Sarı Süleyman Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Noyder (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Abaza Siyavuş Paşa
28. satır:
Sarı Süleyman Paşa 1686'da yazında Avusturya üzerine sefere çıktı. Fakat bu sefer gayet başarısız oldu. [[Lorrain Dükü V. Karl]] komutasındaki Kutsal ittifak kuvvetlerinin Osmanlı hakimiyetindeki [[Budin Kuşatması (1686)|Budin Kuşatması]]'nı kaldırmak için yaptığı birkaç askeri taarruz sonuç vermedi ve Avusturyalıların üç buçuk aylık kuşatmasında 18 taarruzu püskürtülmekle beraber sonunda 2 Eylül 1686'de Budin düştü. Avusturya orduları o yıl [[Samaturna]], [[Pécs|Peçuy]], [[Kaposvár]], [[Siklos]] kalelerini de ellerine geçirdiler. 1686-87 kişini Sarı Süleyman Paşa ordu ile Belgrad kışlağında geçirdi. Ertesi yıl Avusturyalıların [[Osijek]] üzerine yaptıkları saldırısını önledi. Fakat Avusturya ordusu sonunda bir köprübaşı kurarak [[Drava]] Nehrini geçmeyi başardı ve Mohaç yerleşkesinin 24&nbsp;km güneybatısında Siklós kalesi önünde 5 Eylül 1687'de yapılan [[Mohaç Muharebesi (1687)|İkinci Mohaç Muharebesi]] adı verilen muharebede komutası altındaki Osmanlı ordusu büyük bir hezimete uğradı. Osmanlı ordusu bu muharebede 10.500 kadar zayiat verdi. Sarı Süleyman Paşa morali bozulan orduyu [[Eğri]] kalesine destek vermek için harekete geçme emri vermesi ordunun askerlerini gayet rahatsız etti.<ref name="yaşamyapıt"/>
 
Ordu Varadin ordugahında Sadrazam ve serdar-ı ekrem Sarı Süleyman Paşa'ya karşı ayaklandı. Sarı Süleyman Paşa askerler tarafından öldürüleceğinden korkarak, sancağı-i şerifi alıp cepheden gizlice kaçtı. Yanında Yeniçeri Ağası [[Tekirdağlı Bekri Mustafa Paşa|Bekri Mustafa Paşa]] ile defterdar Seyyid Mustafa Paşa ile birlikte [[Belgrad]]'a geldi. Sonra [[Rusçuk]] üzerinden 18 Eylül 1687'de İstanbul'a geldi. Bu asker ayaklanmasına elebaşılık yapanlar arasında Yeğen Osman Paşa ve Halep Valisi olan [[Abaza SivayuşSiyavuş Paşa]]'da bulunmaktaydı. Sarı Süleyman Paşa'nın kaçtığı anlaşılınca ayaklanmayı idare eden askerler toplanıp kendilerinden olduğunu bildikleri Abaza Sıvayus Paşa'yı serdar ve "Sadrazam" olarak seçtiler. Orduda disiplin kalmamıştı ve ordunun serdar ve Sadrazam seçtiği Abaza Sivayuş Paşa orduyu disiplin altına alamadı ve ordu bir keşmekeş içinde cepheden ayrılıp İstanbul'a dönmeye başladı. Asilerin elebaşıları olan sipahilerden Küçük Mehmed, Mülazımbaşı Ahmed, Kethuda-yeri Çolak Hüseyin, Ebu Yusufoğlu Hamza, Baltacı Kürt Hüseyin ve levent bölükbaşıları, güya komutan olacak, Abaza Sivayuş Paşa'yı istedikleri gibi idare etmekteydiler. İsyancı ordu bir keşmekeş halinde Balkanlardan Edirne'ye geri dönmeye koyuldu. İstanbul'da padişah IV. Mehmed asi ordunun kendini tahttan indirebileceği endişeleri içine girdi.<ref name="sakaoğlu">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu Mülkün Sultanları'', İstanbul:Oğlak say. 286</ref>
 
İstanbul'a Ekim 1687'de varan Sarı Süleyman Paşa sancak-ı şerif ve mührü hümayunu sedaret kaymakamı Recep Paşa'ya teslim etmişti. Konağı yakınında yakın komşusu ve eski dostlarından olan "Salomon" adlı bir Yahudi'nin evine saklanmıştı. İstanbul'daki otoriteler onu aramaya başladılar ve çok geçmeden yakalandı. Kapılar arasına bir müddet tutuklandıktan sonra 14 Ekim'de idam edildi. Katlinde 60 yaşlarında bulunmaktaydı.<ref name="yaşamyapıt"/> Kesilen kafası Balkanlarda yolda bulunan orduya gönderildi. Padişah isyancı ordunun emrivakisini de kabul edip isyancıların "Sadrazam" seçtikleri Abaza Sivayuş Paşa'ya mühr-ü humayun göndererek onun sadrazam olduğunu resmen kabul etti.<ref name="sakaoğlu"/>