Zeyneb bint Ali: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k Superyetkin, Hz.Zeynep (s.a) sayfasını yönlendirme bırakmaksızın Zeyneb bint Ali sayfasına taşıdı: Geçmiş birleştirme
Nushirevan11 (mesaj | katkılar)
Taraflı, masalımsı ifadeler çıkarıldı.
2. satır:
 
[[Dosya:Sit-Zaynab-Shrine-Syria.JPG|250px|thumb|[[Şam]]'da Zeyneb [[cami]]si]]
'''Zeyneb bint Ali''' ({{dil-ar|الـسَّـيّـدة زَيـنـب بـنـت عـلي‎‎}}), [[Muhammed]]'in ilk kız torunu. [[İmam Ali]] ve [[Fatıma]]’nın kızıdır. [[Hicret]]'in beşinci veya altıncı yılında [[Medine]]’de dünyaya gelmiştir. İsmini, Muhammed koymuş ve kucağına alıp öptükten sonra şöyle söylemiştir: "Bütün ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler, hakikaten bu kız [[Hatice Kübra]] gibidir."
 
Zeynep küçüklüğünden itibaren [[İmam Hüseyin]]’e şiddetli ilgi duymaktaydı. Bu şaşırtıcı aşırı sevgiyi gören [[Zehra]] bir gün konuyu babasına açar ve babası: “Ey gözlerimin nuru! Bu kız, [[Hüseyin]] ile birlikte [[Kerbela]]’ya gidecek ve abisinin dert ve musibetlerine ortak olacaktır.“ der.
 
Zeynep sabır ve istikamet abidesidir. Kendisi [[İmam Hüseyin]] ile birlikte [[Kerbela]]’da yer almıştır. [[Kerbela]] savaşı sonrasında [[Muharrem]]’in onunda ([[Aşure günü]]) bir grup [[ehlibeyt]] ile birlikte esir düşerek [[Kufe]]’ye oradan da [[Şam]]’a götürülmüştür. Esareti boyunca öteki [[Kerbela esirleri|esirleri]] koruyup kollamasının yanı sıra insanları irşat edici aydınlatıcı hutbeler de okumuştur.
 
Zeynep , babası [[Ali]] ve annesi [[Fatıma]]’dan hadisler nakletmiştir. Buna ek olarak, babası [[Ali]]’nin hilafeti döneminde [[Kufe]] kadınlarına çeşitli konularda özellikle [[Kur'an]] tefsiri dersleri vermiş olması, onun bilgisini ortaya koymaktadır.
 
Zeyneb-i Kübra geceleri ibadetle geçirirdi. Yaşamı boyunca hiçbir zaman teheccüd ([[gece namazını]]) terk etmemiştir. Tarihi kayıtlara göre [[Hicret|hicretin]] altmış üçünde Şam’da hayatını kaybetmiş ve orada defnedilmiştir.
 
== Kimliği ==
Satır 16 ⟶ 8:
 
=== İsmi ===
En meşhur ismi Zeynep’tir. Sözlükte güzel kokulu ve güzel manzaralı ağaç<ref>Cubran Mes’ud, Er-Raid, tercüme: Rıza İnzaci, ikinci baskı, Meşhed, Astan-ı Kudsi Razevi, c. 1, s. 924, 1376.</ref> ve zeyn- eb, yani babasının süs ve ziyneti anlamına gelmektedir. Çeşitli rivayetlere göre, Zeyneb’in ismini bizzat Muhammed koymuştur. Elbette Muhammed de [[Allah]] tarafından [[Ali]] ve [[Fatıma]]’nın çocukları için belirlediği ismi koymuştur.<ref>3. Bakır Şerif Kureyşi, es-Seyyide Zeynep S. 39; Hasan İlahi, Zeyneb-i Kübra Akile-i Beni Haşim, Tahran, Aferine, s. 29, 1375; Seyyid Kazım Erfa, Zeynep , Siyrei Ameli Ehlibeyt, s. 7.</ref>
 
=== Zeyneb’in Hatice’ye benzerlikleri ===
Muhammed, kundaktaki çocuğu kucağına alıp öptükten sonra şöyle demiştir: “Hazırda ve gaipte olan ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler. Hakikaten bu kız [[Hatice]] gibidir.” <ref>Ebu’l Kasım ed-Dibaci, Zeyneb-i Kübra Betalete’l Hurriyet, ikinci baskı, Beyrut, el-Belağ, s. 15, 1417; Seyyid Nurettin Cezairi, s. 44.</ref>
 
=== Lakapları ===
Zeyneb’in çok sayıda lakabı vardır. Örneğin: [[Beni Haşim]]’in Akilesi, Öğretmeni olmayan alime, arife, muvassaka, Fazile, Kamile, Al-i Ali’nin Abidesi, Masume Suğra, Eminetullah, Naibetu’z Zehra, Naibetu’l Hüseyin, Akiletu’n Nisa, Şeriketu’ş Şüheda, Baliğe, Fasihe ve Şeriketu’l Hüseyin.<ref>Nurettin Cezairi, el-Hasaisetu’z Zeynebiye, s. 52 ve 53.</ref>
 
=== Künyeleri ===
Satır 29 ⟶ 15:
== Doğumu ve ölümü ==
Zeynep hicretin beş veya altıncı yılında [[Cemaziyelahir]] ayının beşinde [[Medine]]’de gözlerini dünyaya açtı.<ref>Mehellati, Zebihullah, Reyahinu’ş Şeria, c. 3, s. 33; Muhammedi İştahardi, Zeynep Furuğ Taban Kevser, s. 17.</ref> Zeynep hicretin altmış üçüncü yılında [[Recep]] ayının birinde eşi Abdullah b. Cafer ile Şam’a yaptığı bir yolculukta vefat etmiş ve orada da defnedilmiştir. Bazıları Medine veya [[Mısır]]’da defnedildiğini söylemiştir.<ref>Kazvini, Muhammed Kazım, Zeyneb-i Kübra mine’l mehdi ile’l lehd, s. 434.</ref>
 
== Çocukluk dönemi ==
Zeynep küçük yaşında iken babası [[Ali]]’ye şöyle sorar:
 
“Babacığım! Bizi seviyor musun?”
 
İmam der ki: “Nasıl sizi sevmeyeyim, sizler benim kalbimin meyvesisiniz.”
 
Zeynep cevaben şöyle der: “İki sevgi müminin kalbinde aynı anda olmaz; hem [[Allah]] sevgisi ve hem de evlat sevgisi. Eğer kaçınılmaz olursa sevgi Allah'a, şefkat ve merhamet ise evlada mahsustur.”<ref>Menakibu Harezmî, c. 1, s. 122, Zeyneb-i Kübra, Allame Nakdi ve Reyahini Şeria, c. 3, s, 54.</ref>
 
== İmam Hüseyin’e olan ilgisi ==
Zeynep küçüklüğünden itibaren [[İmam Hüseyin]]’e şiddetli ilgi duymaktaydı. Her ne zaman onu görmezse, tahammülsüzlük gösterir ve abisini görünce mutlu olurdu.<ref>Reyahinu’ş Şeria, c. 3, s. 41.</ref> Beşikte ağladığında İmam Hüseyin’i görmesi veya sesini duyması ile sakinleşirdi.<ref>Cafer Nakdi, a.g.e, 95.</ref>
 
Bu şaşırtıcı aşırı sevgiyi gören [[Zehra]] bir gün konuyu babasına açar. Babası şöyle söyler: “Ey gözlerimin nuru! Bu kız, Hüseyin ile birlikte [[Kerbela]]’ya gidecek ve ağabeyinin dert ve musibetlerine ortak olacaktır.”<ref>Hasan İlahi, a.g.e, 81.</ref>
 
[[Aşure günü]] Muhammed ve Avn adlı oğullarını alarak ağabeyi [[İmam Hüseyin]]’in yanına giderek şöyle arz eder: “Ceddim [[İbrahim]] [[Allah]] katında kurbanlığı kabul etmiştir, sen de bu iki kurbanı benden taraf kabul et! Eğer kadınlara [[cihat]] caiz olsaydı, kesinlikle canımı canana feda ederdim.”<ref>Muhammedi İştahardi, Zeynep Furuğ Taban Kevser, s. 38-39.</ref>
 
== Eş ve çocukları ==
[[Abdullah bin Cafer]]’in hayâsı [[İmam Ali]]’nin kızı ile evlenme konusunda bir girişimde bulunamamasına neden olmaktaydı. Sonunda bir kişi onun tarafından [[İmam Ali]]’nin yanına gider ve şöyle der: “Ey müminlerin emiri! Siz Allah resulünün Cafer’in evlatlarına karşı nasıl ilgi duyduğunu biliyorsunuz. Bir gün onlara bakarak şöyle demiştir: ‘Kızlarımız oğullarımız için ve oğullarımız kızlarımız içindir’, dolayısıyla kızınız Zeyneb’i Abdullah b. Cafer’le evlendirmeniz münasip olacaktır. Ve mehrini annesi [[Fatıma]]’nın [[Mehir|mehri]] miktarı olan, dört yüz seksen dirhem olarak belirleyiniz.”
 
İmam evliliği onaylamış ve hicretin on yedinci yılında [[evlilik]] gerçekleşmiştir. Kısa bir sürede İmamın duası sonucu Abdullah b. Cafer, büyük mal sahibi olmuş ve cömert ve bağışta bulunan diye ünlenmiştir.
 
Zeynep, Abdullah'a, [[İmam Hüseyin]]’e olan şiddetli alakası yüzünden her gün onunla görüşme ve onunla sefere çıkma şartı koymuş, Abdullah da bu şartı kabul etmiştir.
 
Bu evlilikten dört erkek (Ali, Avn, Abbas ve Muhammed) ve adı Ümmü Gülsüm olan bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.<ref>İbn Asakir, İ’lamu’n Nisa, s. 190; Reyahinu’ş Şeria, c. 3, s. 41 ve tercüme Zeynebi Kübra, s. 89.</ref>
 
{{Quote box|quote='''Zeyneb:'''<br /> :“Bismilahirrahmanirrahim Ey Kûfeliler, dinleyin!”<br /> Bu ses ile beraber tüm nefesler, sineye çekildi, develer ve atlar bile bir müddet hareket etmeden öylece kaldılar. Rüzgar, dahi Zeyneb’in sesine mikrofonluk yapmak için yavaş yavaş harakete geçti. Tüm insanlar, Ali kızı Zeyneb’i dinlemek için sabırsızlanmaya başladılar. Acaba bu esir hanım, ne konuşacak diye pür dikkat kesilmişlerdi.<br /> :“Allah’a Hamd u Sena olsun. Salât ve selam benim babam Muhammed’e ve onun temiz soyuna olsun”<br /> deyince, herkes şaşkınlık içerisinde birbirlerinin yüzlerine bakmaya başladılar. O’nun sesini duyan ama onu göremeyenler ise: “Ali mi gelmiş, bu ses Ali’nin sesine benziyor, zira bu fesahet ve belağat ile konuşuyor. Peygamber’den babam diye söz ediyor. Hani onları bize yabancılar ve Yezid’e karşı gelenler olarak tanıttılar; oysa bu hanım, Peygamber’den babam diye söz ediyor” diyerek, şaşkınlıklarını dile getiriyorlardı.<br /> Zeyneb, daha ilk cümlesiyle halk üzerinde şok etki yaratan hitabesine şöyle devam etti:<br /> :“Ey Kûfe halkı! Ey aldatılmış zavallı halk, bize mi ağlıyorsunuz? Oysa ki bizim gözlerimiz hâlâ yaşlı, ıztıraplarımız dinmemiş, feryatlarımız yatışmamıştır. Sizler, gerdanlığını kaybedip sonra da toprak içerisinde onu arayan kadın gibisiniz. Sizler, Allah ve Resulüne iman getirdiniz, ama daha sonra işlediğiniz bu büyük günahla onun kökünü kazıyıp attınız. Sizden fesat, şer ve şarlatanlıktan başka bir şey de beklenemez. Sizler o güle benziyorsunuz ki ne yenilen ne de koklanandır."|source=|width=33%|align=right}}
 
== Özellikleri ==
=== İlim ===
Zeyneb’in [[Kufe]]’de [[Ubeydullah bin Ziyad]] ile ve aynı şekilde Yezid’in sarayında [[Kur'an]] ayetleriyle delil getirerek konuşması ve hutbelerinin her biri onun bilgi ve ilmini ortaya koymak açısından güzel kanıtlardır. Zeynep , babası [[Ali]] ve annesi [[Fatıma]]’dan hadisler nakletmiştir.<ref>İbn Asakir, İ’lamu’n Nisa, s. 189.</ref> Buna ek olarak, babası [[Ali]]’nin hilafeti döneminde [[Kufe]] kadınlarına ders ve [[Kur'an]] tefsiri dersleri vermesi, yine onun bilgisini ortaya koymaktadır.<ref>Delailu’l İmamet Taberi, c. 3; Mehellati, Zebihullah, Reyahinu’ş Şeria, s. 57.</ref>
 
Zeynep rivayet ve hadisleri beyan makamında idi, Muhammed b. Amr, Ata b. Saib, Fatıma bintu’l Hüseyin ve başkaları Zeynep’ten hadisler nakletmişlerdir.<ref>Nehcü’l Belağa İbn Ebi’l Hadid, c. 16, s. 210; Vesailu’ş Şia, c. 1, s. 13 ve 14; Biharu’l Envar, c. 6, s. 107.</ref> Zeynep , [[Masumlar|Masumlardan]] [[Şia|Şiaların]] konumu, Al-i Muhammed sevgisi, [[Fedekiye|Fedek]] olayı, komşular, [[Bi'set]] ve başka farklı konularda hadisler nakletmiştir. [[Beni Haşim]]’in Akilesi olan Zeynep , gelecekte yaşanacak olayların bilgisini bile değerli babasından öğrenmiştir.<ref>Mehellati, Zebihullah, Reyahinu’ş Şeria, c. 3, s. 56 ve 73.</ref>
 
=== İbadet ===
Zeyneb geceleri ibadetle geçirirdi. Yaşamı boyunca hiçbir zaman teheccüd ([[Gece namazı|gece namazını]]) terk etmemiştir. İbadetlerle o kadar meşgul olurdu ki kendisine “Al-i Ali’nin abidesi” (ibadet edeni) diye lakap takmışlardı.<ref>Cafer Nakdi, a.g.e, 61.</ref> Gece ibadetlerini hatta [[10 Muharrem|Muharrem ayının onunda]] ve on birinde bile terk etmemiştir. İmam Hüseyin’in kızı Fatıma şöyle diyor: "[[Aşure gecesi]], halam her an mihrapta ibadete duruyor, [[namaz]] kılıyor, [[dua]] ediyor ve gözlerinden yaşlar akıyordu."<ref>Ahmed Sadıki Erdestani, a.g.e, s. 106.</ref>
 
Zeyneb’in [[Allah]]’la olan irtibatı öyle bir boyutta idi ki Aşura günü [[İmam Hüseyin]] kız kardeşine veda ederken şöyle söylemiştir: “Ey bacım! Beni gece namazlarında unutma.”<ref>Mehellati, Zebihullah, Reyahinu’ş Şeria, c. 3, s. 62; Cafer Nakdi, a.g.e.</ref>
 
=== Hicap ve iffeti ===
Zeyneb’in hicap ve iffeti hakkında tarihte şöyle yazılmıştır: Zeynep peygamberin kabrinin yanındaki [[Mescid-i Nebi]]’ye gitmek istediğinde, [[Ali]] gece gitmesini emretmiş ve [[Hasan]] ve [[Hüseyin]]’den kız kardeşleriyle birlikte gitmelerini istemiştir. Önde [[İmam Hasan]], ortada Zeynep ve arkasında da [[İmam Hüseyin]] hareket etmekteydiler. Onlar, [[Ali]]’den aldıkları emir gereği Zeyneb’i bir namahrem görür diye hatta peygamberin kabri üzerinde bile ışık yakmamaya memurlardı.<ref>Seyyid Abdul Hüseyin Destgayb, Zendegani Zeynep, Tahran, Kaveh, s. 19.</ref>
 
[[Yahya Mazeni]] şöyle diyor: "Ben, Medine’de, uzun bir süre [[Ali]]’nin komşusu idim. [[Allah]]’a yemin ederim ki bu süre zarfında Zeyneb’i görmedim ve sesini duymadım."<ref>Muhammedi İştahardi, Zeynep Furuğ Taban Kevser, s. 99.</ref>
 
=== Sabır ve istikamet ===
Zeyneb sabır ve istikamet vadisinin öncülerindendir. Ağabeyi [[İmam Hüseyin]]’in kanlı bedenini öylece yerde görünce, gökyüzüne doğru yüzünü çevirerek şöyle demiştir:
“Allah’ım! Bu naçiz kurbanımızı ve senin yolunda öldürülmüş bu şehidi bizden (peygamber ailesinden) kabul buyur”<ref>Seyyid Ali Naki Feyzü’l İslam, Hatun Dusera, s. 185.</ref>
Araştırmacı yazarlardan birisi şöyle diyor: Zeyneb’in lakaplarından birisi de “er-Raziye bi’l Kader ve’l Kaza”dır (Kaza ve Kadere razı olan). Bu kadıncağız, zorluk ve sıkıntılar karşısında ayakta durmuştur. Eğer o musibetlerin bir miktarı yüce dağlara verilseydi, dağlar erir ve yok olurdu, ancak bu bir başına, yalnız, garip ve kimsesiz mazlum hanım, muhkem bir dağ gibi… her zorluğun karşısında ayakta durmayı başarmıştır.<ref>Seyyid Nurettin Cezairi, el-Hasaisetu’z Zeynebiye, s. 24.</ref>
Zeynep defalarca [[İmam Seccad]]’ın canını kurtarmıştır; örneğin [[İbn Ziyad]]’ın meclisinde, İmam Seccad’ın delil getirerek konuşmasının ardından, İbn Ziyad, İmam'ın öldürülme emrini verir. Bu esnada Zeynep elini kardeşinin oğlu İmam Seccad'ın boynuna atar ve ‘ben hayatta olduğum sürece, onu öldürmenize müsaade etmeyeceğim’ diye konuşur.<ref>Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 117.</ref>
 
=== Fesahat ve belagat ===
Zeynep [[fesahat]] ve belagati baba ve annesinden miras olarak almıştır. Konuştuğu sırada, sanki babasının dilinden konuşurdu.<ref>Ahmed Beheşti, s. 51.</ref> Kufe’de, Yezid’in meclisinde ve ayrıca Ubeydullah b. Ziyad’la yaptığı konuşmaları, babası [[İmam Ali]]’nin hutbeleri ve annesi [[Fatıma Zehra]]’nın Fedekiye hutbesiyle birebir benzerlikler taşımaktadır.<ref>Seyyid Kazım Erfa, Zeynep , Siyrei Ameli Ehlibeyt, s. 88.</ref>
Zeynep [[Kufe]]’de o eşsiz fasih hutbesini okuduktan sonra, insanlar ellerini ağızlarına götürmüş ve şaşkın bir şekilde bir birlerinin yüzüne bakmışlardır. O esnadan yaşlı bir adam ağlar bir halde şöyle demiştir:
Anam ve babam, yaşlıları en üstün yaşlılar, çocukları en üstün çocuklar, kadınları en üstün kadınlar, nesil ve soyları en yüce ve üstün olan bu aileye feda olsun.<ref>Seyyid İbn Tavus, el-Luhuf, s. 179; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 110.</ref>
 
== Zeynep Kerbela faciasında ==
Satır 94 ⟶ 26:
 
== Zeyneb’in kardeşinin katiline karşı davranışı ==
Zeynep , İmam Hüseyin’in naaşının yanında, [[Medine]]’ye doğru dönerek durmuş ve kalpleri parçalayan şu şekilde ağıtlar yakmıştır: "Ey Muhammed ! Bu Hüseyin'dir; kanına boyanmış ve doğranmış! Bunlar da senin kızlarındır; esir edilmiş. Bu zulümleri Allah'a, Muhammed Mustafa'ya , Ali Murtaza'ya, Fatımat'üz-Zehra'ya ve şehitler Efendisi Hamza'ya şikâyet ediyorum. Ey Muhammed! Bu senin Hüseyin'indir; Kerbela'da üryan bırakılmış ve Seher yeli toprak serpiyor üzerine. Bu senin Hüseyin'indir; zinazâdelerin zulmüyle öldürülmüş. Aman bu hüzünden, aman bu beladan! Bu gün ceddim Resulullah'ın dünyadan göçtüğü gündür. Ey Muhammed'in yarenleri, bu esir götürülenler sizin Peygamberinizin evlatlarıdır! Ey Muhammed! Kızların esir edildi ve oğulların öldürüldü. Seher yeli o bedenlerin üzerine toprak savurmaktadır şimdi. Bu senin Hüseyin'indir; başı boynundan arkadan kesilmiş, sarık ve hırkası yağmalanmış. Babam feda olsun O'na ki, ordusu pazartesi katledildi ve yağmalandı.<ref>Ebu Muhannef, s. 259; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 159.</ref><br>
 
Zeyneb’in ah figanları dost ve düşmanları etkisi altına almış ve herkesi gözyaşlarına boğmuştu.<ref>Ebu Muhannef, s. 295; Muhammed Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, Kahire, matbaatu’l İstikamet, c. 5, s. 348 ve 349, 1358; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 59.</ref>
{{Quote box|quote='''Zeyneb'in Yezid'e hitabından:''' <br /> "Ey Yezid! <br /> Bizi aç ve sefil bıraktığına, bizim varlığımızı tehlikeye soktuğuna mı inanıyorsun gerçekten? Bağlanmış ve zincire vurulmuş halimizle, huzurunda bizi el pençe divan durdurmakla bizi zavallı tutsaklar durumuna düşürdüğüne ya da bu yolla bizim üstümüzde egemenlik kurduğuna mı inanıyorsun?<br /> Allah katında bizim itibarımızı yitirdiğimizi, gözden düştüğümüzü, buna karşılık sizin de yüceldiğinizi, şereflendirildiğinizi mi düşünüyorsun? Sizin dış görünüşteki başarınızın yüce şerefinizden ya da üstün konumunuzdan ileri geldiğini mi sanıyorsun? Kibirli ve basiretsiz kılığına bakmadan buna mı dikmişsin gözünü? Dünya âlemi elde ettiğine, bütün cihan üstünde nüfuz sahibi olduğuna mı inanmaya başladın yoksa? Dalavere işlerinizin düzlüğe çıktığını ve kendini ülkenin efendisi, devletin de yöneticisi olduğunu mu sanıyorsun? Bekle, bekle… Cahilin cühelanın aklını çeliyorsun. Allah'ın ''''inkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz sürenin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye süre veriyoruz Küçültücü azab onlaradır'''' (Âl-i İmran: 178) diyen buyruğunu nasıl da unutursun? <br /> Ey Âzâd edilmiş kölelerin zürriyetinden olan!… <br /> Sizin kadınlarınız perdelerin arkasında saklanacak da, Resûlullah'ın kızları, onlar hep tutsak edilecek ve pazar pazar, kapı kapı dolaştırılıp halka teşhir edilecek öyle mi? Bu mu sizin adaletiniz? Bizim hicaplarımızı açtırmakla Resûlullah'ın Ehl-i Beyt'inin masumiyetini gerçekten ayaklar altına düşürdün.|width=35%|align=left}}
 
== Zeynep Kufe’de ==
Satır 103 ⟶ 32:
 
Buşr b. Huzeym Esedi, Zeyneb’in konuşması hakkında şöyle diyor: "Ben bu gün, Ali’nin kızına iyice baktım. Allah’a andolsun ki Zeynep gibi konuşma sanatında usta birisini görmedim. Sanki Müminlerin Emiri Ali’nin dilinden konuşma yapıyordu. İnsanlara çağrıda bulunarak sessiz olun! diye çıkıştığında, bu sözüyle yalnızca o kalabalık cemaat değil develerin boyunlarındaki zil sesleri bile sessiz kalmıştı."<ref>Ahmed Sadıki Erdestani, a.g.e, s. 227-228.</ref>
 
Zeynep konuşmasını bitirince, Kufe’de şiddetli bir heyecan yaşandı ve halkın ruhsal durumu değişti. Rivayeti nakleden şöyle diyor: Ali'nin kızı Zeyneb'in konuşması bitince, Kufe halkı şaşkınlık içinde elini ağızlarına götürüyorlardı.
 
Konuşma sonunda, hükümete karşı isyan ve halkın kıyamı sezinlendi. Bundan dolayı, askeri gücün komutanı, halkın devlete karşı isyanını önlemek için peygamber ailesine mensup esirleri Ubeydullah b. Ziyad’ın hükümet merkezi olan darulimareye gönderdi.<ref>Ahmed Sadıki Erdestani, a.g.e, s. 246.</ref> Zeynep esirlerle birlikte darulemareye girdi ve orada Kufe’nin hâkimi Ubeydullah b. Ziyad’la tartışma ve münazaraya girişti.<ref>Ebu Muhannef, s. 299 ve 300; Şeyh Müfid, el-İrşat, Kum, el-Mutemir Li-Şeyh Müfid, s. 353, 1413; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 117.</ref> Zeyneb’in konuşmaları insanları derinden etkilemiş ve Emevi hanedanını rezil etmiştir. Daha sonra Ubeydullah, esirlerin zindana atılma emrini vermiştir. Zeynep ve İmam Seccad’ın konuşmaları ve ayrıca Ümmü Güslüm ve Fatıma bint Hüseyin’in darulimare ve Kufe’de yaptığı konuşmalarla, ayrıca Abdullah b. Afif Ezdi ve Zeyd b. Erkam’ın itirazları sonucu, Kufe halkı zalim hükümet güçlerine karşı kıyam ruhuna büründü. Çünkü Zeyneb’in konuşmaları Iraklıları derinden sarsmış, pişman olmalarına sebep olmuş ve böylece Peygamber Ailesine yapılan alçaklıkları bertaraf etme düşüncesine kapılmışlardı. Sonunda bu konuşmalar ve hutbeler halka Emevi hükümetine karşı yeniden kıyam etme cüretini vermiş ve [[Muhtar'ın kıyamı]] gerçekleşmiştir.
 
== Esirler kervanı Şam’da ==
{{Muharrem Yas Merasimleri}}
[[Kerbela]] faciasının ardından, [[Yezid b. Muaviye]], [[Kufe]] valisi [[Ubeydullah b. Ziyad]]’dan Zeyneb’in kervanını, kesik başlarla birlikte Şam’a göndermesini istedi. Böylece İmam Hüseyin’in Ehlibeyti Şam yollarına düştü.<ref>Seyyid Abdul Kerim Haşimi Nejad, s. 326.</ref>
Esirlerin Şam’a girdiği dönemlerde Yezid’in hükümeti oldukça sağlamdı. Şam şehri yıllarca (Muaviye tarafından) Ali nefreti ile yaşatılmıştı. Yıllarca [[Ebu Sufyan]] ve oğlu [[Muaviye]]’nin Ali’ye karşı propaganda ve tebliği bu şehirde doruk noktasına ulaştırılmıştı. Dolayısıyla Peygamber EhlibeytiŞam’a girdiğinde, halkın yeni elbiseler giymesi, şehrin her yerinin süslenmesi, şarkıcıların her yerde şarkılar söylemesi ve [[Şam]] şehrinin toptan sevince bürünmesi şaşırtıcı bir durum değildi.<ref>Muhammed Muhammedi İştahardi, Zeynep Furuğ Taban Kevser, s. 327-328.</ref>
Ancak esirler kafilesi kısa bir sürede, koşulları kendilerine dönük olarak değiştirdi. İmam Zeynel Abidin ve Zeynep tarafından Şam’da yapılan konuşmalar ve Ümeyye Oğullarının işledikleri cinayetleri ortaya koymaları neticesinde Şamlıların Ehlibeyt'e olan düşmanlıkları bir anda sevgi ve muhabbete dönüşmüş ve öte yandan kamuoyunun öfkesi bir anda Yezid’e yönelmiştir. İmam Hüseyin’i öldürerek hükümetinin temellerini sağlamlaştıracağını düşünen Yezid, hükümetinin temellerinin sarsıldığını görmeye başlamıştır.
 
== Yezid’in sarayında ==
Satır 119 ⟶ 38:
Yezid elindeki çubukla, Peygamber evladı İmam Hüseyin’in kesik başına vurarak edepsizlikte bulundu.<ref>Hasan İlahi, a.g.e, 208.</ref> Peygamber ve İslam dinine olan kinini aleni ederek şu içerikte inkâr içerikli bir şiir okudu: "Ah nerede, Bedir'de öldürülen atalarım, olsalardı da görselerdi nasıl da Hazrec kabilesi, kılıçlarımızın darbesiyle inliyor. Görselerdi de bunun sevinciyle çığlık atarak `Ey Yezid, ellerin kırılmasın’ deselerdi. Bizler Beni Haşim büyüklerini öldürerek, bunu Bedir savaşının yerine hesap ettik ve oradaki yenilgiye karşılık bu zaferi kazandık. Beni Haşim hükümetle oynadı, yoksa ne göklerden bir haber vardı ne de ona vahiy nazil oldu!<ref>Ebu Mihnef, s. 306 ve 307; Seyyid İbn Tavus, el-Luhuf, s. 213.</ref> Ben eğer Ahmed’in (Muhammed Mustafa) çocuklarından intikam almazsam Hunduk’un soyundan değilim.” <ref>Hunduk, Yezid’in baba tarafından ceddidir ve Yezid’le onun arasında onüç vasıta vardır.</ref>
 
Bir anda Zeyneb meclisin köşesinden kalkarak Yezid’in sözünü kesti ve açık bir tonla bir konuşma yaptı. Zeyneb’inYezid, Yezid’inkendi yeşiladamlarına sarayındaesirlere yaptığıne konuşmayapması İmamgerektiğini Hüseyin’indanıştı. hakkaniyetiniBazıları veonlara Yezid’inda batıllığını(Hüseyin apaçıkve ortayaadamlarına koydu.yaptıkları Zeyneb’ingibi) mantıkaynı doluşekilde hutbesi,davranması oradakilerigerektiğini ciddisöyledi, birancak şekilde etkisi altınaNuman aldıb. ÖyleBeşir, ki Yezidona esirlere karşı birazda olsa yumuşadı ve esneklik göstermeye başladı. Ve heryumuşak türlüdavranma şiddettentavsiyesinde sakındıbulundu.<ref>Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 135; Seyyid İbn Tavus, el-Luhuf, s. 221.</ref>
Yezid, kendi adamlarına esirlere ne yapması gerektiğini danıştı. Bazıları onlara da (İmam Hüseyin ve adamlarına yaptıkları gibi) aynı şekilde davranması gerektiğini söyledi, ancak Numan b. Beşir, ona esirlere yumuşak davranma tavsiyesinde bulundu.<ref>Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c. 45, s. 135; Seyyid İbn Tavus, el-Luhuf, s. 221.</ref>
Zeyneb’in aydınlatıcı konuşmaları sonucunda Yezid, İmam Hüseyin’in şehadetini İbn Ziyad’ın üzerine atmak zorunda kalmış ve ona lanet etmiştir.<ref>Şeyh Müfid, el-İrşat, s. 358; Hasan İlahi, a.g.e, 244.</ref>
 
Yezid, esirlere birkaç gün Şam’da ölülerine ağıt yakmalarına izin verdi. EbuSonunda, Süfyanpeygamberin hanedanınaev mensuphalkı kadınlar, örneğin Yezid’in eşiolan Hindesirler, (harabede) Ehlibeytin yanına giderek Allah Resulü'nün kızının elsaygı ve ayaklarınahürmetle kapanarakMedine’ye öptü. Ağlayarak ağıt yaktı ve üç gün matem meclisi düzenledidöndüler.<ref>Ebuİbn MuhannefAsakir, s. 311; Şeyh Abbasİ’lamu’n KummiNisa, s. 265191.</ref>
 
Sonunda, peygamberin ev halkı olan esirler, saygı ve hürmetle Medine’ye döndüler.<ref>İbn Asakir, İ’lamu’n Nisa, s. 191.</ref>
 
== Kaynakça ==
Satır 132 ⟶ 47:
</div>
 
[[Kategori:Ali]]
=== Bibliyografi ===
<div class="reflist4" style="height: 250px; overflow: auto; padding: 3px">
<div style="{{column-count|3}}">
* Danişnamei İmam Hüseyin (a.s), Muhammedi Rey Şehri ve… c. 10, tercüme: Muhammed Muradi, Kum, Daru’l Hadis, k. 1430/ ş. 1388.
* İbn Asakir, İ’lamu’n Nisa, tahkik: Muhammed Abdurrahim, Beyrut, Daru’l Fikr, 1424/2004.
* Cubran Mes’ud, Er-Raid, tercüme: Rıza İnzicabi, ikinci baskı, Meşhed, Astanı Kutsi Razevi, 1376.
* Muhammed Muhammed İştihardi, Zeynep Furuğu Taban Kevser.
* Kazvini, Muhammed Kazım, Zeyneb-i Kübra mine’l Mehdi ile’l Lehd, Beyrut, daru’l Kari, es-saniye, 1427/2006.
* Bakır Şerif el-Kureyşi, es-Seyyidetu Zeynep, Beyrut, daru’t Taarif, 1419.
* Ahmed Beheşti, Zenan Namdar der Kur’an ve Hadis, Tahran, Sazman Tebligatı İslami, 1368.
* Mehallati, Zebuhullah, Reyahinu’ş Şeriat, Tahran, daru’l Kutubu’l İslami.
* Muhammed Muhammed İştihardi, Zeynep Furuğu Taban Kevser, üçüncü baskı, Tahran, Burhan, 1379.
* Seyyid Kazım Erfa, Zeynep (selamullahi aleyha) siyrei ameli Ehlibeyt, Tahran, neşri Kadir, 1377.
* Şehidi, Seyyid Cafer, Zendegani Fatıma Zehra , Tahran, defteri neşri Ferhengi İslami, ş. 1363.
* Bakır Şerif el-Kureyşi, es-Seyyidetu Zeynep, Beyrut, daru’l Muhaccebetu’l Beyza el-Ula, k. 1422/ m. 2001.
* Hasan İlahi, Zeyneb-i Kübra akilei Beni Haşim, Tahran, Aferine, 1375.
* Cafer Nakdi, Zeyneb-i Kübra bintu’l İmam, en-Necefu’l Eşref, el-Mektebetu’l Haydariye, 1361.
* el-Cezairi, Seyyid Nurettin, el-Hasaisetu’l Zeynebiye, Kum, İntişarat el-Mektebetu’l Haydariye el-Ula, 1425/1383.
* Nasır Mekarim Şirazi ve başkaları, Tefsiri Numune, Tahran, daru’l kutubu’l İslamiye, 1361.
* İbn Cumatu’l Arusi el-Huveyzi, Tefsiri Nuru’s Sakaleyn, Haşim Resuli Mehallati’nin çabaları ile, Kum, İsmailiyan, 1373.
* Ebu’l Kasım el-Dibaci, Zeyneb-u Kübra Betalatu’l Hurriyet, ikinci baskı, Beyrut, el-Belağ, 1417.
* Muhaddis Nuri, Müstedreku’l Vesail, Kum, Alulbeyt, 1407.
* Hasan İlahi, Zeyneb-i Kübra akilei Beni Haşim, Tahran, Aferine, 1375.
* Seyyid Abdul Hüseyin Destgayb, Zendegani Zeynep, Tahran, Kaveh.
* Seyyid Ali Naki Feyzu’l İslam, Hatun Dusera (Şerhi Hal Zeynep), ikinci baskı, Tahran, neşri Asar Feyzu’l İslam, 1366.
* Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, Beyrut, müessese evl-Vefa, es-salise, 1403/1983.
* İbn Ebu’l Hadid, Şerhi Nehcü’l Belaga, Beyrut, daru’l kutubu’l ilmiye, 1418.
* Seyyid İbn Tavus, el-Luhuf, tercüme: Akiki Bahşayişi, Kum, defteri neşri nevidu’l İslam, beşinci baskı, 1378.
* Ebu Muhannef, Vaketu’t Taf, tahkik, Muhammed Hadi Yusufi Garavi, Kum, Mecmeu’l Alemi li-Ehli beyt, es-saniye, k. 1427.
* Ali Nezeri Münferid, Kıssa Kerbela, on üçüncü baskı, Kum, server, 1384.
* Abdurrezzak Musevi, mektelu mükrim, tercüme: Azizullahi Kirmani, Kum, Nevid, 1381, s. 192.
* Muhammed b. Cerir Taberi, tarihu’l Umem ve’l Muluk, Kahire, matbaatu’l İstikamet, 1358.
* Abbas Kummi, Nefsu’l Mehmum, kitabfuruşi İslami, 1368.
* Seyyid Abdul Kerim Haşimi Nejad, dersi ki Hüseyin be insanha amuğt, on birinci baskı, Meşhed, Haşimi Nejad, 1369.
* Şeyh Müfid, el-İrşat, Kum, en-Naşir Sait b. Cubeyr, el-Ula, k. 1428.
</div>
</div>
 
[[Kategori:Ali]]
[[Kategori:Ehli Beyt]]
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Zeyneb_bint_Ali" sayfasından alınmıştır