Memlûk Devleti: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k Bağlantı düzeltme
k dil şablonları tek bir modüle aktarılıyor AWB ile
35. satır:
|bayrak_ardıl4 =
|ardıl5 =
|bayrak_ardıl5 =
 
|bayrak = Mameluke Flag.svg
|bayrak_altyazısı =
|bayrak_bağlantısı =
|bayrak_türü =
 
|arma =
|arma_altyazısı =
|arma_bağlantısı =
|sembol_türü =
 
|harita = Mamluk Sultanate of Cairo 1317 AD.jpg
52. satır:
|başkent = [[Kahire]]
|sürgündeki_başkent =
|latd= |latm= |latNS= |longd= |longm= |longEW=
 
|slogan =
 
|ulusal_marş =
|yaygın_diller = [[Arapça]] <small>([[Mısır Arapçası|Mısır]] ve [[Klasik Arapça|Klasik]])</small><br>[[Kumanca]]<br>[[Çerkes dilleri|Çerkesce]]
Satır 77 ⟶ 78:
|vekil_yılları3 =
|vekil_yılları4 =
|vekil_unvanı =
 
|yasama_organı =
Satır 83 ⟶ 84:
|meclis_türü1 =
|meclis2 =
|meclis_türü2 =
 
|istatistik_yılı1 =
Satır 108 ⟶ 109:
 
== Etimoloji ==
Memlûk ({{dil|ar|مملوك}}) kelimesi Arapça meleke ({{dil-|dil_adı=e|ar|ملك}}) fiil kökünden türemiş bir ism-i mefûl olup sözlük anlamı "mâlik olunan şey", "efendisinin temellükü altında bulunan köle" demektir. Bu kelimenin menşesi muhtemel olarak [[Kur'an]]'ın birçok ayetinde geçen ibareler olup burada cins ayırt edilmeksizin kadın-erkek bütün köleler ima edilmektedir. Çeşitli İslâm ülkelerinde memlûk yerine [[gulâm]] ({{dil|ar|غلام}}) ve Kuzey Afrika'daki siyahiler için ise abîd ({{dil|ar|عبيد}}) kelimeleri kullanılmıştır.
 
Memlûk kelimesi zamanla İslâm tarihinde terimsel bir anlam kazanmış ve "harplerde esir düşerek veya tüccarlardan satın alınarak köle yapılan beyaz insan"ı ifade eder olmuştur. Bu anlamı ile memlûk artık "hükümdar veya emirlerin muhafız birliklerinde görev yapan özel ve hukuki bir statüye sahip asker"i ifade etmektedir. Bunların kurdukları devlete de Devletü'l-Memâlîk ({{dil|ar|دولة المماليك}}) yani günümüz Türkçesindeki karşılığıyla Memlûkler Devleti denilmiştir. Çeşitli kavimlere mensup olan ve Türk adları taşıyan memlûklerin konuştukları dil de Türkçe idi, dolayısıyla Türk veya Etrâk diye çağrılıyorlardı. Bu bağlamda Memlûk Devleti adının yanı sıra ed-Devletü't-Türkiyye ({{dil|ar|الدولة التركية}}) ve Devletü'l-Etrâk ({{dil|ar|دولة الاتراك}}) adları da kullanılmaktaydı.
Satır 350 ⟶ 351:
Nihayet Kansu Gavri, ordusunun başında Osmanlılar ile karşılaşmak üzere kuzeye doğru yürüdü. Merc-i Dâbık denilen yere konuşlanan Kansu Gavri, ordusunu tanzim ederek hazırlıklarını son bir kez daha gözden geçirdi. Çok geçmeden [[Osmanlı ordusu]]nun öncüleri göründü. 1516 yılı Ağustos ayının 24'ünde, iki taraf arasında cereyan eden büyük savaşta Memlûkler canla başla savaştılar. Memlûk safları arasında çeşitli dedikodular dolaşmaya başladı. Kansu Gavri, ordusunun büyük bir kısmının dağıldığını görmesine rağmen kendisi sonuna kadar kılıcı elden bırakmadığı gibi bir taraftan da askerlerini teşvik ediyordu. Bu sırada ümerâdan Zeredkaş Temür, sultanın sancağını alıp Osmanlıların eline geçmemesi için sakladı. Kansu Gavri, o sırada su istemiş kendisine altın tasta sunulan soğuk suyu bitiremeden o anda ölmüş ve atından yere yuvarlanmıştı. Kansu Gavri savaş meydanında ölen ilk ve son Memlûk sultanıdır. Öldüğü zaman yaşı 80 civarındaydı.
[[Dosya:مرج دابق محاربه سى (عثمانلى).jpg|250px|küçükresim|[[Mercidâbık Muharebesi]]'nin tasvir edildiği bir resim.]]
[[Mercidâbık Muharebesi]]'nde Memlûk ordusunun çok ağır bir mağlubiyete uğraması ve başta Memlûk Sultanı Kansu Gavri olmak üzere önde gelen ümerânın pek çoğunun savaş meydanında ölmesi, bir kısım asker ve kumandanın yanı sıra [[III. Mütevekkil]] ve Hanefî başkadısı hariç diğer üç mezhep başkadısının esir edilmeleri; bütün bunlara ek olarak Memlûk Devleti'nin kurulduğu günden beri biriktirilen ve korunan milyonlarca dinar değerindeki Memlûk hazinesinin ve ordusunun bütün ağırlıklarının Osmanlıların eline geçmesi Kahire'deki durumu değiştirdi. Bu mağlubiyetten kısa bir süre sonra bütün Suriye'deki Memlûk hâkimiyeti fiilen sona erdiği gibi Mısır da Osmanlı tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. Nitekim daha Merc-i Dâbık'tan hemen sonra Haleb'de okunan ilk cuma hutbesinde Selim'in henüz [[Hicaz]]'a sahip olmamışken "hâdimü'l-Haremeyni'ş-şerîfeyn" unvanı ile anılması onun Mısır'ı da ele geçirmeye kararlı veya en azından orada da kendi yüksek hâkimiyetinin tanınacağından emin olduğunu gösteriyordu.
 
Memlûk ordusunun yenilip Kansu Gavri'nin öldüğü Kahire'de kesin olarak anlaşılınca hatipler, hutbede sadece halife adına dua eder oldular. Mısır'ın sultansız kalmasını fırsat bilen eş-Şarkiyye bedevilerinin, Katyâ ile Sâlihiyye arasındaki yolları kesip acınacak bir şekilde Kahire'ye dönmekte olan mağlup askerler başta olmak üzere köylü, esnaf ve tüccardan her sınıf halka kötülükler yapmaya başladıkları sırada Kahire'deki askerler de Osmanlı taraftarı oldukları bahanesiyle şehirdeki çarşı-pazar esnafını yağmalamaya başlamışlardı. Kahire'de can ve mal güvenliğinin kalmadığı bu sırada, saltanat naibi Tomanbay, aldığı zecrî tedbirlerle durumun daha da kötüleşmesini önledi. Mısır'a dönüşü hemen hemen iki ay süren mağlup ve perişan Memlûk ümerâ ve askerlerini karşılayarak elinden geldiği kadar onlara yardım etti.
Satır 387 ⟶ 388:
== Teşkilât ==
=== İdare ===
Memlûk sistemi, Memlûk Devleti ile birlikte ideal şeklini almıştır. Bu sistemin genel tercihi asker yetiştirilecek aday kölenin cesaret, güçlülük, çeviklik ve uzun boyluluk gibi özellikler taşımasının yanında [[Gazi|gazilikgazi]]lik, [[Şehit|şehitlikşehit]]lik, [[cihat]] vb. değerler uğruna savaşması idi. Kendisine İslâmî inancın aşılanabilmesi için [[Putperestlik|putperest]] inanca sahip, yani step kültüründen gelen bir genç, hatta çocuk olması gerekirdi. Aranan şartlara sahip satılık gençler için gerektiğinde büyük paralar ödeniyordu. Bu sebeple bazı bölgelerde yaşayan aileler çocuklarını gönüllü olarak köle tüccarlarına satıyor, bazı babalar ise yüksek kazanç sağlamak için oğullarını bizzat getiriyor ve sıkı pazarlık yapıyordu. Kölelerin satın alınması ve güvenli bir şekilde Mısır'a getirilmesinde köle tacirlerinin çok önemli rolü vardı. Köle ticareti yapanlar, memlûkun anavatanı ile Memlûk Devleti'ni birleştiren zincirin bir halkasını teşkil ediyordu. Köle tacirinin en bilinen lakabı "hoca" idi. Memlûk Devleti, askerî ve idari alanda ihtiyaç duyduğu insan kaynağını memlûk sistemini iyi çalıştırarak sağlıyordu. Bundan dolayı öncelikle köle ticaretini cazip kılacak çeşitli önlemler almıştı; köle tacirleri diğer tüccarların tâbi olduğu vergilerden muaftı. Köle taciri Orta Asya'dan aldığı köleleri doğrudan Mısır'a getirmezdi. Toplanan köleler İslâm âlemine arz için ilk önce büyük şehirlerde açılan köle pazarlarına götürülüyordu; bunların en meşhurları [[Fustat]] ve [[Bağdat]]'taki dârü'r-rakîk denilen pazarlardı.
 
Memlûk sultanı için satın alınan kölelerin bedeli beytülmâl tarafından ödenirdi. Bir sultan öldüğü veya tahtından indirildiği zaman küttâbiye ya da kitâbiye denilen, henüz eğitimini tamamlamamış ve bu yüzden sultan tarafından azat edilmemiş memlûkler tekrar beytülmâle gönderilir ve gelenek gereği yeni sultan onları bir daha satın alırdı. Bu sırada kadılar da hazır bulunurdu. Bir memlûk için ödenen fiyat o memlûkun lakabı olabiliyordu. Kaynaklar, [[Kalavun]]'un taşıdığı "Elfî" lakabının kendisine 1.000 dinara satın alınması sebebiyle takılmış olduğunu belirtir.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Memlûk_Devleti" sayfasından alınmıştır