Kutsal Roma İmparatorluğu: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Sae1962 (mesaj | katkılar)
k Küçük değişiklikler yapıldı.
düzeltme, yazış şekli: bir çok → birçok (2), direk ola → direkt ola (2), hiç bir → hiçbir AWB ile
125. satır:
 
== Kurumlar ==
Kutsal Roma İmparatorluğu bugünkü bir çokbirçok devletler gibi merkezi bir devlet değildi. Düzinelerce, hatta yüzlerce farklı kurumun biraraya gelmesinden oluşuyordu. Bunlar arasında [[kral]]lıklar<ref>İmparatorluk içindeki yönetim alanında kendisine "kral" denilmesine izin verilen tek prens Bohemya kralı idi (1556'dan sonra kendisi imparator oldu) Diğer bazı prensler imparatorluk dışında krallık gücüne sahip olduklarından kral idi.</ref>, [[dükalık]]lar, [[kontluk]]lar, [[piskoposluk]]lar, [[manastırlık]]lar vardı, bunların hepsi topluca [[prenslik]]ler olarak bilinir. Aynı zamanda direkdirekt olarak imparator tarafından yönetilen bölgeler de vardı. İmparator hiç birhiçbir zaman sınırsız şekilde kontrol sahibi olmadı, yetkileri çok sayıda yerel kuruluş tarafından sınırlandırılmıştı.
 
Orta Çağ'ın sonlarından itibaren Kutsal Roma İmparatorluğu yerel güçlerin birbirleriyle egemenlik için mücadele ettikleri gevşek bir birlik oldu. Orta Çağ'ın Fransa ve İngiltere gibi diğer imparatorluklarıyla karşılaştırıldığında imparatorların ülkesi üzerinde kontrol kazanmakta başarılı olamadıkları görülür. Tam tersine birçok imparator iktidardaki konumunu güvenceye alabilmek için yerel yöneticilere, soylulara ve piskoposlara giderek daha çok otonomi vermek zorunda kalmıştır. Bu süreç 11. yüzyılda imparator ataması konusunda yaşanan [[Atama Kavgası]] (Investitura) ile başladı ve 1648'deki [[Vestfalya Antlaşması|Vestfalya (Westphalia) Anlaşması]] ile ay çok bir sonuca bağlandı. Birçok imparator otoriteyi merkezileştirme girişiminde bulunduysa da, sürekli Papalığın ve imparatorluk içindeki prenslerin direnişiyle karşılaştılar.
134. satır:
* Prens, arşidük, dük, miras yoluyla soylu biri tarafından yönetilen bölgeler.
* Laik otoritelerin piskoposluk, manastırlık gibi ruhani yönetimler tarafından elde tutulduğu bölgeler. Bu bölgelerde prens-piskoposlar bulunur ve hem ruhani hem laik gücü ellerinde bulundururlardı. [[Köln Elektörlüğü]] bu tür devletlere bir örnektir.
* Özgür imparatorluk şehirleri ve imparatorluk köyleri gibi direkdirekt olarak imparatorun yargı alanındaki bölgeler.
* İmparatorluk şövalyelikleri ve kontlukları gibi dağınık bölgeler. İmparatorluğa dahil olmalarına karşın İmparatorluk diyetinde temsil edilmezlerdi.
 
140. satır:
Olası imparator önce Roma kralı olarak seçilirdi. (Latince: ''Rex Romanorum''; German: ''König der Römer'') 9. yüzyıldan itibaren Alman kralları seçildi ve en önemli beş soyun liderleri (Lorraine Düklüğünden Sal Frankları, [[Frankonya]]'dan Ren Frankları, [[Saksonlar]], [[Bavyera]]lılar ve [[Svabya]]lılar) arasından seçildiler. İmparatorluğun en önemli dük veya piskoposu Roma kralı seçilirdi. İmparator [[IV. Karl (Kutsal Roma İmparatoru)|IV. Karl]] 1356'da çıkardığı "Golden Bull" fermanı ile [[elektörlük]]lerin sayısını yedi olarak sınırladı: [[Bohemya Krallığı|Bohemya krallığ]]<nowiki/>ı, Ren Palatinate Elektörlüğü, Saksonya Düklüğü, Brandenburg Elektörlüğü ve Cologne, Mainz ve Trier arşipiskoposlukları. Otuz Yıl Savaşları sırasında [[Bavyera Dükalığı]]<nowiki/>na sekizinci, Brunskwick-Lüneburg dükalığına (konuşma dilinde Hanover) da dokuzuncu elektörlük verildi. Ayrıca Napolyon savaşları sonucunda elektörlükler yeniden düzenlendi, fakat yeni elektörlükler imparatorluk dağılana kadar oy kullanamadı. Elektörülüğe aday olanın var olan elektörlere toprak ya da maddi imtiyazlar sunması gerekiyordu.
 
Roma kralı seçilen kişin teorik olarak Papa tarafından taç giydirilmesini talep edebilirdi. Ancak bir çokbirçok durumda kralın önce yıllar süren başka bazı sorunları halletmesi gerekiyordu: Örneğin isyancı Kuzey İtalya'daki çatışmaları veya Papa ile yaşadığı çekişmeyi dindirmek gibi.
 
İmparator erkek ve soylu bir aileden olmak zorunda idi. İmparatorun Katolik olmasını zorunlu kılan bir yasa yoktu ama elektörlerin çoğu dinlerine çok bağlı olduklarından hiçbir zaman bir Protestan imparator seçilmedi. İmparator ya da elektörlerin hangi düzeyde Alman olması gerektiği de tartışmalı bir konuydu. Orta Çağ'da, bazı krallar ve imparatorlar Alman kökenli değildi, ancak Rönesans'tan sonra Alman soyundan gelmek adeta bir gereklilik haline geldi.<ref>Caspar Hirschi, ''Wettkampf der Nationen'', Wallstein Verlag 2005, Göttingen, p. 393–399.</ref>