Nihal Atsız bibliyografyası: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Batıkan Bildim (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
II. Niveles (mesaj | katkılar)
k düzenleme AWB ile
21. satır:
 
===Şiirleri===
* [[Yolların Sonu]], 1946 (Tüm şiirlerinin toplandığı kitap)
 
===Öyküleri===
48. satır:
"Türkiye'nin Yeniden Kuruluşu", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 1972 yılının Nisan ayında yazılmıştır. [[Ötüken (dergi)|Ötüken]] dergisinin, 100.sayısı ile birlikte okurlara sunulmuştur. Atsız, bu makalesinin ilk cümlelerinde [[Türkiye Cumhuriyeti]]'ni şu şekilde tanımlamıştır. "''Aşağı yukarı 3000 yıllık bir milletin 22 yüzyıldan beri aralıksız var olan devletinin bugünkü adıdır.''" Sonrasında ise Atsız, Türk Devletleri'ni ele almış, onlar hakkında bilgi vermiş ve yorumlarını aktarmıştır. Türk Birliği'ne de değinen Atsız; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk Birliği üzerinde ki rolünü şu cümleleri ile açıklamıştır. "''Bugünkü Türkiye, Türk tarihinin varisi ve devam ettiricisidir. İlerdeki Türk Birliğini de yine Türkiye Cumhuriyeti kuracaktır.''" Makalesinde idamın kaldırılmasını da eleştiren Atsız, Anayasada eksikler olduğunu ileri sürmüştür. Makalesine "''Tabiî, söylemeye de lüzum yok: Bu yeni devletin adı yarısı Türkçe, yarısı Arapça mı, İtalyanca mı olduğu belli olmayan “Türkiye” değil, bütünüyle Türkçe “Türkeli” olacaktır.''" cümleleri ile son vermiştir.<ref>{{Web kaynağı | başlık = Türkiye’nin Yeniden Kuruluşu | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/turkiyenin-yeniden-kurulusu-h-nihal-atsiz.html | erişimtarihi = 29 Nisan 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160509050744/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/turkiyenin-yeniden-kurulusu-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 9 Mayıs 2016}}</ref>
====Kurtarılmamış Türkler====
"Kurtarılmamış Türkler", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından yazılmış olan makale. Atsız, bu makalesinde Türkiye Cumhuriyeti dışında ki Türkleri ele almıştır. Makalesine "''Türkiye dışında 60 milyon Türk, kurtarılmamış olarak yaşıyor. ''" cümleleri ile başlamıştır. Daha derine indiğimiz zaman bu sayının nerelere dağıldığını incelemiş, açıklamış ve yorumlamıştır. İran, Sovyetler Birliği üstünde özellikle durmuştur. Türklüğü aileye benzetmiştir ve bu benzetmesini şu şekilde açıklamıştır ; "''O Türkler’i unutmayız. Unutamayız. Bir aile, nasıl gurbette veya uzakta olmakla bir ferdini unutmazsa, bir millet de başka hakimiyetler altında yaşayan kardeşlerini öylece unutamaz.''" Atsız makalesini "''Türk’ün yıldırımı inecektir. Tanrı’nın gazabı bunların üstüne inmezse daha müthiş olan Türk’ün yıldırımı inecektir.''" cümleleri ile tamamlamıştır. <ref>{{Web kaynağı | başlık = Kurtarılmamış Türkler | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/kurtarilmamis-turkler-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160327093936/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/kurtarilmamis-turkler-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 27 Mart 2016}}</ref> <ref>{{Web kaynağı | başlık = Kurtarılmamış Türkler | url = http://www.bilgicik.com/yazi/kurtarilmamis-turkler-huseyin-nihal-atsiz/ | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160309013941/http://www.bilgicik.com/yazi/kurtarilmamis-turkler-huseyin-nihal-atsiz/ | arşivtarihi = 9 Mart 2016}}</ref>
====İran Türkleri====
"İran Türkleri", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 1970 yılının Ocak ayında yazılmıştır. [[Ötüken (dergi)|Ötüken]] dergisi ile okuyuculara sunulmuştur. Atsız, birçok makalesinde İran'da ki Türkleri konu almıştır. Örnek olarak Kurtarılmamış Türkler makalesi. O makalelerde üstü kapalı olarak anlatılan bilgilerin daha genişletilmişidir. Atsız, makalesinin başında İran Dışişleri Bakanı Zâhidî tarafından söylenmiş sözleri yorumlamıştır. İran'ın Türkiye için özellikle coğrafi olarak öneminden bahsetmiştir. İran ile kardeşliği vurgulayan Atsız ; "''İran’la kardeşliğimize gelince bunda da büyük bir gerçek payı olduğu muhakkaktır. Çünkü 25 milyonluk İran’da Türkler 12 milyonla en büyük millî topluluğu teşkil etmekte ve Fars, Arap, Kürt, Lor, Belüç gibi etnik unsurlar arasında her alandaki cevvaliyetleri ile İran’ın âdeta bir Türk memleketi olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.''" cümleleri ile İran'ın bir Türk Yurdu olduğunu savunmuştur. İran'ın tarihini inceleyen Atsız, zamanında İran'ın Türkler tarafından yönetildiğini de vurgulamıştır. İran basınının Türklere karşı olan öfkesine de değinen Atsız, bunların düşmanca olduğunu ileri sürmüştür. Atsız, İran Gazetesi tarafından yapılan haberlere de şu cümleler ile karşılık vermiştir ; "''İran gazetesinin unutmaması gereken nokta şudur: Türkiye, çevresinde düşman devletler olsa bile kendisini koruyacak kudrette olduğunu uzak ve yakın tarihiyle ispat etmiş bir devlettir. İran aynı durumda değildir ve İran’ı devlet halinde yaşatan güç İmam Rıza’nın türbesi veya Firdevsi’nın Şehnâmesi değil, 12 milyonluk sağlam, enerjik, müteşebbis ve cesur nüfusu ile İran Türkleri’dir.''" aynı zamanda Atsız bu makalesinde [[Pantürkizm]] ülküsüne de değinmiştir. Makalesine "''İranlılara, geleceklerinin Türk dostluğuna bağlı bulunduğunu, Türk düşmanlığının İran’ın lehinde olmayacağını hatırlatmak ise dostça bir uyarmadan başka bir şey değildir.''" cümleleri ile son vermiştir. <ref>{{Web kaynağı | başlık = İran Türkleri | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/iran-turkleri-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160422110758/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/iran-turkleri-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 22 Nisan 2016}}</ref> <ref>{{Web kaynağı | başlık = İran Türkleri | url = http://www.bilgicik.com/yazi/iran-turkleri-huseyin-nihal-atsiz/ | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160304134005/http://www.bilgicik.com/yazi/iran-turkleri-huseyin-nihal-atsiz/ | arşivtarihi = 4 Mart 2016}}</ref>
====Biz Ne İstediğimizi Biliyoruz====
"Biz Ne İstediğimizi Biliyoruz", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 15 Şubat 1966 tarihinde yazılmış, Ötüken dergisinin 26.sayısı ile okurlara sunulmuş makaledir. Atsız makalesine ne yapacağını bilmeyenlerin mağlup olacağınının ana fikrini vererek başlamıştır. Türklerin tarih boyunca planlı, programlı, kurallı yaşadığını vurgulayan Atsız bu tezini şu cümleler ile açıklamıştır. "''Milletimiz tarih boyunca plânlı, istekli ve ülkülü yaşamış, ülkü olarak büyük devlet, yasa düzeni ve cihan hâkimiyeti fikirlerini benimsemiştir. Yalnız Orta Asya’da yaşadığımız çağlarda Mançurya ile Hazar Denizi arasındaki bölgeyi tek yasa altında birleştirip düzen kurmak Türk’lerin değişmez amaçlarıydı. Bu sınırlarda ileri gitme ve geri kalma olsa da cihana hâkim olmak düşüncesinde hiçbir değişiklik olmazdı.''" daha sonra diğer Türklerin de planlarına programlarına değinen Atsız, planlı programlı olmanın yararlarını açıklamıştır. Türklerin azlık olmasına rağmen kendilerinden daha fazla olanlara karşı olanları nasıl mağlup ettiğine değinmiştir. Türkiye'de de ne yaptığını bilen bir zümre olduğuna değinen Atsız, bu zümreyi Türkçüler olarak tanımlamıştır. Türkçülerin bütün Türkleri bir arada toplamasını bir plan olarak gören Atsız, Türkçülerin bu istek yüzünden ırkçı, faşist, kafatasçı gibi kelimelerle suçlandıklarını belirtmiştir. Makalede Yunanların, Arapların ülkülerinden ve planlarından da bahsedilmiştir. Irkçılığın önemli olduğunu da vurgulayan Atsız bu konuda şu cümleleri sarf etmiştir. "''Irkçı değil misin? Irkçılığa düşman mısın? Öyleyse sen günün birinde Atenagoras’ı Türkiye Cumhurbaşkanı görmekte sakınca bulmazsın. Belki de Batı Hıristiyan dünyasının sevgisini ve yardımını kazanırız diye düşünürsün.''" makalesine "''Sen yalnız Türkçülüğe karşı çıkar, Türk ırkçılığını yerer, Turancılığa düşmanlık edersin. Çünkü sen ya Türk ırkına yüzyıllarca kölelik etmiş bir milletin mensubu yahut da beyni işlemeyen, yobazlaşmış, okuduğunu sindirememiş bir budalasın.''" cümleleri ile son vermiştir. <ref>{{Web kaynağı | başlık = Biz Ne İstediğimizi Biliyoruz | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/biz-ne-istedigimizi-biliyoruz-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160422115701/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/biz-ne-istedigimizi-biliyoruz-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 22 Nisan 2016}}</ref> <ref>{{Web kaynağı | başlık = Biz Ne İstediğimizi Biliyoruz | url = http://www.turkcuturanci.com/turkcu/makaleleri/biz-ne-isted272igimizi-biliyoruz/?wap2 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160529163153/http://www.turkcuturanci.com/turkcu/makaleleri/biz-ne-isted272igimizi-biliyoruz/?wap2 | arşivtarihi = 29 Mayıs 2016}}</ref>
====Savaş Aleyhtarlığı====
"Savaş Aleyhtarlığı", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 1943 yılında yazılmıştır ve Orhun dergisinin 12.sayısında okurlara sunulmuştur. Atsız makalesinin başında savaş için kesin bir hüküm verilmeyeceğini savunmuştur. Atsız'ın bu makalesinde ki görüşüne göre savaşa iyi veya kötü demek doğru değildir. Atsız milleti hazırlamadan yapılan ve mağlubiyet ile biten savaşların kötü olduğuna değinirken, tutsak halde ki ırkdaşları kurtarmak, ülkeyi daha ileriye götürmek için yapılacak savaşın iyi olduğuna değinmiştir. Atsız bu makalesinde "''Büyük devletler ve büyük medeniyetler daima savaşlardan sonra kurulur.''" cümlelerini sarf etmiştir. İlim adı altında savaş düşmanlığı yapıldığını savunmuştur. Saldırmayana saldırırlar mantığı ile hareket etmiştir. Savaş aleyhtarlığı yapan bazı kişiler hakkında inceleme ve yorumlarda bulunmuştur. Atsız, Şükrü Kaya'ya makalesinde tepki göstermiştir. "''Şükrü Kaya emin olsun ki savaş kalkarsa dünyadan kahramanlık, fazilet ve fedakârlık da kalkar ve insanların, yalnız doymak ve cinsî ihtiyaçlarını kovalamaktan başka gayesi olmayan hayvanlardan hiçbir farkı kalmaz.''" cümleleri ile de makalesini sonlandırmıştır. <ref>{{Web kaynağı | başlık = Savaş Aleyhtarlığı | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/savas-aleyhtarligi-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160422083033/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/savas-aleyhtarligi-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 22 Nisan 2016}}</ref>
====Çağrı Beğ====
"Çağrı Beğ", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 1962 yılının Ekim ayında yazılmış ve Orkun dergisinin 9.sayısında okurlara sunulmuştur. Makalenin isminden de anlaşılacağı gibi [[Çağrı Bey|Çağrı Beğ]], ailesi ve bulundukları kağanlıklar hakkında bilgi verilmiştir. Atsız, makalesine Çağrı Beğ'in babasını tanımak ile başlamıştır hemen ardından o dönemde bulunan Türk devletlerinden aynı zamanda Çağrı Beğ ve Tuğrul Beğ'den bahsedilmiştir. O dönemde Türklerin iç savaşının bulunduğuna değinen Atsız, bu olayların çözümü için Çağrı Beğ'in rolünü anlatmıştır. Çağrı Beğ'in Rumlara yaptığı akına da yer veren Atsız, bundan sonra yaptığı yağmalar ve saldırılara da yer vermiştir. Çağrı Beğ ana yurda döndükten sonra Gazneliler ile savaşlara girişmiştir; Atsız, makalesinde bunlara da yer vermiştir. Bu savaşlardan en önemlisi Çağrı Beğ'in 20 bin kişilik orduyla 100 bin kişilik orduyu yok ettiği savaştır. Makalede Çağrı Beğ'in oğlu Alp Arslan'a da yer verilmiştir. Çağrı Beğ makalesinin son cümleleri şu şekildedir; "''1060’ta 70 yaşında olduğu halde öldü. Merv’e gömüldü. Alp Arslan, Yakutu, Kavurt, Süleyman adındaki oğullarından Alp Arslan onun yerine Horasan valisi oldu.''" <ref>{{Web kaynağı | başlık = Çağrı Beğ | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/cagri-beg-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160327093340/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/cagri-beg-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 27 Mart 2016}}</ref>
====Abdülhamid Han (Göksultan)====
"Abdülhamid Han (Göksultan)", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 11 Mayıs 1956'da yazılmış ve Ocak dergisinin 11.sayısı ile okurlara sunulmuş [[II.Abdülhamid]]'i konu alan makaledir. Atsız, makalenin başında II.Abdülhamid'i "''Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil, kanlı, müstebit, kızıl sultan, cahil ve korkak olarak tanıtılmış, daima aleyhinde işleyen bu propagandanın tesiriyle de böyle tanınmış talihsiz bir insandır.''" cümleleri ile tanımlamıştır. Abdülhamid'e olan düşmanlığa da değinen Atsız, genelde bunu yapanların ittihatçı, Ermeni, Rum ve Yahudi olduğunu ileri sürmüştür. Ermenilerin düşman olma sebebini Abdülhamid tarafından tepelenmelerine yoran Atsız, Yahudiler içinde Filistin'de bir devlet kurmasını önlediği için Abdülhamid'e, düşman kesildiklerini iddia etmiştir. Ayrıca Abdülhamid'in meclisi kapatmasını da doğru bulmuştur. Dünya Savaşı'nda orduyu yöneten kurmayları yöneten subayların Abdülhamid tarafından yetiştirildiğini söylemiştir. Atsız makalesini "''Türkiye dört sınırında yangınlar olan bir ev, Sultan Hamid, o yangınların eve bulaşmaması için hızla koşarak ateşe su serpen, kum döken ve keçe kapatan bir savunucu idi. Bu koşuşmaları sırasında yoluna çıkan bir iki çocuğa çarpıp düşürdüyse, suç onun değildir. Çünkü, yurdun çevresindeki yangınlar göğe yükseliyor ve Gök Sultan, alevleri içeri sokmamak için didiniyordu. Ve sokmadı da… Ne diyelim? Durağı cennet olsun…''" cümleleri ile bitirmiştir. <ref>{{Web kaynağı | başlık = Abdülhamid Han (Göksultan) | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/abdulhamid-han-goksultan-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160422105901/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/abdulhamid-han-goksultan-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 22 Nisan 2016}}</ref>
====3 Mayıs 1944 ====
"3 Mayıs", [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından 1946 yılında Kür Şad dergisinin ikinci sayısında yazılmış olan makaledir. Atsız, cümlelerine "''3 Mayıs Türkçülüğün tarihinde bir dönüm noktası oldu. O zamana kadar yalnız duygu ve düşünce olan, edebi ve ilmi sınırları pek de aşmayan Türkçülük, 1944 yılının 3 Mayısında birdenbire hareket oluverdi."'' cümleleri ile başlamış, Türkçülüğün 3 Mayıs ile birlikte hareket kazandığını belirtmiştir. Daha sonra Türkçülüğün önemli kişilerini saymış ve bu kişilerin duygu ve düşünce Türkçüsü olduğunu belirtmiştir. Yani hareket Türkçüsü değiller demiştir. Ali Suaviyi bu kişilerden farklı tutmuştur. Çünkü, Atsız'a göre Ali Suavi Türkçülüğü siyaset olarak kullanmıştır. Yine de Ali Suavi'nin de Türkçülüğü harekete geçiremediğini belirtmiştir. Türkçülükte bir ilke değinen Atsız, bunu şu cümleleri ile açıklamıştır. "''Türkçülükte ilk hareketi 3 Mayıs 1944 Çarşamba günü, Ankara”daki birkaç bin meçhul Türk genci yaptı. Bu bakımdan Türkçülük tarihinde onların hususi bir şerefi vardır''" Atsız bu makalesinde 3 Mayıs'ı Türkçülerin günü ilan etmiştir. 3 Mayıs'ı ne bir bayram, ne de bir ızdırap günü olarak görmüştür. Atsız'a göre 3 Mayıs yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek. Kimin ne olduğunu görmektir. Atsız 3 Mayıs'ın bir zaman sonra Türkçülük gününden çıkıp Türklük günü olacağını ileri sürmüştür. Bu gerçekleştiği zamanda kendilerinin arkasından iş çeviren, Türkçülere karşı olan herkesin tarihin yargısına çıkacağını söylemiştir. "''Türkçüler toplu veya yalnız, her yerde 3 Mayıs”ı analım. Analım ve Kür Şad”ın hatırasını yüceltelim… Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-ı hürriyet,Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten!''" cümleleri ile Atsız ilk 3 Mayıs 1944 makalesine son vermiştir. <ref>{{Web kaynağı | başlık = 3 Mayıs 1944 | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/3-mayis-1944-h-nihal-atsiz.html | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160508115650/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/3-mayis-1944-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 8 Mayıs 2016}}</ref>
====Türk Tarihinin Meseleleri====
"Türk Tarihinin Meseleleri" [[Hüseyin Nihâl Atsız]] tarafından yazılmış, 29 Kasım 1948 tarihinde sunulmuş makaledir. Atsız, bu makalesini a, b, c, ç olarak dörde ayırmıştır. Bundan önce bu ayırmaya zemin hazırlayıp görüşlerini aktarmıştır. Makalesinin hemen başında medeni toplumların kendi kaderini çizdiğini savunmuştur. Türk tarihine gelince ise Türk insanının Türk tarihi hakkında bilgisi olmadığını savunmuştur. Bu tezini de "''Bize gelince, her hususta olduğu gibi, tarihimizi anlayış konusunda da acıklı bir kargaşalık içinde bulunuyoruz. Tarihimizin nereden başladığı hakkında ortak bir fikrimiz yoktur. Tarihimizin bölündüğü devirler, herkesin keyfine göre değişmektedir.''" bu cümleler ile anlatmıştır. Hatta bunların yanına bazı kişilerin milli kahraman veyahut milli düşman sayıldığını eklemiştir. Buna örnek olarakta Cengiz Han'ı göstermiştir. Meşrutiyet sonrası Türk tarihinin bozulduğunu belirten Atsız, Cumhuriyet dönemi sonrası bunun zirve yaptığını dile getirmiştir. Cengiz Han'ın da inanış biçimi yüzünden günümüzde dışlandığını savunan Atsız, Cengiz Han'a ve oğullarına eskiden saygı duyulduğunu belirtmiştir. Türk tarihinde bir kanun olduğunu savunmuştur. Atsız, a, b, c, ç şeklinde ayırdığı tarihin a kısmına '''Türk Tarihinin Başlangıcı Meselesi''' adını vermiş ve Türk tarihinin doğuşundan bilgi vermiştir. Türk tarihinin M.Ö 800 ila 1200 arasına da dayanabileceğini söylemiştir. "b" başlığı ise '''Türk Tarihinin Kadrosu Meselesi''' şeklindedir ve Atsız burada Cengiz han ve Emir Timur'dan bahsetmiştir. Burada tarihçilerin düştüğü yanlışları ele almıştır. "c" başlığı ise '''Türk Tarihinin Çağları Meselesi''' şeklindedir. Atsız, burada Türk Tarihinin çağlara ayrılması hakkında görüşlerini belirtmiştir. "ç" başlığı ise '''Adların İmlâsı Meselesi''' şeklindedir.<ref name="Türk Tarihi Meseleleri">{{Web kaynağı | başlık = Türk Tarihi Meseleleri makalesi | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/turk-tarihinin-meseleleri-h-nihal-atsiz.html | website = nihalatsiz.com | erişimtarihi = 21 Mayıs 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160422083530/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/turk-tarihinin-meseleleri-h-nihal-atsiz.html | arşivtarihi = 22 Nisan 2016}}</ref>
626. satır:
|}
==Ses kayıtları==
[[Nihal Atsız]] ile [[Reha Oğuz Türkkan]]'ın konuşmasının ses kaydı vardır. <ref>{{Web kaynağı | başlık = Ses Kaydı | url = http://www.nihal-atsiz.com/yazi/atsizin-ses-kaydi.html | erişimtarihi = 11 Nisan 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160401101654/http://www.nihal-atsiz.com/yazi/atsizin-ses-kaydi.html | arşivtarihi = 1 Nisan 2016}}</ref>
{| class="wikitable sortable"
! Ses Kaydı !! Ses Kaydının İçeriği