Karacaahmet Mezarlığı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k Lord Byron, Gerard de Nerval, Doğu'da seyahat, Istanbul (2004)
72. satır:
“Ey Üsküdar! Bembeyaz evlerin binlerce mezara bakar, ve o mezarların üstünde, paylaşılmamış
bir aşka benzeyen sonsuz yas yapraklarına işlemiş, o her zaman yeşil ağaç, o narin ve
karanlık servi yükselir.”
 
Mezarlık, etkileyici görünümü ve mimari ihtişamıyla yüzyıllar boyunca yabancı seyyahları büyülemiş, birçok seyyah hatıralarında bu mezarlıktan söz etmiştir. Hatıratında mezarlığı anlatanların başında yer alan Fransız şair ve edebiyatçı [[Theophile Gautier]], Karacaahmet'in Doğu'nun en büyük mezarlığı olduğunu söyleyerek hayranlığını dile getirmiştir. Ayrıca, Polonyalı Kont Edward Raczynski ''1814'de İstanbul ve Çanakkale'ye Seyahat'' adlı eserinde, ve yine Alman mareşal [[Helmuth Karl Bernhard von Moltke]] ''Türkiye'den Mektuplar'' adlı kitabında Karacaahmet Mezarlığı'na büyük bir yer ayırmışlardır.
 
Kont Edward Raczynski, mezarlığın büyüklüğünün o zaman sadece 40.000 kişilik nüfusu barındıran Üsküdar ile orantısız olduğunu, başkentte yaşayan Türkler'in Asya yakasına gömülme arzusundan ötürü, Üsküdar'da oluşan bu devasa ölüler şehrinde, ölülerin nüfusunun yaşayanlar dünyasından çok daha fazla yer tuttuğunu belirtmiştir.
 
Karacaahmet'in yer altı nüfusunun İstanbul'un yaşayan nüfusundan çok daha fazla olduğunu hesap eden Mareşal Moltke ise 1836 yılında şöyle diyordu: ''İstanbul’daki halkın ortalama ömür uzunluğuna bakılırsa, Türklerin İstanbul’u aldığından beri geçen 400 sene içinde, sadece bu şehirde beş milyona yakın Türk ölmüş demektir. Buna göre yalnızca Karacaahmet mezarlığındaki mezar taşlarının miktarını tasavvur edebilirsiniz. Bu taşlarla büyük bir şehir kurulabilir.''