Neccariyye: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
3. satır:
 
== Tarihçesi ve Kelâmi Görüşleri ==
Kurucusunun adına nisbetle ''Hüseyniyye'' olarak da anılır. [[Abbâsî]] halifelerinden Me’mûn döneminde (813-833) gelişip tanınmış bir fırkadır. Mezhepler tarihi müellifleri, Neccâriyye’nin fırka sınıflandırmasındaki yeri konusunda farklı görüşler ileri sürmüş, bazıları onu Mu‘tezile’den, bazıları Mürcie’den yahut Cebriyye’den saymıştır. Bu durum, Neccâriyye doktrininin diğer fırkaların düşünce sistemindeki meselelerle önemli ölçüde paralellik, hatta bazan aynîlik göstermesinden ve belirli bir mezhep bünyesinde yer almayıp kendi düşünceleri çerçevesinde münferit bir fırka oluşundan kaynaklanmaktadır. Neccâriyye’de birçok hususta Mu‘tezile’den farklı düşünülmesine rağmen halku’l-Kur’ân meselesinde paralel fikirler ileri sürülmüş ve temsilcileri mihne hareketine katılmıştır. Bu ekol mensupları, Mütevekkil-Alellah devrinde (847-861) mihneye son verilerek başlatılan karşı hareket sonucunda Bağdat ve Irak sınırlarının dışına çıkarılmaları üzerine Rey, Taberistan ve Cürcân yörelerine gitmişlerdir. Buralarda yerleşen ve halkın büyük kısmını kendisine bağlayan Neccâriyye IV. (X.) yüzyılda bu bölgelerdeki büyük gruplardan biri olarak görülmektedir. Bu arada Bağdat’ta kalan fırka mensupları kendi aralarında küçük gruplara ayrılmalarına rağmen burada Neccâriyye doktrini tamamen ortadan kalkmış değildi.
 
Allah’ın birliği telakkisi, ayrıca hayat, ilim, kudret, irade gibi sıfat kalıbında olmayan mâna sıfatlarının nefyi konusunda Mu‘tezile’nin düşüncesini benimseyen Neccâriyye, kader ve kulların fiilleriyle ilgili hususlarda Mürcie ve Ehl-i sünnet’e yaklaşmaktadır. Buna göre Allah hayır, şer, fayda ve zararın dileyicisidir. O’nun mürid olması başkası tarafından zorlanmaması ve hâkimiyet altına alınmaması demektir. Allah’ın mülkünde O’nun dilediğinden başka hiçbir şey cereyan etmez, vaktinde olacağını bildiği şeyler vakti gelince ortaya çıkar, olmayacağını bildiği şeyler de vücuda gelmez. Allah’ın görülmesinin imkânsız olduğunu kabul eden Neccâriyye, O’nun kalpte bulunan mârifeti göze tahvil etmesi ve kulun bununla Allah’ı bilmesinin rü’yet diye isimlendirilmesinin câiz olduğu görüşündedir. Allah’ın kelâmının hâdis olduğu hususunda Mu‘tezile ile aynı fikri paylaşmalarına rağmen bazı konularda onlardan ayrılmışlardır. Bizzat Hüseyin b. Muhammed en-Neccâr’ın ifadesine göre Allah, kelâmdan âciz olmamak mânasında her zaman (bi’l-kuvve) mütekellim olup O’nun beşerî idrake sunulan kelâmı muhdes konumundadır. İlâhî kelâm okunduğunda araz, yazıldığında ise cisimdir (Şehristânî, I, 89). İnsanların işlemiş olduğu iyi ve kötü fiiller Allah tarafından yaratılır, kul ise bu fiilleri iktisap eder. Kulun hâdis kudretinin tesirini benimseyen Hüseyin b. Muhammed en-Neccâr buna tıpkı Eş‘arî’de olduğu gibi kesb adını vermektedir. İstitâat (fiili yapabilme gücü) ise fiilden önce olmayıp Mâtürîdî ve Eş‘arî’de görüldüğü gibi fiille beraberdir. Allah’ın yardımı fiilin ortaya çıkacağı esnada onunla birlikte doğar. Hayır ve şerrin kudret veya istitâatı ayrı ayrı şeylerdir. Bir anlık mevcudiyeti bulunan istitâat var olduğunda fiil var olur, yok olduğunda fiil de yok olur. İmanı ortaya çıkaran istitâat tevfik, istikamet, fazilet, nimet, ihsan ve hidayettir; küfrü ortaya çıkaran istitâat ise sapıklık, yardımsız bırakılma (hızlân), belâ ve şerdir. Mümin inanan ve doğru yola eriştirilmiş olan bir kimsedir; Allah ona yardım ve hidayet lutfetmiştir. Kâfir ise terkedilmiştir, Allah onu dalâlete sevketmiş, kalbini mühürlemiş, küfrünü yaratmış ve ona salah vermemiştir.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Neccariyye" sayfasından alınmıştır