Jeopolitik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Aybeg (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Mertdogancan (mesaj | katkılar)
Yeni bilgiler eklendi.
8. satır:
 
[[Jaque Attali]]'ye göre, 20. yüzyılın başında dünyada jeopolitik güç merkezleri [[Birleşik Krallık]], [[Fransa]], [[Amerika Birleşik Devletleri|ABD]], [[Almanya]] ve [[Rusya]] idi. Oysa 21. yüzyılın başında, bu güç merkezleri ABD, [[Avrupa Birliği|AB]], [[Çin]], Rusya ve [[İslam dünyası]] olabilecektir.<ref>https://www.cografyabilimi.gen.tr/turkiyenin-jeopolitigi/</ref>
 
<br />
 
== Kıtaların ve Okyanusların Önemi ==
Jeopolitik konum, bir yerin kıtalara, okyanuslara ve denizlere göre olan durumudur. Coğrafi gelişmeler sonucu kıtaların, okyanusların ve denizlerin stratejik durumu tarih boyunca değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerin ortaya çıkmasında coğrafi keşifler, siyasi olaylar, teknoloji ve ulaşım alanındaki yenilikler ile doğal kaynakların varlığı gibi faktörler etkili olmuştur. Buradan da anlaşılacağı gibi jeopolitik konumu belirleyen unsur ekonomik gelişmelerdir. Stratejik öneme sahip ticaret yollarının olması, doğal kaynakların zenginliği bir yerin jeopolitik konumunu belirlemede kullanılan kriterlerdir. Bu durum aynı zamanda o yerin siyasi anlamda da değer kazandığının bir göstergesidir.
 
Günümüzdeki çatışma alanlarına baktığımızda bu bölgelerin zengin yer altı kaynaklarına sahip olduğu ve siyasi kargaşaların yaşandığı gözlenmektedir. Geçmişten günümüze gelinceye kadar kıtaların ve okyanusların konumsal öneminde meydana gelen değişiklikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
 
=== a. İpek ve Baharat Yolu ===
Asya kıtası ile Avrupa kıtası arasındaki ticareti sağlayan Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e kadar uzanan Orta Çağ boyunca kullanılan İpek ve Baharat yolu dönemin en önemli bağlantı yolları arasındadır. Avrupalılar için önemli olan ipek, kâğıt, mücevher ve porselen gibi ürünler Çin’de üretilerek İpek yolu üzerinden Anadolu’ya oradan da Avrupa pazarına ulaşmaktaydı. Bunun yanında Hindistan’da üretilen baharatların Avrupalıların sofralarında yer almaya başlamasıyla ulaşımın önemi iyice artmıştır. Bütün bu gelişmeler İpek ve Baharat yolunu elinde tutan devletlere ekonomik anlamda güç kazandırmıştır.
<br />
 
=== b. Coğrafi Keşifler ve Yeni Yollar ===
İpek ve Baharat yolu, Orta Çağ’da Arapların ve Cenevizlilerin hâkimiyetinde iken Yeni Çağ’da '''Osmanlı''' Devleti’nin eline geçmiş ve uzunca bir süre Osmanlının ticari kaynağı olmuştur. Avrupalıların doğu ülkelerindeki zenginliklere sahip olmak için kullandıkları bu güzergâh üzerinden taşınan malların çok el değiştirmesi maliyetleri yükseltiyordu. 15.yy. da Avrupalıların gemicilikte ileri gitmeleri deniz aşırı seyahatlere olan cesaretlerini artırmıştır. Yeni yollar bulma ümidiyle İspanyol ve Portekizli gemiciler mavi sulara açılmıştır.
 
Bu denizcilerden Kristof Kolomb 1492 yılında Atlas Okyanusu’nu geçerek Hint adalarına ulaştığını zannetmiş ancak yıllar sonra Amerigo Vespucci (Amerika Vespuçi) tarafından bulunan bu kara parçasının yeni bir kıta olduğu dünyaya ilan edilmiştir. Aynı yıllarda Bartelemeo Diaz (Bartelmi Diyaz) tarafından Afrika kıtasının güney ucundaki Ümit Burnu’nun bulmasıyla Hint Yarımadası’nın batısına kadar gidilmiştir. 1519 yılında İspanya’dan yola çıkan ünlü denizci Magellan (Macellan) Dünya’nın yuvarlaklığını kanıtlamak için sürekli batıya gitmiş ve Güney Amerika kıtasının güney ucundaki Magellan Boğazı’nı aşarak Büyük Okyanus’a ulaşmış ancak yolda hayatını kaybeden Magellan, arkadaşı Sebastian Del Cano (Sebastiayan del Kano) tarafından seferi tamamlanmış ve Dünya’nın yuvarlaklığı kanıtlanmıştır.
 
==== Coğrafi keşiflerin ortaya çıkardığı sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz: ====
• Yeni kıtalar keşfedilmiş ve yeni ticaret güzergâhları ortaya çıkmıştır.
 
• Akdeniz limanlarının önemi azalmış Atlas Okyanusu’ndaki limanlar önem kazanmıştır.
 
• Asya kıtası cazibesini yitirmiş Amerika kıtası önem kazanmıştır.
 
• İpek ve Baharat yolları eski önemini koruyamamıştır.
<br />
 
=== c. Sömürgecilik Anlayışı ===
Güçlü devletlerin diğer devletler üzerine maddi manevi üstünlük kurarak kontrol altına almaya çalışmasına sömürgecilik anlayışı denir. Coğrafi keşifler sonucu yeni yolların bulunması Avrupalıların Asya kıtasına olan ilgisini azaltmış yeni ticaret yollarına ve kıtalara doğru akınları başlatmıştır. Yeni bulunan bu yerler üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen ülkeler arasında zamanla anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Orta Çağ’ın sonlarında yaşanan bu gelişmeler İspanyollar ve Portekizlileri birbirine düşürmüş, böylece Atlas Okyanusu’nun doğusunu Portekizler, batısını ise İspanyollar alarak ilk sömürge hareketlerini başlatmış oldu. Sonraki yıllarda keşif yapan millet sayısı artınca yeni sömürge arayışları hızlanmıştır.
 
Hollanda, Fransa ve İngiltere’de bu yarışın bir parçası olmuştur. Özellikle İngilizlerin kurduğu büyük sömürge kolonileri sayesinde zenginlikleri artmıştır. Sömürgecilik anlayışı ile Pasifik (Büyük Okyanus) Adaları, Afrika kıtasının güney ve batısı ile Amerika kıtası konumsal açıdan önem kazanmıştır.
<br />
 
=== d. Kanallar ===
Doğal olmayan insanların açtığı su yollarına kanal denir. Kanalların açılması denizlerin, okyanusların ve kıtaların konumunda köklü değişikliklere neden olmuştur. Açılan kanallar sadece ekonomik olarak değil askerî ve siyasi açıdan da son derece önem arz eder. Bu duruma örnek olarak Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı’nı verebiliriz.
 
1869 yılında açılan Süveyş Kanalı, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlar. Kanalın açılması ile Avrupa ve Güney Asya arasındaki su yolu kısalmış, Akdeniz limanları yeniden önem kazanmıştır. 1880 yılında yapımına başlanan Panama Kanalı’nın tamamlanması ise 1914 yılını bulmuştur. Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birbirine bağlayan kanal Orta Amerika’nın en dar yerinde bulunmaktadır. Mühendislik harikası olarak nitelendirilen Panama Kanal’ı havuz sistemi ile çalışmakta ve gemilerin karşıya geçme süresi yaklaşık sekiz saati bulmaktadır. Panama Kanalı’nın açılması ile güneydeki Magellan Boğazı önemini kaybetmiş ve dünya ticaretinin yaklaşık %5’i bu su yolu ile sağlanmaktadır.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.cografyabilimi.gen.tr/kitalarin-ve-okyanuslarin-konumsal-onemi/|başlık=Kıtaların ve Okyanusların Önemi|erişimtarihi=|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref>
<br />
 
== Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve Önemi ==
Bir ülkenin coğrafi özelliklerine göre dünya siyasetindeki yeri ve etkisi siyasi coğrafya tarafından incelenmektedir. Siyasi coğrafyanın bir kolu olan jeopolitik, ülkelerin coğrafi koşullarının ve uluslararası siyasetteki gücünün etkisini inceleyen bilimdir. Buna göre jeopolitik konumu önemli bir güç hâline getiren, ülkenin coğrafi koşullarının uluslararası düzeydeki önemidir. Ülkemiz toprakları, bu yönüyle tarihin her döneminde önemli bir yere sahip olmuştur.
 
Bir ülkenin jeopolitik konumunu belirleyen ögeler; zaman faktörü ile değişen ve değişmeyen özelliklerden oluşmaktadır. Bir ülkenin uluslararası alanda izlediği siyaseti belirleyen faktörler coğrafi konum, coğrafi özellikler, ekonomik, askerî, teknik ve kültürel özelliklerdir.
 
Ülkemiz Orta Kuşak’ta yer alır. Ilıman iklim kuşağının içinde olmasına rağmen yazlar sıcak ve kurak, kışlar sert geçmektedir. Bu durum ülkemizin sahip olduğu yer şekilleri ile yakından ilgilidir. Yüzey şekillerinin bozuk olması kısa mesafede sıcaklık ve nem koşullarının değişmesine neden olmaktadır. İklimsel çeşitlilik ülkede birbirinden farklı tarım ürünün yetişmesine imkân sağlar. Bunlara ek olarak su kaynaklarının bol olması ülkemizin jeopolitik önemini bir kat daha arttırmaktadır. Türkiye, Asya ve Avrupa kıtaları arasında bulunan Karadeniz ve Akdeniz sularını birleştiren iki önemli boğaza sahiptir. İstanbul Boğazı Karadeniz’in serin sularını Marmara Denizi’ne bağlarken; Çanakkale Boğazı Marmara Denizi ile Akdeniz arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Orta Doğu ve Hazar petrollerinin dış pazara taşınmasındaki en kısa yol Türkiye üzerinden geçmektedir. Ülkemizin genç ve dinamik nüfus yapısı, iş gücü ihtiyacının olmaması, askerî alandaki yenilikler ve gücü stratejik konum ile ilgili diğer özellikler arasında sayabiliriz.
<br />
 
==== Geçmişte Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ====
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle önemini tarihin her döneminde korumuş, doğuyla batı arasında bir köprü, bir ulaşım koridoru olmuştur. Anadolu, İlk Çağ’ dan günümüze kadar birçok uygarlığın merkezi olmuş, bu topraklarda Roma, Bizans ve '''Osmanlı''' gibi birçok güçlü devlet kurulmuştur.
 
Osmanlı Devleti’nin dünya jeopolitiğinde önemli bir rol oynamasının en önemli nedenleri; coğrafi konumu ve askeri gücüdür. Osmanlıların Avrupa, Afrika, OrtaDoğu ve Hazar Denizi kıyılarına kadar uzanan geniş bir alanda toprakları bulunmaktaydı. Akdeniz’in büyük bir kısmı ve Karadeniz’in tamamına yakını Osmanlıların denetimindeydi. Bu konumundan dolayı Anadolu, önemli bir yere sahipti. Ayrıca 1517’de Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde halifeliğin Osmanlılara geçmesi Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasında ve diğer ülkeler arasındaki önemini artırmıştır.
 
Osmanlılar Dönemi’nde, Doğu Asya ile Avrupa arasındaki önemli ticaret yolları da Anadolu üzerinden geçmekteydi. Özellikle Avrupa ile Asya arasında karayolu ile yapılan ticaret Anadolu’nun jeopolitik önemini artırmıştır. Bu dönemde Trabzon, İzmir ve İstanbul limanları da jeopolitik bakımdan önemli bir yere sahipti.
 
Cumhuriyet’in ilanıyla Türkiye’nin jeopolitik önemi yeniden artmaya başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı ve daha sonraki yıllarda meydana gelen gelişmeler, özellikle Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki soğuk savaş dönemi ve rekabet Türkiye’nin jeopolitik önemini artırmıştır.
Son otuz yılda yakın çevremizde meydana gelen (Sovyetler Birliği’nin dağılması, Avrupa’da yeni siyasal oluşumlar, Balkanlar ve Orta Doğu’daki önemli değişmeler, Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin bağımsızlığı, hızlı küreselleşme süreci vb.) siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmeler Türkiye’nin jeopolitik konumunda önemli değişikliklere yol açmıştır.<br />
 
==== Türkiye’nin Bugünkü Jeopolitik Konumu ====
Türkiye Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yakın olduğu alanda yer almaktadır. Petrol merkezi olan Orta Doğu jeopolitik bölgesi ile sanayi merkezi olan Avrupa ülkeleri arasındaki en kısa demir ve karayolu Türkiye’den geçmektedir. Bu ülkeler arasındaki transit ticarette ve enerji aktarımında Türkiye’nin önemi büyüktür. Örneğin Hazar jeopolitik bölgesi, petrol ve doğal gaz bakımından çok zengindir. Buradaki doğal gazı Avrupa’ya taşıyacak olan boru hattı Türkiye’den geçecektir. Aynı şekilde Orta Doğu petrolleri ile Hazar Denizi kıyısındaki petrollerin de Türkiye üzerinden taşınması, Türkiye’nin önemini artırmaktadır.
 
Kafkasya ve Orta Asya’ya yönelik trafiğin artmasıyla gündeme gelen Trans Kafkasya Ulaşım Koridoru’nun açılmasında Türkiye anahtar ülkedir. Karadeniz ülkelerini açık denizlere bağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazları her dönemde önemini korumuştur. Coğrafi konumu nedeniyle ülkemiz, '''tarih''' boyunca olduğu gibi gelecekte de ulaşım koridoru olma özelliğini koruyacaktır.
 
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle ticari, ekonomik, askerî ve siyasi çeşitli uluslararası kuruluşlara üyedir. Bu nedenle bulunduğu durumdan dolayı bölgesel ve küresel bir öneme sahiptir. Türkiye, siyasi sorunların sık yaşandığı Orta Doğu ve Kafkas ülkelerine yakındır. Aynı zamanda bir NATO ülkesi olan Türkiye, bu bakımdan da önemli bir alanda bulunmaktadır.
Türkiye ekonomisi giderek gelişmektedir. Genç nüfus oranı fazla olan ülkemiz, bölgedeki siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerde aktif rol alma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle ülkemizin dış politika anlayışı, yer aldığı coğrafyadaki ekonomik, tarihî, kültürel gerçeklere ve Atatürk’ün belirlediği barışçı ilkelere dayanmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk bu konudaki görüşlerini şöyle açıklamıştır: “Türkiye’nin güvenliğini gaye tutan, hiçbir milletin aleyhinde olmayan bir barış istikameti, bizim daima ilkemiz olacaktır.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.cografyabilimi.gen.tr/turkiyenin-jeopolitik-konumu-onemi/|başlık=Türkiyenin Jeopolitik Konumu ve Önemi|erişimtarihi=|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref>
 
== Ayrıca bakınız ==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Jeopolitik" sayfasından alınmıştır