Thomson atom modeli: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Hakan Duran (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Hakan Duran (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
1. satır:
{{unreferenced|tarih=Ağustos 2016}}
1897’de [[katot]] ışınlarının doğasını anlamaya çalışan bir [[fizikçi]] [[Atom|atoma]] dair önemli bir keşfe imza attı. [[İngilizler|İngiliz]] fizikçi '''[[J. J. Thomson|Joseph John Thomson]]''' ''(d. 18 Aralık 1856 – 30 Ağustos 1940)'' [[Laboratuvar|laboratuvarında]] bir katot ışın tüpü oluşturdu ve beklediği üzere katottan çıkan ışınlar [[Anot|anoda]] doğru yöneliyorlardı. Thomson bu ışınları biraz incelemek istedi ve anotta küçük bir delik açarak karşısına floresan bir ekran koydu. Floresan ekrana çarpan katot ışınları ekranda küçük noktaların parlamasına neden oluyordu. Bu doğrultuda ışınların parçacıklı yapıda olduklarını anladı. Parçacıkların bir elektrik yüke sahip olup olmadığını ortaya çıkarmak için yolları üzerine birbirine paralel iki adet metal levha yerleştirerek ikinci bir pille levhaları zıt olarak yükledi. Böylelikle levhalar arasında bir [[elektrik]] alan yaratmış oldu ve eğer katottan çıkıp anota giden ışınlar bir elektrik yüküne sahiplerse yollarının sapması gerekecekti. Deneyini gerçekleştirdiğinde katot ışınlarının yollarının saptığını gördü ve sapma artı yüklü levha yönünde oluyordu. Zıt yükler birbirini çekeceğinden katot ışınlarını meydana getiren parçacıkların eksi yüklü olduğu anlaşılıyordu.
[[J. J. Thomson|Thomson]] değişik gazlarda yapmış olduğu deneylerle her atomun [[elektron]] yükünün kütlesine oranını hesaplayarak elektronu keşfetmiştir. Elektron veren atomun eksi (-, negatif) yüklü olacağını ispatlamış, atom içerisinde [[proton]] ve elektronun [[homojen]] olarak dağıldığını tanımlamıştır. Bu yüzden bu modele üzümlü kek modeli de denilmektedir. Modelde üzümler atom üzerindeki homojen olarak dağılmış elektronlara benzetilmiştir, kek ise pozitif yüktür yani çekirdek içinde homojen olarak dağılmaktadır.
 
Thomson katot ışınlarının elektrik yüklü olduğunu görmüştü fakat ona dair daha temel özelliklere sahip olabilmesi için biraz daha bilgiye gereksinim duyuyordu. Amacı parçacığın karakteristik özelliklerini belirleyebilmekti ve hız bilgisi işine yarayabilirdi. Bu doğrultuda katottan çıkan ve elektriksel alan dolayısıyla yolundan sapan parçacığın, sapmasına engel olacak ölçüde etkiyecek şekilde bir [[manyetik]] alan oluşturdu. Böylelikle parçacık sanki hiçbir etki altında değilmiş gibi doğrusal olarak gidecekti. Zıt yönde oldukları için parçacığı yolundan saptırmayan elektrik ve manyetik kuvvetlerin büyüklüğünü kullanarak enerji denkliği sayesinde hız bilgisini elde edebilecekti. Daha sonrasında ise kuvvetlerin denkliğiyle de parçacığın yük/kütle değerine ulaşacaktı. Hesabı ve düşüncesi tamamıyla doğruydu. Bulduğu değerse gerçeğe oldukça yakındı. Deneyini farklı şartlar altında özellikle de katot malzemesini ve tüpün içindeki gazı değiştirerek de defalarca tekrarladı fakat sonuç hiç değişmedi. Her seferinde aynı yük/kütle değerine ulaşıyordu. Bu eksi yüklü parçacık, malzeme ne olursa olsun değişmediğine göre temel bir parçacıktı ve Thomson ona '''“[[elektron]]”''' ismini vermeyi uygun gördü.
Rutherford yaptığı deneyler ile proton ve elektronun homojen olarak dağıldığı ilkesini çürütmüştür.
 
Thomson’ın bu deneyi ve sonrasındaki temel fizik hesabı atom düşüncesinin önemli bir adımı olarak görülür. Çünkü sonucunda yeni bir atom modeli oluşabilmiştir. Thomson elektronu keşfetti ve bu keşif elbette [[John Dalton|Dalton]]’un bölünemez atomlarına ağır bir darbe vurdu. Deneyde kullandığı malzeme ne olursa olsun sonuç değişmediğinden Dalton’un savunduğu şekilde her elementin atomları birbirinden tamamıyla farklı olmamalıydı. Her atomda, keşfettiği elektron kendine yer bulabilmeli ve bu elektron, atomunu terk edip tüpün içinde gezebildiğinden atomun bölünemezliği düşüncesi terk edilmeliydi. Öte yandan elektron eksi yüklü bir parçacıktı fakat atomlar yüksüzdü. Öyleyse atomun içinde bu yük dengesini sağlayacak artı yükler olmalıydı. Diğer bir tespitse elektronun yük/kütle oranının çok yüksek olmasıydı. Bu elektronun kütlece çok küçük olduğu anlamına geliyordu. Bütün bu bilgiler ışığında Thomson yeni bir atom modeli oluşturdu ve modelinde atomun artı yükten oluştuğunu içinde eksi yüklü gömülü elektronlar barındırdığını söyledi:
{{atom modelleri}}
* Atom artı yüklü maddeden oluşmuştur.
{{fizik-taslak}}
 
* Elektronlar bu artı madde içinde gömülüdür ve hareket etmezler.
 
* Elektronların kütleleri çok küçüktür bu yüzden atomun tüm kütlesini artı yüklü madde oluşturur.
 
* Atom küre şeklindedir.
Thomson’ın atom modeli elektronları hareketsiz ve atomun içerisinde homojen biçimde dağılmış olarak aldığından üzümlü kek modeli olarak da bilinir.<ref>[https://leventozkarayel.com/tag/thomson-atom-modeli/ Elektronun Keşfi ve Thomson’un Atom Modeli], Levent Özkarayel.</ref>
 
== Kaynakça ==
<!--kategori-->
<!--