Hilâfetin kaldırılması: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
InternetArchiveBot (mesaj | katkılar)
Rescuing 1 sources and tagging 0 as dead.) #IABot (v2.0
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Tarih bağlantısı düzenleme
76. satır:
* En önemli sebepleri ise halife mevcut oldukça [[Türkiye|Türkiye Cumhuriyeti]]'nde yapılması zorunlu olan sosyal ve laik karakterdeki [[inkılap]]ların yapılamayacağı idi.{{ref|1}}*
=== Hazırlayan hâdiseler ===
Saltanatın kaldırılmasından ve [[VI. Mehmed]]'in (Padişah Vahdettin) [[İstanbul]]'dan ayrılmasından sonra, [[Türkiye Büyük Millet Meclisi|TBMM]]'nin [[18 Kasım]] [[1922]]'de halife seçmiş olduğu [[Abdülmecid Efendi]], eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan güç alan Abdülmecid Efendi de, imzasını [[Halife|Halife-i Müslimin]] ve [[Hadim-ül Haremeyn]] olarak atması kararlaştırılmışken, ileride hanlık iddiasında bulunabileceğine işâret eden ''"[[Abdülmecid Efendi|Halife Abdülmecid]] bin [[Abdülaziz|Abdülaziz Han]]"'' olarak atmaya başladı. İslam âlemi için hazırladığı beyannamenin altına [[İstanbul]] yerine [[Dar-ül Hilafe]] yazmak için ısrar edip [[Cuma selamlığı]]na [[II. Mehmed|Fatih]]'in kıyafeti ve başında sarıkla çıkmak istedi. Yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye, bazı [[İslam]] ülkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri üstüne, [[İslam ülkeleri|İslam dünyası]]nın siyasi bir önderi gibi davranmaya başladı.
 
Bu durumun yeni kurulmuş Cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabileceğini kavrayan [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]], [[İzmir]]'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda düşüncesini açıklayıp, yasanın meclis gündemine getirilmesini kararlaştırdı.
111. satır:
1928'de yapılan bir değişiklikle "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır" ibaresi kaldırılmış; cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin yemin şekli yeniden düzenlenmişti.
 
Devletin tüm inançlara saygılı ve eşit mesafede olması, tüm vatandaşlarının vicdan ve inanç özgürlüğünü tarafsızca koruması, vatandaşlarını dini baskılardan uzak tutması anlamına gelen [[laiklik]], [[5 Şubat]] [[1937]]'de [[Türkiye|Türkiye Cumhuriyeti]]'nin temel ilkelerinden biri olarak Anayasa'da yer aldı ve devlet politikası haline geldi.
{{ayrıca bakınız|Türkiye Cumhuriyeti|Laiklik}}