Orta Çağ'da Avrupa mutfağı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme AWB ile
139. satır:
Bu dönemde hazırlanan tatlılar genellikle drajelerden ve egzotik baharatlarla kaynatılmış şaraptan oluşur ve çoğu zaman eski kaşar ile birlikte yenirdi. Orta Çağ'ın sonlarına doğru tatlılar [[bal]], şurup, macun ya da şekerle kaplanmış taze meyveler de içermeye başladı. Tatlı börek ve kreplerin birçok çeşidi vardı ve tatlı soslar, kremalar, [[badem sütü]] ve [[yumurta]] ile hazırlanan hamur işleri bulunurdu. Bunlara bazen kemik ve balık eti bile konurdu.<ref name="ull">Scully, pp. 135–136.</ref> Alman toplumlarında ise ''krapfen'' adı verilen kızartılmış hamur işleri çok yaygındı. Bunların içlerine çeşitli şekerlemeler ve göz alıcı dolgular da koyulurdu. Çok tüketilen bir hamur hamur işi de Avrupa toplumlarında ''marzipan'' adı verilen acı badem kurabiyesiydi. Özellikle İtalya ve Fransa'da çok meşhur olan kurabiyenin [[Araplar (halk)|Arap]] ya da [[Fars]] kültürüne ait olduğu sanılmaktadır.<ref>Adamson, p. 89.</ref> Bu hamur işi [[Türkler]] yardımıyla doğudan Avrupa'ya taşınmıştır. İngiliz yemek tarifi kitapları her zaman çilekli, kirazlı, elmalı ve erikli, oldukça tatlı olan krema, çorba, sos ve turta tarifleri ile dolu olurdu. Bunun yanında İngiliz aşçıları tatlılarında her zaman çiçeklerin taçyapraklarını ve [[mürver]]i kullanmışlardır.<ref>Adamson, p. 97.</ref>
 
[[Kuzey]] [[Fransa]]'da gözleme ve gofret benzeri hamur işlerinin pek çok çeşidi vardı bunlar peynirle ya da tatlı [[Yunanlar|Yunan]] şarabı ile birlikte yenirdi. Şekerleme yapılmış [[zencefil]], [[anason]] ve diğer baharatlar yemeklerin sonunda kapanış lokmaları olarak yenirdi.<ref>Adamson, p. 110.</ref> Bunların yanında [[Endülüs]] [[İspanya]]sındaki ve [[Sicilya Adası]]'nı ele geçiren Araplar, ele geçirdikleri yerlere kendi kültürlerindeki pek çok yeni tatlı türünü getirmişler ve bu yeni tatlılar Avrupa'nın kalan bölümlerinde de yayılmıştır. [[Montpellier, Fransa|Montpellier]]'de olduğu gibi Sicilya'da bir dönem bonbon şekerleri, koz helvaları ([[İspanyolca]]: ''torrone'' ya da ''turrón'') ve ''confetti'' adı verilen badem hevenkleriyle ün kazanmıştır. Güneyden gelen Araplar bunun yanında Avrupa'ya dondurma yapma sanatınının yanı sıra pek çok başka tatlı, kek ve pasta tarifi de getirmiş ve yaymışlardır. Bunlardan en bilinenleri ve bugün hâlâ yapılanları ''cassata alla Siciliana'' ([[Arapça]]: ''kâse''; adını sahip olduğu biçimden dolayı kaseye benzetildiği için almıştır) ve içine peynir doldurarak kızartılmış ''cappelli di turchi'' ([[Türkçe]]si: ''Türk şapkaları'') denen uzun böreklerdir.<ref>''Regional Cuisines'' pp. 120–121.</ref>
 
== Beslenme alışkanlıkları ==
149. satır:
[[8. yüzyıl]]dan [[11. yüzyıl]]a kadar tüketilen tahılın miktarı her geçen gün arttı ve özellikle ekmek, başta Akdeniz toplumları olmak üzere pek çok Avrupa halkının beslenmesinde günümüzde bile en önemli öge olarak kaldı.<ref>Hunt & Murray, p. 16.</ref>
 
[[Roma Katolik Kilisesi]] ile [[Ortodoksluk|Doğu Ortodoks Kilisesi]] ve bunlara bağlı birimler toplumun yeme-içme alışkanlıkları üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Kilise, Hristiyanların, yılın 4 ayı boyunca, yumurta ve süt ürünleri de dâhil olmak üzere, hayvansal gıdaları tüketmesini yasaklamıştı. Balık dışında tüm bu hayvansal gıdaların tüketilmesi [[Paskalya Perhizi|Paskalya Perhizlerinde]] ve oruç günlerinde yasaktı. Ancak kilise etin yerine tüketilecek besinlerin mevcut olmadığı ya da ulaşılmasının güç olduğu yerlerde bazi istisnalar yaratıyordu. Örneğin [[NorveçNorveçliler|Norveçli]]li balıkçılar martıyı bir kuş olarak değil de balık olarak kabul ediyorlardı, perhizlerde ve oruçlarda bunun tüketilmesine kilise de müdahale etmiyordu. [[Oruç]], çocuklar, yaşlılar, hacılar, ağır işlerde çalışanlar, dilenciler dışında herkes tarafından tutulurdu ve evleri olmak şartıyla yoksullarda buna uymak zorundaydı. Ayrıca, kişiler Aşai Rabbani Ayini'nin hemen öncesinde de oruç tutarlar ve bu oruçlar nadiren de olsa tüm gün sürer ve tüm yiyecek-içeceklerden uzak durmayı gerektirirdi.
 
[[Orta Çağ]]'da tıp bilimi ise hangi yiyeceğin daha sağlıklı, hangisinin daha besleyici olduğu konusunda koymuş olduğu kanılarla beslenme üzerinde çok daha büyük bir etkiye sahipti. Birinin yaşam biçimi -beslenme alışkanlığı, uygulamaları, uygun davranışları da içinde olmak üzere- bir kişiye sağlık veren etmenlerdi. Her yiyeceğin insan vücudu üzerinde ayrı yararı olduğu söyleniyordu. Tüm yiyecek türleri, antik çağlardan [[17. yüzyıl]]a dek Batı [[Avrupa]] tıbbını etkisi altına alan, [[Galen]]'in ortaya atmış olduğu ''Dört Mizaç'' kuramınına göre sıcaktan soğuğa, nemliden kuruya doğru derecelendirilmişti.