Melamilik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Etkesah (mesaj | katkılar)
düzeltme AWB ile
5. satır:
== Tanımı ve kimliği ==
{{ana|Kur'an|Şeriat|Tarikat|Hakikat|Marifetullah}}
Melâmet ve ''Melamîlik'' protestanlık gibi ortaya çıkmış olup [[mezhep]] veya [[tarikât]] değildir. ''Melamî''’ arapça levm, sövme, yerme gibi tepki ifade eden bir kelimeden türer. ''Melamîlik'' bugünkü modern tarzda tüm dünyada yaşanan dini anlayışı asırlar öncesinde savunan düşünce akımıdır, aynı zamanda bir duruş, [[felsefe]] ve anlayıştır.
 
''Melamîlik'' günümüzdeki lâik anlayışta olan dini tavrı bünyesinde bulundurmaktaydı. ''Melamîlik'' dini rütüelleri veya kendine özgü ibadet biçimleri barındırmaz. Modern dünyanın özgür inançsal tavrını sergiler.
 
Melamilik çoğu zaman bir tarikât kimliği gibi değerlendirilmesine karşın "Melâmîler" tarihte ve özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde hurafeci, durağan tarikât ve din anlayışına karşı mücadele içinde olmuşlardır. [[Niyâzî-i Mısrî]] Osmanlı tarihindeki Kadızade ekolüyle açıktan mücadele edip görüşlerine karşı çıktığı için [[Limni]] adasına sürgün edilmiş ve orada vefat etmiştir.
13. satır:
==Tasavvuf ve Melamîlik==
{{ana|Tasavvuf|Bâtınî|Kur'an|Zahir|Bâtın}}
[[Tasavvuf]]u, [[İslâm]]'ın "[[Bâtınî]] ''(iç)''" kısmı ve derinliği olarak kabul ederler. Dinin "[[Zahir]]i ''(dış)''" emir ve yasaklarını "eksiksiz" ve "fazlasız" (ifrat/ tefrit) dosdoğru yerine getirmekle birlikte "Kâmil" insan olmak için her zaman ve her yerde Allah'ı zikretmek ve özellikle [[Allah]]'ın varlığı ve birliği ile ilgili itikadi konularda derin bilgi sahibi olmak gerektiğine inanırlar. Onlara göre bu bilgi [[Kur'an]]'da ''Ledün'' olarak anılır ve "Muteşabih ([[teşbih]]li)" ayetlerin tevilinin, kitabın aslı olan "Muhkem" sınırları içinde yapılması gerektiğini savunurlar. Onlara göre tasavvuf, bu açıdan İslam tarihinin sonraki yüzyıllarında ortaya çıkmış bir felsefi ekol değil, İslam'ın özünde keşfedilmeyi bekleyen "Gizli bir Hazine"dir. Melâmîlik, kurucusu bilinen tarikat ve cemaatlerden farklı olarak belli bir kişinin kurduğu ve o kişinin adıyla anılan bir grup değildir; ancak yaratılış amacının zirvesi kabul ettikleri kulluğun ne olduğunu anlama ve böylece kâmil insan olma arayışıdır.
 
Tasavvuf derslerini aldıkları öğretmenlerine ''[[Mürşid]]'' derler. Mürşid'lerinden keramet veya doğaüstü güçlere sahip olmasını beklemezler. Onlara göre Mürşid sadece kapıyı gösterir, geri kalan sorumluluk öğrenciye ''(mürid)'' aittir. Allah'ın her kişiye yakın olduğunu ve kişiyle Allah arasına Mürşid de dahil kimsenin giremeyeceğini savunmuşlardır. Mürşid ne kadar bilgin ve erdemli olursa olsun, o da diğer insanlar gibi kuldur ve kula ait niteliklerle anılması gerekir. [[Mürşid]]'lerinden ders ve sohbet şeklinde tahsil ettikleri ilim ve tavsiyelerinin ötesinde bir beklentiye sahip olmadan; [[Hidayet]], [[:wikt:Şefaat|Şefaat]], [[:wikt:Himmet|Himmet]], [[Tevbe]] gibi isteklerin yalnız Allah'a arz edilmesi gerektiğini savunurlar. Bu ilmin öğretmenleri de öğrencilerinden asla maddi bir karşılık talep etmemişlerdir. İlm-i [[Tevhid]] ''(Tevhid ilmi)'' olarak anılan bu derslerin neticesinde "[[Fenafillah]]" ''(Allah'da yok olmak)'' ve "[[Murakabe|Bekâbillah]]" ''(Allah'la var olmak)'' mertebelerine ermeyi amaçlarlar.
23. satır:
 
== Zikir ve Toplantıları ==
Melâmîler, zikir ve sohbet toplantıları için özel bir yer ve zaman aramazlar. Onlar için Allah, "mevcudiyeti" ile her yeri kuşatmış olduğu için her yerde ve her zamanda Allah'ı zikrederler ve birbirleriyle her fırsatta Allah sohbeti ederler. Zikir de namaz kılmak, oruç tutmak vb. emirler gibi Allah'ın bir emridir. Bu açıdan Melâmîler, diğer tüm güzel isimleri (Esma'ul Husna) kendinde topladığı inancıyla Allah'ı "Allah" ismiyle zikrederler. Zikir, bir anlamda alınan her nefes için Allah'a teşekkür etmektir. (Siz beni zikredin, ben de sizi zikredeyim. Şükredin, nankörlerden olmayın... Bakara/152) Bu açıdan nefes alınan her anda sürekli Allah'ı zikretmeyi (anmayı/hatırlamayı) hedeflerler. Diğer yandan, sınırlandırılmış belli sayılarla (5 bin, 10 bin vb.), Allah'ın sadece bir niteliğini ifade eden güzel isimlerini anmayı zikir değil "tesbih/ isimlerini yüceltme" olarak değerlendirirler. Çünkü Zikir her an ve bütünü ifade eden "Allah" ismiyle yapılmaktadır. Zikirde amaç, sadece kalbi mânevî kir ve hastalıklardan arındırmak değil; bununla birlikte Allah'ın tecellilerine (ortaya çıkış/görünme) karşı gafletten (dalgınlık/uyku/farkedemezlik) uyanmaktır. Zikir sayesinde elde edilen uyanış onlar için bir alt amaçtır; en büyük başarı ise yokluğun idraki ve mutlak varlığın yani Allah'ın varlığının keşfidir.
 
[[Abdülbaki Gölpınarlı]]'nın büyük eseri ''"Melâmîlik ve Melamiler"'' kitabında bu anlayış "toplumdaki yansımaları" açısından 3 devir halinde incelenmesine karşın, melamiler zaman içinde farklı isimlerde ortaya çıkan melâmîleri bir zincirin halkaları ya da sönen bir mumun ardından sönenin ateşiyle yakılan yeni mum olarak kabul etmiş ve bu itibarla ilk mum ve son mumdaki ateşin ya da savunulan değerlerin aynı olduğuna inanmışlardır.
40. satır:
==Kur'an Melamiliği==
=== Aslı ===
Halk arasında sövme, yerme, kınama diye bilinse de aslı böyle değildir. Melamilik aramak, sorgulamak, anlamaya çalışmak demektir. Kişi doğduğunda kendini anlamak için gözlemlemeye, sormaya başlar. Bu sorgulama kendini ve görünen varlığın hakikatini anlamak içindir. Melamiliğin kökeni [[Adem]] Peygamber’den başlar. Adem hakikatleri arayan ilk insandır. Onlar bir arayışta olmadılar. İnsan suresi ilk ayette bunu anlatır. Melami meşrebinde olan bir kimse hep bir arayıştadır, duyduklarını sorgular, Onların aslını öğrenmeye, anlamaya çalışır. Bu yolun yolcusu atalarından gelen inançları sorgular, bundan dolayı halk bu yoldaki insanları kınadılar, kerih gördüler, inançsız dediler. Halbuki inanç bildikten sonra oluşan bir değerdir. Bilmediği şeye inanmayı reddeden bu yolun yolcularını halk tarafından hep kınanmışlardır.
 
===Meşrebi===
Melami meşrebinde olan her kişi varlığın var oluşunu anlamaya çalışır. Anlamaya çalışmak insanın kendinden başlar. İnsan önce kendini sorular; "Ben kimim, ben neyim, ben nasıl oldum, ben ben miyim?" gibi sorularla kendini anlamaya çalışır. Hakikatlere ulaşan kişi tüm varlığın var edicisini anlar. [[Yunus Emre|Yunus]] misali yaradılanı yaradandan ötürü sever.
 
Her yolun bir ahkamı olduğu gibi, Melamilik yolunun Ahkamı, erkanı şöyledir:
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Melamilik" sayfasından alınmıştır