Egemenlik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Mbaran (mesaj | katkılar)
85.99.76.118 (k - m - e) tarafından yapılan değişiklik geri alınıyor.
Zenci fil (mesaj | katkılar)
konuyla alakasız ve hamasi nitelikteki bölümler çıkarıldı
1. satır:
{{stub}}
{{Düzenle|Temmuz 2007}}
'''Egemenlik''', bir [[Devlet]]'in ülkesi ve uyrukları üzerindeki yetkilerinin tümünü ifade eder. Bir başka deyimle egemenlik, Devlet'i başka tüzel kişiliklerden ve örgütlenme biçimlerinden -- örneğin şirketlerden, derneklerden, kulüplerden, çetelerden, din ve mezhep birliklerinden, feodal bağlılık ve yönetim birimlerinden -- ayıran özelliktir. Egemen olmayan Devlet olmaz; kaynağını Devlet'ten almayan egemenlik de olmaz.
'''Egemenlik''', bir [[millet]]in ve onun [[Tüzel kişilik|tüzel kişiliği]] olan [[devlet]]in yetkilerinin hepsini ifade eder.
 
Fransızca ''souverainité'' (İng: ''sovereignty'') teriminin karşılığı olarak geç dönem Osmanlı Türkçesinde ''hakimiyet'' (Osm: حاكمية) sözcüğü benimsenmiş, 1935 yılı dolayında da bunun Yeni Türkçe karşılığı olarak ''egemenlik'' kabul edilmiştir. [[Türkiye Cumhuriyeti Anayasası]]'na göre: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." (Eski dilde: "Hakimiyet bila kayd ü şart milletindir.")
 
Günümüz Türkçesinde egemenlik, anlam genişlemesiyle, her türlü iktidar ve güç anlamında kullanılmaktadır. (Örnek: X ilinde falan partisi egemendir; Ali Ayşe üzerinde egemenlik kurdu.) Bu maddede, egemenliğin, siyasi teori ve devletler hukukundaki özgün anlamı ele alınacaktır.
==Millî egemenlik (Millî hakimiyet)==
Egemenlik, hiçbir mâna, hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kat’ı mânasıyla millî egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir. Toplumumuzda, devletimizde hürriyet sonsuzdur. Ancak onun hududu, onu sonsuz yapan esasın korunmasıyla mevcut ve çevrilidir.
 
Bir insan, belki kendi arzusuyla şahsî hürriyetini yok etmek ister, fakat bu teşebbüs koca bir milletin hayatına ve hürriyetine zarar verecekse, muazzam ve şerefle dolu bir millet hayatı, bu yüzden sönecekse ve o milletin çocukları ve torunları bu yüzden yok olacaksa bu teşebbüsler hiçbir vakit meşru ve kabule değer olamaz. Ve hele böyle bir hareket hiçbir vakit hürriyet namına müsamaha ile telâkki edilemez.
 
Hiç şüphe yok, devletimizin ebedi müddet yaşaması için, memleketimizin kuvvetlenmesi için, milletimizin refah ve mutluluğu için hayatımız, namusumuz, şerefimiz, geleceğimiz için ve bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet her şeyimiz için mutlaka en kıskanç hislerimizle, bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle millî egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Kuvvet birdir ve o milletindir. Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdurlar.
 
Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddî güçleriyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Millî hayatımız, tarihimiz ve son devirde idare tarzımız, buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda millî güçlerin etken ve millî iradenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî egemenlik...
 
Dünyanın belli başlı milletlerini esaretten kurtarmak için egemenliklerine kavuşturan büyük fikir akımları, köhne müesseselere ümit bağlayanların, çürümüş idare usullerinde kurtuluş kuvveti arayanların amansız düşmanıdır.
 
Arkadaşlar! Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur, diktatör yoktur!Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz.
 
Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdani ve mevcudiyetidir. Egemenliğine doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini pek iyi anlayan ve pek iyi bilen millet, bu mukaddes egemenliğine karşı baş gösterecek her tehlikeyi kahredecektir.Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.Kendilerine bir milletin tadili bırakılan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakikî ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi zabıt ve işgal etmek o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir. Bir milletin ruhu zapdolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Halbuki asırların getirdiği bir millî ruha, hiçbir kuvvet mukavemet edemez. Mahkûm olmak istemeyen bir milleti, esareti altında tutmağa gücü yetecek kadar kuvvetli müstebitler artık dünya yüzünde kalmamıştır.Büyük Millet Meclisi Türk milletinin asırlar süren aramalarının özeti ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun canlı bir timsalidir.
 
Türk milleti mukadderatını Büyük Millet Meclisinin kifayetli ve vatanperver eline tevdi ettiği günden itibaren karanlıkları sıyırıp kaldırmış ve ümitle istikbale yönelmiştir.
 
Yeni Türkiye Hükümetinin öz cevheri millî hâkimiyettir. Milletin kayıtsız ve şartsız hâkimiyetidir.
 
Gerek askerlik, gerekse siyaset hayatımın bütün devir ve safhalarını dolduran mücadelelerimde daima hareket düsturum millî iradeye dayanarak milletin, vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.
 
==İŞTE CUMHURİYET BÖYLE KURULDU==
...Gerek askeri gerekse siyasi hayatımın bütün dönem ve safhalarını işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, milli iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.''
 
Bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir cumhuriyetin kurulmasına giden yolda önemli bir aşamayı daha gerçekleştiren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Meclis'teki ilk konuşmasında mebuslara böyle seslendi.
 
Ata'nın bu sözlerle mebuslara seslendiği Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün 87. yıldönümünü kutluyor. Ankara'da zorlu şartlarda kurulan Millet Meclisi bugünlere kolay gelmedi.
 
==DUALARLA AÇILDI==
22 Nisan 1920'de yapılan çağrı ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü toplandı. O gün, Hacı Bayram Camisi'nde kılınan Cuma namazından sonra topluca meclis binasına gelindi.
 
23 Nisan 1920... Saat 14.00'te merasimle ve dualarla Meclis açıldı. Başkanlığa ilk olarak en yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif Bey getirildi. Bu heyecanlı günü yaşayan bir tanık yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
 
''O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı. Saat ikide birkaç yüz kişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhan'a iniyordu. Bu bir avuç insan, yok edilmek istenen bir ulusu kurtarmak için birleşmişlerdi. Hepsinin ümidi de Mustafa Kemal'de idi.
 
Büyük Millet Meclisi olarak kullanılacak taş binanın pencerelerine ufak bayraklar asılmıştı. Binada başka bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu.
 
Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, mebuslar içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona girdiler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konulmuştu. Oturmak için de okul sıraları dizilmişti. Salonu ısıtmak için bir soba kurulmuştu. Sobada eğri büğrü birkaç boru yükseliyordu. Tavanda da bir gaz lambası sallanıyordu.
 
Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir zat başkanlık kürsüsüne geldi. Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlendi. Meclisin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesi'nden beri geçen olayları açıkladı.
 
Bundan sonra Büyük Millet Meclisi'nin hak ve yetkilerini belirten bir teklifi Meclis'e sundu. Bunun kabul edilmesiyle Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazandı. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçildi. Böylece Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu.''
 
{{politika-taslak}}
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Egemenlik" sayfasından alınmıştır