Zehir: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
bu bilginin kaynağı meçhuldur
IpsumVelit (mesaj | katkılar)
Gerekçe: + kaynak gerektiren bilgi eklentisi
5. satır:
Ağız yoluyla alınma ya da bir şekilde emilmeyle biyolojik sistemlerde hasar veya ölüm oluşturan maddeler zehir ya da [[toksin]], bu maddeleri inceleyen bilim dalına ise [[toksikoloji]] denir. Radioaktif zehirler ise ''(Örneğin: Polonyum 220 izotopu)''canlı organizmanın yapısındaki kimyasal elementlere yaydığı radyoaktif parçacıklar ile elementlerin çekirdek yapısının değişmesine neden olmaktadır. Bu değişimin sonucu olarak elementler bir başka elemente dönüşmektedir (''Örneğin: insan vücudunda kırmızı kan hücrelerinde bolca bulunan Demir (Fe) elementi Alfa ışımasına maruz kalınca atom numarası 2 değerlik artarak Nikel (Ni) elementine dönüşmektedir.'') ve kimyasal özellikleri de değiştiği için hücre yapısı bozulmaktadır.
 
Zehirler; düşük dozda kullanıldığında tedavi edici madde olsalar da, yüksek dozda kullanıldıkları zaman öldürücü etki yaparlar. [[Paraselsus]] ([[1493]] – [[1541]]) "''Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur''" diyerek zehire doz kavramını getirmiştir.(bu bilginin kaynağı belli değildir !)
 
Eski çağlarda zehir genelde avcılıkta, savaşta ve idam cezalarının infazında kullanılıyordu. Romalılar ve Yunanlar zehirleri; hızlı etki eden ve yavaş etki eden ya da bitkisel, kimyasal ve mineral zehirleri olarak sınıflandırmışlardı. [[Lekeli baldıran]] (conium maculatum), [[Su baldıranı]], [[Kurtboğan]], [[Güzelavratotu]], [[Şeytan elması]] (tatula) gibi bitkiler ve mantarlardan, bunların dışında [[Akrep]], [[Yılan]] ve [[Karakurbağası]] zehirleri ve antik çağlarda bu amaçla [[Civa]], [[civa sülfür|zincifre]], [[Arsenik]] de cadı kazanlarında yer almıştı.
11. satır:
Zehirlerin tanınması ve sınıflandırılmasıyla; panzehir yapımı geliştirilmeye başlandı. Bu dönemde Yunanlar ‘Alexipharmacia’ ve ‘Theriac’ adını verdikleri zehre karşı koruyan manasına gelen panzehiri geliştirildi. Romalılar zamanında yapılan ‘Mitridatum’ ise örümcek, yılan, akrep zehirlerine karşı etkiliydi.
 
Çağın en ünlü zehirlerinden olan Arsenik; 8. yüzyılın sonlarında İran lıArap simyacı Cabir Bin Hayyan tarafından işlenerek beyaz, kokusuz ve tatsız olan arsenik tozu haline getirildi. Bu toz bilinen tüm zehirlerden daha zehirliydi. Türk hekim [[Ebubekir Razi]] arseniği civa ile karşılaştırırken “Ötekilerle karşılaştırıldığında arseniğin kesinlikle öldürücü etkisi var ve yan etkilerinden kurtulmak da mümkün değil” diyerek etkisini belirtmişti. O dönemde arseniğin belirtileri kolera gibi başka hastalıkların belirtileriyle karıştırılıyordu. Bu yüzden teşhis edilemiyordu. 1840’lı yıllara kadar hekimler tarafından vücutta teşhis edilememişti. Öldürücü olabilmesi için çeyrek gram kadar doz yeterli oluyordu ve bu miktarı yemeklere, içkilere karıştırmak hiç zor değildi.
 
O dönemlerde insanlar zehirlerin gerek öldürücü etkilerine, gerekse teşhis edilememesinin cazibesine karşı koyamıyordu. Hekimler zehirlerden ve özellikle arsenikten kesin olarak kurtulmanın hiçbir yolu olmadığına kanaat getirmişti. İnsanlar nefret edilen kocalardan, miras yüzünden ölümü beklenen aile büyüklerinden bu yolla çok kolay kurtulabiliyordu. Bu yüzden hükümdarlar zehir yapımını, ne sebepten olursa olsun kullanımını, satılmasını hatta niyet edilmesi hasebiyle şikayet edilenleri ağır idam cezalarıyla cezalandırıyorlardı. Kadınlar boğuluyor ya da yakılıyor, erkekler aslanların önüne atılıyor ya da çarmıha geriliyordu.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Zehir" sayfasından alınmıştır