNSUR (Darağacında Mirâc)'', Yeni Boyut, 2011.</ref>
|fikir = [[En-el Hak|'''<u>En-el Hak</u>''']] <ref name="Tawaaseen, Massignon Press 1913">''Kitaab al-Tawaaseen'', Massignon Press, Paris, 1913, vi, 32.</ref><br />
* [[Zikir]]
47. satır:
| yayıncı = [[Routledge|RoutledgeCurzon]]
| yıl = 1995
| konum yer=
| sayfa = 83
| isbn = 0-7007-0311-X}}</ref> Yirmi yaşında [[Basra]]’ya geldi. Buradan [[Bağdat]]’a giderek tanınmış sufilerin sohbetlerine katıldı. Daha sonra ise Emr el-Mekkî ile [[Cüneyd Bağdadi|Cûneyd-î Bağdâdî]]’nin talebesi oldu. 896 yılında ilk haccını yapmak üzere Hicaz’a gitti. Burada vaktini ibadetle geçiren Hallâc, daha sonra bir grup sufî ile birlikte Bağdat’a dönerek Cüneyd’in sohbetlerine devam etti. Fakat, hocalarıyla fikir ayrılığına düştüğü için onlardan ayrılarak Tüster’e döndü. Hallâc beş yıl sürecek bir yolculuğa çıkmak üzere Tüster’den ayrıldı. Horasan, Mâverâünnehir, Sicistan ve Kirman bölgelerini dolaştı. Fars’ta halka vaazlar verdi, onlar için eserler yazdı. Ardından Ahvaz’a geçti ve ailesini de buraya getirtti. Ahvaz’da meclis kurup vaazlar vermeye başlayan Hallâc halkın ve aydınların büyük teveccühüne mazhar oldu ve burada Hallâc-ı Esrâr diye tanındı. Daha sonra ailesini Ahvaz’da bırakarak 400 müridiyle birlikte ikinci defa hac yapmak üzere Basra üzerinden Mekke’ye gitti. Hac dönüşü Basra’da bir ay kaldıktan sonra Ahvaz’a gelen Hallâc, ailesini ve buranın ileri gelenlerinden bir grubu yanına alarak Bağdat’a geçti. Burada bir sene kaldı; ardından küfür ve şirk beldelerini Allah’ın dinine davet etmek için manevi bir işaret aldığını söyleyerek ailesini müridlerinden birine emanet edip deniz yoluyla Hindistan’a gitti. Horasan, Tâlekān, Mâverâünnehir, Türkistan, Maçin, Turfan ve Keşmir’i dolaştı. Gezdiği yerlerdeki halk için eserler yazarak İslam’a girmelerinde etkili oldu. Onun tesiriyle müslüman olanlara Mansûrî deniliyordu. Bu durum kendisini büyük bir üne kavuşturdu.<ref name= "Hallac">{{Web kaynağı |url=http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=150377 |başlık=İslam Ansiklopedisi, Süleyman Uludağ |erişimtarihi=19 Ocak 2015 |arşiv-urlarşivurl=https://web.archive.org/web/20160304170137/http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=150377 |arşiv-tarihiarşivtarihi=4 Mart 2016 |ölüurl=evet }}</ref>
 
Bu seyahatten dönünce aleyhindeki faaliyetler de tekrar başladı. 903 senesinde üçüncü defa hacca gitti ve burada iki yıl kaldı. Bazen ibadet ediyor, bazen de halk arasına karışıp hacda kesilen kurbanlar gibi Allah yolunda kendini feda etmeye hazır olduğunu haykırıyordu. Bir ara Arafat’ta kendisine hakaret ve işkence edilmesini istedi. Bağdat’a dönen ve bir ev satın alan Hallâc’da bir değişikliğin meydana geldiği fark edilmişti. Hakkında anlatılan bir hikâyeye göre Bağdat’ta açıkça Hak yolunda canını feda etmek istediğini, kanının dökülmesinin halk için helal olduğunu ilan etti. [[Karmatiler]]’ in [[Abbasiler|Abbasi Devleti]]’ ni tehdit ettiği, 870 yılında başlayıp 883 yılına kadar devam eden Zenc isyanının izlerinin henüz silinmediği, istikrarsızlığın devam ettiği bir dönemde Hallâc’ın sözleri ve davranışları halk ve ulema arasında yeni bir huzursuzluk meydana getirdi. [[Davûd ez-Zahiri]] öncülüğünde bir grup alim Hallâc’ın aleyhinde bir faaliyet başlattı; bazıları onun sihirbaz, şarlatan veya deli olduğunu ileri sürerken bazıları da keramet sahibi bir veli olduğunu söylüyordu. Aleyhindeki faaliyetler artıp bir kısım müridleri tutuklanınca kendisini de aynı akıbetin beklediğini anladı ve Ahvaz’a kaçtı. Sûs’ta bir dostunun yardımıyla Dânyâl peygamberin türbesi civarında bir yıl saklandı. 913' de yakalanarak Bağdat’a getirildi ve idam talebiyle mahkeme önüne çıkarıldı. Vezir Ali b. Îsâ el-Kunnâî onu üç defa siyaset meydanında teşhir ettikten sonra hapsedilmesini yeterli gördü. Sekiz yıl süren hapis hayatı, genellikle dostu Nasr el-Kuşûrî’nin evindeki bir odada göz hapsi şeklinde geçti. Bütün ihtiyaçları karşılandı; ziyaretçi kabul etmesine izin verildi. Hapiste bulunan Hallâc’ın Bağdat ve çevresindeki etkisi giderek arttı. Burada iken Kitâbü’t-Tavâsîn’in “Tâsînü’s-sirâc” ve “Tâsînü’l-ezel” bölümlerini yazdı.<ref name= "Hallac" />