Rus İmparatorluğu: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Nanahuatl (mesaj | katkılar)
k Düzen
düzeltme AWB ile
159. satır:
===Rus İmparatorluğu'nun Avrupa Sahnesine Çıkması===
19. yüzyılın başlarında tahta oturan İmparator [[I. Pavel]], [[Fransız Devrimi]] benzeri bir ayaklanmanın kendi ülkesinde de gerçekleşebileceğinden duyduğu korkuyla bütün gününü kendisine sadık subay ve askerlerin arasında geçirmeye başlamıştı. Annesinin yerine geçtikten sonra reformları tersine çevirerek otokrasiyi yeniden güçlendirmeye çalışan [[I. Pavel (Rusya)|Pavel]] (hükümdarlığı 1796-1801), serüvenci bir dış politikaya da yönelerek Rusya'yı yalnızlığa itti. Ayaklanma korkusu giderek paranoyaya dönüşen Pavel'in artan baskıcı önlemleri, sonunda kendi ailesinin düzenlediği bir saray darbesiyle öldürülmesine yol açtı.<ref name="ref704" /> Pavel'den sonra tahta çıkan oğlu [[I. Aleksandr (Rusya)|Aleksandr]] (hükümdarlığı 1801-25), Rusya'yı kuşatan düşmanlık çemberini kırmak için [[Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı|Büyük Britanya]] ve [[Birinci Fransa İmparatorluğu|Fransa]] ile ilişkilerini düzeltmenin yanı sıra [[Prusya Krallığı|Prusya]] ve [[Avusturya İmparatorluğu|Avusturya]]'ya karşı yakınlaşma politikası izledi. Ama bu barış ortamında gerçekleştirmeye çalıştığı reformlar, [[Napolyon|Bonapart]]'un 1805'te Avrupa'daki savaşı yeniden başlatmasıyla kesintiye uğradı. Birbirini izleyen yenilgiler üzerine [[Tilsit Antlaşması]]'yla (1807) sağlanan barış, [[Napolyon'un Rusya Seferi|Napoléon'un 1812'de Rusya'ya saldırması]]yla bir kez daha bozuldu.[[Dosya:Timm decembrists.jpg|thumb|370px|left|[[Aralıkçılar İsyanı]]]]
1814 yılında Napolyon'u yendikten sonra Avrupa siyasetine giderek daha fazla müdahil olan Rusya, Avrupa'nın büyük devletleri arasında yer aldı ve diğer devletlerle ilişkilerini geliştirdi; Napoléon'u bozguna uğratan Rus ordularının batıya doğru başarılı ilerleyişi ve Aleksandr'ın yeni bir ittifakın yaratılmasında oynadığı büyük rol, Rus İmparatorluğu'nu Avrupa'nın önde gelen devletleri arasına soktu.<ref name=aksitarih/> Aleksandr'ın ardından çar olan kardeşi [[I. Nikolay]] (hükümdarlığı 1825-55) daha çok [[Kaçar Hanedanı|İran]], [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]], [[Polonya Kongre Krallığı|Polonya]] ve [[Kafkasya]] halkları gibi zayıf düşmanlara karşı yürüttüğü savaşlarla Rusya'nın bu konumunu iyice pekiştirdi. Avrupa'yı sarsan [[1848 Devrimleri|1848'deki devrim dalgası]] yalnızca Rusya'da etkisiz kaldı. Dahası, imparatorluk orduları [[Macarlar]]ın ayaklanmasını bastırarak monarşik düzenleri koruma gibi bir görevi yerine getirdi. Rusya'nın korkulan bir güce dönüşmesiyle Nikolay "Avrupa'nın jandarması" olarak nitelendirilmeye başladı. Ama [[Kırım Savaşı]]'nda (1853-56) uğranan askeri başarısızlık, dev imparatorluğun hantallığını ve geriliğini açıkça ortaya koydu.
 
Rusya'nın zayıflığı büyük ölçüde, köhnemiş askeri ve bürokratik bir otokrasiyle yöneltilmesinden geliyordu. Başlangıçta liberal görüşlere yakınlık duyan I. Aleksandr'ın 1801-03 ve 1807-12 arasında giriştiği reformlar, bazı yenilikler getirmekle birlikte köklü bir değişim sağlayamamıştı. Rusya'nın geniş insan gücünü ve sınırlı mali kaynaklarını tüketen savaşların ardından, kendini daha çok Avrupa diplomasisine ve dinsel işlere veren Aleksandr, giderek tutucu bir eğilime yöneldi. İmparatorluk yönetimine karşı gizli örgütlenmelerin yaygınlaşmaya başladığı bu dönemde her türlü muhalefet acımasızca sindirildi. Aleksandr'ın ölümünden hemen sonra [[Aralıkçılar İsyanı|Aralıkçılar]]ın düzenlediği başarısız ayaklanma, I. Nikolay'ı otokrasiyi ayakta tutmak için daha da sertleşmeye yöneltti. Siyasi baskılar özellikle 1848'deki devrimci dalgayla birlikte doruğa ulaştı.
189. satır:
17. yüzyıl'da [[Uzakdoğu]]'da Rus kuvvetleri [[Pasifik Okyanusu]] kıyılarına kadar ulaştı. 1707'de Japon adalarının kuzeyindeki [[Kamçatka]] yarımadası Rus bölgesi ilan edildi. 18. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Ruslar [[Bering Boğazı]]'nı geçerek [[Alaska]]'ya girdiler. [[Rus-Amerikan Kumpanyası]] [[Alaska]] ve [[Kaliforniya]]'nın bazı kıyı ve adalarını ele geçirdi. Bu genişleme, [[Amerika]]'nın doğu ucunda bağımsızlığını kazanıp batıya doğru tüm kıtayı egemenliği altına alma uğraşı veren [[Amerika Birleşik Devletleri]] tarafından durduruldu.<ref name="ref702" />
 
19. yüzyıl başlarında Rus dış politikasının en önemli hedefleri Rusya'nın öteden beri çatıştığı [[İsveç]], [[Polonya]] ve [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]] oldu. [[Tilsit Antlaşması]]'ndan sonra İsveç'e açılan savaş, 1809'da [[Finlandiya]]'nın Rus İmparatorluğu'na bağlanmasını sağladı. İzleyen dönemde İsveç, Rusya için bir tehlike olmaktan çıktı. Polonya'nın birliğinden yana bir politika izleyen Aleksandr'ın Rusya'yla müttefik bir krallık yaratma girişimleri ise sonuçsuz kaldı. [[Litvanya]] üzerindeki hak iddiaları üzerine Polonya'ya karşı sertleşen tutum, Rus korumasına son vermeye yönelik ayaklanmayla (1830) bir sindirme politikasına dönüştü. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra Polonya'nın özerkliği kaldırılarak yoğun bir [[Ruslaştırma]] politikasına girişildi. Polonya sorununda [[Prusya Krallığı|Prusya]] ve [[Avusturya İmparatorluğu|Avusturya]]'dan güçlü bir destek gören Rusya, bir ölçüde [[Fransa]] ve [[Birleşik Krallık|Britanya]]'yla karşı karşıya geldi.
 
Rus yayılmasının başlıca hedefi olan [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'ne karşı izlenen politika ise ikili bir nitelik taşıdı. Daha çok [[Karadeniz]] üzerinden tahıl ihracatı için güvenli bir yol oluşturmayı amaçlayan imparatorluk yönetimi, öncelikle güçlü bir müttefik olarak Osmanlı Devleti üzerinde nüfuz kurmaya yöneldi. Bu politikanın uygulandığı 1798-1806 ve 1832-53 arasında Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü destekleyen Rusya, toprak taleplerinden kaçınma yolunu tuttu. Avrupa'daki güç dengelerinin bu politikayı güçleştirdiği dönemlerde ise [[Balkanlar|Balkan]] halklarını kışkırtma ya da doğrudan savaş açma (1806-12, 1828-29, 1853-56) yolu seçildi. Osmanlılarla ittifak politikası [[Türk Boğazları]] üzerinde denetim kurma ve [[Akdeniz]]'e inme açısından daha büyük kazançlar sağladı. Çatışma dönemlerinde ise [[Boğdan Prensliği|Boğdan]] ve [[Eflak Prensliği|Eflak]] prensliklerini ele geçirme çabası öne çıktı. Bu çabanın Avrupa'da yarattığı kaygı, Rusya'nın Avrupa'nın dışında tutulmasını düşünen Britanya ve Fransa'nın Osmanlı Devleti'nin yanında [[Kırım Savaşı]]'na girmesinde önemli rol oynadı.<ref name="ref702" /> [[Sivastopol]]'un bir yıl başarıyla savunulmasına karşın savaşta ortaya çıkan ciddi yetersizlikler, Nikolay'ın yerine geçen [[II. Aleksandr]]'ı (hükümdarlığı 1855-81) öncelikle Rusya'nın geri kalmışlığının üstesinden gelmeye yöneltti.
 
===Modernleşme Çabaları===
235. satır:
19. yüzyılda Rus dış politikasının ağırlık noktalarını [[Balkanlar]] ve [[Uzakdoğu]] oluşturdu. Bu doğrultuda yürütülen nüfuz ve yayılma mücadelesi, Rusya'yı batıda [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu|Avusturya]] ve [[Alman İmparatorluğu|Almanya]], doğuda da [[Japon İmparatorluğu|Japonya]]'yla karşı karşıya getirdi.
 
[[Kırım Savaşı]]'nın ardından konan askeri kısıtlamaların 1871'de kaldırılmasından sonra Karadeniz donanmasını yeniden kuran Rusya, geleneksel stratejisi doğrultusunda Balkanlar'da daha ekin bir rol oynamaya başladı. [[Panslavizm]] akımının da etkisiyle 1877'de [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'ne açılan savaş ([[93 Harbi]]), [[Bulgaristan]]'ın bağımsızlığını sağlayan [[Ayastefanos Antlaşması|Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması]]'yla (1878) noktalandı. Ama [[Berlin Kongresi]]'ni toplayarak Rus kazançlarını sınırlandıran [[Birleşik Krallık|Britanya]] ve Avusturya, izleyen dönemde de Balkanlar'da Rus nüfuzunu engellemeye çalıştı. Bu durumun yarattığı çatışma, Avusturya, Almanya ve İtalya'nın Üçlü İttifak'ı oluşturmasıyla daha da derinleşti. Destek için [[Fransa]]'ya dönmek zorunda kalan Rusya, 1891'de bu ülkeyle mali ilişkilerini geliştirmenin yanı sıra askeri bir ittifak kurdu.
 
Nu arada 1860'larda [[Türkistan]]'da başlayan Rus yayılması 1880'lerde [[Hazar Denizi]]nin doğu kıyısındaki [[Türkmen]] topraklarına kadar ulaştı. Britanya'nın Hindistan'daki konumunu tehdit eden bu gelişmeler, iki ülke arasında [[Afganistan]] üzerinde başlayan çekişmeyle yeni bir boyut kazandı. Orta Asya'daki Rus-Britanya çekişmesi Eylül 1885'te nüfuz sınırının belirlenmesiyle yatıştı.
257. satır:
[[Dosya:Демонстрация работниц Путиловского завода в первый день Февральской революции 1917.jpg|thumb|200pik|1917 yılı Şubat ayında [[Putilov Fabrikası]] işçileri tarafından yapılan bir gösteri]]
 
Asya'da Japonya ve Britanya ile çatışmaya son veren Rusya, 1906'dan sonra Balkanlar üzerinde nüfuz kazanmak için Avusturya'ya karşı yoğun bir mücadeleye girdi. Balkanlar'da giderek kızışan ortam, Rusya'nın çok geçmeden Britanya ile Fransa'nın yanında [[I. Dünya Savaşı]]'na katılmasını getirdi. Bir süre sonra [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'nin Almanya ve Avusturya'nın müttefiki olarak savaşa girmesiyle Kafkasya'da yeni bir cephe açmak zorunda kalan Rusya, aynı zamanda [[Türk Boğazları|Boğazlar]]'ın açık olmasına bağlı olan ikmal desteğini büyük ölçüde yitirdi. Ciddi silah ve mühimmat sıkıntısı çekmeye başlayan Rus orduları batıda birbirini izleyen ağır yenilgilere uğradı. 1915 sonbaharına gelindiğinde Rusya'nın kayıpları bir milyonu aşmış bulunuyordu.
 
Savaşın yol açtığı yıkımla birlikte basında ve Duma'da "halkın güvenine sahip bir hükümet" talebi yükselmeye başladı. Ama Nikolay'ın dar bir hizbe dayanan beceriksiz yönetimi, ekonominin hızla bozulmasına ve imparatorluğa karşı tepkilerin derinleşmesine yol açtı.