Mehmed Emin Âli Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Kekibec (mesaj | katkılar)
Kekibec (mesaj | katkılar)
85. satır:
 
=== Sırbistan meselesi ===
11 Şubat 1867'de sadrazam [[Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa]] azledilnce Mehmed Emin Âli Paşa beşinci kez sadrazamlığa geçirildi. Bu sadrazamlık görevi 1871'de ölümüne kadar yüklendi. Bu sadrazamlığı diğer sadrazamlık dönemlerinde daha çok olaylı ve sorunlu geçti. Sultan [[II. Mahmud]] devrinde 1830 yılında padişahın yayınladığı hatt-ı şerif ile Sırbistan'ın yönetimi resmen Sırp Başknezi [[Miloš Obrenović]] 'in soyundan gelenlere bırakılmıştı. Ancak Osmanlı ordusu birlikleri [[Belgrat]] kalesinde ve diğer bazı kaleler de bulunmaktaydılar ve Osmanlı İmparatorluğu bu kalelere egemendi.
 
1860 yılında Mihail Obrenoviç’in ikinci kez Sırp Başknezi olmasıyla Sırbistan’da Müslüman- Hristiyan gerginliği artmış ve 1862’de Belgrad Olayları patlak vermişti. Belgrad paşası Aşir Paşa'nın 17 Haziran 1862'de şehri topa tutması üzerine aynı gün Belgrad'taki konsoloslar olayı protesto ettiler. Fransa'nın teklifi ile sorunu çözmek için Kanlıca’da uluslar arası bir konferans toplandı ve 12 maddelik Kanlıca Protokolü imzalandı. Fransa, Belgrat kalesi başta olmak üzere Türk askerlerinin Sırbistan'daki kalelerde bulunması Sırplar için devamlı bir korku ve tehdit kaynağı olacağı gerekçesi ile kalelerin Sırplara terk edilmesi tezini savunmaktaydı. Ancak Babıali, imparatorluk topraklarının emniyeti için Belgrat'ı terk etmeyeceğinietmeyeceği ilerikonusunda sürmüşısrarcı vedavranarak BelgradBelgrat kalesini muhafaza edilmiştietmeyi başarmıştı. Protokol maddelerince Sırbistan'daki MüslümanlarınınMüslümanların Sırbistan’danSırbistan’ı çekilmeleriterk etmeleri ve Osmanlı Devleti’ninİmparatorluğu’nun Sırbistan’daki Sokol ve Uziçe kalelerini yıkması kararlaştırıldı. Ancak Sırplar Belgrat'ın Osmanlı İmparatorluğu elinde kalmasından hiç memnun değillerdi. Sırbistan’daki şehirli Müslüman nüfus göç etmiş ve yalnızca kalelerde Türk askeri kalmış olsa da, Sırplar kalan bu orduya bile katlanamışlardırkatlanamamışlardır. Barışın Sırplar tarafından değil Türk garnizonlarının kalede bulunmalarından dolayı tehlikede olduğunu vurgulayan Sırplar, Türk askerlerinin de kaleleri terk etmesi konusunda Osmanlı Devleti’neBabıali'ye baskıda bulunmayı sürdürdüler. 1866 Girit İsyanı dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin Yunanistan’la savaşın eşiğine gelmesi Sırp Knezi Mihail’i harekete geçirdi. Mihail, 17 Ekim 1866’da Osmanlı İmparatorluğundan Sırbistan’daki kalelerin Sırplara terk edilmesi veya yıkılmasını istedi. Aynı zamanda hızla silahlanmaya başlayan ve diğer Balkan milletleriyle de ittifaklar kuran Mihail, Osmanlı Devleti’ne karşı bir cephe oluşturmuştu.Bu durum 1867'de yine büyük bir sorun haline geldi. Belgrat, Fethülislam, Böğürdelen ve Semendire kaleleri içinde askeri önemi olan yalnız Belgrat kalesi idi. Diğerlerinin en zayıf bir düşmana bile 5 gün dayanamayacağına inanılıyordu. Kaleler den askerin çekilmesi maddi bakımdan değil ancak manevi bakımdan büyük kayıp teşkil etmekte idi. Fransa bölgede huzurun sağlanması için Türk askerinin kalelerden çekilmesi gerektiği konusunda ısrarcı tutumuna devam etmekteydi.
 
Âli Paşa, 3 Mart 1867'de Sırbistan'daki kaleler hakkında uzlaşmacı bir tutum içinde karar aldı ve ihtilafı çözmek için üç teklif ileri sürdü. Birincisi; içlerinde Türk askeri kalmak şartı ile kalelerin komutanlığının Sırp beylerine verilmesi. İkincisi; Eşit sayıda Türk ve Sırp askeri bulundurmak suretiyle kalelerin Sırp beyinin idaresine bırakılması. Üçüncüsü ise Kalelerden Türk askerinin tamamen çekilerek yerine Sırp askerinin getirilmesi suretiyle ve kalelerin burçlarında Sırp bayrağının yanı sıra Türk bayrağı bulunmak şartı ile Sırp beyine verilmesi. Sırp beyi Mihal 8 Mart 1867 tarihli ve Sadrazam Ali Paşa'ya hitaplı mektubunda üçüncü öneriyi kabul ettiğini bildirdi. Mihal bunun ardından İstanbul'a gelerek Osmanlı hükümetine saygılarını ve şükranını sundu. Sultan Abdülaziz'in 20 Mart 1867 tarihli fermanı ile Sırbistan'daki Osmanlı kaleleri Sırp prensine havale edildi. Belgrat'ta kale meydanında Türk kuvvetlerinin de iştirak ettiği bir törenden sonra Belgrat kalesi Sırplara terk edildi ve Türk bayrağı yanına Sırp bayrağı da çekildi. Yüzyıllarca darülcihad vazifesi görmüş bu Osmanlı kaleleri resmen olmasa da fiilen kaybedilmiş oldu. Gazilerin sayısız kahramanlık örnekleri yaratmış oldukları bu yerlerde Sırbistan 1876'da Osmanlı İmparatorluğuna karşı bağımsızlığını ilan edip savaş açana dek Türk bayrağı dalgalanmaya devam etti ancak kalelerden askerin çekilmesi Türk basını ve halkında derin bir acı bıraktı.<ref name="yaşamyapıt"/>