Türkiye'de laiklik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Babatolian (mesaj | katkılar)
Gerekçe: Devrim Türkçe olduğundan siyasal yapının hızla değiştirildiği anlamını kendisi zaten ifade ediyor. İnkılab (إنقلاب) ise Arapça'da darb/coup anlamında kullanılıyor. Kavramları karıştırmayalım.
Babatolian (mesaj | katkılar)
Yazım düzenlemesi yapıldı. 1921 Teşkilatı Esasiyesinin kanun ya da anayasa olarak yorumlanmasına göre kanunu esasi ve meşrutiyet dönemi aralığı farklı tarihlendirilebiliyor.r.
1. satır:
{{Türkiye siyaseti}}
[[Dosya:547-1-.jpg|thumb|225px|[[Mustafa Kemal Atatürk]], [[Cumhuriyet Halk Partisi]]'nin Mayıs [[1935]]'teki kurultayında konuşma yaparken.]]
[[Laiklik]] terimi, [[Fransızca]]daki karşılığı ''Laïcité'' kelimesinden [[Türkçe]]ye uyarlanmıştır. Bu kelime Fransızca diline eski [[Grekçe]] bir kelime olan ve din adamları dışındaki "halk" anlamında kullanılmış olup ''Laos'' kökünden gelen ''Laicus'' kelimesinden geçmiştir. Aynı terimin [[İngilizce]] karşılığı ''secularity'' olup, [[Latince]] bir kelime olan '''çağ''' anlamına gelen ''saeculum'' kelimesinden geçmiştir. Adlandırılmada çağ sözcüğünün kullanımı kurallarının dogmatik değil çağa göre değişebilir olduğuna işaret etmek içindir. Kavramlar, her iki biçimde de cismi ve [[bilim]]sel olan ile soyut ve [[din]]sel olanın birbirine karıştırılmamasını ifade etmektedirler.
 
Aynı sözcük, Türk yazınında başlangıçta [[Ziya Gökalp]]'in ''La-Dinî'', [[Ahmet İzzet Paşa]]'nın ''La-Ruhbanî'' ve [[Ubeydullah Efendi]]'nin ''İş Hükümeti'' deyişleri ile ifade olunmaya çalışılmıştır. Daha sonraları kullanılan ''layisizm'' terimi yerini tümüyle [[laiklik]] sözcüğüne bıraktı.
 
Bilhassa, [[Ziya Gökalp]]'in ''Lâ-Dinî'' deyişi anlam bakımından karşıt olanlarca çarpıtılmaya çalışılarak ''dinsizlik'' anlamı kazandırılmak istenilmiştir. Oysa [[Arapça]] bir olumsuzluk ön eki durumunu alan ''la'' ile birlikte kelime '''''dinsel olmayan''''' anlamına gelmektedir. [[Laiklik]], Türk yazınında, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması ve bilhassa [[devlet]] işlerinin, toplum idari yapısının ve [[hukuk]] aygıtının dinsel ahkamdan tümüyle bağımsız biçimde akıl ve bilime dayandırılması olarak terim anlamı kazandı.
 
Karşıtları din adına devlete etki etme ve bu şekilde devleti ve toplumu idare etme amacını taşırlarken, ''Laik Yaşam Biçimi''' ni tercih edenler kişisel ve vicdani kanaatlerini devlete mal etme ve bunlar vasıtası ile devleti veya toplumu idare etme çabası içinde bulunmazlar. [[Laiklik]], bir [[devlet]] ve [[toplum]] yönetimi biçimi olduğundan varlığı veya yokluğu kişilerin yaşam biçimine doğrudan tesir eder. Bu öneminden dolayı [[Laiklik]], [[T.C. Anayasası]]nın '''''değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeleri'''''<ref>[http://www.anayasa.gen.tr/1982ay.htm Anayasa.gen.tr]</ref> arasında sayılmıştır.
 
== Yapı ==
:''Ayrıca bakınız: [[Dünyada laiklik]]''
===Lâik Devletlerindevletlerin Tarihseltarihsel Süreçtesüreçte Oluşturduklarıoluşturdukları Tipiktipik Özelliklerözellikler===
Tarihsel olarak, devletlerin lâikleşmelerinde sağladıkları tipik özellikler:<ref>Jean Baubérot [http://www.unc.edu/depts/europe/conferences/Veil2000/articles/the-secular-principle.pdf Jean Baubérot, Secular Principle]</ref><ref>[http://ambafrance-us.org/IMG/html/secularism.html The Secular Principle]</ref>
* Dinsel özgürlüklerin garanti edilmesi,
21. satır:
* Politik önderlerin dinsel inanışlarına dikkat edilmeksizin iktidara gelişlerinin temin edilmesi.
 
===Laik Düşüncenindüşüncenin Felsefîfelsefî Temelleritemelleri===
[[Laiklik|Laikliğin]] felsefi temelleri; [[Rönesansrönesans]], [[Hümanizmhümanizm]] ve [[Reformreform]] hareketleri ile bu akım düşünürlerinin eserlerinde kaynaklarını bulur.
 
16. yy’da [[İtalya]]’da doğan Rönesans; [[sanat]] ve [[edebiyat]]ta [[Katolik]] [[Vatikan]] [[Papalık Devleti|Papalığından]] ve onun dinsel temalarından uzaklaşarak antik Roma ve Yunan [[sanat]] ve felsefecilerinden[[felsefe]]cilerinden beslendi. Yayıldığı ülkelere göre içerdiği sanat ve edebiyat tarzının farklı alanlarda oluşmasına yol açtı. Sanatta olduğu gibi edebiyat ve felsefe alanlarında da antik dönem eserlerine dönüşü simgelemesi '''Yeniden Doğuş''' olarak nitelenmesini sağladı. Rönesans, [[skolastik]] öğretileri yıkıma uğrattığı gibi canlandırdığı hümanist ve [[akılcı]] akımları, [[Avrupa]] ülkelerinin 18. yy [[Aydınlanma Çağı]] düşünürlerine miras bırakarak ve kökleri M.Ö. 6. yy'a kadar dayandırılan [[Hümanizm]]'in tekrar canlanmasını hazırlayarak insan aklına duyulan ilgi ve saygının başlatıcısı oldu.
 
[[Aydınlanma Çağı]]'nın ilk düşünürleri olarak kabul edilen [[Descartes]] ve [[Leibniz]]’in yanı sıra [[Hollanda]]lı Hümanisthümanist [[Desiderius Erasmus|Erasmus]], [[David Hume]], [[John Locke]], [[Voltaire]], [[Diderot]], [[Montesquieu]] ile [[Jean-Jacques Rousseau|Rousseau]] gibi birçok [[Aydınlanma Çağı]] filozofları çağdaş laik düşünce alt yapılarının [[Avrupa]] ülkelerine yayılmasını sağlayan etkin eserleri ile insanların düşünce ve ideal dünyalarına hitap ederek bunları kuvvetlendirdiler. Bu kişilerin başarısı ve ortak özellikleri; din adamlarınca yüzyıllardır edilgen bir karaktere büründürülen [[insan]] ve [[düşünce]]sinin özgürleştirilmesine rehberlik etmeleri oldu. Bu da [[bilim]], [[teknoloji]] ve [[sanayi]] alanlarında bir sonraki yüzyıl yaşanacak patlamaya zemin hazırladı.
 
[[Hümanist]] görüş aynı zamanda ahlâklı[[ahlak|ahlâkl]]ı ve erdemli[[erdem]]li olmanın tek dayanağının dinsel inanışlar olmadığını da kabul etmektedir. Kaynaklarını insanda[[insan]]da, insan ahlak ve vicdanında arayan '''laik ahlak felsefesi''' hümanist düşüncenin ahlak felsefesini yansıtmaktadır. Genel anlamda doğrunun ancak [[akıl]] aracılığı ile bulunabileceğini öne süren [[Kıbrıslı Zenon]]'un kurucusu olduğu [[Stoacılık|Stoa Okulu]]'nun antik çağın [[laik ahlak]] öğretisini temsil ettiği kabul edilmektedir.
 
===Atatürkçü Laiklik Anlayışı veya Türk Laikliği===
[[Laik]] toplum ve devlet yapısına verdiği önemle [[Ziya Gökalp]], [[Fuat Köprülü]], [[Atatürkçü]] düşünceyi başarı ile edebiyat alanına kazandıran [[Falih Rıfkı Atay]], ''Türk Hümanizmi'' eseri ile [[Suat Sinanoğlu]], [[Atatürk]] döneminin efsane Milli Eğitim Bakanı olan ve [[Dünya Klasikleri]]'nin Türk diline kazandırılmasını sağlayan [[Hasan Âli Yücel]], ''Tonguç Baba'' olarak anılan ve [[Köy Enstitüleri]] alanındaki üstün çalışmaları ile bilinen [[İsmail Hakkı Tonguç]], Cumhuriyetin[[Türkiye Cumhuriyeti|Cumhuriyet]]in 50. Yılına armağan ettiği [[Türkiye'de Çağdaşlaşma (kitap)|''Türkiye’de Çağdaşlaşma'']] isimli kitabı [[Türkiye Cumhuriyeti]] tarihinin 75 adetlik ender kitapları arasında gösterilen [[Niyazi Berkes]] daha gerilere gidilecek olursa [[Yunus Emre]] gibi tarihi kişilikler Türkiye'de [[Hümanisthümanist]] değer yargısının gelişmesine rehberlik eden saygın düşünürler oldular.
''Türk Hümanizmi'' adlı eserinde [[Suat Sinanoğlu]], [[Atatürk Devrimleri|Atatürk Devrim]] ve reformlarının getirdiği kurum ve kuruluşların [[hümanist]] ruhu taşıdıklarını ve bu ruhun [[Türkiye Büyük Millet Meclisi|TBMM]], [[Türk Medeni Kanunu|Medeni Kanun]] gibi eserleri taşıdığını belirtti. Bir ''İnsani Değerler Sistemi'' olarak tanımlanan [[Hümanizm]]; cinsiyet, inanış veya başka bir fark gözetmeyen ulusçu ve eşitlikçi yapısı ile [[Laik]] [[Cumhuriyet]]'in temel felsefesi olduğu biçiminde yorumlandı.
 
[[3 Mart]] [[1924]]'te kabul edilen bir yasayla [[Türkiye Cumhuriyeti]] sınırları içinde bütün öğretim ve eğitim kurumları Maarif Vekâleti'ne ([[Millî Eğitim Bakanlığı (Türkiye)|Eğitim Bakanlığı]]) bağlandı. [[Tevhid-i Tedrisat Kanunu]]'yla (Öğretimin Birleştirilmesi Yasası) [[dinî eğitim]] ya da dinsel temellere göre eğitim yapan okullar kapatıldı. Şeriye ve Evkaf Vekâleti (Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) kaldırılarak din işleriyle ilgili olarak [[Diyanet İşleri Başkanlığı]] kuruldu. Böylece Türkiye'de din hizmetleri, devlet kontrolü dışında değil, devletin denetimiyle yürütülecekti. [[1924]]'te [[Halifeliğin Kaldırılması|halifeliğin kaldırılması]], [[1925]]'te tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, Türkiye Cumhuriyeti'nin laikleşme yolunda attığı öteki adımlardır. Yine [[1926]]'da yürürlüğe giren [[Türk Medeni Kanunu|Medeni Kanun]] ile hukuk alanında da laiklik ilkesi geçerli kılındı. [[Lise]] ders programlarından [[Arapça]] ve [[Farsça]] dersleri kaldırıldı. [[1928]]'de çıkarılan yeni bir yasayla anayasanının ikinci maddesinde yer alan "Türk Devleti'nin dini, İslam dinidir" cümlesi çıkarıldı. [[Laiklik]], yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin tek partisi olan [[Cumhuriyet Halk Partisi]]'nin programında altı okla simgelenen ilkelerden biri olarak [[1931]]'de yer aldı.
46. satır:
[[İlmiye]] Sınıfından olan bazı [[ulema]] [[III. Selim]]'e: ''Askere setre pantolon giydirip imanına halel getiren, önlerine muallim diye Frenkleri düşüren padişaha Allah tevfikatını çok görür'', diye söylenmiş,<ref>Antel, Tanzimat Maarifi, İstanbul, 1940</ref> bu dönemde başlayan ve ileride de sürecek olan [[ıslahat]] çabalarında muhalif ve çeşitli isyanların kışkırtıcısı olmuşlar ise de zaman içinde değişime ayak uyduramadıklarından medreselerin tümüyle yok olmaları sonucu vaki olmuştur.
 
==Tarihsel Gelişimgelişim==
===Osmanlı dönemi===
====II. Mahmut Dönemidönemi 1808-1839 (Aydın Mutlakiyetçi Devlet)====
[[Dosya:Sultan Mahmud II.jpg|170px|thumb|left|[[II. Mahmut]]]]
[[II. Mahmut]], [[İlmiye sınıfı|ulema]]ya yalnız [[din]] işleriyle uğraşmalarını, hükümet işlerinin yalnız padişahın mutlak yetkesine ait bir alanda olduğunu eylemleriyle belirtmiştir. Örneğin, düşünülen vergiler, [[medrese]] softalarının askere alınması, [[din]] kurumunun izni alınmadan [[haciz]] ve [[müsadere]]lere girişilmesi, [[vakıf]] işlerini ele alması, [[Frenk]] âdetlerine karşı aşırı ilgi göstermesi gibi konularda [[Şeyhülislam|Şeyh'ül İslam]]'ın verdiği bir muhtırayı yırtarak bu gibi işlerin yalnız hükümdar yetkilerine ait olduğunu belirtmiştir.<ref>Engelhardt, Edouard. Tanzimat, çev. Ayda Düz (İstanbul, 1976) s. 22</ref>
70. satır:
[[II. Mahmut]] döneminde, devlet ve din işleri ayrılmaya çalışılırken yeni ve [[bilimsel bilgi]] ağırlıklı eğitim veren okullar açılmış olmakla birlikte eğitimde ilköğrenim [[vakıf]]lara bağlı [[medrese]]ler elinde bırakıldığından köklü bir değişim olmamıştır.
 
====[[Tanzimat Dönemidönemi]] 1839-1876====
[[Dosya:Sultan Abdülmecid - Google Art Project.jpg|left|170px|thumb|[[Abdülmecit|Sultan I. Abdülmecit]]]]
<BR>[[Tanzimat]] öncesinde, [[II.Mahmut]]'un yıllarına kadar Osmanlı eğitim sistemi; [[Topkapı Sarayı]]nda bulunan [[Enderûn|Enderun Okulu]], ordu içinde bulunan [[Yeniçeri Ocağı]] (1826'ya kadar) ve yaygın olarak ise [[İlmiye|İlmiye Sınıfı]]nın elinde bulunan [[medrese]]lerden oluşmakta idi.
83. satır:
[[Dosya:Ahmed Cevdet Pasha.jpg|right|170px|thumb|[[Ahmet Cevdet Paşa]]]]
 
=====Din ve Hukukhukuk Alanınaalanına İlişkinilişkin Reformlarreformlar=====
[[Tanzimat Fermanı]]nın ilan olunmasından bir yıl sonra [[1840]]'da dönemin ilk yenileşme hareketlerinden olarak fermanda belirtilen suç ve cazalarda yasallık vurgusunun<ref name="Tanzimat Fermanı, Viki Kaynak"/> sonucu olarak ceza alanında yasalaşmanın temini için bazı maddeleri Fransız Ceza Hukukundan alınan Ceza Kanunu kabul edildi. [[1850]] yılında ilk ''Ticaret Kanunu'' çıkarıldı. Bu kanun, mevzuat açısından ticari yaşamı bir düzene kavuşturdu ve daha önce ticari teamül kurallarının uygulanmasının yarattığı keyfiliğe son verdi.<ref>[http://hukuk.erzincan.edu.tr/dergi/makale/2008_XII_2_4.pdf Makale, Durhan, İbrahim. Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı Teşkilâtındaki Gelişmeler]</ref> Geleneksel yargı organı olarak korunan [[Şeriye Mahkemeleri]]nin yanında ticaret ve ceza davalarını görmek üzere [[laik]] yapısı ile [[Nizamiye Mahkemeleri]] tesis edildi. Bundan önce, [[1801]]'de gümrüklerde kurulmuş olan Ticaret Meclisleri Gümrük Emini'nin başkanlığında ticaret davalarına bakmaya başlamıştı. İşlerin düzenlenmesi için gerekli olan mevzuat [[Ahmet Cevdet Paşa]] tarafından [[Mecelle]] adı altında derlendi. Önceden beri ecnebi taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklara bakmakta olan Konsolosluk Mahkemeleri ile farklı inanışlardan olan yurttaşların aile ve miras işlerindeki uyuşmazlıklarını götürebildikleri, kendi ruhani önderleri tarafından görülen Cemaat Mahkemeleri de varlıklarını sürdürdü. Ayrıca vakıflarla ilgili davalara bakmak üzere Evkaf Mahkemesi kuruldu. Tanzimat döneminde önceden var olan çok hukuklu sisteme bir de iç işler olarak tanımlanabilecek yapıdaki ikileşme; ''Şeriye ve Nizamiye Mahkemeleri'' olarak eklenmiş oldu.
 
=====Din ve Eğitimeğitim Alanınaalanına İlişkinilişkin Diğerdiğer Reformlarreformlar=====
İlk örnekleri [[1839]] yılında açılan [[Rüşdiye]] (Orta) Mekteplerine ek olarak [[1840]]'da [[Adli Maarif]] Okulu açıldı. Bu okul iki bölüme ayrılarak birincisi '''Maarif-i Adliye''', ikincisi edebi bilimler ile ilgili [[eğitim]] vermek üzere '''Maarif-i Edebiyye''' Mektebi adını aldı. Bu okullar ve diğer rüştiye mektepleri bu dönemde adından çokça bahsedilen '''fen''', '''sanayi''', '''nafia''', '''maarif''' alanlarında uzmanlaşmaya yönelik değil, ortaeğitim üzerinden [[memur]] yetiştirme amacına hizmet ettiler. Rüşdiye Mekteplerinden mezun olmak memur olmak için getirilen koşullardan oldu. Bu dönemde açılan okullardan en çok [[Mülkiye Mektebi|mülkiye]] ve [[hariciye]] memurları yetiştirildi.
 
98. satır:
[[Tanzimat Dönemi]]nde, [[Sıbyan mektebi|sibyan (ilk) mektepleri]] ve [[medrese]]ler devam etmekle birlikte yeni kurulan [[Rüşdiye]] (Orta) , [[İdadi]] (Lise), [[Sultani]]ler (Lise ve Yüksekokul) ve [[Darülfünun|Darül Fünun]] (Üniversite) gibi eğitim kurumları [[Osmanlı Maarif Nazırlığı|Maarif Nezareti]]ne bağlandığından bu dönemin eğitim alanında da hukuk alanında olduğu gibi ikili bir yapı doğdu. [[Din]] işleri ve kısmen [[Şeriye Mahkemeleri]]nce görülmeye devam eden [[Adalet|adliye]] işleri gibi, [[Sıbyan mektebi|sibyan mektepleri]] ve [[medrese]]ler eliyle görülen [[eğitim]] işleri önceden olduğu gibi Meşihat'a yani [[Şeyhülislam]]a bağlı bulunmaya devam etti. Şeyhülislama bağlı okullar dini ağırlıklı eğitim vermeye devam ederken [[Osmanlı Maarif Nazırlığı|Maarif Nezareti]]ne bağlanan yeni okullarda [[dinî eğitim]] de bulunmakla birlikte yeni düzene göre batılı tarzda eğitim verildi.
 
==== Kanun-iu Esasi Dönemi, 23 Aralık 1876-20 Nisan 1924 ====
[[Dosya:Midhatpasha.jpg|left|180px|thumb|[[Kanun-u Esasi]]'nin mimarı [[Mithat Paşa]]]]
[[V. Murat]]’ın akıl rahatsızlığının baş göstermesi üzerine, Şehzade olan [[II. Abdülhamit]] kendisi ile görüşmeye gelen [[Mithat Paşa]]’ya tahta çıkma karşılığı bir temel yasanın oluşturulması yani [[Kanuni Esasi]]'yi ilan etme sözü verdi. Hatta şartsız bir sultanlığı kabul etmeyeceğini de görüşmesinde sözlerine ekledi.
123. satır:
[[II. Abdülhamid]] rejiminin sansürleri sona erdiğinden [[II. Meşrutiyet]] döneminde [[eğitim]] alanında birçok görüş ortaya koyan yazılar yazıldı. Nitekim [[anayasa]]l gelişmelerimiz, [[Teokrasi|teokratik]] [[saltanat]]tan [[Meşrutiyet|meşruti sistem]]e, oradan da [[Laiklik|laik]] [[cumhuriyet]]e doğru bir çizgi izlemiştir.<ref>[http://www.ataum.gazi.edu.tr/e107_files/sayi3/yuzuncu-yilinda-ii-mesrutiyet-8217in-ilani-uzerine-bir-inceleme-1250765145.pdf Makale, Birecikli, İhsan Burak. Yüzüncü Yılında İkinci Meşrutiyetin İlanı Üzerine Bir İnceleme]</ref>
 
===Cumhuriyet Dönemidönemi ve Atatürk Devrimleridevrimleri===
====Devrimcilik Niteliğiniteliği====
''Din Devleti'' görüşüne karşılık ''Ulus Devleti'' görüşünün zaferi, çağdaşlaşma yolunda birbiri arkasından gelecek bir dizi reformun kapısını açmış oluyordu. Bunların başlıcaları hukuk, eğitim, yazı, dil ve genel olarak yaşam ve kültür alanındaki değişmeler olmuştur. Bunlar yeni perspektif içinde [[Cumhuriyet]] devrimleri olarak tanımlanırlar; çünkü onlara hâlâ karşı olanlar bulunduğu halde koşullar bu değişikliklere girişilmesini âdeta kendiliklerinden zorlar ve bir önderin kılavuzluğunun rotasını çizerler.<ref>Berkes, Niyazi (2002). Türkiye'de Çağdaşlaşma, 2. Basım, YKY yayımcı. S. 521.</ref>
 
====Saltanat ve Hilafetinhilafetin İlgasıilgası====
[[Dosya:Atatürk TBMM'den çıkarken.jpg|thumb|300px|right|[[Türkiye Cumhuriyeti]]'nin ilk [[Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı|cumhurbaşkanı]] [[Mustafa Kemal Atatürk]], yanında [[İsmet İnönü]], [[Fevzi Çakmak]] ve kadrosunun diğer üyeleriyle birlikte [[Türkiye Büyük Millet Meclisi|TBMM]]'den çıkıyor. ([[29 Ekim]] [[1930]])]]
 
136. satır:
[[25 Şubat]] [[1924]]te Meclis'te din ve devlet ayrımı teklifi tartışılmaya başlandı. Önergede hilâfetin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Bakanlıkları'nın, [[medrese]]lerin kaldırılması maddeleri de vardı. [[25 Şubat]]'tan [[3 Mart]]'a kadar süren tartışmalardan ve Adliye Bakanı [[Mehmet Seyit Bey|Seyit Bey]]'in hilâfet hakkında bilgi veren söylevinden sonra bu teklifler [[Türkiye Büyük Millet Meclisi|Meclis]]'te kabul edildi.
 
====Hukuk Devrimidevrimi ve Çağdaşçağdaş Hukukhukuk Düzeninindüzeninin Oluşturulmasıoluşturulması====
[[Dosya:Ataturk at Cankaya Library 16 July 1929.jpg|thumb|right|[[Atatürk]], [[Çankaya Köşkü]]'ndeki kütüphanede. [[16 Temmuz]] [[1929]]]]
[[Din]] ve [[devlet]] işlerinin birbirinden ayrılması yolunda [[hukuk]] alanında yapılan devrimler ve yenilikler, [[Cumhuriyet]] döneminin ve yeni [[Türkiye Cumhuriyeti]]nin en önemli çağdaşlaşma hamleleri olarak [[ceza hukuku]] ve [[medeni hukuk]] düzenlemeleri ile gerçekleştirildi. Kadın veya erkek veya kişisel kanaatlerine bağlı olmaksızın tüm vatandaşların eşit yasal haklara sahip olmaları ve hukuk birliğinin tesis edilmesi bu alanlardaki düzenlemeler ile gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen ''Hukuk Devrimi'' ile [[Sened-i İttifak]]' tan bu yana devam eden
172. satır:
[[Türkiye Cumhuriyeti|Türkiye]]'nin [[Laik]] bir devlet olarak doğuşunun ilk aşaması olarak kabul edilebilecek [[Halifeliğin kaldırılması|Halifeliğin]] ve ''Şeriye (Din İşleri) ve Evkaf (Vakıflar) Vekaleti''nin [[1921]] tarihli [[Teşkilât-ı Esasîye Kanunu|Teşkilat-ı Esasiye]] isimli anayasası ile kaldırılmasından sonra, diğer pek çok reformun temeli olma niteliği kazandı. Devlet ve din işlerinin tam ayrımı, [[5 Şubat]] [[1937]] tarihinde Türk Anayasasına dahil edilerek [[laiklik]] devrimi anayasal gelişimini kazandı.
 
==Atatürk Dönemidönemi Devrimdevrim ve Reformlarındanreformlarından Bazılarıbazıları==
* ''[[Saltanatın kaldırılması|Saltanat Rejiminin Kaldırılması]], son Osmanlı hanedanının yurt dışına gönderilmesi ve bu şekilde [[Türk Ulusu]]'na, demokrasi temsilciliği yoluyla halka ait bağımsızlığı uygulama hakkı verilmesi [[1 Kasım]] [[1922]]''
* ''Yeni [[Türkiye Cumhuriyeti|Türk Devleti]]'nin [[Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı|Cumhuriyet olarak ilanı]] [[Türkiye Cumhuriyeti]], [[29 Ekim]] [[1923]].''
197. satır:
* [[Aydınlanma Çağı]]
* [[Dünyada laiklik]]
* [[Atatürk devrimleri]]
 
== Kaynakça ==