I. Alâeddin Keykubad: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Gulerharun (mesaj | katkılar)
→‎Yaşamı: İmla hataları
k →‎Vasıfları: Yazılış AWB ile
101. satır:
Gayet olumlu şartlarda devraldığı ülkeyi on yedi yıllık saltanatı boyunca her yönü ile daha da geliştirerek zirveye taşımayı başarmıştır. Başarısındaki en büyük etkenlerden birisi hiç şüphesiz ticarete verdiği büyük önemdir. Babasının Selçuklu hakimiyeti altına aldığı iki önemli liman şehri olan Antalya (1207) ve Sinop'tan (1214) hareketle ülkesinin sahil şeridini genişletmiş, donanma inşaatına ve ticarete kuzey-güney ekseninin de dahil edilmesine büyük önem vermiştir. Özellikle Alâiye'nin (''Alanya'') mamur bir Selçuklu limanı haline getirilmesi (1221-1222) ve [[Kıbrıs Krallığı]] ve [[Venedik Cumhuriyeti]] ile yapılan anlaşmalarla Selçukluların ve onlara tabi tüccarların bölge ticaretindeki konumu son derece güçlenmiştir.
 
Alâeddîn Keykubad’ın Müslüman tebasının yanı sıra gayrimüslim tebası ile ilişkileri de her zaman iyi olmuştu. Genceli Giragos’un naklettiğine göre, Sultan [[Yassı Çemen Muharebesi|Yassıçimen Savaşı]]'ndan dönerken Kayseri’ye yaklaşınca Müslümanlar imamlarıyla, Hristiyanlar da papazlarıyla ve ellerinde haçları ve çalgıları ile Sultanı karşılamaya çıkmışlar, Müslümanlar, Hristiyanları geriye iterek, tebrik ve dostluk dileklerinde ön sırada olmalarına meydan vermek istememişler, Hristiyanlar da bunun üzerine bir tepeye çıkarak bir şekilde kendilerini göstermişlerdir. Hristiyan tebasının ayrı durduğunu farkedenfark eden Alâeddîn Keykubad ordugahından kalkıp yanlarına gelmiş ve aralarına karışıp, çalgılarını çalmalarını ve yüksek sesle şarkılarını söylemelerini buyurmuştur.
 
I. Alaeddin Keykubad'ı, Türkmenler "''Uluğ Sultan''" ve devrin kaynak yazarı [[İbn Bibi]] de, "''Uluğ Keykubâd''" ad ve unvanı ile anmışlardır.