Birinci Balkan Savaşı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Aybeg (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Khutuck (mesaj | katkılar)
İç bağlar
39. satır:
1912 yılında bu iki devletin çıkarlarının çatışmaması için [[Rusya]], [[Bulgaristan Krallığı|Bulgaristan]] ve [[Sırbistan Krallığı|Sırbistan]] arasında arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya başladı. [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'ne karşı yapılan ittifaka [[Yunanistan Krallığı|Yunanistan]] ve [[Karadağ Krallığı|Karadağ]] da katıldı.
 
Uzun zamandır beklenen, bu savaş 18 Ekim 1912 tarihinde başladı. Balkan Devletleri, özellikle [[Makedonya (bölge)|Makedonya]]'yı paylaşmak için fırsat arıyorlardı. [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizlerden yararlanmak isteyen Balkan Devletleri, bu tarihte savaş ilan ettiler.
 
== Savaş Düzeni ve Planları ==
46. satır:
[[Dosya:Ottoman soldiers after the First Balkan War.png|thumb|sağ|220px|Yaralı Osmanlı askerleri]]
 
Savaş başladığında, Balkanlardaki Osmanlı Orduları toplamda 12.024 subay, 324.718 asker, 47.960 yük, binek hayvanı ve savaş atı, 2.318 top ve 388 makineli tüfekten oluşmaktadır. Bunlardan 920 subay ve 42.607 askerde geri hizmette idi böylece 3 orduya dağılmış 293.206 subay ve asker kalıyordu ve bunlar da 4 orduya bölünmüştü.<ref name="Turkish General Staff">{{Kitap kaynağı| ad =Balkan Harbi (1912-1913) | başlık =Harbin Sebepleri, Askeri Hazırlıklar ve Osmanlı Devletinin Harbe Girişi | yayıncı = Genelkurmay Basımevi | yıl =1993 | sayfa =100 }}</ref> Bunun karşısında ise 3 Slav ittifak gücü (Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ) genişleme planları içinde ordularını konuşlandırmıştı. Sırplar ve Karadağlılar [[Sancak]] eyaletinde, Bulgar ve yine Sırplar [[Makedonya (bölge)|Makedonya]]'da ve [[Trakya]]'da idi ve 346.182 askerden oluşan Bulgar ordusu [[Trakya]]'yı hedeflemişti. Karşısında 96.273 asker ve 26.000 garnizon askerinden oluşan Osmanlı Trakya ordusu (Doğu Ordusu) bulunmaktaydı.<ref>''The war between Bulgaria and Turkey 1912-1913, Volume II'', Ministry of War 1928, pp. 659-663</ref> Bu sayı Hall ve Erickson'un 1993 basımı "the Turkish Gen. Staff's study" adlı eserinde ise toplamda 115,000 olarak gösterilmektedir. Kalan Osmanlı ordusu ise 200.000 kişiydi ve Makedonya'da konuşluydu.<ref name="Erickson2">Erickson (2003), p. 170</ref> Karşısında ise 234.000 Sırp ve 48.000 Bulgardan oluşan Sırp komutanlığının emrinde bir ordu ve 115.000 kişilik Yunan ordusu bulunmaktaydı. Bağımsız statik muhafız güçlerinden oluşan tahkim edilmiş [[Yanya]] ve [[İşkodra]] şehirlerine doğru Osmanlı Makedonya ve Vardar ordularında karşı (Batı Ordusu) dağılmış vaziyetteydi. Yunanlar [[Epir]] ve [[İşkodra]]'ya doğru mevzilenmiş iken kuzey Arnavutluk'ta Karadağlılar da Osmanlı'ya karşı mevzilenmişti.
 
=== Bulgaristan ===
Bulgaristan, askeri açıdan bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Balkan Devletleri içindeki en güçlü orduya sahip devletlerden biri oldu. 4 devletin en güçlüsüydü. Rus ve yabancı yardımları sayesinde oluşturulmuş iyi donanımlı, iyi eğitimli ve güçlü bir orduya sahipti.<ref name=Hall16>Hall (2000), p. 16</ref> Bulgaristan'da 4.3 milyon nüfusa karşılık 599,878 askerden oluşan bir ordu bulunmaktaydı.<ref name=Hall18>Hall (2000), p. 18</ref> 9 piyade tümeni, 1 süvari tümeni ve 1,116 topu bulunmaktaydı.<ref name=Hall16>Hall (2000), p. 16</ref> Ülkeyi yöneten [[I. Ferdinand (Bulgaristan)|Çar Ferdinand]] ordunun görünen komutanıydı, ama fiili komutan General Michail Savov'du. Ama Bulgaristan donanma yönünden ise küçük bir güce sahipti, donanma sadece 6 torpido bottan ibaretti. En fazla [[Karadeniz]]'de harekat yapabilecek kapasitedeydi.<ref name=Hall17>Hall (2000), p. 17</ref>
 
Bulgaristan bu durumda savaş için [[Trakya]] ve [[Makedonya (bölge)|Makedonya]]'yı hedeflemişti. Ana kuvvetler Trakya'da 3 ordu şeklinde teşkilatlanmıştı. 1. Bulgar Ordusu 79.370 askerle general [[Vasil Kutinçev]] komutasında 3 piyade tümeni ile [[YambolYanbolu, Bulgaristan|Yanbolu]]'unnun güneyinde konuşlanmıştı ve [[Tunca]] nehri boyunca harekat yapacaktı. 2. Bulgar Ordusu ise 122.748 asker ile general [[Nikola İvanov]] emrinde 2 piyade tümeni ve 1 piyade tugayından ibaretti. İlk ordunun hemen batısında ana hedef olarak [[Edirne]]'yi ve güçlü istihkamlarını almayı hedefleyecekti. Plana göre 3 piyade tümeninden oluşan [[Radko Dimitriev]] komutasındaki 94,884 asker mevcuduna sahip 3. Bulgar Ordusu ise önce 1. Bulgar Ordusu'nun arkasına gizlenip, yayılan süvari kuvvetleri ile Osmanlı odaklarından gizlenecek; ardından sürpriz şekilde [[Yıldız Dağları|Istranca Dağları]]'nı aşıp, saldırıya geçip doğruca (Kırk Kilise) adıyla da bilinen [[Kırklaleli]] ve mevzilerine saldıracaktı. 49.180 kişilik 2. Piyade Tümeni ve 48.523 kişilik 7. Piyade Tümeni ise bağımsız bir rol üstlenecek ve [[Batı Trakya]] ile Doğu [[Makedonya (bölge)|Makedonya]]'da harekat düzenleyip müttefik ülkelerin ordularıyla birlikte buraları ele geçirecekti.
 
=== Sırbistan ===
67. satır:
[[Dosya:Averof.jpg|thumb|250px|sağ|''[[Georgios Averof (zırhlı kruvazör)]]'', Yunan filosu amiral gemisi. O zamana kadar savaşan bütün devletlerin en modern savaş gemisi olup Ege Denizindeki operasyonlarda önemli bir rol üstlenmiştir.]]
 
Yunanistan, bu sırada 2,666,000 nüfusa <ref name="Erickson70">Erickson (2003), p. 70</ref> sahipti ve üç müttefik içinde en zayıfıydı. 16 yıl önce [[Osmanlı-Yunan Savaşı (1897)|1897 Osmanlı-Yunan Savaşı]] esnasında Osmanlı'ya yenilmişti. Yunanistan'daki İngiliz Konsolosu 1910 yılında Yunan Ordusu'nun kapasitesi hakkında şu tasvirde bulunuyordu: ''"Eğer savaş varsa Yunan subaylarının konuşma yanında tek bir şey yaptığını görürsünüz, kaçmak"'' <ref name="Fotakis42">Fotakis (2005), p. 42</ref> Ancak kara ordusunun bu zayıflığına karşın Yunanistan güçlü, kayda değer deniz gücüne sahip tek balkan ülkesiydi ve bu diğer iki müttefik için önemliydi. Çünkü Anadolu'da bulunan Osmanlı Birlikleri bu sayede Asya kıtasından Avrupa'ya kolayca nakledilemeyeceklerdi. Bu durum Sırp ve Bulgarların gözünden kaçmadı ve özellikle bu nedenle Yunanlar bu iki ülke tarafından ittifaka alındı ve teşvik edildi.<ref>Fotakis (2005), p. 44</ref> Sofya'da süre gelen ittifak görüşmelerinde Yunan Büyükelçisi ittifakta Yunanistan'ın girişinin başı çekeceğini şu sözlerle belirtmişti. ''"Yunanistan savaş desteği olarak 600.000 asker sağlayacaktır. 200.000 asker muharebe alanında ve donanma ile 400.000 askerin Türkiye'de [[Selanik]] ve [[Çanakkale]] arasında durdurulmasını sağlayarak...''"<ref name=Hall17>Hall (2000), p. 17</ref>
 
Savaş başlamadan önce Yunan Kara Ordusu, 1911'de çağrılan Fransız uzmanların gözetiminde yeniden yapılandırılmaktaydı. Bu uzmanların gözetiminde Yunanlar kendi ana formasyonlarının yanında üçgen piyade sistemini benimsediler ama bundan önemlisi oluşturdukları seferberlik sistemi 1897'de silahlandırdıklarından çok daha fazla kişinin silahlanmasına imkân veriyordu; yabancı uzmanlar yaklaşık 50.000 kişiyi silahlandırabileceklerini öngörürken Yunanlar 125.000 kişiyi silahlandırarak Osmanlı Devleti üzerine sürdüler. Bir de bunun üstüne ulusal muhafızlardan, yedeklerden 140.000 kişi daha seferber edilip savaşa sokuldu.<ref name="Erickson70"/><ref name="Fotakis42"/> 1897'de olduğu gibi 2 grup ordu oluşturuldu ve coğrafi ayrıma göre ad verilip bu ordular mevzilendi. [[Epir]] ve [[Teselya]] orduları.
 
Teselya Ordusu (Στρατιά Θεσσαλίας), Veliaht Prens [[I. Konstantin (Yunanistan kralı)|Konstantin]] komutasında, ve Korgeneral [[Panagiotis Danglis]]'in Kurmay başkanlığındaydı. 7 Piyade Taburu, 1 Süvari Tümeni ve 4 Bağımsız [[Evzon]] Taburu ve toplamda 100.000 askerden oluşuyordu. Ana hedefi ve görevi, Güney ve Merkez Makedonya'ya ilerlemek, burada tahkim edilmiş Osmanlı mevzilerini ele geçirmek; [[Selanik]] ve [[Manastır]]ı almaktı. Buna karşılık toplamda 10-15.000 askerden oluşan [[Epir]] Ordusu (Στρατιά Ηπείρου), ise Korgeneral [[Konstantinos Sapountzakis]] komutasında, zayıf bir konumda olup iyi şekilde tahkim edilmişti. Epir eyaletinin başkenti [[Yanya (il)|Yanya]] şehrini alabileceğine dair bir ümidi yoktu ama ana görevi, Teselya ordusunun takviyeleri gelene kadar Osmanlı kuvvetlerini olduğu yerde oyalayıp ilerlemesini engellemekti.
 
Yunan donanması ise nispeten modern ve İngiliz donanma subaylarının gözetiminde alınmış yeni gemilerle ve yapılan reformlarla güçlendirilmişti. İngiliz heyeti, Başbakan Venizelos tarafından 1910 yılında davet edilmiş ve Mayıs 1911'de Yunanistan'a gelmişti ve Koramiral [[Lionel Grand Tufnell]]'in enerjik ve olağanüstü başkanlığı ile silah ve donanma manevralarında aşırı derecede bir iyileştirme oldu, donanma bakanlığı tekrar organize edildi.<ref name="Fotakis 2005, pp. 25–35">Fotakis (2005), pp. 25–35</ref> 1912'de donanmanın en modern ve temel hızlı [[zırhlı kruvazör]]ü ''[[Georgios Averof (zırhlı kruvazör)|Averof]],'' (1910 da tamamlandı) ve en modern hızlı savaş gemisiydi.<ref>Fotakis (2005), p. 45</ref> Savaş sürerken Averof ve üç muhripten oluşan bir filo, Osmanlı'nın [[Karaburun]]'daki istihkâmlarını bombalamıştı.<ref>[[Aram Andonyan]], Balkan Savaşı, Çev. [[Zaven Biberyan|Zaven Biberya]]<nowiki/>n, [[Aras Yayıncılık]], İstanbul, 1999, s. 379. ISBN 9789757265214.</ref> Bunun yanında modası geçmiş Hydra sınıfı 3 savaş gemisi vardı. Ayrıca 1906-1907 arası 7 destroyer inşa edilmişti ve 6 yeni destroyer de savaş tehlikesi belirince 1912 yazında satın alındı.<ref name="Fotakis 2005, pp. 25–35"/>
80. satır:
==== Balkanlarda Osmanlı Ordusunun Durumu ====
 
Osmanlı Devletinde ise sorunlar çok fazlaydı. 1908 yılındaki [[İkinci Meşrutiyet|II. Meşrutiyet]]'in ilanı sonrası siyasal çalkantılar devam etmekteydi ve I. Balkan Savaşı öncesi [[İttihat ve Terakki|İttihat ve Terakki Partisi]] ile [[Hürriyet ve İtilaf Fırkası]] arasında çekişme yaşanmaktaydı. Diğer taraftan Osmanlı Ordusu, Trablusgarb'da İtalyanlar ile savaşırken, [[Yemen]]'de çıkan isyan sonrası büyük bir hata içine düşerek, Rumeli'deki taburların bir kısmını bu isyanı bastırmak için Yemen'e gönderdi. Bunun yanında bir diğer sorun da nüfustu. Osmanlı İmparatorluğu'nun nüfusu 1912 yılında 26 milyon olsa da; bunun sadece 6.1 milyonu Balkanlar'da yaşıyordu. Dahası bu nüfustan hiç askerlik yapmayan Hristiyan ahaliyi düşünce geriye sadece 2.3 milyonluk bir Müslüman Türk nüfus çıkıyordu ki, Anadolu'dan takviye almadan Rumeli'deki halktan bir ordu oluşturulmak istense sadece bu 2.3 milyonluk kesimden çıkartılmak zorundaydı.
 
Bunun yanında İmparatorluk bir de Trablusgarb'da İtalyanlar ile savaş içindeydi ve Donanma'nın bir kısmı 12 adalara saldıran ve işgal eden İtalyan donanması ile uğraşmakta veya Trablusgarb'a askeri destek sağlamaktaydı. Dahası İtalyan donanması [[Beyrut Muharebesi (1912)|Beyrut Deniz Muharebesi]] gibi deniz savaşları ile Osmanlı donanmasının savaş ve taşıma yapan bir kısım gemilerini yok etmişti. Yine [[TrablusgarbTrablusgarp Savaşı]] için bir kısım subay ve asker Libya'daydı. İtalyanlarla olan Trablusgarb Savaşı, ancak I. Balkan Savaşı'nın çıkmasından birkaç gün sonra 15 Ekim 1912'de sonra erdirilebildi. Trablusgarb'ın Osmanlı'nın elinden çıkması, [[Rodos]]'u da içine alan 12 adaların ise İtalya'dan antlaşma masasında geri alınabilecek iken; Balkan savaşında Yunanlar tarafından işgal edilmesini engellemek için geçici olarak İtalyanların eline bırakılması ile sonuçlandı (1. Dünya Savaşında Osmanlı ve İtalya ayrı taraflarda savaşa girince zaten fiilen işgal altındaki 12 adalar resmen İtalyanlarca işgal edilip İtalyan toprağı oldu). Ayrıca Osmanlıların bir kısım kuvvetlerini de Balkanlara geç aktarmasına veya hiç aktaramamasına sebep oldu. Osmanlı, I. Balkan Savaşı öncesi Balkanlarda ordularının yerini sağlamlaştırabilecek bir hamle yapamadı.<ref name=Hall19>Hall (2000), p. 19</ref>
[[Dosya:Ottoman redif soldiers.jpg|thumb|200px|Osmanlı redif askerleri]]
 
117. satır:
[[Dosya:Ottoman retreat from Lule Burgas to Chataldja.jpg|thumb|200px|[[Lüleburgaz|Lüle Burgaz]]'dan [[Çatalca]]'ya doğru çekilen Osmanlı birlikleri]]
 
Organizasyon planına göre Osmanlı'nın Batı ordusu (Vardar ve Makedonya Orduları) savaş durumunda 598.000 askere ulaşacak ve bu şekilde düşmana karşı koyacaktı. Fakat demir yollarındaki yetersizlik bunun yanında hantal ve yanlış Osmanlı'nın seferberlik sisteminde de hatalar vardı. Zira askere alınacak kişiler askere alındıkları ordunun yakınındaki bölgelerden alınırdı, bu seferberlik açısından silah altına alma ve askerlerin bölgeyi tanıması, zorlanmaması gibi belli bir kolaylık sağlasa da dezavantajları çoktu zira savaşılan bölgeye yakın ordunun olduğu yerde silah altına alınan bu kişiler, eğer silah altına alındıkları yerler cephe hattı ve düşman işgali tehlikesi olan yerlerdeyse bu bölge yakınında köylerinin, şehirlerinin başına gelenlerden derhal haberdar olduklarından bu durum onları demoralize edip dikkat dağınıklığı ve ailelerini korumak için firarlara sebep oluyordu. Örneğin Priştine ve Üsküp şehirlerinin ileride Sırpların eline geçtiğini veya buraya Sırplarının yürüdüğünü öğrenen, cephede savaşan tümenlerdeki Üsküplü Arnavut ve Türk redif askerlerin pek çoğu ailelerinin durumundan endişelenerek kurtarmak için panik içinde bulundukları yerleri terk edip bu yerlere gitmişlerdir. Sonuçta da Osmanlı ordusunda bu firarlar ağır sorunlara neden olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı'ndaki seferberlik programında imparatorluk bu sistemden dönebilmiştir. Balkan Savaşı'ndaki firar sorununun temel nedenlerinden biri de budur. Bu durum bazı kimselerce haksız şekilde "Balkanlarda Arnavutlar Osmanlılara ihanet etti" şeklinde düşünülmüştür. Bunu ihanet iddialarını destekleyecek öne sürdükleri bir dayanak da 1911'de Arnavutluk'ta ve 1912'de Kosova'da çıkan Arnavutluk isyanlarıdır. Oysaki durum hiç de öyle değildi: zira 1911 yılındaki ve 1912 yılındaki isyanlara karşın Arnavutların çoğu Sırp, karadağ, yunan egemenliğinden çok Osmanlı yönetimi taraftarıydı ve özellikle Sırplarla çekişmeli durumdaydılar. Aynı eleştirilen Arnavutlar bu savaşta, Osmanlının "İşkodra Savunması" esnasında gönüllü birlikler kurup Osmanlı yanında Karadağ-Sırp birleşik ordusuna karşı savaşmışlardır. İşkodra'daki direniş ancak Nisan 1913'te savaşın sonuna yakın sert ve acımasız çatışmalardan, ablukadan sonra aç, susuz kalan şehir ile ilgili yapılan müzakerelerle teslim olması ile kırılmıştır. Ancak sonradan [[Esad Paşa Toptani|Esat Paşa Toptani]] gibi Arnavutlardan az sayıda kişiler sonradan Sırplarca etkilenerek Osmanlı aleyhine dönmüştür ancak bu kişiler de pek fazla Arnavutlardan taraftar bulmamıştır. Kaldı ki sadece Arnavutlardan değil Türklerden de Osmanlı aleyhine Balkan savaşında çalışan kişilere rastlanmaktadır. Büyük Sırbistan hayali Arnavutlar dışında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu da tedirgin etmekteydi. Bu imparatorlukta bölgede Slav veya Rus egemenliği yerine Osmanlıların bölgede olmasına taraftardı. Zira Sırbistan ve Rusya'nın kendi içindeki Slav azınlığı kışkırtacağı korkusu içindeydi, diğer taraftan Sırbistan'da bu imparatorluktan toprak koparma peşindeydi. Avusturya-Macaristan savaşta Osmanlı ordularının çöktüğünü fark ettiğinde ve Sırbistan'ın genişlemesinin kaçınılmaz olduğunu anladığında, bölgede bir Arnavutluk devleti kurulmasını ve bu şekilde Sırp egemenliğinin kırılmasını sağlamaya çalışmış, onlara hamilik etmiştir. Arnavutluk'un bağımsızlığın ilanı da apar topar yapılmıştır. Zira Osmanlı'nın artık kendilerine yardım imkânı kalmayıp: yaşadığı topraklarının Sırp, Karadağ ve Yunanlarca parçalanacağı ve katliama uğrayacakları korkusu ile yapılmış bir bağımsızlık ilanıdır.
 
Bununla birlikte ihanet iddialarına bir başka dayanak da özellikle [[Kumanova Muharebesi]]'nde görülen orduya alınan Hristiyan askerlerin firarı sorunudur ki, bu yönden bu iddialara hak verilebilir. Zira NY Times gibi gazetelerde belirtildiği üzere özellikle redif tümenlerine Balkan Savaşı'nda gerekli adaptasyon yapılmadan alınan kimi yerlerde ordunun %15-%20'sini oluşturan Osmanlı yönetimindeki bölgelerdeki Sırp, Yunan ve Bulgar azınlıklardan bir kısmı karşılarında kendi milletlerinden olan orduları görünce cepheden firar etmişlerdir. Ancak ihanet dışında burada Osmanlı seferberlik hizmetlerini eleştirmek gerekir. Zira seferberlik sırasında asker adaptasyonları bu kişilere eğitim verilmeden apar topar silahlandırılarak ön cepheye sürülmüşlerdir, dahası I. Dünya Savaşı'nda da Hristiyan ve diğer azınlıklardan silah altına alınan kişiler vardır. Ancak bunlar için Osmanlı ordusu, I. Balkan Savaşı'ndaki gibi firar sorunu ile karşılaşmamıştır. Zira bu azınlık askerleri özel olarak seçilerek, adaptasyon süreçleri tamamlanarak ve kritik pozisyonlardan çok geri hizmetlerde görevlendirilerek kullanılmışlardır. Bu da I. Balkan Savaşı'nın kaybedilmesindeki temel nedenlerden birinin de Osmanlı'nın o dönemdeki seferberlik sistemi olduğunun açık göstergesidir.</ref> Seferberlik sistemi çok dramatik şekilde savaşı ve orduda mevcut asker sayısını etkiledi. Savaş başlangıcında Batı Ordusu'nda yalnızca 200.000 asker mevcuttu.<ref name="Erickson2"/> Takviye olarak daha fazla insan savaş boyunca gelse de savaştaki ağır kayıplar nedeniyle Batı Ordusu hiçbir zaman istenen sayının yakınına dahi ulaşamadı. Savaş sırasında Osmanlılar Suriye'den gerek ''Nizam'' (Nizamiye) ve gerekse ''Redif'' askerleri getirmeyi planlamıştı. Ancak bu da hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmedi; çünkü Yunanlar Ege'de deniz hakimiyetini ele geçirip takviyelerin denizden gelmesine engel oldular. Askerler de kara yolundan sevk edilmek zorunda kaldılar ve sonuçta bu takviyeler ya hiç Balkanlara gelmedi veya istenen vakitte gelemedi.<ref>Uyar & Erickson (2009), p. 227</ref>
125. satır:
==== Osmanlı Donanmasının Durumu ====
[[Dosya:barbaroshayreddin.jpg|thumb|250px|sağ|Resimde ''Barbaros Hayreddin,'' adlı Osmanlı Amiral Gemisi (Bu geminin kardeşi ''Turgut Reis'' gemisi Averof'a göre daha iyi zırh ve korumaya sahip olmasına karşın hızı 5 knot daha düşüktü.)]]
Osmanlı Donanmasının özellikle 1897 Türk-Yunan Savaşındaki kötü performansı nedeniyle, Osmanlı hükûmeti donanmada reformlara başlamak zorunda kaldı. Eski gemiler emekliye ayrıldı; yerine Fransa ve Almanya'dan yeni gemiler alındı. Buna ilave olarak Osmanlı Devleti 1907 yılında İngiliz donanma misyonundan eğitim ve taktik konusunda yardım istedi.<ref>Langensiepen & Güleryüz (1995), pp. 9–14</ref> Amiral Bu yardım İngiltere tarafından kabul edildi. Sir [[Douglas Gamble]] başkanlığında bir heyet İstanbul'a geldi. Bununla birlikte bu misyon, görevi başarıya ulaşmasını neredeyse imkânsız görüyordu. Zira [[GençJön Türkler]] İhtilali sonucu [[II. AbdülhamitAbdülhamid]] tahtan indirilmiş ve Osmanlı Devleti politik açıdan karışık bir halde bürünmüştü. Dahası 1908 ile 1911 yılları arasındaki dönemde Osmanlı Donanma Bakanlığı tam 9 kere el değiştirdi. Bunun üzerine genç subaylarla, donanmanın çoğu kadrosunu elinde tutan ama hiç aktif görevlere katılmayan yaşlı eski subaylar arasında donanma içinde iç mücadeleler yaşanmakta idi ve yaşlı eski subaylar bu reformları engellemeye çalışıyordu. Bir de bunun üzerine Osmanlı gemi inşa programı üzerinde İngiliz kontrolü Osmanlı Bakanlarının şüpheleri ile karşılaştı ve Gamble'ın yeni gemiler alımı ve yapımı konusundaki planları için gerekli fonlar hiç hazır olmadı.
 
Yunanların ''Averof'' atağına karşı Osmanlılar yeni zırhlı Alman kruvazörü [[SMS Blücher]] veya savaş kruvazörü [[SMS Moltke (1910)|SMS Moltke]] tipinde bir gemi almaya çalıştıysa da büyük maliyetler nedeniyle bu plan rafa kaldırıldı. Osmanlılar bunun yerine iki tane eski Brandenburg sınıfı [[Ön-ön dretnot]] gemiyi Alman donanmasından satın aldı. Bu gemilerden biri [[Barbaros Hayreddin (zırhlı)|Barbaros Hayrettin]] diğeri ise [[Turgut Reis (zırhlı)|Turgut Reis]] zırhlısıydı.<ref>Langensiepen & Güleryüz (1995), pp. 16–17</ref> Bu zırhlılar [[Hamidiye Kruvazörü(kruvazör)|''Hamidiye'']] ve [[Mecidiye Kruvazörü(kruvazör)|''Mecidiye'']] [[Kruvazör|kruvazörleri]] ile birlikte Osmanlı Donanmasının çekirdeğini oluşturuyordu.<ref name="Erickson 2003, p. 131">Erickson (2003), p. 131</ref> Ancak 1912 yazında, bu 4 gemi de yoksul bir devlette kronik bir ihmalin kurbanıydı; Telefonları çalışmıyor, mühimmat asansörleri ve mesafe ölçerler yerinden sökülmüş, pompalar korozyona uğramış, su geçirmez kapılarının çoğu artık kapanmaz durumdaydı.<ref name="OSN20">Langensiepen & Güleryüz (1995), p. 20</ref>
 
== I. Balkan Savaşı ve Londra Konferansı ==
[[Dosya:Muhajir.jpg|thumb|220px|sol|Birinci Balkan Savaşı sırasında [[Balkanlar]]dan göçen muhacirler, [[İstanbul]], 1912.]]
[[Dosya:Ioannina liberation 1913.JPG|thumb|sağ|220px|''[[Yanya]]'nın [[Yunanlar]]a teslimi'', [[Yunanistan Krallığı]] veliahdı [[I. Konstantin (Yunanistan)|Konstantin]]'e kılıcı teslim eden [[Mehmet Esat Bülkat|Esad Paşa]]. (21 Şubat 1913)]]
Bu devletlerin savaş ilanında, Balkanları koruyacak büyük bir [[Osmanlı Ordusu]] bulunmuyordu. Böylece, güçsüz ve küçük ordulara karşı birçok zafer kazandılar. Bulgarlar, yönünü doğuya yöneltti ve Trakya'nın önemli kısmını işgal etti. Sırplar, Priştine, Üsküp ve Manastır'ı, Yunanlar ise Serfice, Selanik, Bozcaada, Limni, Sakız ve Midilli adalarını kolayca işgal etti. Sırplar ve Karadağlılar ise, Arnavutluk'u paylaştılar. Osmanlı Ordusu, bu yenilgilere karşı önemli bir harekatta bulunamıyordu.
 
Uğranılan bu ağır yenilgiler üzerine, Bab-ı Ali barış istedi ve [[Londra Konferansı]] düzenlendi. Bu konferans ile, Osmanlı Devleti büyük bir kayba uğruyordu.
145. satır:
* [[Karadağ]], 5.590&nbsp;km²
* [[Arnavutluk]], 25.734&nbsp;km²'lik alan kazandı.
[[Osmanlı İmparatorluğu]]'nun savaş sonrası [[Avrupa]]'da kalan toprağı 26.000&nbsp;km² idi. Avrupa'daki toprakların %83'ü ve nüfusun %69'u kaybedildi.<ref name="uslu">[http://www.academia.edu/2966094/Balkan_Savaslari_ve_Balkan_Savaslarinda_Bulgaristan ''Balkan Savaşları ve Balkan Savaşları'nda Bulgaristan''], Süleyman Uslu</ref> Ayrıca [[OnikiOn ada|12İki Ada]], [[Ege adalarıAdaları]] ve [[Girit]] kaybedildi.<ref name="uslu"/> Balkan Devletlerinin, bu toprak kazancı ile nüfusları, önemli oranda arttı. Bu devletlerden, [[Bulgaristan]], en çok toprak kazanan devlet olurken, en az toprak kazanan devlet ise [[Karadağ]] oldu. Bu savaş sonucunda, [[Kırklareli]]'ye kadar olan tüm topraklar kaybedildi. Ancak, bu toprak dağıtımında birçok devlet birbirine düştü. Nedeni ise; toprak paylaşımının adaletsizliği bahane edildi. Bu nedenle, [[İkinci Balkan Savaşı|II. Balkan Savaşı]] başladı.
<!--
==Kara Savaşları==
199. satır:
| style="text-align: center; background-color: rgb(204, 153, 51);" | Kazanan
|-
| [[SarantaporoSarantaporon Muharebesi]]
| Yunanlar
| Hükümdar Prens [[I. Konstantin (Yunan)|Konstantin]]
207. satır:
| Yunanlar
|-
| [[KumanovoKumanova Muharebesi]]
| Sırplar
| Gen. [[Radomir Putnik]] (Savaş sonrası Voyvodalığa yükseldi)
| Osmanlılar
| [[Zeki Kolaç|Zeki Paşa]]
| 23 Ekim 1912
| Sırplar
|-
| [[KırklareliKırkkilise Muharebesi]]
| Bulgarlar
| Gen. [[Radko Dimitriev]], Gen. [[İvan Fiçev]]
| Osmanlılar
| [[Kölemen Abdullah Paşa|Abdullah Paşa]], [[Mahmud Muhtar Katırcıoğlu|Mahmud Muhtar Paşa]]
| 24 Ekim 1912
| Bulgarlar
233. satır:
| [[Yenice Muharebesi]]
| Yunanlar
| Hükümdar Prens [[I. Konstantin (Yunanistan kralı)|Konstantin]]
| Osmanlılar
| [[Hasan Tahsin Paşa]]
255. satır:
| Yunanlar
|-
| [[VeviSoroviç Muharebesi (1912)|Vevi Muharebesi]]
| Yunanlar
|
267. satır:
| Gen. [[Petar Bojović]]
| Osmanlılar
| [[Zeki Kolaç|Zeki Paşa]]
| 16-19 Kasım 1912
| Sırplar
275. satır:
| Gen. [[Radko Dimitriev]]
| Osmanlılar
| [[Nâzım Paşa|Nazım Paşa]]
| 17 - 18 Kasım 1912
| Osmanlılar
289. satır:
| [[İmroz Deniz Muharebesi (1912)|İmroz Deniz Muharebesi]]
| Yunanlar
| Tuğamiral [[Pavlos KountouriotisKunduriotis]]
| Osmanlılar
| Amiral Ramiz Bey
297. satır:
| [[Bolayır Muharebesi]]
| Osmanlılar
| Bnb. [[Ali Fethi Okyar|Fethi Bey]]
| Bulgarlar
| Gen. [[Georgi Todorov (general)|Georgi Todorov]]
303. satır:
| Bulgarlar
|-
| [[Şarköy MuharebesiÇıkarması]]
| Osmanlılar
| Bnb. [[İsmail Enver Paşa|Enver Bey]]
| Bulgarlar
| Gen. [[Stiliyan Kovaçev]]
313. satır:
| [[Mondros Deniz Muharebesi]]
| Yunanlar
| Tuğamiral [[Pavlos KountouriotisKunduriotis]]
| Osmanlılar
|
321. satır:
| [[Bizani Muharebesi]]
| Yunanlar
| Prens [[I. Konstantin (Yunanistan kralı)|Konstantin]]
| Osmanlılar
| [[Mehmet Esat Bulkat|Esad Paşa]]
327. satır:
| Yunanlar
|-
| [[Edirne MuharebesiKuşatması (1913)]]
| Bulgarlar & Sırplar
| Gen. [[Georgi Vazov]], Gen. [[Stepa Stepanovic]]