Kösedağ Muharebesi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme, yazış şekli: ard arda → art arda (3) AWB ile
düzeltme AWB ile
60. satır:
II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bir başka sorunu, ikta askerlerinin babasının zehirlenmesinden onu sorumlu görmeleri ve bu yüzden tahta geçmesini gizli bir kızgınlıkla karşılamış olmalarıdır.<ref name="sk69">Salim Koca, sh.: 69</ref> Sadece ikta askerleri değil Anadolu [[Ahi]]leri arasında da Gıyaseddin Keyhüsrev’e karşı bir husumetin geliştiği anlatılmaktadır. Anadolu’da ahiliğin yayılması için hatırı sayılır çaba gösteren Alaeddin Keyhüsrev’e büyük saygı duyan ahiler, ölümünden Gıyaseddin Keyhüsrev’in sorumluluğu olduğunu düşünmektedirler. Bu husumet çeşitli şekillerde ortaya konulmuş olmalı ki Gıyaseddin Keyhüsrev ve Sadeddin Köpek, sayıca hiç de az görülemeyecek kadar ahiyi, bunun yanında aynı şekilde mevcut saltanata karşı olduklarını düşündükleri Türkmeni öldürtmüş, ele başı olarak gördüklerini tutuklatmıştılar. Hapse atılanlar arasında [[Ahi Evran]]’da vardır. Ahi Evran, Sultan’ın ölümünden sonra saltanat naibi olarak devlet yönetiminde güç kazanan [[Celâleddin Karatay]] tarafından, hapisteki tüm ahilerle birlikte serbest bırakılana kadar beş yıl kadar zindanda kalmıştır.<ref>Harun Yıldız, [ Hacı Bektaş Veli ile Ahi Evran İlişkisi] sh.: 196</ref><ref>Buket Yaşa Şahin, sh.: 65</ref>
 
Dışarıda ise Moğollar gözünde güç dengesi değerlendirmesi birden bire değişmiştir. Kısa süre öncesine kadar Moğolların Alaeddin Keykubad’dan çekindikleri, bu yüzden Anadolu’ya saldırmaktan kaçındıkları, anlaşılmaktadır. Sultanın ölüm haberi alındığında Moğol komutanların büyük sevinç duyduğu, Çormagon Noyan ve Baycu Noyan’ın “Demir Sultan gitti, artık devlet ve devir sizindir, yürüyün” dedikleri kaydedilmiştir. Anadolu Selçuklu için Alaeddin Keykubad’ın ölümünden daha da kötüsü Gıyaseddin Keyhüsrev gibi beceriksiz bir sultanın tahta geçmesidir. Devletinin sadece düşmanlarının gözünde değil, bağlı devletler ve müttefiklerinin gözünde de itibar kaybettiği görülmektedir. Kösedağ Muharebesi’nin hemen öncesinde, büyük paralar ve arazi gönderilerek tabi ve müttefik devletlerden asker olarak destek kuvveti istendiği halde, birin dışında hiç birininhiçbirinin yardımı görülmemiştir. Keyhüsrev’in durumunu izleyen ve yetersizliğini gören civar devlet yöneticilerinin kendisine güven duymadıkları, savaşın sonucu konusunda Anadolu Selçuklu’dan yana kuşkuları olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten, 13 yıl önce [[Yassı Çemen Muharebesi|Yassıçemen Muharebesi]] için askeri destek birlikleri isteyen Alaeddin Keyhüsrev’e istediği birlikler gönderilmişti.<ref>Ahmet Kütük, sh.: 293 dipnot, 295 ve dipnot, 296, 299 dipnot</ref>
Alaeddin Keykubat, [[Harzemşahlar]]’ın çökmesinden sonra kendilerine yurt arayan Harezmli Kıpçaklara iktalar tahsis ederek Anadolu’ya yerleşmelerini sağlamıştı. Ancak I. Alaeddin Keykavus’a bağlılıklarını kendisi ve Sultan için tehlikeli bulan Sadeddin Köpek’in Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev’e Harzemli [[Kayır Han]]’ı tutuklatması, bu yolla ölümüne neden olması, Anadolu’daki Kıpçakların başkaldırmasına, geçtikleri bölgeleri yağmalayarak Güneydoğu Anadolu civarlarına göç etmelerine yol açmıştır. Anadolu Selçuklu ordusunun muhtemel bir destek kuvvetinden yoksun kalması ve göçleri sırasında neden oldukları yıkımlar bir yana bulundukları bölgede [[Babai Ayaklanması]]’nın kitle tabanı içinde yer aldılar. Harezmlilerin verdikleri zarar bununla kalmadı, Urfa, Harran, [[Rakka]], [[Suruç]] ve [[Siverek]]’i kapsayan bölgede mevcut bazı Türkmen kitlelerinin de onlara katılmasıyla başa çıkılması çok zor bir güç haline gelerek hem uluslararası transit ticaret hatları üzerinde kervanlara saldırarak, hem de yerleşimleri yağmalayarak bir yandan Anadolu Selçuklu ekonomisine, diğer yandan devlet gelirlerinde çok büyük payı olan vergi gelirlerine darbe vurdular. Bütün bunlar, Sadeddin Köpek’in, Alaeddin Keykubad’ın kurmuş olduğu ve düzgün işleyen Anadolu Selçuklu – Harezmliler düzenini tahrip etmesinden sonra ve bu nedenle ortaya çıkmıştır. Aynı tarihlerde ortaya çıkan [[Babai Ayaklanması]]’na katılan bu kitleler, Amasya üzerine ilerlerken büyük tahribatlara neden oldular. Devlet, art arda yenilgilerden sonra ancak güçlü Erzurum garnizonunu üzerlerine göndererek ayaklanmayı bastırabilmiştir. Güneydoğu Anadolu’da kalan bir kısım Harzemliler ise tahribata devam etmişlerdir. Sultan, zengin hediyeler göndererek bölgedeki düzeni sağlamaya çalışmışsa bile bu kısa süreli bir durgunluk olmuş, yağmalar yeniden başlayınca üzerlerine ordu gönderip onları sınır ötesine sürmekle asayiş sağlanabilmiştir.<ref>Ahmet Kütük, sh.: 291, 292</ref>
99. satır:
Anadolu Selçuklu kuvvetleri Sivas’a geldiklerinde, 50 bin kişilik asakir-i Etrak (Türk askerler, uçlardan toplanmış Türkmenler) hazırlamış olan [[Ahlat]] hakimi, Şam dolaylarından 20 bin kadar paralı asker toplayan Şemseddin İsfahani ve 3 bin Ermeni ve Frank süvariyle hareket ettiği bildirilen [[Kilikya Ermeni Krallığı]] başkenti Sis (Kozan) hakimi henüz gelmemiştir. Bu yüzden Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev, destek birliklerin gelmesini beklemekle Sivas’ta uzunca bir süre kalmıştı. Bu sürede her gün orduyu denetlemekle birlikte zamanının büyük bölümünü saha oyunları, spor, daha çok da eğlenceyle geçirmekteydi.<ref>Erkan Göksu, sh.: 5, 8</ref> Daha sonra bir savaş meclisi toplamıştır. Yaşını başını almış ve deneyimli, diğer bir anlatımla aşırı temkinli komutanlar, destek kuvvetlerinin beklenmesinin askeri olarak boşuna olduğunu, böylece Moğol ordusunu sınır ötesinde karşılama fırsatının elden kaçtığına, artık saldırgan bir strateji izleme olanağı kalmadığını, ülke topraklarını savunmak için savaş verileceğini söylemişlerdir. Bunun için ise Sivas son derece elverişlidir. Kentin tahkimatına girişilmeliydi. Bu tutum, gelecek 50 bin kişilik destek kuvvetinden daha elverişli bir savaş sağlayacaktır. Diğerleri ise Moğol ordusu halkı katlederken Sivas’ta beklemenin korkaklık olduğunu belirterek onları suçladılar. Sultan ise bir karar veremediği gibi sessiz kalmayı seçti. Sonuç olarak bu savaş meclisinde, ne tarzda hareket edileceği üzerine hiçbir karar alınamamıştır. Savaş meclisinin farklı düşünen iki kutba bölünmesi, aynı zamanda ordunun başkumandanı olan sultanın bu konuda ağırlığını koyamadığı gibi bir karara da varamaması, doğrudan doğruya sultanın hem askeri, hem de yönetsel yetersizliğini ortaya koymaktadır. Bu kurultaydan çok kısa süre sonra sultan orduya hareket emri verdi. Birkaç gün sonra ordu Sivas’tan 80 kilometre daha doğuda, bir yaylada, uzun ve geniş Kösedağ mevkiinde suyu ve otlağı bol olan bir yeri seçerek ordugâh kurdu. Burası askerî bakımdan müdafaası kolay, Moğolların saldırısına imkân vermeyen bir araziydi. Burada da bir süre sonra bir savaş meclisi kuruldu. Yine karar alınamadı.<ref name="eg6"/><ref>Salim Koca, sh.: 56, 57</ref><ref name="öck"/>
 
Kösedağ’daki savaş meclislerinde genç ve deneyimsiz komutanların sözcülüğünü yapan Nizameddin Suhrab, oldu bittiye getirip, Sultan’ın da onayını alarak 20 bin kişilik bir öncü kuvvet teşkil ettiği belirtilmektedir. Bu birlikteki komutanlar Beylerbeyi Gürcüoğlu Zahireddîn, Pervâne Veliyeddîn, Çaşnîgîr Mübarizeddîn Çavlı, Nizameddin Suhrab, Nasuheddin Farsi ve Gürcü Şalueoğlu Fahreddîn olarak verilmektedir.<ref name="Seyhun Şahin, sh.: 411"/><ref>Salim Koca, sh.: 60</ref> Bu kuvvetler içinde Halep’ten gelen 2 bin kişilik kuvvetle 3 bin kişilik Frank paralı askeri vardır. Ermeni tarihçi Hetum’a göre Limniatili John ile Bonifacio de Molinis adlarındaki iki Venedikli komutan emrindeydiler ve hiç birihiçbiri geri dönmemişti.<ref>Erkan Göksu, sh.: 9 dipnot 49</ref>
== Muharebe ==
[[Dosya: Dema çandinê Qopiza Jorîn.jpg|thumb|220px|Günümüzde Kösedağ]]