Dikran Çuhacıyan: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme AWB ile
→‎Yaşam öyküsü: düzeltme AWB ile
23. satır:
 
== Yaşam öyküsü ==
Çuhacıyan, öğrenimine Manzoni’den aldığı [[piyano]] dersleri ile başladı ve 22 yaşında Hasköy Mahalle Tiyatrosu'nun müzik işleri sorumlusu oldu.{{factKaynak belirt}} Çok geçmeden 14 Aralık 1861’de açılan [[Şark Tiyatrosu]] için sahne müzikleri bestelemeye başladı. Ertesi yılın mart ayında ise "Şark Musiki Cemiyeti" anlamına gelen "Kınar Arevelyan" adlı derneği kurdu. Sahne müzikleri ve operet türünde yazdığı müziklerle ün kazanan besteci, babası tarafından öğrenim görmek üzere 1862-1866 yılları arasında Milano Konservatuvarı'na gönderildi. İstanbul’a dönüşünde; bestelediği orkestra ve koro parçaları ile marşları, Şark Tiyatrosu’nda kendisi yönetti.
 
Temmuz 1874’te Beyoğlu Haçopulo Geçidi'nde Adam'ın Konser Salonu’nda 30 kişilik bir opera topluluğu kurdu. Bu girişimi özellikle [[Güllü Agop]] tarafından hayli antipatik karşılandı.{{factKaynak belirt}} Çuhacıyan, Yeğyazar Melikyan adlı varlıklı birinden maddi destek sağlayınca [[Osmanlı Opera Kumpanyası]]'nı kurdu.{{factKaynak belirt}} Dikran Kalemciyan ile birlikte [[Ramazan]] ayında, Beyazıt’taki askeri misafirhanede yerli ve yabancı eser temsillerine başlamıştır. İlk olarak Çuhacıyan’ın ''Mekteb Ustası'' ve ''Şair Evlenmesi'' temsil edildi.
 
Osmanlı Opera Kumpanyası’nın kullandığı Beyazıt’taki Askeri Misafirhane’nin 1875 yılında tadilata girmesinden sonra Çuhacıyan, 40.000 [[frank]] karşılığı Fransız Tiyatrosu’nu kiralayarak 11 Ocak 1876 tarihinde ''Leblebici Horhor Ağa'' adlı eserini sahneye koydu. En ünlü eseri olarak bilinen ''[[Leblebici Horhor Ağa (operet)|Leblebici Horhor Ağa]]''<nowiki>'</nowiki>nın sahnelenmesinden kısa süre sonra [[kumpanya]]nın yaşadığı sıkıntılı günler neticesinde Çuhacıyan kumpanyanın yönetimini devretti. Aralık 1878’de aynı toplulukla [[Edirne]]’ye giderek kendi eserlerini yönetti. Bu dönemde Rus Çarı II. Aleksandr tarafından "San Stanislas" nişanına layık görüldü.{{factKaynak belirt}} Daha sonra imzalanan [[Ayastefanos Antlaşması]]’nın şerefine İstanbul’da düzenlenen törenin ardından gerçekleşen konserde kendi eserlerini yönetti ve Padişah [[II. Abdülhamid]] tarafından da ödüllendirildi.
 
1890 yılında yazdığı ''Zemire'' adlı eseri bir yıl sonra İstanbul’daki bir Fransız tiyatrosu olan Concordia Tiyatrosu’nda Bennati Topluluğu tarafından sahnelendi. Bu temsilden sonra besteci bir süreliğine Fransa’ya gitti. Kendisine hami ve mali destek olacak bir zengin ile çalışacak olsa da, hamisinin aniden ölümüyle ortada kaldı. Bir yıl kaldığı Fransa'da sıkıntılı günler yaşadıkdan sonra 1892’de Türkiye'ye döndü. 1898'e kadar İstanbul'da Çuhacıyan, Padişah II. Abdülhamid için [[Hamidiye Marşı]]'nı besteleyerek ''Malûmat'' <nowiki>’</nowiki> ta yayımladı. Fakat Çuhacıyan [[kanser]] illetine yakalanmıştı ve bu hastalık nüksedince tedavi için Paris'e tekrar geri dönmeye karar verdi. Paris yolculuğu için İzmir’e giden Dikran Çuhacıyan, bu kentte iken, 21 Mart 1898’de kanser hastalığına yenilerek İzmir’de hayatını kaybetti. Cenazesi İzmir Ermeni Mezarlığı’na gömüldü.