Türkiye'de Yahudilik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
→‎top: düzeltme AWB ile
düzeltme AWB ile
49. satır:
 
Yeni kurulan bu devlette Yahudilerde görülen bir özellik ise [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'e bağlılıklarıdır. Bir Türk Yahudisi olan ünlü yazar ve siyasetçi Avram Galanti'nin yazılarından birinde şöyle der:
{{cquoteAlıntı|''Mustafa Kemal'den esinlenmiş olan boynu bükük memleketler, gerçek bağımsızlıklarını elde edecekler ve kendilerine bu imkânı verdiği için, bir milyar halk, bu insanüstü Türk'le komuta etmiş olduğu Türk ordusuna secde edecektir... Mustafa Kemal geçmiş ve şimdiki zamanın en büyük adamıdır.''|200px|20px|Avram Galanti|<ref>Avram Galanti, ''Türkler ve Yahudiler'', Gözlem Yayınevi, İstanbul 1995 s.45</ref>}}
 
Türk Yahudileri 1922-1923'teki savaşlarda hep Türk davasına sadık kaldılar. Yahudi aydınlardan [[Davit Fresko]] Yahudiler'in daha da iyi bir vatandaş olmalarına ve onları Türkiye'ye sadakatin devamına davet etmiştir:
{{cquoteAlıntı|''Yahudiler dört yüzyıldır Türkiye'de yaşıyorlar. Bu uzun yıllar içinde din özgürlüğü, adalet ve hoşgörü buldular. Bütün arzumuz kutsal ve sevgili vatanımızın her alanda ilerlemesini görmektir. Vatanımıza içtenlikle bağlıyız. Hiçbir art düşüncemiz yoktur. Bunu dinimiz emreder. (Yahudiliğin temel ilkelerinden: "Yaşadığım ülkenin yasaları yasalarımdır".) Biz yeni açılan bu dönemdeki gelişmelerle ilgilenmeliyiz ki görevlerimizi yerine getirelim. Çünkü biz bu vatanın çocuklarıyız.''|200px|20px|Davit Fresko|<ref>Davit Fresko, El Tyempo Gazetesi, ''Yeni Dönemin Eşiğinde'', 27 Ekim 1922</ref>}}
 
1920'li yılların başında devletle Yahudiler arasındaki sevgi ve sadakat karşılıklı idi; Cenevre Yahudileri tarafından [[İsmet İnönü]] ve Türk heyeti şerefine düzenlenen bir şölende İnönü Türk Yahudilerinin yasa ve düzeni, çalışmayı, ilerlemeyi ve uyumu sevdiklerini söylüyordu.<ref name=al>Avner Levi, ''Türkiye Cumhuriyeti'nde Yahudiler'', İletişim yayınları, İstanbul 1996</ref> [[Lozan Anlaşması]] imzalanıp azınlıklara yeni haklar tanınınca, Yahudi cemaatleri bu gibi hakların Türk devletinin hakkaniyetine aykırı olacağına karar vermiştir ve bu haklardan vazgeçmiştir. Profesör Mişon Ventura ve Avukat Kalev Gabay meselenin hukuki yanlarını inceleyip bu kararı aldıktan sonra, Yahudilerin bu tutumunu İsmet Paşa'ya duyurmuştur. İsmet Paşa da bundan duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir.<ref>Moşe Sevilla-Şaron, ''Türkiye Yahudileri'', İletişim yayınları, İstanbul 1993 s.101</ref>
87. satır:
 
Öte yandan [[Nihal Atsız]] [[Orhun (dergi)|''Orhun'']] dergisinde Yahudilere karşı bir ihtar yazısı yazdı:
{{cquoteAlıntı|''Yahudi denilen mahluku dünyada Yahudiden ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki "Yahudi gibi", "çıfıtlık etme", "çıfıt çarşısı", "havraya benzemek", "Yahudiden yumurta alan içinde sarısını bulamaz" gibi sözler bu alçak millete ırkımızın verdiği değeri gösterir. Almanya'dan kovulan Yahudileri kabul etmek misafirperverliğinde bulunan Fransa'da bile Yahudiler hakkındaki en basit iltifatın "pis Yahudi" terkibi olduğunu o memlekete gitmiş olan arkadaşlarımız söylüyor.<br /><br />...İkide bir Yahudileri Türkleştirme cemiyetleri kurarak bizi kandırmağa çalışacaklarına namuslu Türk tebaası olarak kalsınlar yetişir.<br /><br />Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadığımız gibi bunu istemeyiz de. Çamur ne kadar fırına verilse demir olmuyacağı gibi Yahudi de ne kadar yırtınsa Türk olamaz. Türklük bir imtiyazdır, her kula, bilhassa Yahudi gibi kullara nasip olmaz.<br /><br />Onlara yapılacak ihtar şudur: Hadlerini bilsinler. Sonra biz kızarsak Almanlar gibi Yahudileri imha etmekle kalmaz, daha ileri giderek onları korkuturuz. Malum ya ataların sözüne göre Yahudiyi öldürmektense korkutmak yektir.''|200px|20px|Nihal Atsız|<ref>Orhun, ''MUSA'NIN NECİP(!) EVLATLARI BİLSİNLER Kİ'' sayı 7 s.139-140 1934</ref><ref>[http://www.nihalatsiz.org/musanin_necip.htm Nihal Atsız sitesi]</ref>}}
 
Bu tür antisemit yazıların önüne geçebilmek için Yahudi heyeti 23 Mayıs 1934'te Başbakana yardım isteme amaçlı bir dilekçe sundu. Dilekçe iki gün sonra Başbakan Müşaviri'nin eline geçti, sonra İçişleri Bakanlığı'na havale edildi, sırasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve en son Matbuat Müdürlüğü'ne ulaştı; kısacası bürokrasiye takılıp kaldı.
102. satır:
 
26 Ocak 1938 tarihli [[Ulus (gazete)|Ulus gazetesi]]'nde geçen haberde [[Celal Bayar]]'ın [[Yalova]] ziyaretinde söylediği sözler aktarılmıştır:
{{cquoteAlıntı|''Yurdumuzda bir Yahudi meselesi yoktur. Hatta hiç azınlık sorunu yoktur. Dış etkiler altında yapmacık bir Yahudi sorunu yaratmaya niyetimiz yoktur. Dış cereyanların bizi etkilemesine izin vermeyeceğiz.''|200px|20px|Celal Bayar|<ref>Ulus Gazetesi, 26 Ocak 1938</ref>}}
 
=== İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında Türk Yahudileri ===
110. satır:
 
Daha önce din ve ırk şartı arayan Türk Harp Akademileri bu koşulları kaldırdığını açıklayınca iki Yahudi genci Harp okuluna başvurdu.<ref name=md/> Bu haber üzerine sevincini saklamayan [[Orhan Seyfi Orhon]] şunları söyledi:
{{cquoteAlıntı|''Harp Okuluna girmek istemek, Türklüğü, Türk harsını, Türk vatanını candan sevmek ve benimsek demektir... Ben şimdiden bu iki Musevi vatandaşın birer Türk subayı halinde, kılıçlarını vatan sevgisi gibi havada parıldatarak yıllarca ayrı kalmış bir cemaati muzaffer adımlarla millî birliğe doğru çekip götürdüklerini görür gibi oluyorum.''|200px|20px|Orhan Seyfi Orhon|}}
 
Trakya olayları ve Varlık vergisiyle sarsılan Yahudilerin devlete olan güveni, 1946'da yeni CHP'li Başbakan [[Recep Peker]]'in antisemitizm için "20. Yüzyılın yüz karasıdır!" demesi ile tekrar güçlenmeye başladı.