Halil (Memlûk sultanı): Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
By erdo can (mesaj | katkılar)
k →‎Dış bağlantılar: Düzenleme, değiştirildi: İŞBN → ISBN AWB ile
Sabri76 (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
79. satır:
El-Eşref Halil Sultan olunca Akka'da Tapınak Şövalyelerinin 20. "Büyük Üstadı" olan "Beauje'lu Giyom"'a bir mesaj göndererek Akka'nın hiç kan dökülmeden teslim edilmesini istediğini bildirdi.<ref name="runciman3">[[Steven Runciman|Runciman, Steven]], (çev. Fikret Işıltan) (1992), ''Haçlı Seferleri Tarihi: III. Cilt Akka Krallığı ve Haçlı Seferleri'', Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları ISBN 975-16-0511-3</ref> eğer şehir teslim edilmezse hiç boşuna aracılar, elçiler ve hediyeler göndermemesini söyleyip, katiyetle yakında kaleyi kuşatmaya geleceklerini bildirdi. Buna rağmen Akka'dan Arapça konuşan Sir Philip Mainebeuf başkanlığında; Bartolemeo adlı bir [[Pisa]]'lı şövalye ve George adlı bir yazıcıdan oluşan bir elçilik heyeti Akka'dan Kahire'ye hediyelerle birlikte gönderildi. Bu heyet Sultan'dan Akka'ya hücum etmemesini isteyecekti. Fakat Sultan Halil bu heyete konuşmayı kabul etmedi. Elçiler tutuklanıp zindana koyuldular.<ref name="runciman3"/><ref>El-Makrizi,... c.2 ş.120</ref>
 
İlkbaharda El-Eşref Halil Akka kalesi üzerine sefere çıktı. Mart 1291'de Mısır ordusu Kahire'den harekete geçti. Kendisi önce Şam'a geçti ve haremini orada bıraktı. Ülkenin her tarafından kuşatma makineleri ve asker toplandı. Şam'da ve Mısır'da 100 kusur mancınık yapılmıştı ve bunlar Akke'ye doğru götürülmeye başlandı. Gayet büyük mancınıklar arasında Karak'dan gelen adı "El-Mansuri (Galip)" ve "El-Ghadibah (Kızgılı)" adlılar ve daha küçükleri arasında "El-Thiran El-Sawda (Siyah Boğa)" gibi isimlileri bulunmaktaydı. Suriye'den [[Laçin el-Mansuri|Emir Laçin]] komutasında Şam'dan gelen; Emir Muzaffer Takayıddın komutasında [[Hama]]'dan; Emir Bilban komutasında [[Trabluşsam]]'dan ve Emir [[II. Baybars|Emir Baybars Çeşnigar]] komutasında [[Kerak]]'dan gelen dört büyük ordu, Mısır'dan gelen orduya katıldı. Ülkenin her tarafından askerler ilkbaharda yağışlı iklim şartlarına bakılmadan Akka'ya yöneldiler. "Hama"'dan gelen çok silah, alet ve edevat taşıyan askeri güç yağmurlu hava ve geçilmez çamurlu yollardan ilerleyerek bir ayda Akka önüne gelebilmişlerdi. Akka'yı kuşatan Müslüman ordusunun mecvcudu hakkında kesin bilgiler yoktur ama o zamanlarda hazırlanan değişik kronoloji-tarih kitaplarında 60.000 süvari ve 160.000 piyade gibi gayet büyük rakamlar verilmektedir.<ref name="runciman3"/><ref>El-Makrizi...c.2 ş.120</ref> Bu ordu mevcud sayısı büyük olasılıkla abartılmıştır ama yine de kuşatan Müslüman ordusunun Akka'yı savunan Haçlı ordusunun kat kat üstünde olduğu kabul edilmektedir. Bu ordunun büyük bir kısmı gönüllü askerlerden oluşmaktaydı. Bu büyük ordu 5 Nisan'da Akka önüne gelip kuştmayakuşatmaya başladı.<ref name="runciman3"/>
 
Müslüman tarafında çok sayıda kronikçi-tarihçi bu kuşatma hakkında tarih yazmıştır. Bunlar arasında Kerak, Suriye'den gelen bir ordunun komutanı olan [[II. Baybars]] <ref>Baybars'ın 11 ciltlik "Zobdat al-Fıkrah Fi Tarih el-Hicret" tarih kitabı bulunmaktadır</ref>, Eyyubi asıllı Hama'dan gelen orduda bir alt komutan olan Ebu El-Feda <ref>Ebu El-Feda'nın Arapça eseri "Tarihu 'el-Müktasar fi Ekbar el-Başer" veya "Tarih-i Ebu el-Fida" adlı Adem-Havva'dan 1329'a kadar gelen İnsanlık Tarihidir</ref> ve El-Makrizi sayılabilir.
95. satır:
5 Mayıs'ta Kıbrıs Kralı II. Henri 100 süvari ve 2.000 piyade takviye taşıyan 40 kadar gemiyle Kıbrıs'tan Akka'ya geldi. Fakat II. Henri'de Akka savunmasının imkansızlıggini gördü. Haçlılar iki şövalyeyi Sultan Halil'e eci olarak gönderdiler. Bu iki şövalye Sultan önünde diz çöktüler. Sultan Halil onlara sahri teslim etmek için şehrin anahtarlarını mı getirdiklerini sordu. Sovalyeler şehrin teslim olmayacağını bildirdiler. Ama Sultan'dan şehirde yaşayan sivil halka merhametli davranmasını; Haçlıların daha önce Müslümanlara yaptıkları adaletsizlik ve mezalımı tazminatla karşılamaya hazır olduklarını ve babası Kalavun'la Akka Haçlılarıyla yapılmış olan barış anlatmasını tekrar uygulamaya hazır olduklarını belirtiler. Sultan Halil eğer Akka barışla teslim edilirse kalede bulunan herkesin hayatını bağışlayacağını bildirdiu. Ama elçiler bunu kabul etmediler. Tam Sultan ve elçiler konuşmayı bitirmişler di ki kaleden atılan büyük bir maçınık güllesi Sultan'ın otağının yanına düştü. Sultan Halil buna çok kızıp bunun bir Haçlı komplosu olduğunu ve elçilerin de bunadan haberdar olduğunu kabul edip elçilerin katledilmesine emir vermekte iken yanında bulunan Emir Sencer El-Suça elini domuzların kanına bulamamyip onları affetmesini Sultan'dan diledi ve Sultan elçileri geri gönderdi.<ref name="runciman3"/>
[[Dosya:SiegeOfAcre1291BNF.JPG|thumb|left|1291 Akka KuştamasıKuşataması'nın ortaçağlardaOrtaçağlarda hazırlanmış bir resmi]]
 
Lağımcılarain gayretlrri ile birçok kule altına dehliz ler açılmıştı ve bunların bulunan dehliz tahta direk desteklerinib yakılması ile çökertilmeye başlandı. 8 Mayıs'ta Kuşdüs ve Kıbrıs Kralı II. Henri'nin savunduğu "Kral Hugh Kulesi" korunmiyacak harabeye dönmüştü; savunmacı Kral kuleyi tamamiyle yakarak oradan çekildi. O hafta içinde "San Antoni Kulesi", "İngiltere Kulesi", "Blois Kontesi Kulesi" ve "San Nikola Kulesi" çökme alametleri göstermeye başladı ve "Kral II. Henri Kulesi" 15 Mayıs'a kadar dayandı ve dış duvarai o gün çöktü. 18 Mayıs sabahı kalenin her tarafından borular ve davullara eşliğinde Memluklu orduları bir genel hücuma geçti. Memluklu orduları iç şurda kale içinde bulunan büyük "Lanetlenmiş Kule"'ye kadar ilerlediler. Haçlılar "San Antoni Kapısı" yanına geri çekildiller. Surların hepsinde Memluklu bayarm ve sancakları asıldı. Geri çekilen Tapınak ve Hospitalier şövaleyeri sür ve kuleleri geri almak tekrar tekrar karşı hücum yaptılar ama hepsi başarısız oldu. Kudüs ve Kıbrıs Kralı II. Henri ve Hospitalier Şövalyelri Büyük Üstadı gemilerine binerek Akka'dan kaçtılar. Akka'da buluna asiller ve zengin tüccarlar denizde buluna Haçlı gemilerine kendilerini, servetlkerini ve ailelerini bindirip kaçmak için Tapınak Şövalyesi [[Roger de Flor]]'a büyük zenginlikler verdiler. 18 Mayıs da daha gece olmadan 43 gün süren bir kuşatmadan sonra Akka Kalesi tekrar Müslümanlara eline geçti.
103. satır:
Akka'da ve diğer yerlerde yaklaşık olarak 106.000 kişi ya öldürüldü ya da esir alındı ve buaradan 200.000 kaçabildi. Bugüne kadar öğrenilebildiği kadar Araplardan 300.000'den fazla kişi öldü.
....
500'den fazla şehrin en güzide asıl kadın ve kızları; kralların ve preslerin kızları, şehir düşmekte iken kıymet biçilemiyecekbiçilemeyecek kadar değerde altın ve mücevhertan yapılmış takılarının hepsini kollarına ve boyun takarak limana indiler. Gemilerde buluna gemicilere yalvararak onlarla evlenmeyi kabul edeceklerini bildirip sadece kendilerini, kıymetli eşya ve takılarını alıp bir güvenli adaya ve limana götürmelerini istediler.
</blockquote>
 
Memluklu ordusunun eline geçmeyen tek bina çok müstahkem bir iç kale şeklinde olan ve şehirinşehrin batısında sahiledesahilde buluananbulunan Tapınak Şövalyeleri merkezi oldu. Bu sahil müstahkem kalesini teslim etmesi için Sultan El-Eşref Halil Tapınak Şövaleyeleri'inin komutanı ve Büyük Üstad'ı olan Peter de Savery ile müzakerelere geçti. Bu müzakereler sonunda Tapınak iç kalesi içinde bulunan herkese Kıbrıs'a serbestçe gitme izini verildi. Tapınak ve Akka'nın terk edilmesi Sultan'ın ordusundan gözlemciler tarafından kontrol altında olacaktı. Fakat bu müslüman gözlemciler grubu Tapınak kalesine girdklerigirdikleri zaman burada bulunan aşırı bağnaz şövalye üyeler bu antlaşmaya tamamiyle aykırı olarak gelen Müslüman barış temsilcilere hücum edip onları öldürdüler. Geceleyin karanlıktan t=yaranan birkaç Tapınak Şövalyesi karanlıktan faydalarakfaydalanarak sahilde bulunan kayıkalarakayıklara ve oradan da Sayda'ya kaçmayı başardılar. Sabah olunca Peter de Severy, öldürülen önceki Müslüman gözlemcilere hiçbir şey olmamış gibi, tekrar Sultan'ın huzuruna çıktı ve yeni bir ateşkes müzakeresi yapılmasınaiyapılmasını istedi. Barış gözlemcilerinin Haçlılar tarafından öldürülmesi El-Eşref Halil'i çok kızdırmıştı. Sultan Peter de Savery ve maiyetindekilerin hemen tutuklanmalarını emretti. Bunlara kaleye giden ve orada öldürülen Müslüman gözlemcilere misilleme olarak bu müstakkemmüstahkem mevki savunucularaisavunucuları gözü önünde hemen idam edildiler. Bunu gören savunmacılar teslim olmaktan vazgeçip çatışmaya devam ettiler. Fakat Müslüman lağımcılar bu musta=kkehemmüstahkem bina altına tüneller açmaya başladılar. 28 Mayıs'da müstahkem binanın karaya bakan cephesinde çatlaklar ve göçüklükler belirmeye başladı ve binanın bir cephesi tamaıyletamamıyla çökmeye hazırdı. Sultan Halail tam çökmeyi beklemek istemedi ve duvarda açılan gediklerden faydalanarak müstakhkemmüstahkem mevkiyi ele geçirmek için 2000 kişilik bir birlik kurdu ve bunlaarabunlara binayaibinayı işgal etme iemriemri verdi. Fakat bu birlik içeri girer girmez bütün binanın duvarları çöktü. Hem savunucu HaçlılaraanHaçlılaradan hem de binaya hücum birliğinden büyük sayıda asker enkaz altında kalıp hayatlarını kaybettiler.
Akka kalesi 1104'de haçlılar eline geçmişti ve 100 yılı aşkın olarak Haçlılar elinde bulunmaktaydı. Selahaddin Eyyubi'nin 1187 yılında Kudüs'ü tekrar ele geçirmesi ile Haçlılar Kutsal [[Kudüs Krallığı]] başkenti olmuştu. 1187'de [[Selahaddin Eyyubi]] bir kuşatmadan sonra Akka kalesini Müslümanlar eline geçirmişti. Müslüman savunucular 1189'da bir Haçlı kuşatmasına başarı ile karşı koymuşlardı. Fakat 1191'de [[Üçüncü Haçlı Seferi]] sırasında İngiliz Kralı [[I. Richard|Arslan Yürekli Risar]] tarafından tekrar Haçlılar eline geçmişti. O zamandan itibaren Akka, Kutsal [[Kudüs Krallığı]] başkenti olmuştu. 1291'de Memluklu Sultanı El-Eşref Halil Haçlı hristiyanlara senbolsembol olmuş kaleyi tekrar Müslümanlar eline gacirmiştigeçirmişti.
 
Bu çok korunaklı sahil şehrinin tekrar denizden gelecek bir Haçlı ordusunun ve donanmasınindonanmasının eline geçmemesi için El-Eşref Halil şehrin ve kalesinin tümüyle yıktırılmasını emrini verdi. Pazarlar, dükkanlar, özel evler içlerinde bulunan eşyalardan boşaltıldılar; sonra da yakılabilecekler yakılarak diğerleri de son zemine kadar yıkılarak özel binalar yaşanmaz hale getirildi. Hala ayakta kalan kalenin surları ve kuleleri tamamiyle yıkılıp taş üstüne taş bulunmaz hale getirildiler. Şehirde bulunan Akka Katedrali de tamamiyle yıkılıp yerle bir edildi, Bu binada bulunan cephe kaplama taşları ve uygun bina taşları gemilere yüklendi ve Kahire'ye götürüldü. Sultan El-Eşref Halil'in Kahire kalesindnekalesinde yaptırdığı Halil Camii ve külliyesi buradan giden taşlarla yapıldı. Özellikle camii cephesindeki mermer cephe duvarı Akke Katedrali'nden gelmiştir. Diğer kiliseler de yıkılıp yerle bir edildi. Ancak yıkılan San Dominik Kilisesi içinde bulunan Saksonyalı Jordan'ın mezarı ayakta bırakıldığı ve bunun nedenin de bu kişinin mezarı açıldığında cesedin hiç çürümediğinin görülmesi idi.<ref name="runciman3"/>
 
Akka kalesinin alınması haberi Memluklular şehirlerine, özellikle Şam ve Kahire'ye eriştiği zaman şehirler bayram yerlerine döndüler. Sultan El-Eşref Halil Şam'a büyük bir alayla girdi. Önünde esir düşmüş Haçlı savunucular askerler yürümekteydiler ve Haçlılardan ele geçen bayrak ve sancaklar gelenek usulle ters olarak taşınmaktaydılar. Sultan Kahire'ye de geri geldiğinde şehir tümüyle donamıştı ve bir diğer bir alay da bu şehirde yapıldı.<ref name="runciman3"/>
118. satır:
=== [[Sur (şehir)|Sur]], [[Sayda]], [[Beyrut]], [[Hayfa]] ve [[Tartus]]'un ele geçirilmesi===
 
[[Sur (şehir)|Sür]] şehri limanı Frank Haçlılar tarafından Suriye sahillerinde en çok limani kullanılan korunaklı kale idi. Bu kale Sultan Selahaddin tarafından iki defa kuşatma altına alınmıştı ve her iki defa da kaleyi fetihte başarısız kalmıştı. Hacli Kudüs Krallığına tabi olan Sur'un yerel haçlı hükümdarlığı Sultan El-Eşref Halil'in Akka'yı fethetmesinden hemen önce "Margeret Lusignanlı"'dan <ref>Margeret Lusığnanlı Jean.</ref> yeğenı olan "Amalrik Surlu"'ya geçmişti. 19 Mayıs günü Sultan El-Eşref Halil hala fethettiği Akka 'da bulunmakta iken Emir El-Suçai komutasında bir büyük keşif birliğini Sur önlerine gönderdi. Kalede çok küçük bir muhafız birliği bulunması ve Akka'dan kaçan çok sayıda Hristiyan mühhacirinmuhacirin Sur'a gelmesini gören vekiliharç idareci (bailli) olan Adam Cafrenli bu keşif birliğinin şehir önünde görülmesi ile paniğe kapıldı ve kaleyi terk edip Kıbrıs'a kaçtı. Böylece Sur kalesi bu keşif birliği tarafından hiç direniş görmeden Müslümanlar eline geçti.
 
[[Dosya:SidonSeaCastle.jpg|thumb|Sahile yakın bir ada üzerinde olan [[Sayda]] kalesi kalıntısı]]]]
 
Akka'yı fethinden bir ay sonra Sultan El-Eşref Halil Sayda kalesini kuşatıp fethetmek üzere Emir El-Sucai komutasında bir askeri birliği kale önüne gönderdi. [[Tapınak Şövalyeleri]] büyük ustaları Theobald Gaudin komutasında Akka direnişinden sonra geriye kalan nispeten kuuckküçük sovalyelerşövalyeler güçugücü ve tarikatın hazinesi sahile 90 m yakın bir ada üzerinde bulunan Sayda kalesine nakledilmişti. Daha Memluklu ordusu kale önüne gelmekte olduguolduğu haberini alan bu ordauordu daha gelmeden Gaudin Tapınak Şövalyesi hazinesi ile birlikte bir gemi ile Sayda'dan ayrıldı ve Kıbrıs'a yöneldi. Sayda ada kalesinde kalan şövalyereşövalyelere Kıbrıs'tan takviye güçler göndereceğini de vaad etti. Fakat Gaudin bu vaadini gerçekleştirmedi. Memluklu kuşatamakuşatma birliği kaleyi kuşatınca kalenin savunması orada geride kalanlar tarafından yapılması gerekti. Memluklular karadan 90 m ilerdekiilerideki adaya doğru denizi doldurmaya başladılar ve böylelikle kara ile adayı birbirine bağlamayı hedef aldılar. Bu gelişmeyi gören şövalye savunucular bir aksam karanlıkta adadaki kaleyi boşaltarak denizden daha kuzeyde bulan [[Tartus]] kalesine kaçtılar. Memluk kuşatma güçu komutanı Emir El-Sucai 14 Temmuz'da adadaki kalenin yıkılması için emir verdi.<refe>Günümüzde Sayda önündeki ada kale duvarları kalıntı halinde hala bulunmaktadır.</ref>
 
Sayda'nın fethinden sonra Emir El-Sucai [[Beyrut]] kalesi üzerine yürüdü. Beyrut küçük bir Haçlı askerleri garnizonu ihtiuvaihtiva etmekle beraber Frank Haçlılar için önemli bir ticaret limanı olarak kullanılmaktaydı. Beyrut'ta hüküm süren kadın hükümdar Eschive İbelinli (1253-1312) El-Eşref Halil'in babası olan Sultan Kalavun ile halla geçerli olduğunu sandığı bir barış antlaşması yapmış olduğu için kendinin Memluklu ordusunun hedefi olarak görmemekteydi. Beyrut kalesi önüne gelen Memluklu ordusu komutanı Emir El-Sucai kalesdekikalesindeki askerlerinin komutanlarını bir görüşme yapmak için yanına çağırdı ve bunların hepsini yakayıpyakalayıp tutuklattı. Kalede kalan askerler ve elinde kaçma imkanı olan diğer sivil Hristiyanlar bunun haberini alınca limanda bulunan her türlü gemiye binerek Kıbrıs'a kaçtılar. Böylece Beyrut da El Sucai eline geçti. 31 Temmuz'da şehre giren El-Suaci şehrin kalelerinin ve şehir surlarının yıklılmasiyıkılması ve şehirde Katolik Frank Haçlılarin kullandıklarai katedralin camiye çevrilmesi için emirler verdi
[[Hayfa]] limanı 31 Temmuz'da çok az dirensi gösterdikten sonra Memluk ordusu eline gcti. [[Tartus]] limanı Emir Bilhin komutasındaki bir meklul birliği tarafından kuşatmaya alındı. Bu kaleddeki Haçlılar askerleri şehir önünde 3&nbsp;km denizde bulunamn [[Arvad]] adasına kaçtılar. 3 Ağustos'da Tartus da Memluklular eline geçti. 14 Ağustos'da Hayfa'nın 13&nbsp;km güneyinde bulunan [[Atlit]] kalesi de bir Memluklu ordusu tarafından ele geçirildi.
132. satır:
[[Dosya:Hromkla Halfeti.jpg|thumb|180px|right|Firat Nehri uzerinde Rumkale]]
 
1292'de Memluklu Sultanı El-Eşref Halil yanında bulunan veziri İbni El-Salus ile birlikte Şam'a geldi. Sonra emrinde bir Memluklu ordusu ile [[Halep]] üzerinden Klikya Ermeni Patrikliği'nin merkezi olan [[Rumkale]]<ref>Gunumuzde Rumkale [[Gaziantep]]'in [[Nizip]] ilçesi sınırları içinde bulunan ve [[Birecik Barajı]] gölünün oluşmasıyla doğmuş bir yarımada uzerindeüzerinde yer alan bir harebedir.</ref> kalesine yuruyup bu sarp kaleyi kuşatmaya başladı. Bu kuşatma için Memluklularain 30 tane mancınık kulladığı yazılmıştır.<ref>Ebu Fida Cilt:13 say.:386. El Makrizi kuştamadakuşatmada 20 tane mancınık kullanıldığını yazryazar. Al Makrizi Cilt:2 say.:214.</ref> Bu kuşatma 30 gün sürmüştür ve sonunda bu sarp kale Sultan El-Eşref Halil'e teslim olmuştur.<ref>El_Makrizi, Cilt:2 say.:234. El-Makrizi aynı eserde bu kalenin isminin Sultan tarafından "Kalat-ı El-Müslimin" adına çevridiğiniçevrildiğini de bildirmektedir.</ref> Sultan El-Eşref Halil Emir Sucai'yi bu kalenin muhafızı olarak bıraktı ve yanında bu kuştamadakuşatmada alınan esirlerle birlikte Şam'a geri döndü. Buradan Sultan El-Eşref Halil Mısır'a gitmeye yola çıktı. Şam'dan ayrılırken şehir halkının çoğunun iştirak ettiği ve binlerce mum yakılması ile büyük bir "fener alayı" yapıldı. Sultan Halil Kahire'ye eriştiği zaman da şehrin "Bab El-Nasr (Zafer Kapısı)"'ndan giriş yapıp binlerce yanar mum taşıyan halkın bir Fener Alayı ile karşılandı.
 
Sultan Halil o yıl tekrar Şam'a geri döndü. Orada bulunan Memluklu ordusu ile Klikya Ermeni Patrikliği'nin Rumkale'nin kaybedilmesi sonucu nakledildiği "Sis (günümüzde [[Kozan]]" kalesi üstüne yürümek istemekteydi. Fakat Ermeniler barış istemek için Şam'a bir heyet gönderdiler. Müzakerelerden sonra Ermeniler [[Toprakkale, Osmaniye]], [[Kahramanmaraş|Maraş]] ve [[Beşni]] kalelerini Memluklulare vermeyi kabul ettiler ve Sultan El-Eşref Halil de Sis (şimdiki Kozan)'e hücum etmemeye söz verip bir barış antlaşması imzalandı.