İlmiye: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme AWB ile
düzeltme AWB ile
56. satır:
[[Fatih Sultan Mehmet]] tarafından, [[İstanbul'un fethi]]ni takiben, sekiz kilise medreseye çevrilmiş ve ilk defa bir fakültenin temeli atılmıştır. Bu sekiz medreseye ''[[Sahn-ı Seman]]'' adı verilmiştir. Ayrıca bu medreselere öğrenci yetiştirmek amacıyla, ''musıla-ı sahn'' veya ''tetimme'' medreseleri adıyla anılan lise hükmünde okullar da kurulmuştur.
[[Dosya:Mekke Kadisi.jpg|thumb|sağ|Soldan sağa: '''Baş Muhzir''', sadaret dairesi muhafızı; '''Mekke Kadısı''', mekke baş hakimi; '''Rumeli Kazaskeri''', rumelideki kadıların amiri; '''Nakib-ül-eşraf''', peygamber soyundan olanların başı; '''İstanbul Kadısı''', İstanbul baş hakimi|261x261px]]
''[[Sahn-ı Seman]]'''da [[Hukuk]], [[İlahiyat]] ve [[Edebiyat]] fakülteleri bulunmaktaydı. Bununla beraber öğrenciler önceki tahsillerinde fen ilimleri de gördüklerinden, öğrenciler fen bilgilerine de vakıftılar. [[I. Süleyman|Kanuni Sultan Süleyman]] zamanında fen bilimlerine mahsus adam yetiştirmek amacıyla yeni okullar yapılması öngörülmüş ve bunların inşası 1550 yılında başlayıp 1556 yılında tamamlanmıştır. Bu okullar; dört medrese, bir Darülhadis ve bir [[Tıp]] medresesidir. Dört medrese doğrudan doğruya [[matematik]] (riyaziye) eğitimi için yapılmıştır. Bu okullara girmek isteyenler ''musıla-ı süleymaniye'' adı verilen okullara gider, sonra ''sahn-ı süleymaniye'' adı verilen bu okullara girerdi. Böylece İstanbul'da ilk Dârü'l-Hadis medresesi kurulmuştur. Ayrıca Kanuni, kendisinin yaptırmış olduğu bu Dârü'l-Hadis medresesini, medrese sisteminin en üst derecesine yerleştirmiştir<ref name="Şanal"/><ref name="Uzunçarşılı İH. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı."/>.
 
=== Hiyeraşik yapısı ===
76. satır:
Özellikle [[İstanbul'un fethi|İstanbul'un alınışı]] ve devlet merkezi olarak seçilmesinden sonra açılan yüksek dereceli medreseler, zamanla gelişerek devletin yönetici ve aydın kitlesini yetiştirecek bir düzeye erişmişse de [[16. yüzyıl]]ın sonundan itibaren medrese öğretimi kuruluş ve yükseliş devrindeki dinamikliğini yitirmeye başlamıştır<ref name="Muşmal"/>.
 
[[I. Süleyman|Kanuni Sultan Süleyman]] döneminde, padişahın bazı kişileri alt kademelerde müderrislik yapmadan üst kademelere ataması, ilmiye mensupları arasındaki bozulmanın başlangıç noktaları olmuştur. [[Hocazadeler]], [[Fenarizadeler]] gibi bazı ulema soyları ortaya çıkmıştır. Bu durumu meşrulaştırmak için "''Hocazadeler Kanunu''" gibi resmî destekler sağlanmıştır. Bu tür bozulmalar daha sonra [[II. Selim]], [[III. Murad]] ve [[III. Mehmet]] dönemlerinde çoğalmış; [[16. yüzyıl]] sonlarında ise hem medrese öğretimi hem de ilmiye sınıfı tamamen bir kargaşanın içine düşmüştür. Birçok "''mevali gözdeler''" soylarının adından faydalanarak kısa zamanda üst rütbelere yükselmişlerdir. İltimas ve rüşvetle pek çok kişi [[kadı]]lık ve [[müderris]]lik görevlerine atanmışlardır. Bu şekilde müderris olanlar [[medrese]]de ders vermemeye başlamışlardır. Ayda bir kere bile medreseye varmayan müderrisler türemiştir. Bunlar medreseye varsalar ders dinleyecek öğrenci bulamamışlar; öğrenci bulsalar ders verecek bilgiden yoksun olmuşlardır. [[Hocazadeler]]e, büluğ çağına geldiğinde "''Dâhil elli''" derecesinde medreselerde [[müderris]]likler, [[Müftüzadeler]]e "''Hariç''", [[Kadıasker]] oğullarına "''ibtidai kırklı''", İstanbul [[kadı]]larının oğullarına da "''yirmibeşli''", "''otuzlu''" derecesindeki medreselerde [[müderris]]lik verilmesi adet olmuştur<ref name="Ergün"/>.
 
Bu sistem içinde [[17. yüzyıl]] ortalarına kadar pek çok değerli kadılar, hâkimler ve hukuk bilginleri yetişmiş ise de; [[medrese]]de uygulanan öğretim yöntemlerinin gelişmelere uyum sağlayamaması, bilakis gerilemesi ve devletin gücünün günden güne azalması nedeniyle, tüm kurumlarda olduğu gibi bu alanda da çöküş başlamıştır. [[Kadı]] atamalarında, [[müderris]]lik unvanı ve mülâzımlık belgesi verilmesinde uyulması gereken kurallara uyulmamaya başlanmış; daha çok aile üyeleri atanmaya başlanmıştır<ref name="Arslan">Prof. Dr. Ramazan Arslan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı. 70. yıldönümü açılış konuşması. http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1995-44-01-04/AUHF-1995-44-01-04-Arslan.pdf</ref>. Bu uygulamanın ilk örneklerinden biri; [[16. yüzyıl]]'da [[Hoca Sadettin Efendi]]'nin yaptığı atamalardır. Hoca Sadettin Efendi'nin büyük oğlu Mehmed Efendi henüz oldukça gençken [[Mekke]] [[Kadı]]sı ve hemen ardından [[İstanbul]] [[Kadı]]sı tayin edildi. İki ay kadar sonra da Anadolu [[Kazasker]]i oldu; bu tarihte 29 yaşında idi. Diğer oğlu Esad Efendi medreseden birdenbire Edirne Kadılığına geçti ve arkasında İstanbul'a [[kadı]] oldu, henüz 25 yaşında idi<ref name="Uzunçarşılı İH. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı."/>. Medreselerde bu tarihten sonra ilmi hürriyet kalkmış, iltimas ve siyaset karışmaya başlamıştır. Önceleri medresede yükselmek için gerekli bilimsel yeterlilik aranırken, [[16. yüzyıl]]dan sonra, bilimsel yetki arka plana düşürülerek, kayırmacılık ön plana geçmiştir<ref name="Vahap Sağ"/>.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/İlmiye" sayfasından alınmıştır