I. Alâeddin Keykubad: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Makedon (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
düzeltme AWB ile
52. satır:
=== Saltanatı ===
==== Tahta çıkışı ====
Keykavus’un oğlu olmadığından 1220 yılında ölümü üzerine tahta kimin geçeceği konusu ümeranın yapacağı toplantıda çıkacak karara bağlıdır. Bu tarihte taht için Selçuklu soyundan üç aday vardır, Malatya’da Kezirpert kalesinde tutulan Alaeddin Keykubat, Celalüddin Keyferidün bir başka kalede ve amca Muğisüddin Tuğrul Şah ise Erzurum hakimiydi. Yeni sultanın seçimi için toplanan emirler şunlardır, Vezir Mecdeddin Ebubekir, Beylerbeyi Seyfeddîn Ayaba, Emîr-i Âhûr Zeyneddîn Beşâra, Sivas Subaşısı Emîr-i Meclis Mübârizeddîn Behramşâh, Çaşnigir Mübarizüddin Çavlı, Emir-i Ahur Zeynüddin Beşare, Pervane Şerefüddin Mehmed,(<ref name="rt115"/> Şerafettin Muhammed olarak da geçer.<ref>Mustafa Safran, sh.: 98</ref>), Sahib Mecdüddin Abi, Tuğrai Şemsüddin Hamza, Emir-i Arz Nizamüddin Ahmed Münşi-i Arz Şemseddin İsfahani ve Malatya Subaşısı Melikü’l Ümera Bahâeddîn Kutluğca.<ref name="rt115"/><ref>Mustafa Hizmetli, [http://dergipark.gov.tr/download/article-file/396344 “Moğol İstilası Karşısında Abbasi Halifelerinin İslam Birliği Siyaseti”] sh.: 356</ref><ref name="nk147">Nejat Kaymaz, [http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/817/10365.pdf “Anadolu Selçuklu Devletinin İnhitatında İdare Mekanizmasının Rolü”] sh.: 147</ref><ref name="rt115"/> Görüşmelerde vezir ve pervanenin şiddetli karşı çıkmasına rağmen Beylerbeyi ve Emir-i Meclis, Alâeddîn Keykubad’ı “diğerlerine zorla kabul ettirmişlerdir”.<ref name="nk147"/>
 
Yeni hükümdarı tutuklu bulunduğu yerden çıkarıp Konya’ya getirme görevi Seyfeddin Ayaba’ya verildi. Böylece İzzeddin Keykâvus’un yüzüğünü yanına alan Emîr Seyfeddin Ayaba, Alâeddin Keykubâd'ı, tutuklu bulunduğu Kezipert kalesinden çıkararak Sivas'a getirdi. Melik Alâeddin Keykubâd Sivas'ta tahta çıkartıldı. Ardından Konya yolunu tutan Alaeddin Keykubad’a Kayseri, Akşehir ve Konya'da muhteşem karşılama törenleri yapıldı.<ref name=muharrem>{{Web kaynağı | soyadı1 = Kesik | ad1 = Muharrem | başlık = Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Tarihi | url = https://www.academia.edu/9969045/T%C3%BCrkiye_Sel%C3%A7uklular%C4%B1_ve_Anadolu_Beylikleri_Tarihi | website = https://www.academia.edu | yayıncı = İstanbul Üniversitsi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Tarih Lisans Programı ders kitabı | erişimtarihi = 31 Mayıs 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20150528055809/http://www.academia.edu:80/9969045/T%C3%BCrkiye_Sel%C3%A7uklular%C4%B1_ve_Anadolu_Beylikleri_Tarihi | arşivtarihi = 28 Mayıs 2015}}</ref> O tahta çıktığında Abbasi Halifesi [[Nasır (Abbasi)|Nâsır]], İslam filozoflarından [[Şihabeddin Sühreverdî]] ile menşur, hil‘at, çetr ve diğer saltanat alâmetlerini göndererek hükümdarlığını tasdik etmiştir.<ref name=tdv/>
69. satır:
Esasen kendisini tahta çıkaran emirlerin zaten servetleri ve nüfuzları büyüktür. Çok büyük gelir kaynaklarını ellerinde tutmaları sayesinde çok sayıda köleleri ve gulamlardan oluşan maiyet kuvvetleri vardır. Bu maddi güç ve kalabalık maiyetleriyle devlet içinde büyük bir sosyal ve askeri güce sahiptiler. Bu gücün yayılma alanı, kaçınılmaz olarak devlet yönetim mekanizmasında, uzun yıllar boyunca edinilmiş deneyim ve ilişkiler sayesinde onlara geniş bir inisiyatif ve nüfuz vermektedir. Bu ümera içinde gücü ve inisiyatifi en geniş olanın merkez beylerbeyi olan Seyfeddin Ayaba’dır. Sahip olduğu adamlarının sayısı bile Konya sarayınınkinden fazla görünmektedir. Günümüze bu konuda ulaşan bilgi, Konya Sarayı’nda günde 30 koyun kesilirken Emir Seyfedin Ayaba'nın konağında günde 80 koyun kesildiği yönündedir. Kuşkusuz bu rakkamlar, Emir’in maiyetinin, Saray maiyetinden bile çok kalabalık olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak Emir Ayaba ve onunla birlikte hareket eden diğer emirlerin sultan üzerindeki baskısı ağır bir hal almıştır. Emir Ayaba’nın devlet yönetimindeki nüfuzu ve kudreti, sultanınkinin çok üstündedir, tüm önemli devlet meseleleri sultana değil ona sorulmaktadır. Nitekim kısa süre sonra sultan ve ümera arasında gerginlikler ve rahatsızlıklar artmıştır. Emirleri doğrudan doğruya tasfiye edecek gücü olmadığını bilen Alaeddin Keykubat, hiç olmazsa maddi güçlerini zayıflatmak amacıyla olsa gerek, tahta çıktıktan süre sonra başkent Konya, daha sonra da Sivas ve Kayseri surlarının onarılmasını, bunun için gerekecek harcamanın ise emirler tarafından karşılanmasını emretmiştir. Kuşkusuz burada amaç olarak, olası bir Moğol saldırısı karşısında bu kentlerin savunmasını pekiştirmek ileri sürülmektedir. Halbuki bunun ardında, İbn Bibi ve Anonim Selçukname'ye göre emirleri mali yönden zayıflatmak yatıyordu. Bu harcamaların emirlere son derece ağır bir mali yük getirdiğini günümüze ulaşan kaynaklar ifade etmektedir. Amaç her ne olursa olsun, görünüşe göre ümera ile sultan arasındaki iltilafı büyütmekten başka işe yaramamıştır. Alaeddin Keykubat’ın tahta çıkışını izleyen üç yıllık ümera – sultan gergiliğinin bu anında, ümera sultandan kurtulmaya karar vermiştir. Bunun için sultanı bir yolunu bulup derdest etmek, onun yerine kardeşi Celalüddin Keyferidün’u tahta geçirmek planlanmıştır. Ne var ki bu plan Alaeddin Keykubat tarafından öğrenilince, Naib-i Sultan olarak atamış olduğu Hokkabazoğlu Seyfüddin Ebu Bekir, babasının kayınpederi olan Emir [[Manuel Mavrozomes]], sadık adamlarından olan Emir-i Candar Mübarizüddin İsa ve kardeşi ile, söz konusu emirleri tasfiye etmek için bir karşı plan kurmuştur. Ancak o sıralar kışı geçirmek için Antalya’da olduğundan ve yanındaki emirler, Antalya Subaşısı Mübarizüddin Ertokuş’un ümera ile sıkı ilişkide olduğunu, bu komplonun Antalya’da yapılmasının riskli olacağını ileri sürmeleri üzerine plan, baharda Kayseri’ye dönüldüğünde uygulanması için ertelenmiştir.<ref>Alptekin Yavaş, [http://dergipark.gov.tr/download/article-file/157046 “Anadolu Selçuklu Banilerinin Politik Yaşamlarıyla Mimari Faaliyetleri Arasındaki İlişkiler”] sh.: 410 411</ref><ref>Nejdet Kaymaz, sh.: 150 - 152</ref>
 
Alaeddin Keykubat'ın tasfiye etmeyi hesapladığı emirlerden bazıları Seyfeddin Ayaba, Zeyneddin Başare, Mübarezeddin Behramşah ve Bahaeddin Kutluğca gibi emirlerdir.<ref name="rç27-29">Rukiye Çevik, [https://docplayer.biz.tr/51997948-Yuksek-lisans-tezi-t-c-gazi-universitesi-sosyal-bilimler-enstitusu-alaeddin-keykubad-devri-turkiye-selcuklularinda-devlet-ve-sosyal-hayat.html “Alaeddin Keykubat Devri Türkiye Selçuklularında Devlet ve Sosyal Hayat”] sh.: 27 - 29</ref> Anonim Selçukname, öldürülen emirlerin 24 kişi olduğunu belirtmektedir.<ref>İsa Eryılmaz, [http://www.asosjournal.com/Makaleler/909510166_13162%20%C4%B0sa%20ERYILMAZ.pdf “Emir Kemaleddin Kamyar’ın Ahlat ve Çevresindeki Faaliyetleri”] sh.: dipnot 3</ref><ref name="nk150-152"> Nejdet Kaymaz, sh.: 152, 153</ref>
 
Baharda Kayseri’ye dönüldüğünde hazırlık olarak emirlerin saraya muhafızsız ve silahsız gelmeleri kuralı getirilmiştir. Daha sonra sarayda, emirlerin katılacağı bir ziyafet düzenlendi. Ziyafetin sonunda saraydan tek tek ayrılan emirler tutuklanmışlardır. Başta Beylerbeyi Seyfüddin Ayaba olmak üzere bir kısmı idam edildi. Emir-i Ahur Zeynüddin Beşare bir odaya kapatılarak açlıktan ölmeye terk edildi. Diğer emirler zindana atıldılar. Aynı gün Emir Manuel Mavrozomes, Ayaba’dan boşalan merkez beylerbeyi olarak atandı. Ertesi gün, bu emirlerin yakınları olan ikinci dereceden ümera ülkeden sürülmüştür. Bunlar arasından Emir [[Kemalüddin Kamyar]] ile tercüman Kafioğlu Zahirüddin Mansur, daha sonra bağışlanmıştır. Kemalüddin Kamyar, sonradan Alaeddin Keykubat’ın en güvendiği adamlarından biri haline gelmiştir. Devlet ricali emirlerin bu şekilde tasfiyesinin hemen ardından akrabaları, yakınları ve maiyetlerine sıra gelmiş, akrabaları ve diğer yakınları tutuklanmıştır. [[Gulam]]lardan yaşça küçük olanlar taşthanelere gönderilerek eğitimlerine devam ettiler. Yaşça büyük olanlar ise ellerindeki her şey alınarak salıverildiler. Ardından tasfiye edilen emirlerin tüm mal varlıkları hazineye aktarıldı, hazinenin para ve değerli taşlarla dolup taştığı belirtilmektedir.<ref name="nk150-152"/> Bu kıyımdan zarar görmeden kurtulan emirler ise Mübarizüddin Çavlı, Celaleddin Karatay ve Şemseddin Altun Aba gibi gulamlıktan gelme ve gayrımüslim emirlerdir.<ref name="rç27-29"/>