III. Mustafa: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
→III. Mustafa: Düzeltme yapıldı + Gereksizce eklenmiş 3 boşluk kaldırıldı Etiketler: Mobil değişiklik mobil uygulama değişikliği Android uygulaması değişikliği |
→Tahta Çıkışı ve Saltanatı: Düzeltme yapıldı + Gereksizce eklenmiş 2 boşluk kaldırıldı + Fazladan bırakılmış 4 boşluk kaldırıldı Etiketler: Mobil değişiklik mobil uygulama değişikliği Android uygulaması değişikliği |
||
33. satır:
==== Kafes Hayatı ve Tahta Çıkışı ====
III. Mustafa tahta çıktığı yıl olan 1757 yılına kadar 27 yıl kafes hayatı yaşamıştır. Amcasının oğlu [[III. Osman|III.Osman]]'ın ölümü üzerine 1757'de tahta geçtiğinde 40 yaşındaydı.
==== Mali Durum ve Osmanlı Toprakları İçindeki Sorunlar ====
III. Mustafa kalitesiz fakat ucuz Avrupa mallarının iç pazarları doldurmasını bir tehlike olarak görmüş ve bunların yerli üretimi kötü etkilemesini önlemek için bu alanda bazı değişiklikler yapmıştır. Döneminden önce başlatılmış olan barış ve istikrar üzerine kurulu politika ve buna ilave olarak son yıllarda özellikle Akdeniz üzerinden yapılan ticarette önemli artışlar mali şartlarda iyileşmelere yol açmıştı. Fakat bütün bu olumlu gelişmelere rağmen, barış ve istikrar politikasının başlangıcı olarak kabul edilen ve 1739'da imzalanan Belgrad Antlaşması'ndan bu yana geçen süre Osmanlı Devleti için gerekli atılımların yapılamadığı kayıp yıllar olarak görülmektedir. Bu dönemde Anadolu ve Rumeli’nin merkezden uzak bölgelerinde idare yerel güçlerin eline doğru hızla kaymıştır. Anadolu’da özellikle kapusuz levent eşkıyasının sebep olduğu huzursuzluklar ortadan kaldırılamadığından merkezi otoritenin buralardaki zafiyeti sürmüştür. Bulutkapan Ali Bey’in kendi idaresini kurduğu, III. Mustafa’nın yanında kendi adının da kazılı olduğu sikkeler bastırdığı Mısır ve başta yine darphânesinde riyaller basılan Tunus olmak üzere Cezayir gibi Garp ocakları diye bilinen deniz aşırı uzak vilâyetlerde merkezden âdeta bağımsız olan yerel idareler kontrol altına alınamamıştır.
==== Osmanlı Devleti'nin Gelişimi ve Yenilik Denemeleri ====
Devlet bu dönemde, aydınlanma dönemini yaşamakta ve büyük bir ekonomik değişim geçirmekte olan Avrupa’daki gelişmelerden tamamen uzak, hatta habersiz bir hayat sürmekteydi. Eski dönemlerde aktifliğini sürdürmüş fikirler dışında hiçbir fikir kabul edilmemekte, Avrupa'daki yenilikler gözlenmemekte, gelişen çevre şartları ve gelecekte bunun getireceği siyasi tehlikelerin hesabı yapılmamaktaydı. Fakat bütün bunlara rağmen bu durumundan hoşnut olmayan dönemin bazı tarihçilerine göre III. Mustafa devleti yeniden yapılandıracak bir eğitim ve asabiyete sahip değildi. Aynı şekilde III.
Askeri sahada yaptıkları Boğaz kalelerinin tahkimi, bazı yeni gemilerin yapımı, Tophane ve Topçu Ocağı’nın ıslahı ve yeni toplar dökümüyle sınırlı kalmıştır. Askeri sahalardaki bu gibi işlerde Fransa’nın yardımlarından, dolayısıyla Baron de Tott’un teknik hizmetinden istifade etmiştir. Ayrıca Sürat Topçuları isimli bir birlik kurmuştur.
==== Avrupa ile İlişkiler ve Osmanlı-Rus Savaşı (1768-1774) ====
III. Mustafa, Prusya’nın Avusturya ve Rusya ile kalkıştığı zorlu mücadelede Osmanlı Devleti’ni yanına çekmek ve resmî ilişkiler kurmak üzere giriştiği faaliyetleri yakından takip etmiştir. Bu devletlere karşı Prusya ile bir ittifak içinde bulunma isteği, sadrazam Koca Ragıb Paşa’nın takip ettiği tedbirli politika ve onun ileri sürdüğü fikirler ile engellenmiştir. Buna rağmen III. Mustafa, Râgıb Paşa’nın ihtiyatlı yaklaşımına bir savaş için yeterli hazineye sahip olduklarını söyleyerek karşı çıkması olaylara bakış açısını göstermesi bakımından önemlidir.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/mustafa-iii | başlık = MUSTAFA III - TDV İslâm Ansiklopedisi | erişimtarihi = 14 Ağustos 2020 | dil = İngilizce | çalışma = islamansiklopedisi.org.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190716125644/https://islamansiklopedisi.org.tr/mustafa-iii | arşivtarihi = 16 Temmuz 2019 | ölüurl = yes }}</ref> Prusya’nın düşmanları ile olan savaşı başarılı bir şekilde bitirmiş olmasına rağmen 15 Şubat 1763'de Ragıb Paşa’nın vefatından sonra 7 Nisan 1763'de Ahmed Resmi Efendi’yi Berlin’e yollaması ve kralın eski tekliflerinin hala geçerli olup olmadığının tahkiki, verilen “artık çok geç” tarzındaki cevaptan da anlaşılacağı üzere siyaset bakımından da zayıf bir devlet adamı olduğu görülmektedir. Bu tutumu dikkate alındığında III. Mustafa’nın 1768’de başlayan Rus savaşının açılmasında büyük bir sorumluluk taşıdığı anlaşılır. Savaşa taraftar olmakla beraber rical ve ulemanın karşı görüşü savunması halinde bunda ısrarcı olmayacağı ise kuvvetle muhtemeldir. Ancak burada da son sözü söyleyecek bir hükümdar olarak belirleyici rolünü iyi oynamamış ve hadiselerin gelişmesini kendi arzusunun tahakkukuna bırakmıştır. Bu anlamda, önce sınır kalelerinin takviye edilmesini ve sefer hazırlıkları görülmeden savaşa hemen girişilmemesini tavsiye eden Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa’nın gerekçelerini dikkate almamıştır.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/mustafa-iii | başlık = MUSTAFA III - TDV İslâm Ansiklopedisi | erişimtarihi = 14 Ağustos 2020 | dil = İngilizce | çalışma = islamansiklopedisi.org.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190716125644/https://islamansiklopedisi.org.tr/mustafa-iii | arşivtarihi = 16 Temmuz 2019 | ölüurl = yes }}</ref> Ciddi hiçbir askerî hazırlık yapılmadan ve altı ay öncesinden ilan edilen savaşın baştan itibaren kötü bir gidiş izlemesi, ordunun ehil olmayan kişilere teslimi,<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/mustafa-iii | başlık = MUSTAFA III - TDV İslâm Ansiklopedisi | erişimtarihi = 14 Ağustos 2020 | dil = İngilizce | çalışma = islamansiklopedisi.org.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190716125644/https://islamansiklopedisi.org.tr/mustafa-iii | arşivtarihi = 16 Temmuz 2019 | ölüurl = yes }}</ref>
III. Mustafa, savaşın ilk aşamasında Ruslar’ın Hotin’i muhasara etmesi esnasında kazanılan bazı başarılar üzerine “Gazi” olarak ilan edilmiştir. Fakat ilerleyen zamanda savaşın bir felakete dönüşmesi sebebiyle Ayasofya Camii’nde selamlık sırasında okunan bir hutbede bu unvanla anılması içlerinde Mevleviler’in de bulunduğu bazı dervişler tarafından yüksek sesle protesto edilmesine yol açmıştır.
== Ölümü ==
|