İvan Pavlov: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Zinnurok (mesaj | katkılar)
Değinilmemiş birtakım noktalara değinmek ve Pavlov'la ilgili ilginç bilgileri vurgulamak amacıyla değişiklik yapıldı.
Seydasuganli (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
27. satır:
 
1870 yılında Pavlov, İlahiyat Yüksek Okulu’nu bıraktı ve St. Petersburg Üniversitesi’ne girdi. Burada Rusya’nın önde gelen bilim insanlarından Mendeleyev, Beketov ve Seçenov ders veriyordu.  Pavlov, uzmanlık olarak hayvan psikolojisini seçti. St. Petersburg, Avrupa’nın  büyük metropollerinden biriydi.  Pavlov, burada yeni bir hayatla tanıştı ve bu hayat doğduğu yerdekinden farklıydı. Ekonomik şartlar kötüydü ve eğitm sistemi oldukça ağırdı. Pavlov, bu yeni hayata uyum sağlayamadı ve kendisine ‘sinirsel yorgunlık’ teşhisi kondu. Böylece birinci yılın sonunda Ryazan’a geri döndü. Ancak iyileşir iyileşmez tekrar St. Petersburg’a giderek üniversite eğitimini tamamladı. Ivan, aldığı  üniversite eğitimi ile nüfusunun büyük bölümü serflerden oluşan Rusya’da  üçüncü bir sınıf olarak doğan aydınlar sınıfına adım atmış oluyordu. Miller şu cümlelerle özetliyordu: “Geldiği köylü sınıfı için çok zeki ve çok iyi eğitimli, fakat asla ulaşamayacağı aristokrasi sınıfı içinse çok sıradan ve çok fakirdi. Bu tür sosyal koşullar genellikle kendini işine adamış, aydın, tüm yaşamını kendi varlığını haklı gösteren  düşünsel uğraşılar etrafında  odaklayan bir insanı ortaya koyardı. Aynı şey Pavlov içinde geçerliydi: Kendisini kuramsal bilime ve deneysel araştırmalara bağımlılık düzeyinde adayan Pavlov, bir Rus köylüsünün yalınlığı ve enerjisi ile desteklenmişti.” Pavlov,, geçirdiği rahatsızlığın ardından , derslerinden arta kalan zamanlarda kendisinden sadece altı yaş büyük olan profesör Tsion ile çalışma imkanı bulabilmişti. Tsion’un en karmaşık kavramları bile ustalıkla sadeleştirmesi, Pavlov’un ondan alacağı en büyük özellikti. Dönemin fizyologları, hayvanların incelenmesinde birçok farklı yol kullanıyordu. Bazı fizyologlar ‘indirgemeci’ bakış açısını savunuyorlar, bir hayvanı en basit, en temel parçasına (hücre) indirgeyerek incelemenin en iyi yöntem olduğuna inanıyorlardı. Tsion indirgemeci yaklaşıma karşı çıkıyordu. Hocası, büyük Fransız fizyolog Claude Bernard gibi o da, fizyoloğun daha ‘üst’ düzeye yoğunlaşıp hayvanın organlarını incelemesi gerektiğini düşünüyordu. Pavlov, hocasıyla ilgili kendisini etkileyen bir anekdot anlatmıştır: Tsion, yüksek sosyeteye ve resmi davetlere düşkündü. Bir gün, bir baloyla bir teşrih deneyinin (teşrih yöntemi, canlı organizmaların incelenmek üzere kesilmesi) yanlışlıkla aynı akşama denk geldiğini fark etti. Balodan da deneyden de vazgeçmek istemeyen Tsion, laboratuvara, silindir şapkası ve beyaz eldivenleriyle geldi. Eldivenlerini bile çıkarmadan, çabucak deney hayvanının midesinde karmaşık bir ameliyat gerçekleştirdi. Ameliyat bitip de Tsion baloya gitmek için kapıya yöneldiğinde eldivenlerinde de, gömleğinde de bir tek leke yoktu. Tsion’un cerrahi ustalığına dair bir kanıttır. Tsion’un öğrettikleri doğrultusunda, Pavlov da uzman bir cerrah haline geldi. Tsion, bir süre sonra üniversite yetkilileriyle ters düştü ve üniversiteden ayrıldı. Bu olay Pavlov için tam bir yıkım oldu.  Ivan, St. Petersburg’da aldığı eğitimden sonra Askeri Tıp Akademisine gitmeye karar verdi. Çalışma hayatında çalkantılı günler yaşayan Ivan’ın özel hayatında önemli gelişmeler oldu. 1879 yılında ortak arkadaşları aracılığı ile tanıştığı Serafima adında genç bir kız onu etkiledi. Ivan, Serafima’ya büyük bir ilgi duymasına rağmen onun zengin bir aileden geliyor olması nedeniyle kendisini küçümseyeceğinden korkarak uzun süre ona açılamamıştı. En sonunda ona mektup yazarak açıldı ve birliktelikleri böylece başlamış oldu. Kısa süre içinde evlenmeye karar verdiler. 1881’de evlendiler. Ivan, doktora tezini evlendikten iki yıl sonra tamamladı. 1883’de tezini yayınladı. Yayınladığı tezinde Pavlov, kalbin merkezden dağılan sinirleri üzerine yaptığı çalışmalarla zamanın bilim insanlarının ilgisini çekti. Ivan’ın Serafima’ya yazdığı mektuplar, bize onun kişiliği ve sıkıntıları hakkında birçok şey anlatır. Ivan aşağılamalara aşırı duyarlı olduğunu, ‘kötülük nöbetleri’ geçirdiğini ve zaman zaman kendini diğer insanlardan uzak hissettiğini itiraf ediyordu. En büyük gücünü, ‘benim için bir tür Tanrı’ diye nitelediği ‘dürüstlük ve doğruluğa bağlılık’ olarak tanımlıyordu. Ayrıca, ‘Her şey değişse  de benim için önemli olan doğru davrandığımı bilmektir’ diye de yazmıştı (Todes, 2003: 33). Günlük işlere kayıtsızlık özelliği o dereceydi ki, karısı maaşını alma zamanı geldiğini sıklıkla kendisine hatırlatmak durumunda kalıyordu. Bir defasında karısı Pavlov için, "O kendisine bir takım elbise alma konusunda bile güvenilemeyecek birisidir” yorumunu yapmıştı. Pavlov için araştırmalarından başka hiçbir şey önemli değildi. 73 yaşındayken laboratuvarına gitmek için tramvaya binmiş ve tramvay henüz durmadan inmeye çalıştığı için düşüp bacağını kırmıştı. Pavlov aceleciydi, tramvayın durmasını bekleyemezdi. O sırada orada bulunan ve olaya şahit olan bir kadın “Vay canına! Burada çok zeki ama ayağını kırmadan tramvaydan nasıl ineceğini bilmeyen bir adam var” demişti (Schultz & Schultz, 2002: 345). Pavlov 1890 yılında St. Petersburg’da Askeri Tıp Akademisinde farmakoloji profesörlüğü görevine getirilene dek yoksulluk içinde yaşadı. Maaşı çok azdı ve deney köpeklerini kendisi satın almaya mecbur kalıyordu. Sonraları talebelerine şöyle anlatacaktı: “O zamanın sokak hırsızları ele geçirdikleri tasmalı ya da tasmasız köpekleri yakalayıp getirirlerdi. Şüphesiz biz de hırsızların günahını paylaşırdık.” 1883  yılında doktora tezini hazırlarken ilk çocukları Vladimir doğdu. Sağlıksız ve zayıf bir çocuktu. Yaşam şartları da ağır olunca bebek bir süre sonra öldü. Hatta bir keresinde, Serafima uyandığında oğlunun bitle kaplanmış olduğunu görmüştü. Altı yıl sonra hala çok yoksullardı. İkinci oğulları oldu ve adını yine Vladimir koydular. Pavlov, hayatının akışını değiştirecek olan Askeri Tıp Akademisinde tıp pofesörü tanınmış klinikçi Sergey Botkin’in laboratuarında çalışma olanağı buldu. Pavlov, Botkin’in laboratuvarındaki olanaklardan kendi araştırmaları için de yararlandı. Burada kan dolaşımı ve hazım üzerindeki ilk araştırmalarını yaptı. 1884’de Ivan, bilimsel çalışmalarını Batı’da sürdürmek üzere burs kazanan üç öğrenciden biri oldu. Ivan, kazandığı burs parasını, Almanya’ya gidip zamanın önde gelen fizyologlarından Rudolf Heidenhain ve Karl Ludwig’le birlikte çalışmak için kullandı.  Pavlov, aşırı deneylerden hoşlanmadığını şu ifadelerle belirtmiştir: “ Tarihi çağlardan beri insanın dostu ve yardımcısı olan köpek bilime kurban edilebilir ancak bunun daima hayvana lüzumsuz yere işkence edilmeden yapılması gerekir..” Pavlov’a göre fizyologlar ya ‘akut’ ya da ‘kronik’ deneyler gerçekleştirirdi. Akut bir deneyde, fizyolog  bir biçimde hayvan üzerinde çalışır ve sonuçları hemen gözlerdi. Pavlov’a göre kronik deneyin ana fikri, cerrahi müdahelelerle hayvanı canlı bir deney aracına dönüştürmekti. Hayvanı ameliyat edilirdi ve sonra da hayvanın iyileşmesini beklenirdi. Fizyolog, deneyine ancak hayvan iyileştikten sonra başlardı (Todes, 2003: 36-37). Pavlov hayvan terbiyesi üzerinde çalıştı. Bundan sonra cerrahi usülü geliştirdi. 1886’da hazım cihazını inceledi. 1889’da Pavlov ve yardımcısı Şumova- Simonovskaya, bir hayvan yemek yediğinde, midedeki salgı bezlerinin mide sıvısı üretmesine neyin neden olduğunu araştırdılar.  Pavlov, iştahın (hayvanın yeme isteğinin) mide sıvılarını, yiyecek mideye gelmeden önce harekete geçirdiğini düşünüyordu. Bunu sınamak için, bir köpeğe mide fistülü yerleştirip ösofagotomi yaptı.  Mide fistülü, midenin içine yerleştirilmiş, buradan midenin dışına uzanan ince bir tüptür. Midenin ürettiği tüm mide sıvıları tüpten akar, deneyi yapan bu sıvıyı bir şişede biriktirip daha sonra analiz edebilir. Ösofagotomi, hayvanın ağız boşluğunu sindirim kanalından ayıran karmaşık bir ameliyattır. Hayvanın yedikleri midesine gitmeden, bir delikten dışarı düşer. Hayvan yemek yeme hazzını duyar, ama yedikleri midesine ulaşmaz. Pavlov, köpeklerin yedikleri midelerine ulaşmasa da, midelerindeki salgı bezlerinin çok miktarda ‘iştah sıvısı’ (iştahın etkisiyle üretilen mide sıvısı) ürettiğini keşfetti. Pavlov, kronik deney yoluyla haklılıını gösterdi. Ona göre acı çeken bir köpek yemek yerken haz duyamazdı ve dolayısıyla ‘iştah sıvısı’üretemezdi. Bu metotda Pavlov birtakım zorluklarla karşılaştı. Çalıştığı laboratuvar donanımının eksikliği ve hijyen sorunu, laboratuvarın küçük ve donanımının eksik olması önemli sorunlardı. Yaptığı ameliyatlardan sonra denek hayvanları mikrop kapıp ölüyordu ve bu da çalışmalarını geciktiriyordu. Pavlov’un tercih ettiği tarzdaki fizyolojik yaklaşım -kronik deneyler- kapsamlı hijyenik önlemler gerektiriyordu. Pavlov, istediği fizyolojik çalışmaları yapabileceği olanaklardan ve kaynaklardan yoksundu. Ivan Pavlov, fizyoloji bilimine kronik deney metodunu tanıttı. Ivan Pavlov,  1890’da Askeri Tıp Akademisi kurucular komisyonuna atandı ve bundan beş yıl sonra da fizyoloji kürsüsü başkanlığına getirildi. Pavlov, bu akademide kendine ait bir laboratuvar kurdu. Burada ‘cerrahi metodunu’  dilediği gibi geliştirdi. Pavlov’un buradaki en dikkati çeken operasyonu ‘küçük mide’ ya da ‘ayrılmış mide’ ameliyatı oldu. Bu ayrıntılı ve uzun süreli ameliyat altı aylık çaba gerektirmiş ve bunun için birçok köpek feda edilmiştir. Pavlov hayvan denekler hakkındaki düşünceleri kayda değerdir. Hayvanlarla yapılan deneylerde  Pavlov, etiği her zaman göz önünde bulundurmuştur. Pavlov, deneylerinde hayvanın rahatsızlığını oratadan kaldırmak için anestezi ve birçok teknik geliştirmiştir. Bununla beraber uyuşturmakta kullanılan maddelerin deneyin amacını sekteye uğratmaması gerektiğini de vurgulamıştır. Pavlov, deneylerde tutarlılığı elde etmek için çok sayıda deney yapılamsını özellikle vurgulamıştır. Ama yoktan ere yapılan deneylerin de karşısında olmuştur. Pavlov, deney hayvanlarının kullanımı konusunda oldukça özenli davranarak hayvanların yaş, mevsim, açlık, gebelik gibi birçok değişkeni göz önünde bulundurmuştur. Ona göre bilim insanları ancak o alanda uzman kişiler tarafından denetlenebilirdi. Pavlov: “Bir hayvanın ölümüyle sonuçlanan deney gerçekleştirdiğimde, bir hayatı sona erdirdim için yaptıklarımdan pişmanlık duyup acı çekiyorum. Ama bu acıya gerçeğin uğruna, insanlığın iyiliği için katlanıyorum.” demiştir.  Yine bir başka sözünde şöyle demiştir: “Eğer insan bir spor olarak görülen ve insanların eğlenmesi için hayvanların avlanıp öldürülmesine müsamaha gösteriliyorsa, insanların beslenmesi için hayvanlar kesiliyorsa neden bizim bilimsel gerçekler için hayavanları kullanmamıza bu denli karşı çıkılıyor.” 1935’te Pavlov’un isteği ile St. Petersburg’daki Deneysel Tıp Enstitüsü’nün yakınlarına deneyde kullanılanlarını anısına bir köpek anıtı inşa edilmişti.  Pavlov’un şu prensiplere sıkı sıkıya bağlı kaldığı söylenebilir: Canlı hayvanların herhangi bir deneyde kullanılması sadece bilimsel amaç taşıyan araştırmalarda gerçeklerştirilmelidir. Deney esansında ve sonrasında hayvanın rahatsızlıkları, deney sonuçlarını etkilemeden en aza indirilmelidir. Yeterli sayıda hayvan kullanılmalıdır. Gerekli uyuşturma metotları geliştirilmelidir. Tüm bunların dışında mümkün olan durumlarda sinir sistemleri daha az gelişmiş olan hayvanlar seçilmeli ve sağlam bir kontrol mekanizması geliştirilmelidir. Pavlov’un ifadeleri şöyledir: “Sağlıklı ve mutlu hayvanlarımız deney görevlerini büyük bir zevkle yerine getiriyorlar. Kafeslerinden hevesle çıkıp laoratuvara geliyorlar, deney ve gözlem yaptığımız masalara kendiliklerinden çıkıyorlar. İstediğimiz herhangi bir anda şunu size ispat edebilirim ki deneyimizin ya da gözlemmizin herhangi bir anında bir damla kan ya da acı dolu bir çığlık ne görür ne duyarsınız. Bu başarının sırrı hayvanların ayakta durmasını sağlayan sinirlerin uyarılıp harekete geçirilmesindedir. Deney hayvanları deney sırasında  hemen öncesinde hiçbir şekilde ağrılı uyarılara maruz bırakılmamaktadır” (Marks, 2004). Askeri Tıp Akademisinde profesörlük görevine atanan Pavlov mali yönden rahatladı.  1890’da Vera, 1892’de Vsevolod, Pavlov ailesine katıldı. Pavlov 1860’ların maddeciliğine sadık kalıyor, dinin kültürel rolüne saygı duyuyordu. Tanrı’ya ya da herhangi bir dinsel doktrine inanmıyordu. 1891 ve 1904 yılları arasında, Pavlov’un laboratuvarında doktorasını yapan araştırmacıların sayısı 100’ü geçmişti.
 
 
Pavlov, yanında çalışanların disiplinli olmalarına ve yaptıkları işe kendilerini adamalarına son derece önem verirdi. Gerçekleştirdiği deneyler sırasında kendisine yardım eden asistanların hatasız çalışmalarını isterdi. laboratuvarda uzun yıllar birlikte çalıştığı Kharitonov bu konuda oldukça yetenekliydi. Onun yokluğunda yaşanan sıkıntıları, Pavlov'un eşi Serafima şöyle anlatıyordu:"Kharitonov'un laboratuvarda olmadığı zamanlarda Ivan sanki kollarını kaybetmiş gibi davranıyordu."Kharitonov yaşlandığında yerine Shuvalov getirildi. Laboratuvar çalışanlarından biri bu görevi şu şekilde anlatır:"Pavlov,cerrahi operasyon yaparken ona yardım etmek hiç de kolay değildi. Ameliyat sırasında ihtiyaç duyduğu aletin adını söylemeyi sevmezdi ve çok sabırsızdı. Shuvalov,operasyon prosedürlerini çok iyi bilir ve ne zaman hangi aletin gerekli olduğunu hemen anlardı. Ancak onun yokluğunda diğer asistanlar,özellikle de yeni gelenler bu görevi yerine getirmede genellikle başarısız olurlardı. Bu gibi durumlarda Pavlov,asistanın elini geri iterek,'Ben ellerimle konuşurum ve sen de buna alışmak zorundasın.'derdi."
O dönem birçok kişi Pavlov'un yanında çalışmak istemiştir. Bunun özel bir hükumet teşvikinden kaynaklandığı ileri sürülür. Bunun nedeni olarak da Rusya'nın içinde bulunduğu kötü durum gösterilir. Ülkede 5 yaş altındaki çocukların ölüm oranı %50'lere varıyordu. Ayrıca tifüs, çiçek ve difteri gibi bulaşıcı hastalıklarda Rusya,Avrupa'da başı çekiyordu. Hükümet, bu durumla başa çıkabilmek için hekimlerin yurt dışına gidip kedilerini geliştirmelerini teşvik etti. Yurt dışına gidip orada öğrenim gören hekimlerin birçoğu ülkelerine döndüğünde doktora için Pavlov'un laboratuvarına başvurdu.
Dinamiti icat etmesiyle büyük bir servet kazanmış olan Alfred Nobel,1893'te Pavlov'a laboratuvarını büyütmesine imkan verecek miktarda (10.000 ruble) bağışta bulundu.Gerçekten de söz konusu bağış laboratuvar için harcandı.Pavlov,Nobel'in bağışını kendi istediği tarzda bir laboratuvar kurmak için kullandı. Bu iki katlı taş binanın bodrum katında köpek kulübeleri,1. katında üç deney salonu,2. katında da deney hayvanlarına cerrahi müdahalede bulunulan ameliyathaneler ve hayvanların ameliyattan sonra iyileşebilmeleri için bakıma alındığı odalar vardı. Pavlov özellikle binanın "dünyadaki ilk fizyoloji laboratuvarı özel ameliyat bölümü" dediği ikinci katıyla gurur duyuyordu. Pavlov, burada yaptığı ameliyatla ilk kez "bölünmüş mide" operasyonunu gerçekleştirdi.Bu olağanüstü metot,Pavlov ve asistanlarına midedeki sindirim sürecini ilk kez bütün detaylarıyla inceleme fırsatı vermişti.Bölünmüş mide Pavlov'un midedeki sindirimin iki aşamasını da incelmesini sağlamıştı:İştahın sonucu olduğunu daha önce kanıtlamış olduğu ilk aşamayı ve yiyeceğin mideye ulaşmasıyla başlayan ikinci aşamayı.
Mide bölme ameliyatında,köpeğin midesi biri büyük biri küçük iki bölüme ayrılıyordu. Köpek yemek yediğinde, yiyecek büyük mideye ulaşıyor ve oradaki bezleri harekete geçiriyordu. Küçük mide büyük mideye sinirlerle bağlıydı. Pavlov'a göre, bu yüzden yemeğe tamamen aynı tepkiyi veriyordu. Ancak küçük mide,büyük mideden yiyeceğin kendisine ulaşmasını engelleyecek şekilde ayrılmıştı. Köpek yemek yediğinde, Pavlov küçük midedeki salgıları ölçecek ve sonuçları büyük midenin farklı yiyeceklere nasıl tepki verdiğini bulmak için kullanabilecekti. Dönemin 'zeitgeist'ine uygun olarak Pavlov sindirim sistemini karmaşık bir fabrikaya benzetmiştir. O dönem İngiltere'de başlayan Sanayi Devrimi dönemin zeitgeistini de değiştirmiş ve dönen çarklar,işleyen makinalar ve fabrikalar tüm alanları olduğu gibi bilim alanını da etkilemiştir.Bu noktada Pavlov'un böyle bir benzetme yapması da şaşılacak bir şey değildir.
1900'lü yıllarda Pavlov bilim dünyasında hatırı sayılır bir üne kavuşmuştu. Laboratuvarında çalışanlar Pavlov'un araştırmalarını kulaktan kulağa yaymışlardı. Dünyanın çeşitli yerlerinden bilim insanları Pavlov'un mükemmel biçimde gerçekleştirdiği ameliyatların nasıl yapılacağını öğrenmek için laboratuvarını ziyaret ediyordu. Laboratuvarında çalışalardan biri, 1898'de Pavlov'un kitabını Almancaya çevirdi. Birkaç yıl içinde kitabın Fransızca ve İngilizce baskıları da yapıldı. Böylece Rusça bilmeyen birçok kişi de Pavlov'un eserlerine kolayca ulaşabilme olanağı buldu.
Yapmış olduğu cömert yardımlarla Pavlov'un istediği tarzda bir laboratuvar kurmasını sağlayan Nobel, bir kez daha Pavlov'un hayatında dönüm noktası olacaktı. 1904 yılında ilk nobel ödüllerinin dağıtılmasından üç yıl sonra, Pavlov fizyoloji-tıp alanında nobele aday gösterildi ve yapılan incelemeler sonucunda ödülü almaya hak kazandı. Fizyoloji-tıp dalında nobel ödülü alan ilk fizyolog -ve ilk Rus- olan Pavlov,ödülünü İsveç kralı 2. Oscar'ın elinden aldı. Kral Pavlov'a saygısından dolayı onu Rusça selamlayarak Pavlov'u şaşırttı.
Pavlov, konuşmasının ilk cümlesinde insanın en temel ve en güçlü içgüdüsünün "yiyecek bulmak" olduğunu söyledi. Ardından da ona sindirim sistemiyle ilgili çalışmalarından daha fazla ün kazandıracak olan "koşullu refleks" ve "koşulsuz refleks"ten bahsetti. Salondaki pek çok kişi bu sözleri ilk kez duyuyordu. Pavlov, konuşmasıyla herkesi şaşırttı. Dinleyiciler onun sindirim sistemiyle ilgili keşifleri hakkında konuşmasını bekliyordu.
 
 
[[Fizyoloji]] ve [[psikoloji]] alanındaki çalışmaları ile [[psikofizyoloji]] ve [[deneysel psikoloji]] alanlarını derinden etkiledi. Bu nedenle her iki [[bilim]] dalının kurucularından sayılır. [[Leningrad Fizyoloji Enstitüsü]]'nün başında bulunarak çalışmalarını sürdürdü. Şartlı reflekslerin doğası ve işleyişi konusundaki buluşu, tüm araştırmaları öğrenme alanına yöneltti. Pavlov, laboratuvarda mide üzerine bir çalışma yaparken bir şeyi fark etmiştir. Köpek daha et verilmeden önce ayak seslerini duyduğunda salya akıtmaya başlamıştır. Bu olaydan sonra Pavlov çalışmalarını bu yöne doğru geliştirmiştir.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/İvan_Pavlov" sayfasından alınmıştır