Hüsn-i hat: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Muhakkik (mesaj | katkılar)
Konuyla ilgili kaynaklar, sanat ansiklopedileri ve tarih kitaplarından faydalanılarak yazı tekrar ele alındı, eski sayfanın dağınık hali düzeltildi vikipedi standartlarına uygun hale getirildi üzerinde araştırılıp geliştirilmeye devam edilecek.
Muhakkik (mesaj | katkılar)
Geliştirmelere devam edildi
2. satır:
'''Hüsn-i Hat''', yada '''Hat sanatı''', ([[Osmanlıca]]: ‏Hüsn-i Hat, <big>حسن</big> hüsn "güzel" + <big>خط</big> hat "yazı") Hat, özellikle İslâm kültüründe, yazı ve güzel yazı (Hüsn-i Hat) mânâlarında kullanılmıştır. Hüsn-i hat, estetik kaidelere bağlı kalarak, ölçülü, güzel yazma san’atıdır; fakat yalnız İslâm yazıları için kullanılan bir tâbirdir. San'atkârına verilen en eski lâkab [[kâtip]], [[muharrir]] ve [[verrak]] kelimeleridir. Takrîben hicri IV. ([[X. yüzyıl|X]]) asırdan sonra [[hattat]] denilmiştir.
 
İslâm milletlerinin müşterek geliştirdikleri ve sanat seviyesine yükselttikleri hat sanatı, [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlıların]] İslâm dünyasında mihver devlet rolünü devralmaları İle [[İstanbul]]'da şah eserlerinişaheserlerini vermiştir. Hat sanatında Amasyalı [[Şeyh Hamdullah]]<nowiki/>ile açılan yeni üslûb dört asır daha Osmanlılar'ın ince sanat mevhumu ve zevkleriyle şekillenerek, [[19. yüzyıl|XIX. asırda]] tekamülünü tamamlamış, milli bir karakter kazanmıştır.<ref>Kalkaşendî, Subbu'l-a'çâ, c. III, s. 20, 21.</ref>
 
== Tarihçe ==
77. satır:
 
Muhyiddin Amâsî, Abdullah Amâsî, Şeyh Hamdullah, oğlu Mustafa Dede, Esedullâh-i Kirmânî'nin talebesi [[Ahmed Karahisari|Ahmed Karahisârî]], [[Bursalı Şerbetcizâde İbrâhim Efendi]], Osmanlı hat mektebinin teşekkülünde büyük hizmetler vermiş üstadlardır.
=== Şeyh Hamdullah Üslûbu ===
[[Dosya:Containing calligraphies ascribed to Şeyh Hamdullah - Murakka (calligraphic album) - Google Art Project (602085).jpg|sol|küçükresim|305x305pik|Şeyh Hamdullah tarafından yapılmış bir eser.]]
[[Dosya:Containing calligraphies ascribed to Şeyh Hamdullah - Murakka (calligraphic album) - Google Art Project (602085).jpg|sol|küçükresim|270x270px|Şeyh Hamdullah tarafından yapılmış bir eser.]]Fâtih devrinde Amasyalı hattatlar tarafından Türk hat san’atına üslûp kazandırma yolundaki gayretlerinin II. Bâyezid zamânında semeresi alınmıştır. II. Bâyezid şehzâdeliğinde yazı hocası olan Şeyh Hamdullâh'ı talebeleriyle Amasya'dan İstanbul'a dâvet etmiş, kendisine sarayda oda ayırmış, timâr vermiş, Mushaf ve kıt'alar yazdırmak sûretiyle hat san'atında Osmanlı üslûbunun doğmasına vesile olmuştur. Şeyh Hamdullah uzun çileli bir çalışma ve tedkik neticesinde yazıda arzuettiği kemâle ermiş, Osmanlı hat mektebinin temelini atmıştır. Açtığı çığır dört asırdır. Bütün İslâm âleminde benimsenmiş, hattatların üstadı kabul edilmiş, Kıbletü'l-küttab nâmiyle yâdedilmiş ve bir buçuk asır süren Yâkut üslûbu sona ermiştir.<ref>Nefeszâde, Gülzâr-1 Savâb; s. 48, 49, 52;
 
== Şeyh Hamdullah üslûbu ==
Fâtih devrinde Amasyalı hattatlar tarafından Türk hat san’atına üslûp kazandırma yolundaki gayretlerinin II. Bâyezid zamânında semeresi alınmıştır. II. Bâyezid şehzâdeliğinde yazı hocası olan Şeyh Hamdullâh'ı talebeleriyle Amasya'dan İstanbul'a dâvet etmiş, kendisine sarayda oda ayırmış, timâr vermiş, Mushaf ve kıt'alar yazdırmak sûretiyle hat san'atında Osmanlı üslûbunun doğmasına vesile olmuştur. Şeyh Hamdullah uzun çileli bir çalışma ve tedkik neticesinde yazıda arzuettiği kemâle ermiş, Osmanlı hat mektebinin temelini atmıştır. Açtığı çığır dört asırdır. Bütün İslâm âleminde benimsenmiş, hattatların üstadı kabul edilmiş, Kıbletü'l-küttab nâmiyle yâdedilmiş ve bir buçuk asır süren Yâkut üslûbu sona ermiştir.<ref>Nefeszâde, Gülzâr-1 Savâb; s. 48, 49, 52;
 
Müstakimzâde, Tuhfe, s. 185, 186;
Satır 91 ⟶ 89:
 
Şeyh Hamdullah'la ilgili daha geniş bilgi için bkz.: Muhittin Serin, Hattat Şeyh Hamdullah, İstanbul 1992</ref>
Şeyh Hamdullah ekolünde, aklâm-ı sittenin bütün nevîlerinde olgunluk çağı idrak edilmiş, Mushaf-ı Şerif, cüz, murakka, kıt'a ve kitaplarda, yeni bir anlayışla hat san'atının en güzel örnekleri verilmiştir. Şeyh'in Topkapı Sarayı Müzesi, Emanet Hazinesi, 2083, 2084, 2086 numaralarda kayıtlı bulunan, aklâm-ı sitte murakka'ları, altı nevî yazıdaki gelişmeyi gösteren en güzel eserleri arasında bulunmaktadır.
 
Şeyh Hamdullah'ın san’at hayâtında, Amasya ve İstanbul olmak üzere iki safha vardır. Yâkut yazı tarzının hâkim olduğu (evâil) gençlik, başlangıç yazılarını Amasya’da, kendi yazı üslûbunu ortaya koyduğu eserlerini ise İstanbul'da vermiş. Şeyh’in başlangıç yazılarından Topkapı Sarayı Müzesi A. 1996 ve Ayasofya 3740 numarada kayıtlı eserleri ile İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi A. 6680 numarada kayıtlı Yâkut Mushafı mukayese edilirse, nesih yazıda üslûb benzerliğini görmek mümkündür. Ayrıca ustalık devrine âit, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi A. 6662 numarada bulunan Kur'ân-ı Kerîm adı geçen eserlerle karşılaştırıldığında, Şeyh ekolünde verdiğimiz mümeyyiz vasıflar nazarı itibâre alınarak tedkik edilirse, kolayca tefrik edilmiş olur.
 
Şeyh Hamdullah ile beraber Mushaf kitâbetinde reyhânî yerine nesih yazı büyük ehemmiyet kazanmış, sahîfe nizâmi, satır araları en güzel ölçülerini bulmuş, Mushaf yazısına zerâfet, sâdelik devamlılık ve sevimlilik getirilmiştir. Şeyh mektebinde nesih yazının insanda hayranlık ve hürmet uyandıracak derecede güzelleşmesi ve kolay okunan bir yazı nevî olması, kitap ve Mushaf-ı Şerif yazısı olarak tercih edilmesine sebep olmuştur. Ayrıca Şeyh mektebinde Mushaf metni bir çeşit yazıyla, nesihle yazılarak, metinde devamlılık ve okumada kolaylık sağlanmış, zamanla muhakkak, reyhânî veyâ aklâm-ı sittenin karışık olarak kullanıldığı Yâkût tertîbi Mushaf kitâbeti terk edilmiş, yerine bütün İslâm dünyâsında Şeyh üslûbu, nesih hatla mushaf yazma geleneği hâkim olmuştur. Eserlerinin ekserîsini murakka ve kıt'a olarak vermiş olan Şeyh Hamdullah koltuklu sülüs nesih kıt'anın Türk zevkine uygun ölçü ve şeklini ortaya koymuştur. Kendinden sonra gelen bütün hattatlar şeyh kıt'alarındaki ebat, şekil, metin hattâ kağıt rengine varıncaya kadar taklit etmişlerdir.
 
Yâkut Musta'sımîden sonra yaygınlaşmaya başlayan güzel yazı albümü, murakka’lar kıt'alardan meydâna gelir. Yazı grubuna ve nev’ine göre, ekseriyâ aklâm-ı sitte murakka’ı, sülüs, nesih murakka'ı, muhakkak reyhânî murakka'ı, tevkî rika' murakka’ı, diye isimlendirilir.
 
Daha ziyâde sülüs nesih yazıların işlendiği ve kullanıldığı Şeyh mektebinde zamanla reyhânî ve tevkî terkedilmiş, muhakkak yazı besmele kitâbetinde, rika’, [[hatt-ı icaze]] adıyla hattat [[Ketebe|ketebelerinde]] ve ilmiye [[İcazet|icazetnâmelerinde]] ve kitapların ferağ sahîfelerinde sınırlı kalmıştır.
 
Yâkutâne yazılardaki durgunluk, Şeyh tavrında harflerin tenâsübü, aralıkları, kelimelerin satira oturuş vaziyetleri en güzel şekilde sağlanarak, akıcılık, kıvraklık, sevimlilik ve canlılık getirilmek sûretiyle ortadan kaldırılmıştır. Kanûnî devrinde hattin güneşi olarak kabul edilen Ahmed Karahisârî istisnâ edilirse, Yâkut üslûbu Şeyh mektebi karşısında devrini tamamlamış bulunuyordu. Bütün hattatlar Şeyh gibi Şeyh vâdîsinde yazmaya gayret etmişler, bu vâdîde başarılı olan hattatlara, “''Şeyh gibi yazdı''” demişlerdir.
 
Şeyh Hamdullah etrafında teşekkül eden Osmanlı Hat Ekolü Şeyh'in oğlu Mustafa Dede (ö. 945/1538) Damadı Şükrullah Halife ve elliye varan üstad seviyesinde talebeleriyle devam etmiştir. Şeyh mektebi daha sonra Saray ve Osmanlı münevverinin destek, teşvik ve sanat zevkiyle; [[Derviş Mehmed b. Şükrullah]] (988/1580), [[Hasan b. Hamza Üsküdârî]] (1023/1614), [[Hâlid Erzurûmî]] (1040/1630), [[Derviş Ali (Büyük)|Derviş Ali]] (1084/1673), [[Mustafa Suyolcuzâde]] (1097/1685), [[Hâfız Osman]] (1110/1698), [[Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi|Seyyid Abdullah]] (1144/1731), [[Hoca Mehmed Râsim]] (1169/1755) Efendi gibi meşhur hattatlar elinde devir devir işlenerek yeni tarz ve şîveler kazanmış, canlı tutulmuştur.
[[Dosya:Hafız osman.png|sol|küçükresim|267x267pik|Hâfız Osman tarafından yazılmış bir Hüsn-i Hat (Muhakkak, Nesih) ]]
 
=== Hafız Osman, Mustafa Rakım ve Şevki Efendi Üslûpları ===
[[17. yüzyıl|XVII. asrın]] ikinci yarısında Hafız Osman (ö. 1110/1698) Şeyh Hamdullah'ın yazıları üzerinde yaptığı estetik değerlendirme ile yeni bir üslûp ortaya koymuştur. Hat sanatında açtığı bu yeni yol devrinin bütün hattatlarıni tesiri altında bıraktığı gibi asırlarca İslâm dünyasında hakim ve ideal üslûp olarak tesirini sürdürmüştür.
 
İlk defa Hilye-i Şerif terkip (kompoze) eden Hafız Osman altı çeşit yazıda sayısız murakkâ , levhalar, enam, Delâilü'l-hayrât ve yirmi beş Mushaf-ı Şerif yazmıştır. Bu mushaflardan bazıları okunuşundaki rahatlık ve kolaylık sebebiyle basılarak İslâm dünyasına yayılmış ve çok rağbet görmüştür."<ref>Müstakimzâde, Tuhfe, s. 301;
 
Suyolcuzâde, Devhatü'l-Küttab, s. 36, 37;
 
Habib, Hat ve Hattatan, s. 121, 123;
 
Kemal Çığ, Hafız Osman, İstanbul 1948;
 
Mehmed Süreyya, Sicil, c. III, s. 421, 422; Mecmûa, TSMK, H. nr.1565;
 
Mecmlla, Köprülü Ktp., Âsım Bey, nr. 713;
 
Mehmed Zihnî, Meşâhirü'n-nisa, İstanbul 1294, c. I, s. 96;
 
İbn Sa'd, Tabakât, c. I, s. 230231;
 
Tirmizî, es-Şemâilü'l-Muhammediyye, Beyrut 1985; Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, İstanbul 1999, s. 115-122. </ref>
 
İsmail Zühdî (ö. 1221/1806) ve kardeşi [[Mustafa Rakım Efendi|Mustafa Rakım]] (ö. 1241/1826) Hafız Osman'ın yazılarindan ilham alarak altı çeşit yazıda bilhassa celi sülüste gerek harf gerekse kompozisyon bakımından büyük bir başarı sağladı. Yeni bir hat üslûbunun sahibi oldu. Padişah tuğralarıni islah ederek en güzel nisbet ve kaideleri ortaya koydu.<ref>İbnülemin, Son Hattatlar, s. 273-289; Habib, Hat ve Hattâtân, s. 165, 166;
 
A. Süheyl Ünver, Hattat Mustafa Râkım Efendi, İstanbul 1953;
 
Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, s. 133-138. İbnülemin, Son Hattatlar, s. 359;
 
Uğur Derman, Hattat Sâmi Efendi, İstanbul 1962, Habib, Hat ve Hattâtân, s. 180.</ref>
 
Celî sülüs'te Rakım mektebi, [[Sami Efendi|Sâmi Efendi]] (ö. 1912) ile yeni bir şîve kazanarak ve güzelleşerek devam etti.<ref>İbnülemin, Son Hattatlar, s. 359;
 
Uğur Derman, Hattat Sâmi Efendi, İstanbul 1962, Habib, Hat ve Hattâtân, s. 180. </ref> Bu üslûp [[Çarşambalı Arif Bey]], [[Mehmed Nazif Bey]], [[Ömer Vasfi]], [[Serneyzen Mehmed Emîn Yazıcı]], [[İsmail Hakkı Altunbezer]], [[Macit Ayral]], [[Mustafa Halim]] ve [[Hamid Aytaç|Hamit Aytaç]] gibi büyük celi üstadları tarafından temsil edilerek Osmanlı hat sanatının şaheserleri verilmiştir.
 
Rakım üslûbu, muasırları arasında yayılırken [[Mahmud Celaleddin]] (ö. 1245/1829) Rakım üslûbu karşısında farklı bir üslûp açtı. Ancak keskin, sert ve donuk duran yazı husûsiyetleriyle bu ekol bir müddet devam ettikten sonra terkedildi.Bestekâr, hattat [[Kazasker Mustafa İzzet Efendi]] (ö. 1876),<ref>İbnülemin, Son Hattatlar, s. 158-166;
 
A. Süheyl Ünver, Hattat Mustafa İzzet ve Eserleri, İstanbul 1953; Ahmed Ataullah, Atâ Târîhi, İstanbul 1291, c. III, s. 16;
 
Uğur Derman, Türk Hat San'atının Şaheserleri s. 28;
 
İbnülemin, Hoş Sada, İstanbul 1958, s. 225;
 
Yılmaz Öztuna, Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi, c. II, s. 48, 49;
 
Abdurrahman Şeref, Târih Musâhebeleri, s. 314-318;
 
Letâif-i Enderun, s. 189, 278, 465;
 
Mehmed Süreyyâ, Sicil, s. 462, 463;
 
Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri, c. II, s. 329, 330;
 
Habib, Hat ve Hattâtân, s. 155-176;
 
Fâik Reşad, “Kazasker Mustafa İzzet Efendi” Hazine-i Fünûn, İstanbul 1313, S. 11, s. 93;
 
Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, s. 140-146.</ref> talebesi [[Mehmed Şefik Bey]],<ref>İbnülemin, Son Hattâtlar, s. 388;
 
A. Süheyl Ünver, Hattat Şefik Bey, İstanbul 1956;
 
Habib, Hat ve Hattâtan, s. 177;
 
Mehmed Süreyyâ, Sicil, c. III, s. 153.</ref> [[Abdullah Zühdî Efendi]], [[Çırçırlı Ali Efendi]], [[Muhsinzade Abdullah Hamdi Bey]] gibi üstadlar Hafız Osman ve Mahmud Celaleddin karşımı bir üslûpta yazmışlardır. Kayışzâde Hafız Osman (ö. 1894), ve Hasan Rıza Efendi, Kazasker tavrını devam ettiren, Kur'ân-ı Kerîm yazmada meşhur hattatlardandır.
 
Hafız Osman ve Rakım üslûbunun en güzel taraflarını alarak yeni bir üslûbun sahibi olan [[Hattat Şevkî Efendi|Şevki Efendi]] (ö. 1887) sülüs nesih yazılarını en mükemmel seviyede yazmayı başardı.<ref>İbnülemin, Son Hattâtlar, s. 401;
 
Süheyl Ünver, Hattat Mehmed Şevki, İstanbul 1953;
 
Muhittin Serin, Şevki Efendi Sülüs Nesib Meşk Murakkai, İstanbul 1996.</ref> Talebesi [[Bakkal Arif]] ve Fehmi Efendi, [[Kamil Akdik|Hacı Kâmil Akdik]] bu üslûbu takip eden üstadlardır. Bakkal Arif Efendi'nin talebesi [[Şeyh Mehmed Azîz er-Rifaî]], Şevkî Efendi üslûbunu Türkiye'de ve on iki yıl kaldığı Kâhire'de Tahsinü'l-Hututi'l-Arabiyye medreselerini İslâm ülkelerinden gelen genç nesillere öğretti. Bugün Arap dünyasındaki hattatlar dolayısıyla Aziz Efendi'nin talebeleri sayılır.<ref>Aziz Efendi Dosyası, Süleymaniye Ktp., Süheyl Ünver, nr. 37;
 
Azif Efendi Evrâkı, Kubbealtı Kültür ve San'at Vakfı, Ekrem Hakkı Ayverdi Koleksiyonu;
 
Sicil Defteri, İstanbul Müftülüğü, Şer'iyye Sicilleri Arşivi, nr. 39, s. 50; Hattat Aziz Efendi Dosyası, Dîvan Edebiyâtı Müzesi, Revnakoğlu Arşivi, nr. B 41;
 
Yazma Eserler Defteri, İstanbul Türk-İslâm Eserleri Müzesi, nr. 10;
 
Defteru Sicilli’l-fünûni'l-cemîle, Kahire Darü'lKütübi'l-kavmiyye, nr. 807, 814;
 
İlmiyye Salnâmesi, s. 147; Tâhir elKürdî, Târîbu'l-batti'l'Arabî, Riyad 1939, s. 431;
 
Beyânî, Hoşnüvîsân, c. IV, s. 1184; Habîbullah Fezâilî, Atlas-2 Hat, İsfahan 1362, s. 341-342;
 
Nâci Zeynüddin, Musavver hattü'l-'Arabî, Bağdad 1968, s. 161, 165, 167;
 
İbnülemin, Son Hattatlar, s. 68-72;
 
Sâmiha Ayverdi, İbrâhim Efendi Konağı, İstanbul 1973, s. 127-133;
 
Hasan al-Mas'ûd, Calligraphie Arabe Vwante, Paris 1981, s. 88;
 
Yahyâ Sellûm el-Abbâsî, Hattü'l-'Arabî, Bağdad 1984, s. 143;
 
A. Schimmel, Calligraphy and Islamic Culture, New-York 1984, s. 48;
 
Muhittin Serin, Hattat Aziz Efendi, İstanbul 1988;
 
"İnayeti celâleti'l-melik bi'l-hatti'l-cemîl", en-Nilü'l-musavver, S. 227, Kahire 1342/1923, s. 16; Muhammed Bey Kemâl, “Me'âsirü'l-mülûk mülakü'l. me'âsir", a.e., S. 228 (1342/1923), s. 10-11;
 
Mecelletü Medreseti tahsinil. butîti'l-melekiyye, I, Kâhire 1362/1943, s. 22; “Aziz Efendi", İst. A. III 1707.</ref>
[[Dosya:Mehmed Esad Yesari.png|küçükresim|429x429pik|Mehmed Es’ad Yesârî'nin Nesta'lik kıt'ası.]]
 
=== Osmanlılarda Aklam-ı sitte haricinde gelişen hat çeşitleri ve üslûplar ===
 
==== Osmanlı Nesta'lîk üslûbu: ====
İran'da nesta’lîk yazının bütün hususiyetleriyle şekillenmesine müteâkip kütüphânelerde mevcut eserlerden anlaşıldığına göre İstanbul'un ilim muhitlerinde de bu yazı tarzı kullanılmaya başlanmıştır. Târihin kaydettiği ilim ve san'at sâhasında görülen böyle hamleler siyasî sınırları önüne geçilmez bir zorlayışla aşan bir kültür hâdiseşidir. Bu sebeble komşu ve akraba san’atının İstanbul'da yeni bir gelişme zemîni bulması çok tabiîdir.
 
Osmanlılar'da İran, [[Azerbaycan]], [[Akkoyunlular|Akkoyunlu]] ve [[Karakoyunlular]]'la olan siyâsî münâsebetleri, ayrıca Iran kültür ve san'at muhitleriyle olan yakın alakaları nesta'lîk yazının İstanbul'da öğrenilmesi ve yayılmasına zemin ve imkân hazırlamıştır. İlmî, edebî, hikemî ve dînî yazma eserlerin murakka’ların elden ele dolaşması, alınıp satılması, istinsah edilmesi İslâm milletleri arasındaki bu fikir alış verişini, kültür ve medeniyet yarışını, akışını hızlandırmış, canlandırmış; müşterek bediî zevkin gelişmesine vesîle olmuştur.
 
Nesta'lîk yazı İstanbul'un fethinden sonra Osmanlı meşihat dâiresi ve İlmiye sınıfının resmî yazısı olmuş; muhasebât, vesîkalar, kayıtlar, edebî eserler bilhassa divanlar, şiirler nesta'lîk ve incesi (hatt-i kitâbet) ile yazılmistir. [[18. yüzyıl|XVIII. asırdan]] itibâren mîmârî eserlerin kitâbelerinde mezar taşlarında Türkçe ve Farsça metinlerin yazılmasında celî nesta'lîk yazı celî sülüse tercih edilmiştir.“<ref>Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, s. 240.</ref>
 
Osmanlı nesta’lîki XVII. asırdan sonra İmad mektebinin tesiri ile yeni bir safhaya girmiş, İmad'ın yazıları Türk nesta’lik üslûbunun müessisi Yesârî'ye kadar örnek alınmıştır. İmad üslûbunun İstanbul'da tanınması ve yayılmasında öncülük edenlerin başında talebesi [[Derviş Abdî Mevlevî]] gelir. Osmanlı hattatları arasında [[Ahmed Siyâhî]], [[Durmuşzâde Ahmed Efendi]], [[Abdülbâkî Arif Efendi]], [[Hekimbaşı Kâtipzâde Mehmed Refiz]], [[Şeyhülislam Veliyüddin Efendi]] gibi İmâd-ı Rum ünvanını alarak nesta’lîki İmad kudretinde yazan hattatlar yetişmiştir. Osmanlı hattatları sülüs, nesih ve celîde olduğu gibi nesta’lîk ve bahusus celisinde de diğer milletlere öncülük etmişlerdir. Yalnız ince nesta’likte İran hattatları dâima üstünlük sağlamışlardır.
[[Dosya:Yeserizade Hilye-i Şerif.png|sol|küçükresim|Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi - Hilye-i Şerif]]
[[Yesârî Mehmet Efendi]] (ö. 1798), Îran asıllı nestâlîk hattını millîleştirmiştir. Böylece Îran nesta’lîki yanında, bâzı husûsiyetleriyle ayrı bir Türk nesta'lîk mektebinin doğmasına sebep olmuştur. Yesârî'nin yazılarında şekillerin tenâsübü, sükûn ve muvâzeneyi ifâde eder. Yesârî'de yazı öyle esaslı kaidelere oturmuştur ki, diğer hattatların üslûbundan hemen farkedilir.<ref>Müstakimzâde, Tuhfe, s. 717; İbnülemin, Son Hattatlar, s. 535;
 
Uğur Derman, Türk Hat San'atının Şaheserleri, s. 19.</ref> Oğlu Yesârîzâde,<ref>İbnülemin, Son Hattatlar, s. 567; İ. Hakkı Baltacıoğlu, Türklerde Yazı San'ati, s. 60-65;
 
Uğur Derman, Türk Hat San'atının Şaheserleri, s. 31;
 
Ali Alparslan, Ünlü Türk Hattatları, s. 110-128;
 
Abdurrahman Şeref, Târîh Musahabeleri, s. 314;
 
Beyânî, Hoşnüvîsân, c. II, III, s. 907, 908.</ref> Yesârî ekolünün büyük üstâdıdır. Râkım Efendi'nin sülüs-celîsinde yaptığı yeniliği Yesârîzâde nestaʼlîk hattında yapmıştır. İri bünyeli nesta’lîk yazılarında harflerin incelik ve kalınlıkları, bağlantıları ve boyları, kaidelere oturmuş; nisbetler ve satir nizamı en güzel şekilde sağlanmıştır. Nihâyet Türk nesta'lîki, [[Ali Haydar Sâmî Efendi]] gibi bir üstâdın elinde son şeklini almıştır. Talebeleri [[Ömer Vasfî]], Nazif, [[Necmeddin Okyay]], [[Hulûsî Efendi]], [[Hafız Kemal Batanay]] Sâmî Efendi yolunda hizmet etmiş; Türk san'at dünyâsına ölümsüz eserler kazandırmışlardır.
 
Nesta'lîk bünyesinin en mühim unsurlarından biri, eğri çizgilerdir. Yer yer incelip kalınlaşan harfler ve bağlantıları, canlılık, akıcılık verir. Sülüs yazıdaki metânet, ihtişam ve [[Tezyîn|tezyînî]] husûsiyetler nesta’líkte görülmez. Her türlü hareke ve tezyînat külfetinden kurtulmuş, sâde, çıplak, asılıp duran son derece ölçülü çanaklar, uzayıp giden keşideler (çekilişler) melekleşmiş, zengin şark rûhunun tecellîsi olarak görünürler.
[[Dosya:Tughra Suleiman.jpg|küçükresim|393x393pik|Kanunî Tuğrası ve divanî hat]]
 
==== Dîvânî: ====
Osmanlı Devleti'nin resmî hattıdır. [[Ferman|Pâdişah fermanları]], [[Menşur|menşurları]], şikâyet, [[mühimme]] ve ahkâm defterleri devletin resmî kararları Dîvân-ı Hümâyun'da bu yazı ile yazılmıştır. Bu sebeple buna “''dîvâna mensub''” mânâsına gelen dîvânî adı verilmiştir.
 
Tevkî ve tâ’lik husûsiyetleri taşıyan dîvânî, Türkler tarafından geliştirilmiş bir yazıdır. Ta'lîk yazının tesîri daha bârizdir. Osmanlı Türk Devleti'nin kurduğu nizâmın kuvvet, ihtişam, asâlet, ulviyet ve azametini sembolize eder. Dîvânî yazıda dik hatların sola doğru yükselerek meydana getirdiği cereyan, harflerin iç içe, yer yer büyüklük ifâdesiyle kıvrılıp mübâlağlı bir şekilde uzaması ile doğan estetik bu yazının en bâriz karakterlerindendir. Başındaki tuğrâ ile fermanların aldığı şekil karşısında, devletin hüküm ve irâdesini görmemek mümkün değildir. Padişah ferman ve menşurlarındaki ehemmiyet ancak böyle ifade edilebilirdi.
 
Türkler, dîvânîyi Selçuklular devrinden îtibâren kullanmaya başlamışlardır. Ancak bu devre âit elde bulunan yazılar dîvânînin gelişmemiş nümûneleridir. Fâtih devrinde diğer İslâm yazıları gibi dîvânî de ehemmiyet kazanmış, islâh edilmiştir. Osmanlı hattatları dîvânî hattinda Îran üslûbunu tamamiyle değiştirerek okunması ve yazılması kolay, göze hoş gelir bir şekle sokmuşlardır. Bunlar içinde en meşhûru Matrakçı Nasuh'tur. Fâtih devri ricâlinden Tâcüddin, yaptığı bâzı islâhatla dîvânî hattının bugünkü şeklinin vâzı olarak kabûl edilir.
 
Dîvânînin, basitleşmiş dîvânî kırması ile daha gelişmiş dîvânî celîsi çeşitleri vardır.
 
Pâdişah irâdeleri altında yazanın imzâsı olmadığı için bu yazının gelişmesine hizmet eden hattatlar hakkında teferruatlı bilgimiz yoktur. Yalnız XX. asrin başlarında bilinen en güzel dîvânî yazan hattatlarımız arasinda Sâmî, Nâsih, Hacı Kâmil, Recâî ve Aziz Efendi'ler ile Hakkı, Ferid ve Süreyyâ Bey'ler meşhurdurlar.?!
 
==== Tuğra: ====
Türkçe bir kelime olan tuğrag, tuğ (Arapça, tevki' ve alâmet, Farsça, nişan) içinde pâdişâhın ismi yazılı husûsî bir şekildir. Sud eller begge, Ferman, berat, hüküm, nâme, emir gibi pâdişâha âit belgeler ile sikkeler, resmî evrak ve âbideler, kontrol damgası olarak altın ve gümüş işler üzerinde yer alır.
 
Siputes subegovina Osmanlı pâdişahlarına âit en eski örneği basit hatlardan meydana gelen Sultan Orhan tuğrasıdır. Zamanla şekil bakımından gelişen tuğra, XVI. asırda tezhipli, güzel örneklerini vermiş nihâyet III. Selim'den sonra Mustafa Râkım'la yeni bir üslûp kazanmış, Sâmi Efendi ile en güzel estetik ölçülerini bulmuştur.
 
Tuğra, pâdişah ve babasının adının bulunduğu kürsü (sere), iç ve dış beyza (beyze), tuğ, kol ve hançerler, aşağı doğru kıvrılarak inen zülfe gibi kısımlardan teşekkül eder. Pâdişâha ait, devleti temsil eden bu husûsî şekil içinde tarîkat büyüklerinin isimleri ile âyet ve hadisler de yazılmıştır.
 
==== Rik'a: ====
Sözlükte “kâğıt parçası fiş, mektup” gibi mânâlara gelen rik'a (ruk’a), süratli ve kolay yazma ihtiyacı ile Dîvân-ı Hümayun'da doğup XIX. asrın başlarında Bâb-ı Âlî kalemlerinde geliştirilen divânî karakterinde bir yazı çeşididir. Osmanlılardan daha çok günlük hayatta, mektuplarda, resmi yazılarda kullanılan rik'a yazısı arap memleketlerinde de benimsenmiş ve yayılmıştır. Hâlâ İslâm âleminde en çok kullanılan bir yazıdır. İlk örnekleri, Bâb-ı Âlî memurlarından Mümtaz Efendi (1810-1871) tarafından geliştirilen üslûptur. Buna eski rik'a veya yazıldığı yere izâfeten Bâb-ı Âlî rik’ası da da nilmiştir. Bu üslupta dîvânî yazıdaki teferruật ortadan kaldırılmış, kalemin tabîatına uygun, süratli ve kolay yazma ihtiyâcını karşıladığı için harf bünyeleri basitlesmiş; fe, kaf, mim, vav gibi harflerin başları ufalmış, sin, sın. harflerinin dişleri yok olmuştur. Sola doğru dik ve köseli çizgiler, kelimelerin satırlara meylederek yaptıkları akıcılık, bu yazı çeşidinin karakteristik husûsiyetlerindendir. Rik’a’nın, kaideleri kırılarak yazılan şekline rika kırması denilir.
 
Diğeri Mümtaz Efendi’den sonra Galatasaray Sultânîsi hüsn-i hat muallimi Rehber-i Sıbyan ve Hutut-1 Osmâniyye adlı meşk mecmûalarının müellefi İzzet Efendi (ö. 1320/1903)'nin üslûbudur. Rik’a yazısı bu üslûpta kat’î ölçüler ve nisbet lerle san'at yazısı hâline esi Sofu Mehmet Efendi'nin rîka satırları. gelmiştir. Bu tarzın yayılmasından sonra Mümtaz Efendi rik’ası unutulmuş, hattatlar İzzet Efendi üslûbunda yazmışlardır. İzzet Efendi'nin talebesi Mehmed Hamdi Efendi çok zarif rik’a yazan hattatlardandır. İbnülemin Son Hattatlar isimli eserinde bazı meşhur rik’a hattatlarına bir bölüm ayırarak biyografilerini kaydetmiştir.“
 
==== Siyâkat: ====
Abbasîler'den İran yoluyla Selçuklulara, Selçuklulardan Osmanlı'lara geçtiği ileri sürülen siyâkat resmî ve mâlî kayıtlarda şifre gibi kullanılmış arşiv yazilarındandır. İbni Bibi (M. Th. Houtsma baskısı, Tevârîh-i Âl-i Selçuk, s. 253)'de geçen bir manzûmede siyâkat ve rakamlarının Selçuklular'da kullanıldığını anlıyoruz. Sâdece Selçuklular’da değil muâsır diğer Türk devletlerinde de resmî devlet kayıtlarında bu çeşit yazı kullanilmıştır. Tek bir örneği olmayan siyâkatın her devre ve hattata göre değişik husûsiyetleri vardır. Siyâkat harfleri diğer yazıların harflerinden ayrı bir şekilde olmakla berâber, yerine göre nesih-kırması, nesta'lîk-kırması, incedîvânî, rik'a kırması hatta kûfî hurdesi gibi bâzı yazılarin harfleri karıştırılarak yazılmıştır (M. Yazır, Siyâkat Yazası, 5). Son devir siyâkatinin rik’aya yakın bir surette
 
 
Satır 99 ⟶ 262:
[[Dosya:Ottoman Calligraphers tools.png|küçükresim|337x337pik|18.,19. yüzyıl Osmanlı hat takımı; Mühre, kalemtraş, Makas, Makta ve cımbız.]]
<br />
{{İslam sanatı |durum=expanded}}
{{Osmanlı konuları}}
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
Satır 107 ⟶ 272:
* [http://international.loc.gov/intldl/apochtml/apochome.html Library of Congress'deki Hat Koleksyonu] {{İng}}
* [http://international.loc.gov/intldl/apochtml/apocottoman.html Ottoman Calligraphers and Their Works] {{İng}}
{{İslam sanatı |durum=expanded}}
{{Osmanlı konuları}}
 
[[Kategori:İslam hat sanatı| ]]
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Hüsn-i_hat" sayfasından alınmıştır