Eyyübiye: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Sakhalinio adlı kullanıcıya ait olan 2020-04-13 13:21:07 tarihli ve 22054126 sayılı revizyon, Gezinti Pencereleri kullanılarak geri getirildi
Etiket: Elle geri alma
61. satır:
 
==Kültür==
{{Başlık genişlet}}
{{ tarihsel bilgi}}
 
Alıntıdır
Kaynak : https://www.sanliurfa.bel.tr/icerik/6503/45/eyyubiye
 
kaynak: 2 : https://www.sanliurfa.bel.tr/files/1/5b488da19d1c2.pdf
NOT : ALINTIDIR
 
 
ŞANLIURFA KURTULUŞ MÜZESİ (MAHMUD NEDİM KONAĞI)
Eski Devlet Hastanesi yakınındadır. 1903 tarihinde inşa edilmiştir. Avrupai tarzda konak
mimarisi ile geleneksel tarzda Urfa evi mimarisinin kaynaştığı bir özelliğe sahip olan ve
oldukça geniş bir alana yayılan konak, haremlik ve selamlık bölümlerinden meydana
gelmiştir. 1940’lı yıllarda Halk Tiyatrosu bu binada gösteriler yapmıştır. Konak, Şanlıurfa
Valiliği tarafından onarılmış ve 11 Nisan 2009’da “Şanlıurfa Kurtuluş Müzesi” olarak
hizmete sunulmuştur. Ayrıca Konağın bir bölümü, Devlet Türk Halk Müziği Korosu’na tahsis
edilmiştir.
 
 
 
FIRFIRLI CAMİİ(ON İKİ HAVARİ KİLİSESİ AZİZ HAVARİLER KİLİSESİ)
Vali Fuat Bey Caddesi’nde (Büyükyol) bulunan ve kilise olarak inşa edilen yapı, Oniki
Havari Kilisesi olarak ta kayıtlara geçmiştir. Osmanlı Döneminde yapı üzerinde rüzgârgülü
benzeri materyaller olduğundan halk arasında “Fırfırlı Kilise” olarak isimlendirilmiştir.
Kaynaklara göre Hıristiyanlık açısından büyük önem taşıyan ve Van bölgesindeki Varak
Manastırında bulunan “Varak Haçı” 1092 yılında Urfa’ya getirilerek bu kiliseye
konulmuştur. Caminin mihrabı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre 1956 yılında kiliseden
camiye çevrilmiştir. Camiye çevrilirken özel bir isim kullanılmamış üzerine konulan
rüzgârgülünden dolayı Urfa ağzı ile "Fırfırlı Cami" ismi kullanılmıştır. Yapının dikkat çeken
yönlerinden birisi de yarım sütunlar ile dış cephelerdeki taş duvarda bulunan bezemelerdir.
 
 
 
SELAHADDİN EYYUBİ CAMİİ
( AZİZ JOHANNES PRODROMOS ADDAİ KİLİSESİ)
Yapı, Vali Fuat Bey Caddesi’nde (Büyükyol) bulunmaktadır. 457 yılında Piskopos Nona
tarafından yaptırılan Vaftizci Yahya Kilisesi'nin üzerine 19.yy başlarında inşa edildiği tahmin
edilmektedir. Dönemi ve bölgedeki en büyük kilise olması dolayısıyla katedral olarak da
adlandırılmıştır. Yapı uzun yıllar harap durumda kalmış ve bir ara elektrik santrali olarak
kullanılmıştır. 28 Mayıs 1993’te onarımı yapılıp, cami olarak ibadete açılmıştır. Caminin
girişi batı yönünde olup, son cemaat yeri de daha önceki kilisenin narteksinden(giriş bölümü)
yararlanılarak yapılmıştır. İbadet mekânı oldukça geniş ölçüde pencerelerle aydınlatılmıştır.
 
Yapı üzerindeki pencerelerin kenarlarında kiliseden kalan yarım sütunlar ve birbirlerine
dolanmış ejder kabartmaları bulunmaktadır. İlk kilisenin Selahaddin Eyyubi tarafından bir
dönem cami olarak kullanılmasından dolayı yapı camiye dönüştürüldüğünde aynı isimle
anılmıştır. Cami, 2010-2011 yılında, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
Selahaddin Eyyubi Camii
KÜÇÜK HACI MUSTAFA HACIKAMİLOĞLU KONAĞI (CEVAHİR KONUKEVİ)
Vali Fuat Caddesi (Büyükyol)'nin, Halil-ür Rahman Gölü'ne yakın kesiminde, Selahaddin-i
Eyyubi Camii'nin karşısındadır. Bu tarihi konak, 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir.
Haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümü vardır. İnşa malzemesi kesme taştır. Küçük
Hacı Mustafa Hacıkâmiloğlu Konağı olarak da bilinen bu konak, emekli valilerden Cemal
Mirkelamoğlu'nun varisleri temsilen sağladığı maddi ve manevi destek sonucunda Şanlıurfa
Valiliğince İl Özel İdaresi adına 1991 yılında satın alınarak restore edilmiştir. Konak
günümüzde sıra gecelerin düzenlendiği bir konuk evi olarak kullanılmaktadır.
Cevahir Konukevi
5
HALEPLİBAHÇE MOZAİKLERİ
Savaşçı Amazon Kraliçesi Penthesileia
Halil ür-Rahman Gölü(Balıklıgöl) çevresindeki Haleplibahçede, 2007 yılında yapılan
kazılarda, günümüzden 3.000 yıl önce Egeden, Karadeniz’e ve Anadolu’nun içlerine uzanan
kültür havzasında, erkek egemenliğine karşı savaşan Amazon kadınlarının av sahnesi mozaiği
bulundu. Mozaiklerin ilk tespiti Yrd.Doç.Dr Bahattin ÇELİK ve Arkeolog Ali UYGUN
tarafından yapıldı.
Savaşçı Amazon Kraliçesi Antiope
Haleplibahçe Mozaiklerinin en önemli özelliği “Savaşçı Amazon Kraliçelerinin Tanımlı
Olarak Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki Tek Örneği” nin burada ortaya çıkmasıdır.
Uzmanlar, Haleplibahçe Mozaiklerinin mozaik tekniği, sanatı 4 mm2
ebadında Fırat Nehri’nin
orijinal taşlarından yapılması ve benzeri özelliklerinden dolayı, dünyanın en kıymetli mozaiği
olarak tanımlamaktadır.
6
Savaşçı Amazon Kraliçesi Hippolyte
Halepli Bahçe’de Şanlıurfa Valiliği imkânlarıyla Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Başkanlığında
ve arkeologlarımızın nezaretinde, ilk etapta 100 m2’lik mozaik gün ışığına çıkarılmıştır. Av
sahnesi mozaiğinin kenar bordürlerinde, geometrik motifler, bitki desenleri, güvercin,
kanatsız eros, sincap, ördek, keklik, ceylan ve tazı figürlerine yer verilmiştir. Mozaiği
çevreleyen bordürün köşelerinde ise “Edessa Güzeli” diye kamuoyuna yansıyan, mask
dışında, ana sahnede dört amazon kraliçesi Hippolyte (Hipplüte), Antiope, Melanipe
(Melanipe) ve Penthesileia (Pentesileya) savaşçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle, tek
göğüslü olarak at üstündeki av sahneleri tasvir edilip Grekçe isimlerine yer verilmiştir.
Savaşçı Amazon Kraliçesi Melanipe
Haleplibahçe’de yapılan kazı çalışmaları sonucu farklı mozaikler de ortaya çıkmıştır. Bunlar
arasında en önemlilerinden biri Truva Savaşı’nın kahramanlarından Aşil(Akileus)’dir.
7
Alanda Aşil’in hayat hikâyesini konu alan taban mozaiği, Şanlıurfa Müzesi arkeologları
tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Aşil Mozaiği
Kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ve Roma dönemine tarihlenen yerden ısıtmalı hamam da
alanın nedenli önemli bir yerleşim yeri olduğunu gözler önüne sermektedir. Tüm bu
özelliklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı Haleplibahçe’de biri arkeoloji diğeri
mozaik müzesi olmak üzere iki adet müze yapılmasına karar vermiştir. Yeni Şanlıurfa
Arkeoloji Müzesi ve mozaikler için yapılan Edessa Mozaik Müsesi 2014 yılında hizmete
girecektir.
Roma Hamamı
8
HALİL-ÜR RAHMAN GÖLÜ (BALIKLI GÖL)
(ATEŞİN SERİN VE SELAMET OLDUĞU YER)
Urfa Kalesi’nin kuzeyinde bulunan Halil-ür Rahman Gölü((Balıklıgöl) Hz. İbrahim için
“ateşin serin ve selamet olduğu” mekândır. Kutsal kitaplara göre; M.Ö. 2.000 yıllarında
Urfa’da yaşayan Nemrud Bin Ken’an’ın ilahlığını reddeden ve akıl yoluyla Rabbini bulan ilk
insan Hz. İbrahim, Nemrud ve ahalisinin tapındığı putları kırınca ateşe atılmasına karar
verilmiş, Mucize-i İbrahim bu mekânda gerçekleşmiş ve mekân gül bahçesine dönüşmüştür.
Bu inanış semavi dinlerce ve nesilden nesile aktarılan halk hafızasındaki bilgilerce de kabul
edilmektedir.
Halil-ür Rahman Gölü (Balıklıgöl)
HALİL-ÜR RAHMAN CAMİİ (DÖŞEME CAMİİ) ve MEDRESESİ
Halil ür-Rahman Gölü’nün(Balıklıgöl) yanında yer almaktadır. Cami halk arasında “Döşeme
Camisi” olarak ta isimlendirilmektedir. 504 tarihinde Rahip Urbisyus tarafından Hz. İsa
Peygamber’in annesi Hz. Meryem adına bir kilise inşa ettirilmiştir. Meryem Ana Kilisesi
olarak kayıtlara geçen bu kilise, Abbasi Halifesi Me’mun döneminde(813-833), camiye
dönüştürülmüştür. Minare, Selahattin Eyyubi’nin Yeğeni El Melik’ül Eşref Muzafferüddin
Musa tarafından 1211–1212 yıllarında onarılmıştır. Yapı, Kanuni Sultan Süleyman(1520-
1566) döneminde restore edilmiştir. 1810 yılında yapı kapsamlı bir onarım görmüştür. Evliya
Çelebi, Seyahatnamesinde bu camiden “İbrahim Halil Tekkesi” olarak bahsetmektedir.
9
Halil-Ür Rahman Camii (Döşeme Camii)
RIZVANİYE CAMİİ ve MEDRESESİ
Halil-ür Rahman Gölü(Balıklıgöl)'nün kuzey kenarında bulunan cami, 1736(Hicri.1149)
yılında Rakka Valisi Rıdvan Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mihraba paralel ve üç
kubbeli olarak inşa edilmiştir. Caminin doğusunda tek şerefeli bir minare yer alır. Harim giriş
kapısı iki renkli malzeme kullanılarak yapılmıştır. Harim kısmı(ana ibadet mekânı) her
yönden açılan pencereleri ile oldukça aydınlıktır. Süsleme olarak yapının en ilginç kısmı, giriş
kapısının Osmanlı kündekari tekniğinin en güzel örneklerinden birine sahip olmasıdır. Ahşap
kapı, çivi kullanılmadan geçme ve kakma tekniğiyle yapılmıştır. Kapı üzerinde zengin bitkisel
ve geometrik desenler bulunmaktadır.
Rızvaniye Camii
10
AYNZELİHA GÖLÜ (ANZILHA GÖLÜ)
Halil-ür Rahman Gölü'nün hemen güneyinde, Urfa Kalesinin önünde yer almakta olup,
150m2 alanı bulunan bir göldür. Bu göldeki balıklar, mekânın kutsal olduğuna inanıldığından
yenmez. Rivayetlere göre, Hz İbrahim ateşe atılacağı zaman, Nemrut’un kızı Zeliha, Hz.
İbrahim’in dinine iman ettiğini söyleyince, babası tarafından ateşe atılır. Zeliha yanarak can
verir. Daha sonra, Zeliha'nın düştüğü yerde bir göl oluşur. Bu göle de Aynzeliha (Zeliha Gölü
veya Pınarı) adı verilir.
Aynzeliha Gölü
URFA KALESİ
Urfa Kalesi’nin M.Ö. 10.000 yıllarına ait neolitik bir alan üzerine kurulduğu tahmin
edilmektedir. Kalenin yanı başında çıkarılan ve Şanlıurfa Müzesinde sergilenen 12.000 yılık
Balıklıgöl Heykeli ve Kale alanı, Balıklıgöl havzasının tarihini gözler önüne sermektedir.
6.yy’ye ait kayıtlarda kaleden bahsedilmemektedir. Kale ile ilgi ilk kayıtlar 11.yy’ye aittir.
Buna göre kale 6 yy. ile 11. yy arasına tarihlenebilir. Kale ilgili kabul edilen görüş: M.S. 812-
814 yılları arasında Abbasiler döneminde yapıldığıdır. Kalenin üzerindeki korint başlıklı iki
sütun Edessa Karalı 9. MANU döneminde, M.S. 240-242 yılları arasında birer anıt sütun
olarak yapılmıştır. Doğudaki sütun üzerindeki Süryanice kitabede: "Ben askeri komutan
BARŞAMAŞ (Güneşin oğlu)'in oğlu AFTUHA. Bu sütunu ve üzerindeki heykeli veliaht
Prens MANU kızı, kral MANU eşi, hanımefendim ve velinimetim kraliçe ŞALMETH için
yaptım" yazılıdır. Urfa Kalesi’nin, üç tarafı kayadan oyma hendek ile çevrilidir. Ayrıca
Aynzeliha Tüneli ile kale ile Aynzeliha Gölü arasında geçit sağlanmıştır.
11
Urfa kalesi
MEVLİD-İ HALİL (DERGÂH) CAMİİ ve MAĞARASI
(Hz. İbrahim’in Doğduğu Makam)
Mevlid-i Halil Camii, Dergâh Platosu içerisinde, Balıklıgöl civarında yer alır. Mevlid, “kutlu
doğum” demektir. Hz. İbrahim Peygamberin yanı başındaki mağarada doğduğuna
inanıldığından, camiye Mevlid-i Halil Camii adı verilmiştir. Mevcut kaynaklara göre yapı beş
büyük evre geçirmiştir. İlk olarak Seleukoslar döneminde alana, bir putperest tapınağı yapılır.
Yahudilik döneminde aynı alanda bir havranın varlığından bahsedilir. Hıristiyanlığın ilk
dönemlerinde, M.S.150 yılında, aynı alana Hıristiyanlar Kilisesi adında bir kilise inşa edilir.
Bizans döneminde bu alana Urfa Ayasofyası yapılır. Son olarak; Osmanlı döneminde 1523
tarihinde Muhammed Salih Paşa tarafından aynı alana cami inşa edilmiştir. Halk tarafından
Mevlid-i Halil Mağarasından çıkan suyun zemzemden sonra en şifalı su olduğu kabul
edilmektedir.
Mevlid-i Halil Mağarası
12
HÜSEYNİYE ÇARŞILARI (BAKIRCILAR ÇARŞISI)
Hanlar Bölgesinde yer alan çarşılar, mimari olarak; kuzey güney yönünde birbirine paralel
olarak uzanan ve her biri 15'er çapraz tonozla örtülü iki kapalı çarşıdır. Çarşılar, 1887 yılında
Hartavizâde Hüseyin Ferideddin tarafından yaptırılmıştır. Çarşılarda sağlı sollu dükkânların
kapılarının üzerinde karşılıklı olarak aydınlatma pencereleri yer alır.
İnşa edildiği yıllarda halı, kilim, keçe ve benzeri yaygıların satıldığı yer olarak kullanılmıştır.
Bir ara yemenici Pazarı olarak kullanılmış ve son olarak bakırcı esnafına tahsis edilmiştir.
Çarşılardan biri bakırcılar diğeri ise kuyumcular tarafından kullanılmaktadır.
Hüseyniye Çarşıları
KAZZAZ PAZARI (BEDESTEN)
Gümrük Hanı'nın güneyine yer alır. 1562 yılında inşa edilmiştir. 1740 tarihli Rızvan Ahmet
Paşa Vakfiyesi'nde Bezzazistan adıyla geçen bu çarşının tamir ettirildiği yazılıdır. Kapalı
çarşı şeklindeki Bedesten düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Doğuda Han Önü Çarşısı'na
açılan ana kapısı, Sipahi Pazarı'na açılan Batı kapısı, Pamukçu Pazarı'na açılan güney kapısı
ve Gümrük Hanı'na açılan kuzey kapısı olmak üzere 4 kapısı bulunmaktadır. Batı kapısının,
sipahi pazarındaki bir dükkânın bozulmasıyla açıldığı vakfiyesinden anlaşılır. Çarşıda sağlı
sollu iki sıra halinde uzayan dükkânlar bir metre yüksekteyken 1998 yılındaki Şanlıurfa İli
Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV)’nın yaptığı yenileme sırasında yer
seviyesine indirilmiştir. Yapı günümüzde yöresel giysi ve aksesuarların satıldığı çarşı olarak
kullanılmaktadır. Şanlıurfa Bedesteni Anadolu'da otantik değerini yitirmeyen ender
çarşılardandır.
13
Kazaz Pazarı
GÜMRÜK HANI
Hanlar Bölgesinde yer alır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1563 yılında Urfa
Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde
"Yetmiş Hanı" olarak anılan han, dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan dolayı
“Alaca Han” adıyla da bilinir. Avlusundan Halil-ür Rahman Gölü'nün suyu geçmektedir. İki
katlı bu hanın avlusunda çayhaneler bulunmaktadır. Giriş eyvanının üzeri mescit olarak
değerlendirilmiştir. 2001 yılında Rızvaniye Vakfı'nın katkılarıyla Şanlıurfa İli Kültür Eğitim
Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafından restore edilmiştir.
Gümrük Hanı
14
MEVLEVİHANE CAMİİ
Haşimiye Meydanı'nın doğusunda bulunan yapı, 18. Yüzyılda Urfalı mevleviler için,
Mevlevihane olarak inşa edilmiştir. Tekkelerin kapatılmasından sonra yapı, cami olarak
ibadete açılmıştır. Yapı, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce restore edilmiştir. Cami kare planlı ve
üzeri tek kubbe ile örtülüdür. Yapının batı cephesine bitişik olan çarşı, daha önce kasaplar
çarşısı iken yapılan kamulaştırma çalışmalarından sonra hediyelik eşyaların satıldığı bir
çarşıya dönüştürülmüştür.
Mevlevihane Camii
HOŞGÖRÜ MEYDANI (ELLİSEKİZ MEYDANI)
Nimetullah Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait dört sokağa açılan tarihi yapıların
yoğunlaştığı önemli bir meydandır. Bu meydanın güneyinde Kurtuluş İlköğretim Okulu
(Numune Mektebi- 19. yy. sonları), doğusunda Şeyh Saffet Tekkesi(1892), Şeyh Saffet
Çeşmesi (1891) ve Muhammet Muhyiddin Türbesi (1795), kuzeyinde Reji Kilisesi (1861),
kuzeybatısında ise 15. yy’a ait Nimetullah Caminin yer aldığı bu meydan, bir “Hoşgörü
Meydanı” görünümündedir.
 
REJİ KİLİSESİ (AZİZ PETRUS ve AZİZ PAULUS KİLİSESİ)
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, Ellisekiz Meydanı'nın kuzeydoğusundadır. Yapı, 6.
yüzyıla ait bir kilise kalıntısının üzerine, 1861 yılında inşa edilmiştir. Kilise, Hz. İsa’nın iki
havarisinin anısına inşa edildiğinden onların ismini taşımaktadır. Yapı, 1924 yılına yani Urfalı
Süryanilerin Halep'e(Suriye) göç edişlerine kadar, aktif olarak kullanılmıştır.
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, 1924 yılında Tekel idaresi tarafından önce tütün fabrikası
sonra üzüm deposu olarak kullanılır. Kilise, halk tarafından Tekel kelimesinin Fransızca
karşılığı olan Regie (Reji)'den dolayı "Reji Kilisesi" olarak isimlendirilmiştir. Kiliseden
çıkarılan yazılı mezar taşları Urfa Müzesi'nde gönderilmiştir. Kilise, Şanlıurfa Valiliği
tarafından 1998 yılında restore edilerek, 24 Mayıs 2002 tarihinde “Vali Kemalettin
Gazezoğlu Kültür Merkezi” olarak hizmete girmiştir. Bugün hala çeşitli sosyal etkinlikler
için kullanılmaktadır.
Reji Kilisesi
16
Reji Kilisesi İçi
YORGANCI SOKAĞI
Şanlıurfa’nın tarihi dokusunun korunduğu en önemli bölgelerden olan Kültür Adası olarak
tanımlanan tarihi adanın kuzey kesimini oluşturan sokaktır. Batıda Yıldız Meydanı'ndan
başlayıp kuzeye doğru devam ettikten sonra doğuya yönelerek Hüseyin Paşa Sokak ile
birleşen Yorgancı Sokağının en güzel bölümü, Abdülkadir Hakkâri Evinin ve bir kabaltının
yer aldığı bölümdür. Birçok evin restore edildiği bu sokakta bazı evler yöresel kültürün
yaşatıldığı birer konukevine dönüştürülmüştür.
Yorgancı Sokağı
17
YILDIZ SARAYI
Cami-i Kebir Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait sokak batıda Yıldız Meydanı’ndan
başlayıp kuzeye doğru devam ettikten sonra doğuya yönelerek Hüseyin Paşa Sokak ile
birleşen Yorgancı Sokağının en güzel bölümü, Abdülkadir Hakkari Evi’nin ve burada bir
kabaltının yer aldığı orta bölümdür.
Bazalt parke döşeli dar sokağın kesme taştan yüksek duvarlarla sınırlandığı bu
bölümünde Abdülkadir Hakkâri Evinden sokağa taşan konsol ve gönye çıkmalar kabaltı ile
birlikte sokağa güzel bir görünüm kazandırmıştır. Aynı sokakta restore edilerek konukevi
fonksiyonu verilen “Yıldız Sarayı Konukevi”, Urfa’da konukevi ve restaurant olarak hizmet
veren geleneksel Urfa evlerinin en büyüğüdür.
Yıldız Sarayı
ULU CAMİİ
Cami, şehir merkezinde Divanyolu Caddesinde yer alır. Yapım tarihi belirlenemeyen, "Kızıl
Kilise" olarak adlandırılan eski bir kilisenin yerine inşa edilmiştir. Eski yapıya ait avlu
duvarları, sütunlar, sütun başlıkları ve çan kulesi halen mevcuttur. Caminin inşa kitabesi
bulunmamaktadır. Bu yüzden kim tarafından ve ne zaman yapıldığı kesin olarak
bilinmemektedir. 1170-1175 yıllarında Zengiler tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
İslam fetihlerinden sonra, sütunlarda kullanılan kırmızı mermerler ve kilise ile ilişkisinden
dolayı “Mescid ül- Hamra (Kırmızı Mescit)” olarak isimlendirilmiştir. Payeler üzerine
oturan ve her biri çapraz tonozlarla örülü on dört sivri kemerle avluya açılan cemaat yeri
Anadolu'da ilk kez Urfa Ulu Camii'nde bulunmaktadır. Caminin harim kısmında bir kuyu yer
alır.
18
Halk arasındaki bir inanışa göre Hz. İsa’nın, Kral Abgar’a, Havarisi Thomas’la gönderdiği
mendil bu kuyuya bırakılmıştır. Bu nedenle camiinin içindeki kuyunun suyu, şifalı olarak
kabul edilir. Minareye, Cumhuriyet döneminde bir saat eklenerek saat kulesine
dönüştürülmüştür. Minare, aynı zamanda şehrin ilk ve tek saat kulesi görevini de görmektedir.
Ulu Camii
Ulu Camii
 
Alıntıdır
Kaynak : https://www.sanliurfa.bel.tr/icerik/6503/45/eyyubiye
 
kaynak: 2 : https://www.sanliurfa.bel.tr/files/1/5b488da19d1c2.pdf
NOT : ALINTIDIR KOPYALA YAPIŞTIR
 
==Coğrafya==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Eyyübiye" sayfasından alınmıştır