İstanbul Tıp Fakültesi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
→‎Tarihçe: düzeltme AWB ile
Gameofdwones (mesaj | katkılar)
Fakültenin tarihçesini kısa bir şekilde aktarmaya çalıştım ve fakülte hakkında genel olarak minik bir açıklama ekledim
Etiketler: tanım değiştirme Görsel Düzenleyici
1. satır:
{{üçüncül kaynak|tarih=Ekim 2016}}
{{Fakülte bilgi kutusu
| ad = İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
| resim_adı = İstanbul Tıp Fakültesi logo.gif
| resim_boyutu =
| açıklama =
| slogan =Köklü geçmişiyle geleceğe ışık tuttan bilim yuvası
| kuruluş = 14701827
| kapanış =
| eski_ad =Fatih Darüşşifası
Tıbhane-i Âmire
| dil =
Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne
| dil =Türkçe
| bağlılık =
| bulunduğu yer = [[Çapa, Fatih|Çapa]], [[Fatih]], [[İstanbul]]
| dekan = Prof. Dr. [[BahauddinBahaüddin Çolakoğlu]]
| dekan yardımcısı = Prof. Dr. [[ÜmitMustafa DilberOral Türkoğlu]]Öncül
Prof. Dr. Ümit Dilber Mutlu Demirel
| websitesi = http://wwwistanbultip.istanbul.edu.tr/itf/
| dipnotlar =
}}
 
[[Dosya:Istanbul Tip Fakultesi 03.jpg|thumb|350px|Monoblok binasından Fakülteye genel bakış.]]
'''İstanbu[[İstanbul|l]] Tıp Fakültesi''', [[Türkiye]]'nin en eski üniversitesi olan [[İstanbul Üniversitesi]]'nin iki tıp fakültesinden biridir. ÜniversiteTürkiye'de üniversite reformuyla kurulmuş ilkolan modern tıp eğitiminin ilk[[ tıp]]  fakültesidir. Bu bağlamda İTF, Türkiye'de  [[modern]]  tıbbın gelişimine geçmişten günümüze öncülük etmiş, sayısız  [[hekim]]  ve  [[bilim insanı]]  yetiştirmiştir. Türk ve Dünya tıbbına mal olmuş çok değerli hocaları ile tarihe tanıklık etmiş bir kurumdur. [[Fatih ilçesi|Fatih ilçesinin]]nin  [[Çapa]]  semtinde yer almasındanalması dolayınedeniyle halk arasında daha çok '''''Çapa Tıp Fakültesi''''' olarak bilinir.
 
Türkiye'ninde tıp eğitimine öncülük ederek sadece kendi bünyesinde değil tüm ülke genelinde akademik eğitimçalışmalara yön veren sayılıen köklü üniversitelerindentıp biridirfakültesidir. 6 yıllık eğitim boyunca öğrencilerini teorik ve uygulamalı alanda birçok bilgi ve beceriyle donatır.donatan Her''İstanbul seneTıp buFakültesi'', üniversitedenher sene mezun olmuşettiği birçok doktor adayıile ülkenin dört bir yanında sağlık hizmetinde kilit rol oynar. Aldıkları tıp eğitimi ve son sene sağlanan çalışma olanaklarıyla Uzmanlık Eğitimi yapıp spesifikleşmek isteyen bütün mezunlar [[Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı|Tıpta Uzmanlık Sınavı]](TUS)'danda başarılıelde olurettikleri yüksek derecelerle Uzmanlık Eğitim Programlarına yerleşirler. Yani İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Bölümü'nünhem başarıyetiştirdiği oranıpratisyen oldukçahekimler yüksektir.hem Yeteneklide veTıpta donanımlıUzmanlık pratisyenSınavı(TUS)'nda hekimgösterilen yetiştirmesiyüksek başarılar ile deülkemizde ünlüsağlık hizmeti ve tıp araştırmalarında çok önemli bir fakültediryere sahiptir.
 
Fakülte bünyesinde değişik kültür ve sanat kolları etkinlik göstermektedir.
Satır 28 ⟶ 31:
 
İstanbul Tıp Fakültesi, [[İstanbul Üniversitesi]]'ndeki senato sırası 1<ref>http://www2.istanbul.edu.tr/?p=78</ref>'dir. Türkiye'de modern tıp eğitiminin okutulduğu ilk kurumdur. Türkiye'nin en önemli ve en köklü bir diğer tıp fakültesi olan [[İstanbul Üniversitesi]] [[Cerrahpaşa Tıp Fakültesi]] ve İstanbul Tıp Fakültesi 1967 yılında ikiye ayrılmıştır.
 
=== Osmanlı Dönemi ===
İstanbul Tıp Fakültesi’nin kuruluşu [[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]] tarafından 1470’te kurdurulan '''Fatih Darüşşifası'''’na dayanmaktadır. Fatih Darüşşifası’nda 19. yy.’a kadar yaklaşık 350 yıl tıp eğitimi yapıldığı, hasta bakımının sürdüğü bilinmekte ve burada yapılan tıp eğitimi, İstanbul Tıp Fakültesi’nin ilk nüvesi olarak kabul edilmektedir. Nitekim İstanbul Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu, 30.12.1970 tarihli oturumunda 1970 yılını Fakülte’nin kuruluşunun 500. yılı kabul etmiş ve kutlanmasına karar vermiştir.
 
16. yy.’da medrese yapımı sürdürülmüştü. [[I. Süleyman|Kanuni Sultan Süleyman]], ordunun tabip, cerrah ihtiyacını karşılamak için cami yanında 1555 yılında kurulan tıp medresesi ve darüşşifada tıp eğitimi verilmiştir.
 
Medrese teşkilatı, [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]’nin 17. yy.’da başlayan gerilemesi ile birlikte gerek düzen, gerekse tedris bakımından paralel kayba uğramıştır. 18. yy.’dan itibaren bu kötüye gidişi düzeltme arayışına girilmiş, 19. yy.’ın başlarında Süleymaniye Medresesi’nde tıp eğitimi devam ederken, [[III. Selim]], donanmanın hekim ve hasta bakım ihtiyacını karşılamak üzere 18 Şubat 1805’te '''Kasımpaşa’da Tersâne Tıp Mektebi'''ni kurdurmuştur. Alet ve kitaplarının Avrupa’dan getirtilmesine, Avrupa’da tıp öğrenimi görmüş hocaların görevlendirilmesine gayret edilen bu okul, Kabakçı İsyanı ve Alemdar Vak’ası gibi karışıklıklar sonrasında faaliyetini durdurmuş, 1822 Kasımpaşa Yangını ile binası da ortadan kalkmıştı. Kısa bir süre yaşamış olan bu kurumun, Türk tıbbının batılılaşmasında bir dönüm noktası oluşturduğu kabul edilmektedir.
 
[[II. Mahmud]], Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması ardından yeni orduya nitelikli hekim ve cerrah yetiştirilmesi için ''Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'''nin önderliğinde '''Tıbhane-i Âmire'''’yi kurdurdu. Okul, 14 Mart 1827’de faaliyete geçti. Bu okul, ülkemizde modern anlamda açılan ilk tıp okuludur. Bu kurum, daha sonra farklı adlar alsa da eğitime aralıksız ve kendisini geliştirerek devam etmiştir. Bu nedenle 14 Mart 1827 tarihi, ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı kabul edilmekte ve [[Tıp Bayramı]] olarak kutlanmaktadır.
 
1838 yılında Tıphane, Galatasaray’daki Enderun Ağaları Mektebi’ne taşınılmış, 17 Şubat 1839’da [[Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane|Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne]] adıyla yeniden açılmıştır. Dili Fransızcadır. 1857’de, eğitimin Türkçe yapılması için öğrenciler tarafından mücadele başlatıldı. Bu mücadele sonucunda 1867’de Askeri Tıbbiye’nin bir odasında Türkçe tıp eğitimi veren '''Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye''' açıldı.
 
1867 ve 1870 yıllarında Avrupa’daki bilim anlayışını yerleştirmek amacıyla iki kez Darülfünun kurulması tecrübesi yaşandı. Bu girişimler ömürlü olmadılar. Kapanmadan, kesintisiz faaliyetine devam edecek olan Darülfünun, 1 Eylül 1900 günü açılan Darülfünun-ı Şâhâne olacak, bu kurum 20 Nisan 1912 tarihli bir nizamname ile İstanbul Darülfünunu adını alacaktı.
 
1898’de Sarayburnu Gülhane Rüştiyesi’ne ait binada Türk Tıbbının gelişmesine büyük katkı sağlayacak olan [[Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi|Gülhane Askeri Tatbikat Mektebi]] kurulur.
 
Modern bir tıp mektebi için yeni bir bina yapılmasını teklifleri üzerine Haydarpaşa’da İtalyan mimarları Valauri ve D’Aranco’nun çizimlerini yaptığı büyük yeni bir bina inşa edildi. Tıbbiye’nin Haydarpaşa’ya taşınmasına, hasta bulunamayacağı gerekçesiyle karşı çıkanlar olmuştu. Bu konu, 1911 yılında Meclis-i Mebusan’da tartışılmış, okulun Haydarpaşa’da kalması kararlaştırılmıştı.
 
[[İkinci Meşrutiyet|II. Meşrutiyet]] ile 1908 yılında istibdat idaresi sonlandığında, önce Maarif Vekilliği’ne bağlanan Mülki Tıbbiye, daha sonra Darülfünun’a bağlanarak “Fakülte” adını aldı.1908 yılında Meşrutiyet’in ilanından sonra sivil ve askeri tıp okulları Haydarpaşa’daki bu yeni binada birleşince “Tıp Fakültesi” adı, artık her ikisini kapsıyordu. 1909-1910 ders yılı başlangıcında yeni Tıp Fakültesi “Darülfünunu Osmani” şubelerinden biri olarak eğitime başladı.
 
Birinci Dünya Savaşı yılları, tıp fakültesinde verilen eğitimi kaçınılmaz olarak etkilemiştir. Birçok okul binası gibi, Fakülte binası da 1914 yılı sonunda Askeri İhtiyat Hastanesi olarak ayrıldı.
 
Harp bitince Mütareke ile birlikte yeni sorunlarla karşılaşılmıştır. İstanbul’a giren Müttefik Orduları Tıp Fakültesi’ni kapamak istemişler,1919 yılında İngilizler binanın bir kısmına yerleşmişlerdi. Bu arada Fransız işgal ordusunda görevli müşavir hekimlerden dördü 1920 yılında Tıp Fakültesi’ne müderris olarak atanmıştır.
 
1922, Tıp Fakültesi tarihinde hanımların ilk kez eğitime katılma hakkını kazandığı yıl olduğundan ayrı bir öneme sahiptir. Bu yıl on kız öğrenci Tıp Fakültesi’ne kabul edilmişlerdir.
 
Tıbbiye, Haydarpaşa’daki binada 30 yıl kalmıştır. Binanın şehirden uzak oluşu, bazı klinik hocalarını memnun etmiyor ve öğrencilere yeterli sayıda vak’a gösterilemediği yakınması ile okulun yeniden İstanbul yakasına nakli isteniyordu. Avrupa yakasında [[Cağaloğlu]]’nda bugün İstanbul Tabip Odası’nın faaliyet gösterdiği binada 10 Kasım 1917’de bir poliklinik açılarak haftada dört gün hasta kabul edilmişti.
 
=== Cumhuriyet Dönemi ===
31 Mayıs 1933’te çıkarılan kanun ile Üniversite Reformu sürecine girilmiş, aynı yılın 31 Temmuzunda İstanbul Darülfününu lağvedilip ve yerine [[İstanbul Üniversitesi]] kurulmuştur.
 
[[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]], bilimde çağdaş seviyeyi yakalaması hedefi doğrultusunda İstanbul Üniversitesi’ndeki bu köklü yeniden yapılanma ile en başından itibaren yakından ilgilenmişti.
 
Yeniden yapılanan üniversite içinde Tıp Fakültesi de yeniden organize olmak üzere Haydarpaşa’dan ayrıldı ve İstanbul yakasına taşındı
 
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1945’te [[Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi|Ankara Tıp Fakültesi]] kurulana kadar, ülkemizin tek tıp fakültesiydi.
 
İstanbul Üniversitesi yeni öğretim kadrosu kurulurken, eski öğretim üyelerinden kadro dışı bırakılanlar oldu.  Boşalan yerler, Avrupa’da eğitim görmüş, bilimsel ehliyet ve liyakata sahip olanlar yanında [[Adolf Hitler|Hitler]]’in iktidara geldiği Almanya’dan kaçmak zorunda bırakılmış dünyaca ünlü profesörler tarafından doldurulmuştur. Batının bu ünlü bilim adamları ülkemizde kısa sürede Türkçe ders kitapları yayınlamışlardır. Üniversitelerde eğitim ve araştırmanın ayrılmaz bir bütün olduğu, artık araştırma yapamayanın eğitim de vermemesi gerektiği prensibine dayanan Alman bilimsel geleneğini yerleştirerek ülkemizde sayıları giderek artacak tıp fakültelerine de yararı dokunacak güçlü bir Türk bilim insanı kuşağı yetişmesine, yine çok iyi yetişmiş Türk hekimleri kazanılmasına hizmet etmişlerdir. Bu isimlerle birlikte [[Hulusi Behçet]], [[Akil Muhtar Özden]], [[Mazhar Osman Usman|Mazhar Osman]] gibi Türk tıbbının ünlü hocaları, İstanbul Tıp Fakültesi’ni ulusal ve uluslararası alanda parlak bir kurum haline gelmesini sağlamışlardır.
 
Üniversite Reformundan sonra klinikler, Haseki, Cerrahpaşa, Gureba, Bakırköy ve Şişli hastanelerine dağıldılar. Kliniklerin asıl ağırlığı Haseki, Cerrahpaşa ve Aşağı Guraba Hastanelerine bölünmüş durumdaydı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fakülte kliniklerinin yerleşmesi için çabalar sürmüş, Çapa’da depo olarak kullanılan binaların Hastane klinikleri olarak açılması planlanmıştır. Kısa sürede tamirleri bitirilen binalara, o zamana kadar Haseki Hastanesinde yerleşmiş bulunan II. Cerrahi Kliniği taşınmış, ayrıca II. Kadın Doğum Kliniği ile daha sonra III. Dahiliye Kliniği açılmıştır.
 
İkinci Dünya Savaşı yılları içinde, 21 Temmuz 1941 günü Gülhane, başkentin böyle bir kuruluşa ihtiyacı olduğu gerekçesi ile Ankara’ya geçici olarak Cebeci Merkez Hastanesi’ne nakledilmiş ve kendi hızlı gelişim sürecini yaşamaya başlamıştır.
 
İstanbul Üniversitesi’nin 2252 sayılı kuruluş kanunu, 1946 yılında yerini 4936 sayılı kanuna bıraktı. Bu kanun, Üniversite’nin özerkliğini güvenceye alıyordu. Bundan sonraki yıllarda Üniversite’nin [[Çapa, Fatih|Çapa]] ve [[Cerrahpaşa]] etrafında toplanması devam etti. Her iki kampüste her kürsüye ait birer klinik açılması, ileride iki ayrı Fakülte için altyapı koşullarının kendiliğinden oluşması yönünde bir ilerleme gerçekleşiyordu.
 
İstanbul Üniversitesi, 1954 yılında kurulan Ege Tıp Fakültesi’ne kadro bakımından yardım etmiştir. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde birer yüksek okul olarak faaliyet gösteren Eczacılık Yüksek Okulu 1962, Diş Hekimliği Yüksek Okulu 1964’de ayrılarak Fakülte olmuşlardır.
 
Artık kliniklerin hem Cerrahpaşa hem de çalışmakta olduğu, öğrenci ve öğretim üyesi sayısının oldukça arttığı koşullara ulaşılmıştı. Bu gerekçelerle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 7 Ocak 1967 tarihli teklifi ile Üniversite Senatosu 27 Temmuz 1967’deki toplantısında 78 sayılı karar ile yeni bir Fakülte kurulması kararı alındı. Artık İstanbul Üniversitesi bünyesinde iki Tıp Fakültesi yer alıyordu. Fakültemizin adı “İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi”olarak belirlendi. Cerrahpaşa Kampüsü içinde faaliyet gösterecek Fakülte [[Cerrahpaşa Tıp Fakültesi]] adını aldı.
 
Bu yapılanma ardından İstanbul Tıp Fakültesi, Çapa’daki Kampusü içerisinde temel bilim dallarının yerleşeceği binanın inşaatını tamamlatarak Beyazıt Merkez Bina’daki Enstitüleri buraya taşımıştır 
 
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, 1970 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kurulması görevini üstlenmiş, bu Fakülte’nin talebeleri İstanbul Tıp Fakültesi’nde okumuş, 1976 yılında kadrosu ve talebesi ile birlikte asıl yerinde faaliyete geçmiştir. İstanbul Tıp Fakültesi, 6 Kasım 1981’de yürürlüğe giren 2547 sayılı Yüksek Öğrenim Kanunu’na göre Bölümler, Anabilim ve Bilim Dalları şeklinde yeniden organize olmuştur.
 
== Kaynakça ==