Haçlı Seferleri: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Noyder (mesaj | katkılar)
Noyder (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
23. satır:
=== Clermont Konsili ve Birinci Haçlı Seferinin başlaması===
 
'''[[Birinci Haçlı Seferi]]''' (1096-1099) katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı Seferidir.<ref name="runciman">Bu Haçlı Seferi'nin nedenleri ve gelişimi için çok ayrıntılı bir referans olarak bakınız: Runciman, Steven (çev. Fikret Işıltan) (1998), ''Haçlı Seferleri Tarihi: İ. Cilt Birinci Haçlı Seferi ve Kudüs Krallığının Kuruluşu'', Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları</ref> Birinci Haçlı Seferi'nin 1096 yılında [[Clermont-Ferrand|Clermont]]'da toplanan kilise konsilinde Papa [[II. Urbanus|II. Urban (Urbanus)]] tarafından başlatıldığı kabul edilmektedir. 1095 yılında [[Clermont-Ferrand|Clermont]]'da toplanan kilise konsiliinde Papa [[II. Urbanus|II. Urban (Urbanus)]] ve fanatik [[Pierre L'Ermite|Keşiş Piyer (Pierre L'Ermit)]] tarafından teşvik edilmiştir. Ama bu sefere katılmak için Hristiyan Avrupa yüzeyinde propagandanın yapılması ve Haçlı askerlerinin toplanması bir yıldan fazla almıştır. Bu sefer genellikle dalga dalga gelen bazıları sırf din aşkına savaşmayı gözüne alan çeşitli sınıftan halktan oluşan bir grup halinde; diğerleri ise çok düzenli soylu kişiler tarafından profesyonel askerî birlik şeklinde komuta edilen ordularla gerçekleştirilmiştir. Birinci Haçlı Seferi'nin genel olarak başlangıç ve birkaç ana safhadan oluştuğu kabul edilir.<ref name="runcimanrunciman1">İngiliz tarihçisi Runciman bu safhaları "Halkın Haçlı Seferi"; "Baronların Haçlı Seferi" ve "1101 Haçlı Seferi" olarak üç safhaya ayırmaktadır. Diğer tarihçiler "1101 Haçlı Seferi"'ni değişik bir Haçlı Seferi olarak görüp safhaları "Halkın Haçlı Seferi" ve "Baronların Haçlı Seferi" olarak sınıflandırmaktadırlar.</ref>
 
=== Halkın Haçlı Seferi ===
49. satır:
Anadolu içlerine çekilen Kılıç Arslan [[Danişmend Gazi]] ve Kayseri emiri Hasan ile ittifak yaptı. 30 Haziran 1097’de muttefikler [[Eskişehir coğrafyası|Eskişehir Ovası]]’nda Haçlılara saldırdılar. Haçlılardan önde yürüyen Normanlardan oluşan grup Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından karşılandı. Bu ovaya çıkışın Bizans ve Haçlılarca "Dorileon" olarak adlandırılması nedeniyle [[Dorileon Muharebesi (1097)|Birinci Dorileon Muharebesi]] adı verilen askeri çatışma hemen başladı. Bu muharebede ağır zırhlı, özel terbiyeli büyük zırhlı atlı ve özel silahlı şövalyeler ile ağır süvari hücumları yapan Haçlı ordusuna karșı olarak gayet hızlı ve manevra kabiliyetli; hafif zırhlı; ağır zırhlara karşı ve hızlı ağır süvari hücumlarına karşı efektif olmayan hatta hiç işlemeyen ok, cirit ve kılıç gibi hafif silahlı Selçuklu hafif süvarisine üstün geldiği açığa çıktı. Bu meydan muharabesini kazanamıyacağını anlayan Sultan I. Kılıç Arslan ordusunu muharebe meydanından geri çekmek zorunda kaldı. Hristiyan tarihçileri bu muharebeyi kazanan Haçlı ordusunu ve bu ordunun komutanlarını çok överek anmaktadırlar.<ref name="runciman"/>
 
Bundan sonra I. Kılıç Arslan Haçlı ordusunu bir meydan muharebesi ile mağlup edemeyeceğini, hatta yürüyüşlerine bile engel olamayacağını anladı. Anadolu'dan geçen Haçlı ordusu ile hiç askeri çatışmaya girmeden onların Anadolu'dan ilerlemelerini izleme stratejisine uydu. Fakat yolları üzerindeki bölgeleri boşaltıp, tarlaları yakarak, meralardan Haçlı ordusu hemen gelmeden büyük koyun sürüleri geçirerek Haçlılar atlarına otlanacak ot bırakmayarak ve su kuyularını tahrip ederek onları zor duruma sokmaya çalıştı.<ref name="runciman"/><ref>"Danışmendliler", ''Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi'', Cilt 8, s.123, İstanbul:Çağ Yayınları, 1992,</ref><ref name="TDV">Demirkent, Işın (1996) "Haçlılar" ''TDV İslam Ansiklopedisi''; İstanbul:Diyanet Vakfı Yayınları, cilt 14, s.315: Online:[[http://islamansiklopedisi.org.tr/haclilar]]</ref>.
 
Bu Haçlı ordusu Anadolu'da [[Uluborlu]] (Polybotus), [[Yalvaç]] (Antioch-Pisidia), [[Akşehir]] (Philomelium), [[Ladik]] (Laodicea), Konya (Iconium), [[Ereğli, Konya|Ereğli]] (Hereclea), [[Kemerhisar]] (Tyana), [[Niğde]] (Augustapolis), [[Kayseri]] (Mazacha), [[Kahramanmaraş]] (Marash) yoluyla [[Antakya]]'ya indi<ref name="runciman"/><ref name="TDV"/>.
 
Buradan " Baudouin Boulogne'lu" Edessa'da (modern [[Şanlıurfa]]'da) hüküm süren ve Ermeni asıllı bir eski Bizans ordusu komutanı olan [[Thoros Edessalı]] tarafından çağrıldığı için kendine bağlı ordusu ile Edessa'ya yöneldi. Thoros Edessalı, Selçuklu Şam Meliki [[I. Tutuş|Tutuş]] tarafından 1094 civarında Edessa kalesi ele geçirilince Edessa'yı idareye memur edilmiş parali askerlerden kurulmus olan Bizans ordusu komutanı idi. Fakat bu görevi yapmakta iken Thoros Selçuklular eleyhine dönüp uzunca süren Artuklu [[Sökmen Bey]] komutasındaki bir Selçuklu ordusunun kuşatmasına başarı ile direniş göstermişti. Bundan sonra Thoros emrindeki ordu ile hem Selçuklular hem de Bizanslılardan bağımsız olarak Edessa şehrini yönetmeye başlamıştı. Ermeni asıllı olduğu ve Ortodoks Hristiyanlığa inandığı için Edessa Ermenileri tarafından sevilmemekte idi. Yine Ermeni asıllı ve eskiden Selçuklularla yakın ilişkisi olduğu için Ortodoks Bizanslılar tarafından da beğenilmemekte idi. Thoros politik durumunu sağlamlaştırmak için 1098'de [[Antakya Kuşatması]] ile uğraşmaya başlayan Haçlılar ordusundan destek istemişti. Bu destek Şubat 1098'de Baudouin Boulogne'lunun Edessa'ya kendi ordusu ile gelmesi ile başladı. Baudouin Boulogne'lu önce Thoros Edessalı'nın evlatlığı ve varisi olarak kabul edildi. Fakat Baudouin Thoros aleyhine önce gizli entrikalara girişti ve sonra açıkça onu Urfa iç kalesinde kuşatmaya aldı. Thoros Baudouin'in Edessa'da yönetimi ele almasını bir anlaşma ile kabul etti. Ailesi ile kayınpederi [[Meletine]] (modern [[Malatya]]) Emiri Gabriel'e sığınmayı planlamıştı. Fakat birkaç gün sonra 9 Mart'ta şehrin Ermeni asıllı olan halkı (çok muhtemelen Baudouin'in emri ile) Thoros'u yakalayip linç ettiler. Böylece Edessa'nın tek yöneticisi olarak kalan Baudouin burada ilk Haçlılar devleti olarak [[Edessa Kontluğu]] devletini kurdu ve kendini ilk Edessa Kontu olarak ilan etti,.<ref name="maaluf">Maalouf, Amin (çev. Mehmet Ali Kılıçbay) (1998),''Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri'', İstanbul:Telos Yayıncılık ISBN 975-545-092-0</ref>
58. satır:
{{anamadde|Antakya Kuşatması}}
 
Yollarına devam eden Haçlılar Torosları iki değişik geçitten geçerek [[Çukurova]] bölgesine girdiler ve daha sonra yollarına devam ederek [[Antakya]] önlerine geldiler. Antakya önlerine gelen ordunun başında Taranto prensi Boemondo vardı. Boemondo Birinci Haçlı Seferi’nin en etkili askeri komutanlarından biriydi. Güney İtalya’nın [[Norman]] fatihi [[Robert Guiscard]]’ın oğlu olan Boemondo’un seferi katılma amacı yeni topraklar elde etmekti.<ref name="nicolle">Nicolle, David (Tr. çev.: L. Ece Sakar) (2011) ''Birinci Haçlı Seferi (1096 - 1098)'', İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ISBN 9786053602538 s.14</ref>
 
İsmen [[Büyük Selçuklu İmparatorluğu|Büyük Selçuklu Devleti]]'ne tabi olan Antakya Emiri olan [[Yağı-Sayan]], Haçlılar'ın Antakya'ya doğru geldiklerini haber alınca, şehirdeki Hıristiyanlardan korktu. Antakya'lı Müslümanları erkekleri surlara dışarısina çıkarıp şehrin etrafına hendek kazmalarını emretti ve Müslümanların yanına hiçbir yabancıyı sokmadı. Ertesi gün de aynı şekilde Antakya'lı Hıristiyan erkekleri surlar dışına çıkarıp hendek kazmalarını emretti, onların yanında da hiçbir Müslüman yoktu. Ama Yağı-Sayan Antakya'lı Hıristiyan erkekleri şehir surları içine almadı. Yağı-Sayan şehir içinde bulunan Hıristiyan kadın ve çocukların can ve mal güvenliğinin teminatını verdi.
67. satır:
 
Haçlılar şehri ele geçirdikten sonra Selçuklular [[Musul]] Atabeyi [[Gürboğa]]<ref>Bu Türk asıllı olan Musul Atabeyi'nin ismi
birkaç modern Türkçe tarih kitabında ''Gürboğa'' olarak verilmektedir. Ama Avrupa dillerinde ve onlardan çeviri kitaplarda "Kerboğa" veya "Kurboğa" olarak geçmektedir. Latince ve Avrupa dillerinde "Gürboğa" ismi telaffuzu zor olup yazılması da gayet zor olup o günlerde yazılmış birincil kalma Avrupa asıllı kronik-tarihler ve belgelerde yalan-yanlış yazılmış ve takip eden yüzyıllarda da bu hatalar tekrar edilip durmuştur. Arapça bilen tarihçiler bile harfleri bile bu adın hatalı yaşınayazılışına katkı yapmışlardır>. Bu Türkçe isim Arap harfleri ile okunup yazılma sırasında "Kerboğa", "Kurboğa", "Kürboğa" olarak anlamsız bir şekle girmistir.</ref> topladığı bir Müslüman ordusu ile Antakya önlerine gelip Antakya kalesi içine bulunan Haçlı ordusunu kuşatmaya aldı. Korkak davranıp hemen hücuma geçmemesi ordusunda anlaşmazlıklar doğurdu. Diğer taraftan 12 gün kapalı muhasara altında kalan Hıristiyanlar büyük açlık çektiler. Soylu ve şövalyeler atlarını; diğer Haçlılar yakalayabildikleri her türlü yaşayan hayvanı ve ağaç kabuğu ve otları yemeye başladılar. Haçlılar gıdasızlıktan bıkkınlık ve ümitsizlik içerisine girdiler. Keşiş Marsilya'lı Pierre Barthelemy dinsel hayaller görmeye başlayıp İsa'nın çarmıha gerildikten sonra öldürülmesi için kullanılan ''Kutsal Mızrak''{{'}}ın Antakya Katedrali'nin zemininde gömülü olduğunun rüyasını gördüğünü bildirdi. Antakya Katedrali zemininde yapılan kazı ile bir mızrak bulundu. Bunu bir mucize sayan ve üstün moral kazanan Haçlılar Kutsal Mızrak'ı taşıyan Le Puy Başpiskoposu Adhemar ile 8 Haziran 1098'de kaleden huruç hareketi yaptılar. Gürboğa'nın müttefiki Şam Meliği [[Dukak]] ve Gürboğa'nın kendilerine hüküm edeceğinden korkan diğer emirler Gürboğa ordusundan ayrıldılar. Kalan ordu büyük bir mağlubiyete uğradı.<ref name="runciman"/><ref name="michaud">J.F Michaud (haz. Güray Kırpık), (2011) ''Haçlı Seferleri’nin İlginç Olayları'', Ankara:Lotus Yayınları, s.215</ref>
 
===Antakya'dan Kudüs'e harekat===
 
Haçlılar Antakya'yı aldıktan sonra bir müddet burada kalarak at, yiyecek ve iașe tedariki için uğraş verdiler. Bu tedariki sağlamak için yakınlarda olan Arap yerleşkelerine saldırılarda bulundular. Bu saldırların birisi [[Maaret el Numan|Maarratu'n-Numan]]'a yapıldı. Aralık 1098'de Antakya'dan gelen bir Haçlı ordusu bu şehrin duvarları önlerinde karargâh kurup şehri muhasaraya başladılar. Halk onlara karşı çok çetin bir savaşa girdi. Haçlılar kale burçlarının karşısına ahşap bir burç dikip beklemeye başladılar. Müslümanlar bir süre sonra bulundukları surlardan inip daha güvenli olacağını düşündükleri şehirdeki evlerine sığındılar. Haçlı ordusu taarruza geçti ve şehri eline geçirerek bir katliam yapmaya başladı ve Haçlılar burada yaklaşık 20 bin kişiyi öldürdüler. Daha sonra buradan ayrıldılar. Haçlı kronikleri burada Haçlıların ölen Müslümanların bedenlerini yediklerinden bahsetmiştir.<ref>Peters, Edward (1998) ''The First Crusade: The Chronicle of Fulcher of Chartres and Other Source Materials'' University of Pennsylvania Press, s. 84.</ref> Haçlılar Müslüman yetişkinleri kaynatıp çorba yapmak, Müslüman çocukları şişe geçirip ateşte pişirmek ve yemek dahil olmak üzere son derece korkunç bir saldırı gerçekleştirdiler. Bu dönemdeki Haçlı yamyamlığı hem Frank hem de Arap raporları tarafından doğrulanıyor. Mesela Caen'li bir Frank görgü tanığı, haşlama ve kızartma vahşetini rapor etmiş. Maarra'nın fethedilişi sırasında orada olan Albert Aix'li Albert şöyle yazmış: "Bizim bölüklerimiz sadece ölü Türkleri ve Suriyelileri yemekten küçülmediler, aynı zamanda köpekleri de yiyorlardı!"<ref>Tamim ENSARİ-İslami Bakış Açısından Dünya Tarihi Pegasus Yay. S.[http://www.kitapyurdu.com/kitap/islamin-bakis-acisindan-dunya-tarihi/372410.html&manufacturer_id=182108 178]</ref> Abd'l-Ala şehri ise Ocak 1099'da yapılan hücumdan sonra tamamıyla yakılıp yıkıldı; kalesinin taşları bile teker teker sökülüp şehir ortadan kaldırıldı. Birçok Arap şehri ise elçiler ve hediyeler göndererek Haçlıların her isteklerini yerine getireceklerini belirttiler.<ref name="maaluf"/>
 
13 Ocak Antakya'dan ayrılmaya başlayan ana Haçlı ordusu 7 Temmuz'a kadar Antakya'dan Lübnan. batı Suriye ile Filistin'den geçerek Kudüs'e vardı. Bu geçiş sırasında [[Fatimiler]]'in kuzey sınırı olan "Nehr-ul-Kelb" ırmağını geçip [[Fatimiler]] arazilerine girdiler. Yolda bulunan bazı şehirleri (örneğin [[Hisn-el-Akrad]], [[Tartus]], [[Arsuf]], [[Ramallah]], [[Beytüllahim]]) ellerine geçirdiler ve diğerlerini (örneğin Saycar, [[Akka]], [[Jabal]], [[Trablusşam]], [[Kasariya]]) ya başarısız kuşatmadan sonra geride bıraktılar ya da kenarlarından hücum etmeden geçtiler. 5 Temmuz 1099'da Kudüs şehri surları önüne vardılar.<ref name="maaluf"/>
106. satır:
Papa [[II. Paschalis]] Avrupa'daki krallarla, özellikle [[Kutsal Roma-Germen imparatorları]] [[IV. Heinrich (Kutsal Roma İmparatoru)|IV. Heinrich]] ve oğlu [[V. Heinrich (Kutsal Roma İmparatoru)|V. Heinrich]] ile bir takım problemler yaşamaktaydı. O yüzden tek Avrupalı kral bile Papa’nın çağrısına uymadı. Fakat diğer taraftan dükler ve kontlar bu çağrıya olumlu cevap verdiler. [[Birinci Haçlı Seferi]]'nin üçüncü safhası olarak da görülebilen bu 1101 Haçlı Seferi, Filistin'de yerleşen Frank Haçlılarına destek sağlamak için 1101 yılı içinde gelişti. Sefer, [[Konstantinopolis]]'e ayrı yollar ve ayrı zamanlarda ulaşan ve oradan birbiri arkasından ve birbirinden aralıklı olarak yürüyüşe geçen üç değişik ordu halinde oluşmuştur.<ref name="jaspert"/><ref name="maaluf"/>. Bu orduların sayısı hakkında tam bilgiler bulunmamakta ama değişik tahminler verilmektedir. Üç değişik ordu birliği şeklinde Anadolu'ya gelip geçmeye çalışan Haçlı ordusu için en muhtemel tahmin bu ordunun yaklaşık toplamının 300 bin kadar olduğudur.<ref>Demirkent, a.g.e s.135</ref> Bu Haçlı ordularından birincisi Mayıs ayında Konstantinopolis'ten başlayan Milano başpiskoposu Anselm de Buis’in idaresinde [[Lombardlar]], kont [[Etienne de Blois]] kumandasında Fransızlar ve mareşal [[Konrad]] komutasında Almanlar’dır. İkinci Haçlı ordusunu Nevers kontu II. Guillaume (Giyom)’un kumandasındaki Fransızlar oluşturmuştur. Üçüncüsünü ise Baverya Dükü IV. Welf’in idaresinde Almanlar oluşturdu.
 
Bu 1101 Haçlı Seferinin birinci grubunda ağırlık Birinci Haçlı Seferi'ne katılmayan ve ilk defa bir haçlı Seferine katılan [[Lombardlar]] bulunmaktaydı. Bu Haçlı ordusu [[Milano]] başpiskoposu Anselm de Buis’in idaresindeki Lombardlar, kont [[Etienne de Blois]] kumandasında Fransızlar ve mareşal [[Konrad]] komutasında Almanlardan oluşmaktaydı. Önce Mayıs 1101'de İtalya'dan Lombardlar Konstantinopolis'e Milano Piskoposu Anselm idaresinde eriştiler. Kudüs'ten Konstantinopolis'e dönmüş olan Anadolu'da sefere deneyimli [[Toulouse'lu IV. Raymond]] komutası altına geçtiler. Sonra Fransızlar ve Almanlar geldiler. Böylece 20.000 kişi kadar olan Haçlı ordusu yeni bir güzergah takip ederek beklenmedik bir şekilde [[Ankara]]'ya yöneldi; o şehri eline geçirip oradan [[Niksar]]'a doğru yöneldi. Ağustos'da [[Merzifon]]'da Anadolu Selçuklu Sultanı [[I. Kılıç Arslan]] ve [[Danişmendliler Beyliği|Danişmendoğlu]] ordusu ile yapılan Merzifon Muharebesi sonucunda bu Haçlı ordusu büyük bir hezimete uğradı. Haçlı askerlerin 4/5lik kısmıukısmı imha edildi ve kadınlar ve çocuklar esir olarak Türklerin eline geçti.<ref name="maaluf"/>.
 
Haziran 1101 sonunda Konstantinopolis'ten ayrılan, Nevers Kontu Giyom'un komutasında bulunan bu Haçlı seferi ordusunun askerleri ve asker olmayan kamp takipçileri Anadolu'da Ankara, Konya üzerinden [[Ereğli, Konya|Ereğli]]'ye ilerlemeye başladı. Bu Haçlı ordusu çok geçmeden bu yolu takip etmenin bir hata olduğunu anladı. Çünkü önceki ''Baronlar Haçlı seferi'' yol etrafına sanki kıran getirmişti ve bu ordu iaşe ve hayvan yemi bulamamaktan bitik bir hale düştü. Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan ve Danişmend Gazi süvari ordularıyla Merzifon'dan Ağustos sonunda ayrılıp Ankara'ya gelip [[Konya]] üzerine ilerleyen Haçlılar ordusunun önü sıra geri çekilmekte idi. [[Konya]] üzerinden ilerleyen Haçlılar Eylül ayı başında Ereğli yakınlarina gelmişlerdi ki Selçuklu ve Danişmend Gazi süvari orduları onları orada pusuda beklemekteydi. Hemen pusudan hücuma geçen bu süvari ordusu Haclı ordusunun hemen hepsini savaş alanında öldürüp imha etmek imkânını buldu. Sadece Toros dağlarına doğru kaçan az sayıdaki kişi canını kurtarabildi. Bu ordunun komutanı Nevers'li Giyom bir Türk asıllı bir Bizans askerinden (''[[Türkopol]]'') kılavuz bularak Antakya'ya erişmeyi başardı.<ref name="maaluf"/>.