Düşünce tarihi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Dr. Coal (mesaj | katkılar)
{{deneme benzeri}}, {{dipnotsuz}} ve {{ek kaynak gerekli}} etiketi eklendi article (TW)
k düzenlemeler ve imla
2. satır:
{{dipnotsuz|tarih=Haziran 2020}}
{{ek kaynak gerekli|tarih=Haziran 2020}}
Düşünceler farklılıklar göstererek karşımıza çeşitli hallerde çıkar. Bunlar edilgin düşünce, etkin düşünce, sentezci düşünce olarak somut nesnelerin düşünce biçimi şeklinde karşımıza çıkar. Bu düşünce biçimlerini soyut nesnelerin niteliklerini kullanarak oluşturduğumuz düşünce aşamaları ise, ideolojik düşünce, kuramsal düşünce, sistemli düşüncedir. Siyasal Düşünceler Tarihi ilk uygarlıklardan bu yana geçen zaman diliminde insanlık tarihinin düşünsel biçimini incelemiş ve açıklamıştır. Peki ilk insanlık nasıl düşünüyordu?
 
=== 1. Eskitaş Çağında Düşünce Biçimi ===
 
==== a. <u>Somut Düşünüş</u>: ====
Bu çağda insanlar örneğin ormanda yürürken bir aslan görür ve "işte beni yemek isteyecek" derken edilgin düşünce, kendini koruma altına almak için " silah yapmalıyım" diye düşünürken etkin düşünce, bu silahı yapmak için gerekli odun parçalarını ve taşları birleştirmeye çalışması sentezci düşüncedir. Parçalara bölündüğünde farklı düşünce biçimleri olsa da bunların hepsi somut düşünüştür.
 
==== b. <u>Analojik Düşünüş:</u> ====
Ortak özelliği bulunan iki şey arasında bir benzerlik kurmaktır. Basitçe bir örnek vermek gerekirse, bir kompozisyon yazısının giriş bölümünün bel kemiğine benzetilmesi gibi. İlk insanlarda benzetmeci, sınıflandırmacı, simgeci yaklaşımlarla düşünmüşlerdir. Ava giderken doğada gördükleri canlıları ya da etkenleri işaretlerle anlatmaya çalışmışlardır. Yaptıkları bu yöntem simgeci yaklaşımdır. Daha sonra kamp yaşamının ortaya çıkması ile sesli iletişim gelişmiş ve sözlerde birer simge olmuştur. Bunları yaparken doğada gördükleri canlıları taklit etme, işaretlerle onları anımsatma" benzetmeci düşünüşün" temellerini atmıştır. Mesela ava giderken mağara duvarlarına avlamak istedikleri hayvanların ya da canlıların figürlerini resmetmeleri işaretlerle anlatmaya örnek olarak verilebilir. İlkel insan doğada karşısına çıkan nesneleri benzerliklerine ya da farklılıklarına göre sınıflandırarak kavrayabilecek bir yapıya sahiptir. Bu yüzden benzer nesneleri sınıflandırma yoluna gitmiştir.
 
==== c. <u>Sihirsel Düşünüş:</u> ====
İlkellerin sihirsel düşünüş biçimlerine sahip olduklarını görürüz. Sihirsel düşünüş, gerçeklerle değilde gölge nedenlerle ilgilenir. Doğada bulunan hayvan sayısı artırılamazken avlanan hayvan sayısı artırılabilir. İlkellerde ava çıkmadan önce yaptıkları av sihiri töreni ile kendilerini fiziksel ve psikolojik olarak ava hazırlar. Ve tören ile kendilerine olan inançları artarak azim duyguları güçlenir, bu da korkularından arınmalarını sağlar. Yapılan bu sihirsel eylem topluluk üyeleri arasındaki birliktelik duygusunu geliştirir. Kısacası sihirsel düşünüş somut olaylar yanında kendilerini yaşayacakları durum karşısında manevi olarak hazırlamaktır.
 
=== 2. Ortataş Çağında Düşünce Biçimi ===
[[Orta Taş Çağı|Ortataş]] çağı avcı toplayıcılık konusunda insanın düşünüşü [[Eski Taş Çağı|eskitaş]] çağı düşünüşünün ardından kaldığı yerden devam etmiştir. Ortataş çağında düşünüş gelişme göstermiştir. Bunlar ise;
 
==== a. <u>Sorun Çözücü Düşünüş:</u> ====
Bir somut düşünce biçimi olan sentezci düşünüş avlama tekniğinde kullanılmıştır. Avlama sırasında oluşabilecek tehlikelerin önlenmesi için birden çok parçanın bir araya getirilmesiyle oluşan yay araç olarak kullanılmıştır. Oluşabilecek tehlikelere çözüm getirdiği için " sorun çözücü düşünüş" olarak yorumlanabilir. Birden çok parçanın bir araya getirilmesiyle yay oluşturulması ise sentezci düşünüştür.
 
==== b. <u>Totemci Düşünüş:</u> ====
27. satır:
 
==== a. <u>Düşüncenin Odağı İnsan:</u> ====
[[Yeni Taş Çağ|Yenitaş]] çağında üretimi etkileyen doğa güçleri; yer, gök, güne, toprak insanın düşünce konusunu oluşturdu. Bu zaman diliminde insan, olayların neden olduğunu değil, onları kimin yaptığı ile ilgilendi. Doğa güçlerini insan biçiminde düşündükleri için, düşünce odakları da insan olmaya başladı.
 
==== b. <u>İnsan-Bitki Yaşamlarının Benzetilmesi:</u> ====
Üretim beraberinde insanın ilgi alanı hayvanlardan bitkilere kaymıştır. İnsan uzman avcılık zamanlarından yaşamını hayvana benzetirken çiftçilik döneminde bitkilere benzetmeye başlamıştır. Bitkilerin topraktan var olup sonbahar geldiğinde yaşamının bitmesi ile birlikte tohumlarının toprak altında başka bir yaşam bir yaşam sürdükten sonra yeniden doğduğu düşünülmüştür. Bu da insan yaşamına benzetilerek insanında öldükten sonra farklı bir yaşam sürüp yeniden doğacağına inanılmıştır.
 
==== c. <u>Kadınların Önem Kazanması:</u> ====
Üretimle birlikte kadınlar başrol olmaya başlamıştır. Sebebi ise insanlar bu dönemde bitkileri hayvanları ve insanları yaratan irade sahibi kudretli varlığı " ana tanrıça" olarak adlandırmışlardır. Ve adlandırılan bu ana tanrıça kadındır. Her şeyin başı olarak görülür. Çiftçi topluluklarında tanrı birden çok ise baş tanrı, ana tanrıçadır.
 
Kısacası dönemi özetlemek gerekirse yeni taş çağı ilkel topluluktan uygar topluma geçiş çağı olarak adlandırılabilir. Uygar topluma geçiş sırasında tamamen yok olmasa da önemini kaybeden sihirsel düşünüşün yerini dinsel düşünüş alacaktır. Dinsel düşünüşün oluşması ile " yalvarma, yakarma, diz çökme, tapınma" kavramları yöneten ve yönetilen farklılaşmasının ortaya çıktığı eşitsiz, sınıflı uygar toplumlarda görülecektir.
 
Kısacası dönemi özetlemek gerekirse yeni taş çağı ilkel topluluktan uygar topluma geçiş çağı olarak adlandırılabilir. Uygar topluma geçiş sırasında tamamen yok olmasa da önemini kaybeden sihirsel düşünüşün yerini dinsel düşünüş alacaktır. Dinsel düşünüşün oluşması ile " yalvarma, yakarma, diz çökme, tapınma" kavramları yöneten ve yönetilen farklılaşmasının ortaya çıktığı eşitsiz, sınıflı uygar toplumlarda görülecektir.
<br />
 
=== KAYNAKÇA ===