Bâtınîlik: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
k doğru yazım. |
k düzeltme |
||
12. satır:
=== Bâtınîlikte inanç özellikleri ===
{{Ana|İbaha|Hûlul|Tenasüh}}
İsmailiye mezhebinde yedi imama inanılır ve bütün temsiliyet ve kutsiyet yedinci imâm olan [[Muhammed bin İsmâ‘îl eş-Şâkir]]'e verilir. Kâdim dinler tamamen ilga edilmiş olup ve bu yedi imâmın dini yaymakla ve yüceltmekle görevlendirilmiş olan birer de yardımcısı vardır. Peygamberlere “Nâtık/Konuşan” ve yardımcılarına da “Sâmet/Susan ''(Vâsi/Esas)'' İmâm” unvanı verilmiştir. Her yedi “Sâmet” silsilesinin sonunda bir “Nâtık” gönderildiği ve böylece dinin sürekli olarak geliştirildiğine inanılır. [[Âdem]]’den ve oğlu [[Şit]]’ten itibaren altı<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.iranicaonline.org/articles/dawr-1 |başlık=Encyclopedia Iranica, DAWR (1) |erişimtarihi=16 Nisan 2014 |arşiv-url=https://web.archive.org/web/20140416182301/http://www.iranicaonline.org/articles/dawr-1 |arşiv-tarihi=16 Nisan 2014 |ölüurl=
Bâtınîlik akımı, [[Sünnilik|Sünni]] anlayıştaki dini emirleri reddeden ve yasakları kaldıran ([[ibaha]]) [[itikad]]î fırkalar yanında, son derece gizli bir şekilde teşkilatlanmış örgütler vasıtasıyla merkezî idareye karşı girişilmiş isyan faaliyetlerinin başını çeken çeşitli siyasi gruplar için de kullanılmış bir lâkaptır.
150. satır:
===== Mahmud Gazan Han’ın İslam'ın yayılmasındaki rolü ve hizmetleri =====
[[Mahmud Gazan]] hayâtında Tebriz’in batısında kendisi için bir türbe, fukaha için medreseler, sûfîlere ait medreseler yaptırdı ve bunların imarı için vakıflar bağladı.<ref>''Tarih-î Vassâf'', Cilt 3, Sayfa 382.</ref> Meşhur Kutb’ûd-Dîn Şirâzî<ref>([[Anadolu Selçuklular]] devrinde ün yapmış hikmet ve felsefe âlimlerindendi. Muin’ed-Dîn Pervane’nin Kayseri’deki medresesinde müderrislik yaptı.)</ref>, Numam Tebrizî<ref>''Tezkire-î Devlet Şah'', (Sa’di Şirazî ile aralarında bazı lâtifeler geçmiştir. H. 713 / M. 1314 yılında vefat ederek Tebriz’de yaptırdığı hankahına defnedilmiştir.)</ref>, [[Reşidüddin Hamedani|Vezir Hoca Reşid’ed-Dîn]]<ref>Leclerc: Historie de la medecine arabe, 133. (Meşhur Câmi’ût-Tevârih yazarıdır. Doktorluk ile İlhanlı sarayına giren bir âlimdi. Elli yıl [[İlhanlılar]]’a vezirlik yaptı. [[Gazan Mahmud Han|Gazan Han]] ve [[Olcaytu]] devirlerinde çok büyük kütüphaneler yaptırdı. Bütün servetini îlim müesseselerine harcadı. H. 718 / M. 1318 yılında katledildi.)</ref>, [[Barak Baba|Burak Baba]] <ref>''İkd-ûl’Cûmman''. [Basılmamış olan bu eser yirmi üç ciltten müteşekkil olup, hepsi Veliy’üd-Dîn Efendi Kütüphanesi’nde mevcuttur.]</ref><ref>''Dûrer-ul’Kâmine''.</ref><ref>Hilmi Ziya, ''Mihrap'', Cilt 2, Sayfa 441.(Burak Baba Risaleleri, Mülga Unkapanı Dergâhındaki Kütüphane, İstanbul, H. 853, Farsça, Mihrap mecmuasındaki tek nüsha.)</ref> Mevlâna [[Celâleddîn Rûmî]]’nin torunu Ulu Arif Çelebi<ref>Eflâkî. ([[Celâleddîn Rûmî]]’nin oğlu [[Sultan Veled]]’in ilk üç evlâdından tek hayatta kalanıdır. H. 719 yılında 49 yaşında
===== Alevi nüfuzu altına giren Moğollar’a Mısır’ın Türk asıllı Kölemen ''(Memlük)'' hükümdarının harb ilanı =====
158. satır:
==== Mahmud Gazan Han’ın kardeşi Olcaytu’nun İsnâ‘aşer’îyye mezhebine girişi ====
{{Ana|Olcaytu|İmamiye-i İsnaaşeriye}}
[[Mahmud Gazan|Gazan Han]] vezir Emîr Nevrûz’un ölümünden sonra fazla yaşamadı. Henüz [[İslâmiyet]]’in nüfuzu lâyikiyle Moğol saraylarına yerleşemeden [[Olcaytu]] [[İlhanlı]] tahtına oturdu. Orta Asya’dan batıya doğru durmadan akın eden [[İbahilik|İbâh’îyye]], [[Hülul|Hulûl’îyye]] ve [[Tenasüh]] akideleri taşıyan bazı garip kıyafetli [[Bâtınî]] dervişlerinin faaliyetlerinin çok arttığı bu devirde, vezir Sâd’ed-Dîn Kazvinî Alevî’nin himayesinde bulunan Seyyid Tac’ed-Dîn Saveci’nin yoğun çabaları sonucunda birçok [[Şiî]] âlimi de Moğol hükümdarı [[Olcaytu]]’nun sarayına gelmişlerdi. [[Kelâm]] ve [[felsefe]] konularına derin ilgi duyan bu hükümdar, Horasan’dan gelen “[[Hanefîlik|Hanefî]] [[Kelâm]]cıları”, [[Reşidüddin Hamedani|Vezir Hoca Reşid’ed-Dîn]]’nin ekibinde yer alan “[[Şafii mezhebi|Şâfiî]] [[Eş'ariyye|Eş’ârî]]leri” ve daha birçok çeşitli değişik mezheplere mensup olan “[[Şîʿa]]-i [[Bâtın’îyye]] âlimleri” mevcuttu. “Kadı’ûl-Kudât Hoca Abd’ûl-Melîk Şâfiî” ile [[Hanefîlik|Hanefîyye]]’nin meşhurlarından “Sadri Cihân” arasında geçen çok şiddetli bir [[Kelâm]] tartışması üzerine [[Mahmud Gazan|Gazan]]'ın kardeşi [[Olcaytu]] meşhur âlimlerden İbn-i Mûtahhar<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.iranicaonline.org/articles/helli-hasan-b-yusof-b-motahhar |başlık=Encyclopedia Iranica, "ḤELLI, ḤASAN B. YUSOF B. MOṬAHHAR" |erişimtarihi=15 Nisan 2014 |arşiv-url=https://web.archive.org/web/20140517033952/http://www.iranicaonline.org/articles/helli-hasan-b-yusof-b-motahhar |arşiv-tarihi=17 Mayıs 2014 |ölüurl=
{{Ayrıca bakınız|Reşidüddin Hamedani}}
===== Olcaytu’nun Onikiciler mezhebinin yayılmasındaki hizmetleri =====
Seyyid Tac’ed-Dîn Saveci’nin tavsiyesiyle Olcaytu’nun sarayında iltifatlara boğulan meşhur âlimlerden Cemâl’ed-Dîn-i İbn-i Mûtahhar’ûl-Hillî’nin [[Şia|Şîʿa]]’nın [[İmamiye]]-i [[İsnaaşeriyye|İsnâ‘aşer’îyye]] mezhebinin âkidelerini savunma amacıyla yazdığı kitaplar, o devirde yayınlanmış olan en etkili dinî eserler olarak kabul görmekteydi. [[Olcaytu]]’nun İbn-i Mûtahhar’ûl-Hillî’nin tesirleri altında kalması neticesinde [[Şiî]]liğin [[İmamiye]]-i [[İsnaaşeriyye|İsnâ‘aşer’îyye]] mezhebi de İlhanlılar’ın hâkimiyetlerindeki ülkelerde bir hâyli güç kazanmıştı.<ref>Keşf’üz-Zünnûn, Cilt 2, Sayfa 352. (İbn-i Mûtahhar’ûl-Hillî H. 726 / M. 1326 yılında
[[Olcaytu]]’un [[Şiî]]liğe karşı beslediği muhabbet, bastırmış olduğu sikkelerin bir yüzüne “Lâ İlâhe’ill-[[Allah]] [[Muhammed]] Resûl’ûl-Lâh, [[Ali]] Velîy’ûl-Lâh” diye yazdırmağa, diğer tarafına da [[On İki İmam|İmâm-ı Mâ’sumâ]]’nın isimlerini hâkkettirmeğe varacak kadar ileri safhalara ulaşmıştı.<ref>''Ravzat’ûs-Safa'', Cilt 5, Sayfa 169.</ref><ref>Sibt-î İbn-i Cezvî, ''Mir’at’ûz-Zaman.'' [Köprülü Mehmet Paşa Kütüphanesi’ndeki yazma nüsha].</ref>
171. satır:
==== Moğollar’ın hezimete uğramaları ve Olcaytu’nun Sünniliği kabulü ====
[[İmamiye Şiası]]’ın başına getirilen Cemâl’ed-Dîn İbn-i Mûtahhar’ın “Nehc’ûl-Hâk” ve “Minhâc’ûl-İstikâme fî İsbât’ûl-[[İmamiyye]]” gibi eserleri [[İlhanlı]] saraylarında ve bilhassa da [[Olcaytu]]’nun üzerinde çok derin tesirler oluşturmuştu.<ref>''Habib’üs-Siyer'', Cilt 3, Sayfa 112.</ref> [[Şia|Şîʿa]]’nın [[İlhanlılar]]’ın himâyesinde kuvvetle [[Sünnî]]liğe yüklendiği bu devirde, Birleşik Moğol-Haçlı ordularını Suriye’de dağıtan Mısır’ın Türk asıllı [[Kölemen]] ''([[Memlûk Sultanlığı|Memlük]])'' Sultanı [[Nasır Muhammed bin Kalavun|Kalavun’un oğlu Emîr Nasr’ûd-Dîn]]’in yanında savaşlara katılan, ve itibarını bir hâyli arttıran zamanın en büyük müçtehidi [[Selefiyye|Selefî]] [[İbn-i Teymiyye|Şeyh’ûl-İslâm Takiy’ûd-Dîn İbn-i Teymiyyet’ûl-Harrânî]] de yayınlamış olduğu eseri “Minhâc’ûs-[[Sünnet|Sünne]]” ile [[Şiî]]lerin hamlelerine karşı bir mukabelede bulunmaktaydı. Moğollar’ın sürekli tecavüzleriyle itibar kaybına uğrayan ve Şiîlik karşısında çok güç bir duruma düşen Anadolu Sünnîliği, bu durumdan endişe duyan uç beylerinden Karamanlı Nur’ed-Dîn Muhammed Bey,<ref>Hayrullah Efendi, ''Hayrullah Efendi Tarihi,'' Cilt 3, Sayfa 15.</ref> Tekeli Türkmenleri Reisi ve Antalya Emîri Seyf’ed-Dîn Mahmud bin Sarim’ed-Dîn Teke, ve Kosan Oğlu Nur’ed-Dîn Altun Bey gibi uç beylerinin gayretleriyle oluşturulan büyük bir ordu ile Konya ve havalisindeki Moğollar’ın tamamını hezimete uğratmağa ve buradan sürmeğe muvaffak oldu. Bu büyük yenilgi karşısında son derece sarsılan vezir Sâd’ed-Dîn Alevî Kazvinî’de kaderinden
==== Alevi tekkelerin hükûmetler üzerindeki itibârları ====
252. satır:
Timur hükûmetinin Sünnî olmasına rağmen imparatorluk coğrafyası uzun yıllar Şiîliğin etki alanında kalmıştır. Timur'un kendisi de tasavvufî eğilimlere ilgi duymaktaydı; [[Semerkant]] şeyhlerinden “Şeyh Üryan” ve “Şeyh Zekeriyya” adındaki zatların ayaklarına kadar gidip onlardan [[himmet]] talebinde bulunmuştu. Hattâ büyük Tataristan hanı Toktamış Timur’a saldırdığında, Timur yanında bulunan sâdattan İmam Berke’nin duasını aldıktan sonra hücuma geçmiş ve Tataristan’ı fethetmişti. Bu arada Ermenistan Kralı Gorkin’i de sulha bağlayarak H. 806 / M. 1404 yılında Karabağ’a döndü.
Timur’un oğlu Mirza Mehmed Sultan’ın Anadolu’da vefât etmesi üzerine taziyete gelen İmâm Berke’nin de kısa bir süre sonra ölümü üzerine Timur derin bir kedere boğuldu. İki sene sonra Çin üzerine başlattığı büyük seferde Seyhun nehrini geçerek Çin sınırına yaklaştığı ve Otrar’a vardığı anda H. 807 / M. 1405 yılında
===== Fatih ve Yavuz’daki benzer tasavvufî i’tikatlar =====
|