Hugo Grotius: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Salomeee.B (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
Etiketler: Görsel Düzenleyici Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
Salomeee.B (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Etiketler: Görsel Düzenleyici Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
17. satır:
| ilgi_alanları = [[Uluslararası hukuk]], [[savaş felsefesi]], [[siyaset felsefesi]], [[teoloji]]
| önemli_fikirleri = Mare Liberum: Açık, serbest deniz
| etkilendikleri = [[Aristoteles]], [[İncil]], [[Cicero]], [[Erasmus]], [[Francisco de Vitoria|Vitoria]], [[Albericus Gentilis|Gentili]], [[Jean Bodin]], [[Francisco Suárez|Suárez]]
| etkiledikleri = [[John Selden|Selden]], [[Thomas Hobbes|Hobbes]], [[Richard Cumberland (philosopher)|Cumberland]], [[Samuel von Pufendorf|Pufendorf]], [[John Locke|Locke]], [[Giambattista Vico|Vico]], [[Cornelius van Bynkershoek|Bynkershoek]], [[Jean Barbeyrac|Barbeyrac]], [[Emerich de Vattel|Vattel]], [[Christian Thomasius|Thomasius]], [[Jean-Jacques Rousseau|Rousseau]], [[Immanuel Kant|Kant]], [[Proudhon]], [[İskoç aydınlanması]], [[ABD'nin kurucuları]]
| imza =
| imza_alt =
}}
[[Dosya:Hugo Grotius.jpg|175px|sağ|thumb|Hugo Grotius'un [[Delft]]'teki heykeli]]
'''Hugo Grotius''' ([[10 Nisan]] 1583 - [[28 Ağustos]] 1645), doğal hukuk öğretisiyle ün kazanmış olan [[Hollandalılar|Hollandalı]] düşünür. Hukukdevlet alanındaadamı, [[René Descartes|Descartes]] bilgi felsefesiyle modern düşünce açısından ne kadar önemliysehukukçu, ove kadartanrıbilimci önemlidüşünür. olanDevletler Grotius, DescartesHukuku'ın bilgi alanında gerçekleştirdiği şeyi, hukuk alanında yapmıştır. Başka bir deyişle, nasıl ki modern felsefenin kurucusu olan Descartes, kuşku yoluyla bilgiyi teolojik-skolastik tasalluttan kurtararak özneden yola çıktıysa, aynı şekilde Grotius da hukuku, Tanrı iradesi karşısında bağımsız ve nesnel bir kurum olarak önenun sürmüştürkurucularındandır.
 
== HAYATI<ref>https://dergipark.org.tr/download/article-file/37981</ref> ==
Hugo Grotius'un ortaya attığı ve bugün de hâlen Uluslararası Hukuk alanında yürürlükte olan en önemli ilke " açık denizlerin serbestliği" ilkesidir.
Gerçek adı, Huight ya da Hugeianus de Groot olmasına karşın Lâtince adıyla tanınır. 10 Nisan 1583'te Delf'te doğdu, 28 Ağustos 1645'te Rostock'ta öldü. Babası Delf belediye başkanlığı ve Leiden Üniversitesi'nde kütüphane müdürlüğü gibi görevlerde bulundu. İlköğrenimini doğduğu kentte bitiren Grotius'u babası [[Hague, Kuzey Dakota|Hague'deki]] Arminius tarikatına bağlı olan tanrıbilimci Johannes Uyttenbogaert'in yanına gönderdi. Üstün başarı göstermesi üzerine 11 yaşında Leiden Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne alındı. 3 yıl süren bu eğitimi onun şair kişiliğinin gelişmesinde etkili oldu. 1598'de Fransa Büyükelçisi Johan van Oldenbarnevelt ile Paris'e gidişi Grotius'un diplomatik yaşama atılmasının başlangıcıdır. Orleans'ta hukuk eğitimi görerek doktora çalışmasını hazırlamış, yurduna döndükten sonra avukatlığa başlamıştır. 1601'de Hollanda hükümetince, Hollanda ve İspanya arasındaki çatışmanın tarihini yazmakla görevlendirildi. İki bölümden oluşan ''Anna-les et bistoriae de rebia Belgıcis'' (Belçika Olayları Konusunda Araştırmalar ve Yıllıklar) isimli çalışmasını yayımladı. Dilbilim ve edebiyat alanında da ürünler veren Grotius'un derlemeleri ve şiirleri de önemli sayılır. Ancak, daha çok, hukuk ve felsefe alanındaki yapıtlarıyla tanınır.
 
== DEVLET GÖREVLERİ ==
Doğal hukuk kendisini gerçekleştirebilmek için reel bir güce, devlet gücüne muhtaçtır; dolayısıyla devleti kendisinden önce ve varoluşunun nedeni olan hukuku korumak ile yükümlüdür;devlet, hukukun koruyucusu ve garantisidir. Ona göre Machiavelli'nin tersine, hukuku yaratan devlet değil, devleti yaratan hukuktur.
Grotius, 1607'de Hollanda hükümetinin mâli danışmanlığına, 1613'te de İngiltere elçiliğine atandı. Ülkede baş gösteren kargaşa ortamında Hollanda valisi katı [[Calvinizm|Calvinist]] Prens Maurice'ye karşı, Arminiusçu van Oldenbarne-velt'in yanında yer aldı. Valiye karşı çıkan topluluk bölgesel özerkliği de savunuyordu. 1618'de Prens bu topluluğun iki önderini de tutuklatınca, van Oldenbarne-veld idam, Grotius ise yaşam boyu hapis cezasına çarptırıldı. Loevestein'da bir kalede geçen bu yıllarında Grotius, Hristiyan birliği düşüncesini savunduğu bir şiir kitabı yayımladı. Yapıt 1627'de ''De veritate religionis Cbristıanae'' (Hristiyan Dininin Gerçekleri Üstüne) adıyla Lâtinceye ve 12 dile daha çevrildi. Buna karşın, Calvinist olması nedeniyle profesörlük elde edemedi. Geçim sıkıntısı içinde geçen sürgün yaşamı 1631'de Prens Maurice'nin ölmesiyle son buldu. Karısının yardımıyla bir kitap sandığının içine saklanarak Loevestein'dan kaçıp kurtuldu. Ancak, ülkesine dönen Grotius, eski ortamın değişmediğini görüp, yeniden tutuklanma korkusuyla karşılaşınca, 1632'de Hamburg'a geçti. İsveç-Fransız ilişkilerinin odağı olan bu kentte, İsveç şansölyesi ile tanıştı ve onun önerisiyle, 1635'te Isveç'in Paris elçisi oldu. 1644'te elçilikten geri alındı. Devlet Konseyi üyeliği önerisini de kabul etmeyerek, Paris'e gitmek üzere İsveç'ten ayrıldı. Bindiği gemi Pomerania kıyılarında battıysa da Grotius kazadan kurtuldu.
 
== GÖRÜŞLERİ<ref>CEVİZCİ Ahmet- Felsefe Tarihi</ref> ==
Doğal yasa anlayışının ortaya çıkmasında en önemli sebep olan ahlâkî
Grotius'un hukuk alanında çığır açan görüşleri, bir devlet görevlisi olarak uygulamalarından ve felsefe sorunlarına yaklaşımından kaynaklanmaktadır. [[Otuz Yıl Savaşı|Otuz Yıl Savaşları'nın]] çalkantılı Avrupası ve büyük sömürgeleri olan Hollanda, ona uluslararası ilişkiler ve savaşlar konusundaki düşüncelerini biçimlendirmede büyük olanak sağlamıştır. O dönemde yaygın olan doğal hukuk (ius naturale) kavramını benimseyen Grotius, onu [[Stoacılık|Stoacılarda]] olduğu gibi, [[us]] taşıyan bir yaratık olan insanın doğası gereği saydı. [[Rönesans]] ve [[Reform (tarih)|Reform]] olaylarının amaçlarından biri olan kilisenin saltık erkinin yıkılması ve doğal hukukun üzerindeki dinsel hukukun etkisinin azaltılması için çalıştı.
kuşkuculuğu çürütmek Hugo Grotius’un (1583-1645) da amacıydı. O, Savaş Etik Tarihindeki Temel “Doğal Yasa” Anlayışları Ve Bu Anlayışlardaki Dînî Unsurlar ve Barışın Yasası Üzerine adlı eserinde uluslararası ilişkilerde, fazlasıyla varolan ahlâkî kuşkuculuğun giderilmesiyle ilgili görüşler ortaya koymuş,uluslararası barışı sağlamak için ahlâkî bir çerçeve sunmaya çalışmıştır. Grotius, kendinden öncekiler gibi, doğal yasanın, aklı kullanmakla keşfedilebilecek kurallar kümesi şeklindeki tanımını benimsemiştir. Bununla birlikte, onun anlayışında iyinin hakka önceliğinden, hakkın iyiye önceliğine geçilmiş görünmektedir.Grotius’un bu alana yaptığı en önemli katkı doğal yasayı insan haklarıyla ilgili teoriye dönüştürmesidir. Dolayısıyla, onun öğretisi bireysel insan haklarını esas almaktadır. Nitekim o, ahlâk alanını, bir bireysel haklar topluluğu olarak görmüş, hukukun bu tür hakların teorisi olarak anlaşılabileceğini belirtmiştir. Bu durumda, Grotius’a göre, bir hak, kişinin ahlâkî bir niteliğidir. Bu ‘ahlâkî nitelik’, ahlâkî eylemleri mümkün kıldığıiçin, bir tür ahlâkî güç ya da ahlâkî bir kapasite olarak anlaşılabilir.Ahlâkî niteliğe sahip olan birey özgür, bağımsız ve ahlâkî anlamı olan birisidir. Bu görüşlerin, birey-toplum ilişkisi açısından iki önemli sonucu vardır. Birisi, ahlâk insanî ve sosyal içerikli yükümlülükler olarak değil,bireysel ağırlıklı,gönüllü muameleler ve bağımsız fiiller olarak anlaşılmaktadır. Diğeri, bireylerin ayrılığı ve farklılığı ahlâkî açıdan anlamlı hale gelmektedir.Bize göre, Grotius’un doğal yasa anlayışına yapmış olduğu en az yukarıda ifade edilen katkı kadar önemli olan bir diğer katkı daha vardır. Grotius ateist değildir. Bununla birlikte, o, Tanrı’ya inancı doğa yasasının ontik şartı olarak görmez.Başka deyişle, Tanrı’nın olmadığı kabul edilse de Grotius’un ulaştığı nokta, aslında, doğa yasasının bize Tanrı tarafından verildiği, bu yasanın bizim doğamızın yasası olduğu ve ‘doğru’ aklın düşünme kapasitesinde mevcut bulunduğu şeklindeki, Aquians’ın anlayışıyla da desteklenen Eski ve Ortaçağdaki düşüncelerin bir sonucudur.Bununla birlikte, Grotius’un hem sekülerizmi hem de bireysel haklar teorisi, insanlara yükümlülük fikri sağlamada zayıf düşmektedir.İnsan, bir takım avantajlar sağladığında yükümlülüklerinden niçin vazgeçmesin? Bu güçlüğün giderilmesinde, bize göre, Grotius’un muhafazakar yorumcularının katkısından yararlanılabilir. Onlara göre,insanın doğal yasayla ilgili bilgisi Tanrı’ya bağlı değilse de, doğal yasaya uyma gerekçeleri Tanrı’ya bağlıdır.
 
Hukuk alanında, [[René Descartes|Descartes]] bilgi felsefesiyle modern düşünce açısından ne kadar önemliyse, o kadar önemli olan Grotius, Descartes'in bilgi alanında gerçekleştirdiği şeyi, hukuk alanında gerçekleştirmiştir. Başka bir deyişle, nasıl ki modern felsefenin kurucusu olan Descartes, kuşku yoluyla bilgiyi [[Teoloji|teolojik]]-[[Skolastik felsefe|skolastik]] tasalluttan kurtararak özneden yola çıktıysa, aynı şekilde Grotius da hukuku, Tanrı iradesi karşısında bağımsız ve nesnel bir kurum olarak öne sürmüştür. Ona göre insanlar Tanrıyı bilmeseler bile, ona inanmasalar bile doğal hukuk vardır. Ancak bu Tanrının var olmadığı ya da doğal hukukun onun istemine ters düştüğü anlamına gelmez. Doğal hukukun, insan usuna uygun olmasından çıkarılabileceği gibi, doğal hukuk Tanrı istenciyle uyum içindedir. Grotius, tanrısal hukuk kavramından bu anlamda bağımsız bir doğal hukuk kavramı geliştirmekle kalmaz, onu devletin de üzerinde bir güç sayar. Önsüz-sonsuz olan, değişmeden varlığını sürdürebilen bir nitelik taşıyan doğal hukukun, ona göre iki ana ilkesi vardır. Bunlardan ilki ''iyelik hakkıdır.'' Öteki ise ''pacta sund semanda'' olarak dile getirdiği, yapılan anlaşmalara bağlı kalmaktır. Bunlara bağlı olarak, zararı ödemek ve kötülüğü cezalandırmak da doğal hukukun kapsamına girer. Doğal hukuktan türetilen pozitif hukuk (ius çivile) ise, insanın tarih sürecinde koşullarla uyum içinde ortaya koyduğu bir hukuktur. Bu nedenle, onun doğal hukuk kurallarına uygun olması, ancak belli bir uygarlık düzeyine gelmiş toplumlardan beklenebilir. Grotius, yurttaşı [[Erasmus|Erasmus'dan]] etkilenmiş bir düşünür olarak, insan usuna ve değerlerine önem verir. İnsan topluluklarının oluşmasında ''appetitus social'' adını verdiği topluluk içinde yaşama eğiliminin etken olduğu görüşünü savunur. Bu eğilimin etkisiyle bir araya gelmiş insanlar, kendi aralarında sözleşip istekleriyle devleti biçimlendirmişlerdir. Bu nedenle devlet, birey haklarını doğal hukuk yasaları doğrultusunda koruması gereken bir kurumdur. Bireyin en temel hakkı, ''iyeliktir''. Yaşama hakkını da bu bağlamda inceleyen Grotius, gövdeyi insan mülkü olarak görür. Bu nedenle, savaşta tutsağını öldürmeyen kişi, onu kölesi yapabilir. Çünkü, gövdesi o tutsağın yaşam hakkının karşılığıdır. Gövde de her mülk gibi satılabilir.
De Jure Belli Ac Pacis'' en ünlü eseridir.Savaş onun için necessary evil yani zorunlu kötülüktür.
 
== DEVLET KAVRAMI<ref>CEVİZCİ Ahmet-Felsefe Tarihi </ref> ==
İnsanların ''appetitus socialis''<nowiki/>'leri doğrultusunda oluşturdukları topluluklar, türlü toplumsal kurumları içerebilir. Devlet de bu kurumlardan biridir. Bu nedenle öbürleri üzerinde belirleyici bir egemenlik kuramaz. Grotius'a göre üç temel toplumsal kurum vardır: '''Uluslararası toplum, devlet, özel topluluklar'''. Bunların her biri özerktir. Bunlar ayrıca iki ana bölümde incelenebilir: '''Belli bir yönetim kuralına dayalı olanlar''' (Sanayi kuruluşları, devlet gibi), '''karşılıklı anlaşma ve işbirliğine bağlı olanlar''' (Uluslararası toplum, aile gibi). Birincisinde yasalar alt-üst ilişkisi içinde egemenlik ve boyun eğme kuralına göre belirlenir. İkincisi ise eşitlikçi bir düzen öngördüğünden karşılıklı istenç bildirimine dayalı hukuk türüne açıktır.
 
Doğal hukuk kendisini gerçekleştirebilmek için reel bir güce, devlet gücüne muhtaçtır; dolayısıyla devletidevlet kendisinden önce ve varoluşunun nedeni olan hukuku korumak ile yükümlüdür; devlet, hukukun koruyucusu ve garantisidir. Ona göre [[Niccolò Machiavelli|Niccolò Machiavelli'nin ]]<nowiki/>tersine, hukuku yaratan devlet değil, devleti yaratan hukuktur. Bu nedenle her bir toplumsal kurumun kendi hukuku vardır. Uluslararası toplum ''ius latius'' ''patens'' ile, devlet ''ius çivile''<nowiki/>'ye göre ve özel topluluklar ise ''ius arctius''<nowiki/>'larla yönetilirler. Grotius'un bu görüşleriyle ''hukuk düzenleri çoğulculuğu'' dönemini başlattığı kabul edilir.
 
Doğal yasa anlayışının ortaya çıkmasında en önemli neden olan ahlakî kuşkuculuğu çürütmek Hugo Grotius’un (1583-1645) da amacıydı. O, ''Savaş Etik Tarihindeki Temel “Doğal Yasa” Anlayışları Ve Bu Anlayışlardaki Dînî Unsurlar ve Barışın Yasası Üzerine'' adlı eserinde uluslararası ilişkilerde, fazlasıyla varolan ahlâkîahlakî kuşkuculuğun giderilmesiyle ilgili görüşler ortaya koymuş, uluslararası barışı sağlamak için ahlâkîahlakî bir çerçeve sunmaya çalışmıştır. Grotius, kendinden öncekiler gibi, doğal yasanın, ''aklı kullanmakla keşfedilebilecek kurallar kümesi'' şeklindeki tanımını benimsemiştir. Bununla birlikte, onun anlayışında iyinin hakka önceliğinden, hakkın iyiye önceliğine geçilmiş görünmektedirolduğu görülmektedir.Grotius’un bu alana yaptığı en önemli katkı doğal yasayı insan haklarıyla ilgili teoriye dönüştürmesidir. Dolayısıyla, onun öğretisi bireysel insan haklarını esas almaktadır. Nitekim o, ahlâk alanını, bir bireysel haklar topluluğu olarak görmüş, hukukun bu tür hakların teorisi olarak anlaşılabileceğini belirtmiştir. Bu durumda, Grotius’a göre, bir hak, kişinin ahlâkîahlakî bir niteliğidir. Bu ‘ahlâkîahlâkî nitelik’nitelik, ahlâkîahlakî eylemleri mümkün kıldığıiçinkıldığı için, bir tür ahlâkîahlakî güç ya da ahlâkîahlakî bir kapasite olarak anlaşılabilir.AhlâkîAhlakî niteliğe sahip olan birey özgür, bağımsız ve ahlâkîahlakî anlamı olan birisidir. Bu görüşlerin, birey-toplum ilişkisi açısından iki önemli sonucu vardır. Birisi, ahlâk insanî ve sosyal içerikli yükümlülükler olarak değil, bireysel ağırlıklı, gönüllü muameleler ve bağımsız fiiller olarak anlaşılmaktadır. Diğeri, bireylerin ayrılığı ve farklılığıfarklılığının ahlâkî açıdan anlamlı hale gelmektedirgelmesidir. Bize göre, Grotius’un doğal yasa anlayışına yapmış olduğu en az yukarıda ifade edilen katkı kadar önemli olan bir diğerbaşka katkı daha vardır. Grotius ateist değildir. Bununla birlikte, o, Tanrı’ya inancı doğa yasasının ontik şartı olarak görmez. Başka deyişle, Tanrı’nın olmadığı kabul edilse de Grotius’un ulaştığı nokta, aslında, doğa yasasının bize Tanrı tarafından verildiği, bu yasanın bizim doğamızın yasası olduğu ve ‘doğru’doğru aklın düşünme kapasitesinde mevcut bulunduğu şeklindeki, Aquians’ın[[Thomas Aquinas]]’ın anlayışıyla da desteklenen Eski ve Ortaçağdaki düşüncelerin bir sonucudur. Bununla birlikte, Grotius’un hem [[Sekülerizm|sekülerizmi]] hem de bireysel haklar teorisi, insanlara yükümlülük fikri sağlamada zayıf düşmektedir.İnsan, bir takım avantajlar sağladığında yükümlülüklerinden niçin vazgeçmesin? Bu güçlüğün giderilmesinde, bize göre, Grotius’un muhafazakar yorumcularının katkısından yararlanılabilir. Onlara göre, insanın doğal yasayla ilgili bilgisi Tanrı’ya bağlı değilse de, doğal yasaya uyma gerekçeleri Tanrı’ya bağlıdır.
 
== DEVLETLER HUKUKU <ref>http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/18_1_8.pdf</ref> ==
Grotius'u göre devletler hukukunu devletler yaratmazlar, bu geleneksel uygulama ve antlaşmalardan doğar. Doğal hukuka uygun olarak, bir kralın sağlığında yaptığı antlaşma, o öldükten sonra, bir yenisi yapılana değin geçerli sayılmalı ve uygulanmalıdır. Devletler hukukunun temel ilkelerinden biri de ''denizlerin serbestliğidir.'' Hollanda Doğu Hindistan Şirketi gemilerinden birine Portekizlilerce el konulması üzerine, şirketin temsilcisi olarak soruna çözüm arayan Grotius, denizlerin serbestliğini savunan ''Marelibe-rum'' isimli yapıtını kaleme almıştır.
 
Grotius, devletler arası ilişkilerde savaşların ancak belirlenmiş kurallar çerçevesinde haklı olacağını savunur. Ona göre, yasal savunma hakkı, haksızlığın düzeltilmesi, doğal hakların elden alınması gibi nedenlerle yapılan savaşlar haklı sayılmalıdır.
 
Grotius kimi düşünürlerce, bilimi siyasete alet ettiği gerekçesiyle eleştirilmiştir. Görüşlerini geliştirirken, ülkesi Hollanda'nın çıkarlarını ön planda tuttuğu belirtilir. Buna karşın, Grotius'un devletler hukukunu biçimlendirmedeki önderliği tartışılmaz. Doğal hukuk ve appetitus socialis ile ilgili düşünceleri ise, kendinden sonrakiler üzerinde derin etki yapmış, toplumsal sözleşme kuramcıları arasında tartışmalara yol açmıştır.
 
== ESERLERİ<ref>https://dergipark.org.tr/download/article-file/37981</ref> ==
 
* Romanus Pontifex (1598; Roma Papası)
* Annales et Historıae de Rebus Belgıcis (1601; Belçika Olayları Konusunda Araştırmalar ve Yıllıklar)
* Adanus Exul (1601; Sürgün Adem)
* Marelibe-rum (1609; Serbest Deniz)
* De Jure Belli Acpacis (1625; Savaş ve Barış Hukuku)
* Historia Gotthorum, Vandalarum et Langobardorum (1637; Gotlar'ın, Van-dallar'ın ve Langobardlar'ın Tarihi)
* De Jure Praedae (1868; Ganimet Hukuku)
{{DEFAULTSORT:Grotius, Hugo}}
[[Kategori:1583 doğumlular]]
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Hugo_Grotius" sayfasından alınmıştır