Yomra: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Kurtkaradeniz (mesaj | katkılar)
k Bazı eksiklikler düzeltildi.
Değişiklik özeti yok
Etiketler: tanım değiştirme Görsel Düzenleyici
32. satır:
}}
'''KURULUŞ VE İLK SAKİNLER''' 
'''Yomra''', [[19 Haziran]] [[1957]] yılında 7033 sayılı kanunla ilçe haline dönüştürülmüş, [[4 Nisan]] [[1959]] tarihinde [[Trabzon (il)|Trabzon]] ilinin ilçesi olmuş ve fiilen ilçe teşkilatı kurulmuştur. Yomra ilçesinin ilk adı ''Durana''’dır. İlçeye ilk yerleşenler tarafından bu isim verilmiştir. İlçe yeni adını içinde yetişmekte olan Yomura adlı meşhur bir elmadan almıştır.
 
Yomra'nın kuruluş tarihini, Trabzonun kuruluş tarihiyle değerelendirecek olursak,Orta Asya'dan dört koldan yapılan göçlerin bir koluda Kafkas yaylaları ve İran Platooksu üzerinden gellen Turani bir kavmin Karadeniz sahillerine inerek yurt edindikleri ve Trabzon şehrini kurduklarını bilmekteyiz.Çok eski bir şehir olan Trabzon M.Ö. 2000 yıllarında kurulduğu Roma'nın Bizansın kuruluşundan dana eski olduğunu yapılan araştırmalar ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Hitit, Asur, İskit, Halib, Makron, Kimri, Amazon, Kloh gibi Türk topluluklarının bölğede yaşadıklarını düşünecek olursak Trabzon'un kuruluşunda Rum Pontus ya da Bizanscılıktan öte Türklük vardır.Orta Asya'dan gelen bu Türk kavimlerinden sondra M.Ö 756-750 yılllarında Milletlilerin, M.Ö.50 M.S.395 yılında Romalıların 395-1204 tarihleri arasında Bizanslıların, 1204-1461 Kommenleri idaresine girmiş, fatih Sultan Mehmet Han'ın 1461 deki Trabzon'u fethiyle tekrar Türk hakimiyetine geçmiştir.Trabzon'un çevresini Grek kolinisi gösterme çabası Yuanhidis'in rumca yazdığı "Trabzon Tarihi" adlı eserine dayanmaktadır ki maksatlıdır. Buranın yerli halkının Turani ırktan sayılması gerçeklere daha uygundur. Çünkü batılı tarihçilerinde bu konuda ittifak ettiklerini görmekteyiz. Bunlardan, Doğu ülkeleri hakkkında çok sağlam fikirlere sahip olan Charles Texier'in yazdığı Küçük asya isimli eserinde "Karadeniz bölgesi miladden çok yıllar önce Orta Asya'dan gelen bazı ırklırın işgaline uğramıştır." demektedir. Prf.Şemseddin GÜNALTAY ve Prof.Zeki Velidi TOGAN da aynı görüşleri ileri sürmektedir. Aynı eserde "Trabzon eski Yunanistan'ın en eski kenti olan Argos şehirlerinden daha eskidir. En aşağı M.Ö. 2000 yıllarında kurulmuştur." demekle buraları Yunanlılık ve Rumlukla bagdaştırmaya çalışanların da tezlerini çürütmektedir.Trabzonlu Mehmet aşıki "Menazür ül Avalim" adlı eserinde Trabzon'halkı Orta Asya menşeylidir" demektedir. "Trabzon Tarihi" adlı eserinde Hüseyin Hüsamettin Efendi Trabzon havalisinin Turan-ül Asl kavimlerince iskan edildiğini ileri sürer. Şemseddin Sami, "Kamus Ul Alam"adlı eserinde şöyle demektedir: Bunlardanda anlaşılacağı üzere Trabzon'u ilk kuranlar buraları ilk iskan edenler ve bu şehirde yerleşenler Orta Asyalı türklerdir. Falmerayer isimli bir Alman tarihçisi bile bu hususta "Trabzon'u ilk kuranlar buralara ilk yerleşen Kafkas taraflarından gelen turani bir ırktır diyerek bu görüşlere katılmaktaddır. Şu halde Yomra Trabzon'un yaşadığı bütün işgalleri görmüş, imar faaliyetlerini beraberce sürdürmüş saldırılara beraberce göğüs germiş yerleşen kavimleri bağrında barındırmış öz bir türk yurdudur.Miletlilerin, Bizanslıların, Kommenlerin, Romalıların istilasına uğramış, Kommenler devrinde toprak gelirlerinin bir kısmı Anadolu Selçuklu Devletine ödendiği görülmüştür. Yine Anadolu Selçuklu devletinin parlak devrini yaşatan Alaaddin Keykubat zamanında komutanlarından Ertoguş Beyy mahiyetindeki orduyla buraların kesin olarak Türk hakimiyetine girmesi için Trabzon muhasara edilmiş, ancak ilahi tecellinin sonucu bu toprakların Türkleşmesi 133 yıl daha geciktirmiştir.(1228) Nihayet fatih Sultan Mehmet Han'ın 26 Ekim 1461 yılında Trabzon'u fetetmesiyle Anadolu'da son toprak parçası da Türk birliğine katılmıştır.Bundan sonra Trabzon'un doğu taraflarının işgali ile Şehzade Beyazıd'ın lalası Hızır Bey memur edilmiştir. Yomra'da O'nun vasıtasıyla Osmanlı imparatorluğunun içine girmiştir. Hızır Bey aynı zamanda Trabzon'un ilk valisi olmuştur. Yomra topraklarının geliri ve iskan işiyle kale muhafızlarını görevlendirilmiş ilk yerleşmede Hızır Bey zamanında başlamıştır. 
Yomra ilçesinin Büyükşehir yasasıyla birlikte köy tüzel kişilikleri sona ermiş olup 24 adet mahallesi bulunmaktadır. Oymalıtepe, Kaşüstü gibi belde belediyelikleri nüfusu 2 binin üzerinde olmasına rağmen kanunla kapatılmıştır.
 
'''YERLEŞEN TÜRK KAVİMLERİNDEN ARDA KALANLAR'''
İlçe, Trabzon merkezine 10 km uzakta, havalimanı ve [[Karadeniz Teknik Üniversitesi]]'ne 7 km uzaklıktadır.
 
Tarih boyunca birçok kavimlere yurt olmuş gelen geçen kavimlerden birçok şeyler almış ve vermiş olan Yomra, uzun zaman Trabzon'un bünyesinde köy olarak kalmış ve ismini duyuramamıştır. Trabzon'un eskiligi kadar maziye sahip fakat Trabzon'un sahip olduğu tarihi eserler kadar zengin değildir. Daha çok Trabzon'un yerli halkının zeametleri olarak tahsis edilmiş olduğundan buralara yerleşme erken olmamıştır. Trabzon'un ekili biçili arazileri ve meyve ihtiyacını karşılamataydı. O yıllarda Yomra'da armudun,elmanın,fındığın,kirazın,karayemişin,üzümün incirin en alası yetiştirilmekteydi. Doğu Karadeniz bölgesi elmanın gerçek vatanı olarak gösterilmektedir ki ilk yetiştiricileri Eti'lerdir. Hititlerden kalma ağaçlara sarılarak giden üzümlere (Mahles üzümü, kuş üzümü kış üzüumü , kokulu üzüum ) elmanın çeşitleri (çekirdeksiz elma,laz elması, sinop elması) bugün bile ençok yetiştirilen mmeyveler arasındadır. Şakir Şevket'in 1928 yılında yazdığı " Trabzon Tarihi " adlı eserinde Yomra için şöyle demektedir: "iş bu Yomra nahiyesinde ala üzüm ve armut ve bir nevi çekirdeksiz elma hasıl olur.Trabzon meyvesi ekseriyet buradan gelir." Bunun için Yomra ismini yetiştirdiği elmadan almıştır. Kemal Karadenizli de "Trabzon Tarihi" eserinde aynı hususlara temas ederek "bu nahiye,üzüm,armut ve bir nevi çekirdeksiz elma yetiştirmekte ve Trabzon'un meyve ihtiyacını karşılamaktadır." ifadesini kullanmaktadır. 17. yüzyılda Yomra'dan geçen Evliya Çelebi, ünlü seyahatnamesinde çevrede gördüğü meyveleri şöyle anlatmaktadır: "Yiyeceklerinden meyvaları,bilhassa kiraz,lahican armudu, Gülabi armudu, Namık üzümü, meleki üzümü, ve frenk üzümü gayet nefis olur. Badılcan (patlıcan inciri derler bir inciri olur. Bu incir okadar lezzetli olur ki benzerine Nazilli'de bile raslanmaz." Miladdan önceki yıllarda buralarda oturan Hitit ve Haliblerin balıkçılkta çok ileri gittikleri hatta Haliblerin balığı tuzladıkları salamura yaptıkarını görmekteyiz.Evliya Çelebi yine ünlü Seyahatnamesinde buralarda en çok balık olduğuna temas etmiş ve "Levrek balığı, kefal gayet lezzetlidir.Bir katıştan uzun kırmızı başlı tekir balığı uskumru balığı ve bin çeşit balıkları vardır. fakat bunlardan en önemlisi, ticaretinin yapıldığı hamsi balığı vardır. Bu balık hamsinde çıktığı için bu adı almıştır." demektedir. Evliya Çelebi'nin anlattıklarına göre, "Bundan 10 yıl evveline kadar hamsi motorları kıyıya yanışınca Yomra'nın güney doğusundaki yüksek tepeye çıkarak halka balığın geldiğini duyuran tellallar vardır. Tellallar genellikle teneke ve boru çalarlar."Halen bu dağ Boru dağı olarak bilinmektedir. Ayrıca bu bölgede demircilikte çok ileri idi. Orta Asya göçleriyle gelen Türkler mukaddes saydıkları demircilik sanatını buraya kadar taşımışladır. 
İlçenin kuzeyinden geçen sahil yolu ile trafiğin ilçe merkezinde yoğunlaşmasının önüne geçilmiştir. Böylece ilçe trafik yönünden rahata kavuşmuştur.
 
'''OĞUZLARIN YÖREMİZE YERLEŞMESİ''' 
İlçe sınırları içerisinde; Novotel (5 Yıldız), Saylamlar Otel (4 Yıldız), Sandal Otel (3 Yıldız), Trabzon Adalet Sarayı, Dünya Ticaret Merkezi, dünyaca ünlü birçok otomobil firmasının satış ve servisleri, mobilyacılar sitesi, balık çiftlikleri, Cevahir Outlet AVM, Deepomar AVM, Trabzon AVM, Petrol Ofisi, Shell, Bp, Opet istasyonları ve Petrol Ofisi Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu akaryakıt depolama merkezi bulunmaktadır.
 
Türklerin sel gibi Anadolu'ya akmaları 18 Eylül 1048 Cumartesi günü İbrahim Yinal komutasındaki Selçuklu Ordusu'nun Pasın Ovasında Bizans ordusunu yenilgiye uğratmasıyla başlar. Bundan önce 372 yılında Kudüs'e sefer yapan Orta Avrupa Koyunlu İmparatoru Balamir,Komutanları Karsık ve Basık beyler Trabzon üzerinden Hazar bölgesine kadar gitmişlerdir. Bundan önce Tuğrul ve Çağrı Bey'ler Kafkaslardan aşıp 1025 yıllarında Anadolu'nun keşfini yaptılar ve ordusu Trabzon'a kadar gelerek Yomra'nın Oğuz köyünde konakladılar.(Uz,Mesehor-Ortaköy)Prof.Dr.Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti" isimli eserinde Türk milletinin korkunç dalgaları Erzurum ve Pasin ovasına döküldü.İnsan dalgaları sel gibi memleketin her köşesine yayılda. Garpta Gümüşhane Trabzon havalisi, Şuiemalde İspir, cenupta muş bolgesine Sisak (Ağrı) taraflarına ulaştı." derken Türklerin Trabzon'a kadar geldiklerini, İbrahim Yinal zamanında bir Türk ordusunun Mehmet Bey komutasında İstanbul'a kadar gittiğini söyler.1228 yılında Trabzon Seferi ile yen Oğuz Türklerinin çevreye indiklerini görmekteyiz. Faruk Sümer'in "Oğuzlar" adlı eserinde 1358 yılında Kalabalık bir asker ile Çepnilerin Maçka'ya kadar geldikleri burada düşmanla çarpıştıklarını yazar. Aynı yılda Trabzon ilk İmparatoru Türk akınlarını durdurmak için her zaman yaptığı gibi kızını Çepni Beyi Hacı Emir'e verir. Osmanlı coğrafyacılarından Mehmet Aşıkinin 16. yüzyıl sonlarında yazdığı "Menazür-Ül Evalim" adlı eserinde Trabzon yöresinde yaşayan Türk halkından ehemmiyteli bir kısmının Çepnilerden meydana geldeğini belirtir. Faruk Sümer "Oguzlar"adlı eserinde Çepnilerin tamamıyla toprağa bağlı olduğunu, tımar sistemine bağlı olup dirliklerinin genellikle Çepnililere verildiği Yomra ve dolaylarının Çepnililerin elinde olduğunu yazmaktadır.Bu Türklerin milli kültür ve geleneklerini zamanımızı kadar sürdürdükleri bunların ilçemiz hudutları içerisinde Uz Mesehor (Özdil) köyünde yerleştikleri bilinmektedir.
Ayrıca Trabzon'un ilk vakıf üniversitesi olan [[Avrasya Üniversitesi]]'nin kampüsü, Yomra Fen Lisesi, Kredi Yurtlar Kurumu'nun 4 bin kişilik öğrenci yurdu ve Türkiye'nin en büyük jimnastik salonu da bulunmaktadır.
 
Coğrafi Yapısı
 
Yomra, Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü sınırları içerisinde yer alan güzel bir sahil kentidir. Konumu gereği sahip olduğu doğal güzellikleri ve ılıman iklim yapısıyla, tipik bir Karadeniz sahil şeridini içermektedir. Trabzon’un 15 km. doğusunda 7,5 km ‘lik dar bir koyda kurulmuştur. Kuşbakışı olarak; kuzey-güney doğrultudaki panoraması ile alan kazanmıştır.
 
'''Yomra’nın Genel Görünümü''' 
 
Doğusunda yer alan Arsin ilçesi ile sınırı Harmanlı Deresi’nin 200 m doğusundan geçer. Batı sınırı ise; Zil Deresi‘nin batısından başlayıp merkez ilçe Yalıncak’tan güneye doğru Maçka ilçesi sınırlarıyla devam eder. Hemen güneyinde yer alan Gümüşhane sınırları üzerindeki bazı yaylalar Yomralılar ’ın yazlık mekânlarıdır.  
 
'''YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ''' 
 
Kuzey güney doğrultudaki kıyı alanları çok dar olup hemen güneyinde yükselen dağları, Yomra’yı engebeli bir araziye sahip kılmıştır. Batıda yer alan ve jeolojik devirler boyunca deniz gerilemesiyle oluşan Kaşüstü kıyı düzlükleriyle, doğuda Harmanlı Deresi’nin denize döküldüğü aşağı çığırını içine alan düzlükler dışında engebesiz arazisi yoktur. 
 
'''Yomra’daki Dağlık Arazilerin Görünümü'''
 
Dağlar arasında oluşturdukları derin vadilerle denize ulaşan derelerin yatakları boyunca iç kesimlere ulaşan çökekler oluşmuştur. Engebeli oluşumun nedeni; ilçenin, Alp Orojenezi sırasında yükselen genç kıvrım dağlarının Türkiye uzantıları üzerinde yer almasıdır. Yükseltisi 1500–2000 m. olan ve hemen kıyıdan başlayan dağlar üzerinde, Gümüşhane sınırındaki bereketli otlak ve meralarıyla yaylalar uzanır.
 
'''Yaylalardan Görüntüler'''
 
Yomra’da kıyı tipi “boyuna kıyı “ şeklindedir. Kıvrım dağlarının oluşumu bütün Doğu Karadeniz boyunca aynı paralel uzanışı gösterir. Bu nedenle küçük bir koy olan Yomra kıyılarında girinti ve çıkıntılar bulunmaz. Dalgaların aşındırıcı etkisiyle batıda Yalıncak kıyı sınırının bulunduğu yerde yalıyar (falez) oluşmuştur. Falezli kıyılar Doğu Karadeniz’in tipik oluşumlarıdır. Denize dik inen bu yüksek kayalıklar doğal güzellikler oluştururlar.
 
'''İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ'''
 
Karadeniz kıyıları boyunca, ılıman iklimin okyanusal tipi görülür. Bu sahilde yer alan Yomra’da yağışlar her mevsime dağılmıştır. Burası ülkemizin en fazla yağış alan yörelerinden biridir. Yaz ve kış; gece ile gündüz arasındaki ısı farkı azdır. İlçemizin bütün alanı dağlarla deniz arasında uzandığından iklimde kıyıdan iç kesimlere doğru çok fazla değişiklik görülmez. Yani şehrin tamamı denizin ılımanlaştırıcı, bol nemli etkisinden yararlanır. Buna rağmen kıyıdan iç kesimlere doğru ısı azalır. Çünkü yükselti hızla artmaktadır. Yükselti artarken orografik yağışlarda da artış görülür.
 
'''Yomra’nın Kıyıdan Uzak Arazileri'''
 
Kıyı kesiminde kar yağışının görüldüğü günler 1-3 günle, karın yerde kalma süresi 1 günle sınırlıdır. İç kesimlere gidildikçe, ısının azalması nedeniyle bu süreler uzar. Nemin ve yağışın bol olması, güneşli günlerin sayısını da azaltmıştır. Yıllık ortalama nem oranının % 70 ’in üzerinde seyretmesi, özellikle sıcak geçen yaz aylarında hayatı zorlaştırmaktadır.Yağışların fazla olması, özellikle bitki örtüsünün tahrip edildiği alanlarda, erozyona neden olmaktadır. Aşırı yıkanan toprağın üst tabakasındaki mineral maddeler ve kireç alt tabakalara sızar. Bunlar toprakta verimi düşüren etkenlerdir. Bu nedenle, doğal bitki örtüsünü ve kültür bitkilerini oluşturan türler, nadir rastlanan türlerdir.
 
'''Endemik Tür''' 
 
Yomra’nın doğal bitki örtüsü; orman ve halk arasında “meşe” olarak adlandırılan, Karadeniz Makisi’dir.Kıyı kesiminde 200-300m.’ye kadar olan yamaçlarda yer yer makilikler bulunur. Ormanların uzun yıllar yakacak odun elde etmek için tahrip edilmesi, bozuk makilerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunlar uzun boylu ağaçlarla bodur türlerin karışması neticesinde oluşmuştur. Bu topluluklarda; kumar-zifin ağaçları, kuşburnu, şimşir, ayı yemişi, defne, süpürge çalısı gibi türler vardır. Makinin asıl elemanları olan bitkiler, kışın da yapraklarını dökmezler. Bu nedenle, makiler kış mevsiminde de kıyı boyunca yeşil görünüşü ile belli olur. Kıyı alanının gerisinde uzanan dağlar boyunca yukarı doğru çıkıldıkça, geniş yapraklı ağaç türleri arasına karışmış çam soyları görülür. Geniş yapraklı türler arasında, günümüzde nesli tükenmekte olan karaağaç da vardır. Kızılağaç, kestane, meşe, gürgen, kavak, ıhlamur, incir ve zeytin, diğer yayvan yapraklılardan bazılarıdır. Yayvan yapraklı türlerin seyreldiği yerde çam türleri başlar. 1200 m.’den itibaren görülen çam türleri arasında; karaçam, sarıçam, köknar ve ladin yer alır. Ne yazık ki bu türler günümüzde tahribatın etkisiyle nadir görülen koruluklar halini almıştır.
 
'''Çam Ağaçları'''
 
Yaylalarımızın sınırı ise tamamen ormansız otlak ve meralara dönüşmüş durumdadır. Bu ormansızlaşmanın nedenlerinin başında, aşırı kesim gelmektedir. Ancak yükseltiye bağlı olarak ısının düşmesi de orman örtüsünün seyrelerek yok olmasında etkilidir. Yayla Sınırı Akarsuları her mevsim bol su taşır. Fakat yine de yaz aylarında azalan suların, kış mevsiminde tekrar kabardığı gözlenir. Arazi dağlık olduğundan akarsular hızlı akışlıdır.Orman tahribatı, zaten heyelan bölgesi olan araziyi iyice riske sokmaktadır. Ayrıca erozyonu hızlandırarak, toprağın verimsizleşmesini hızlandırmaktadır Akarsu vadileri boyunca seyrek de olsa yaşanan sel taşkınları bu tahribat nedeniyle daha da artacaktır.
 
Yomra sınırları içerisinde; Sığın Deresi, Derin Irmak, Kalender Deresi adlı kolları bulunan Yanbolu deresi, Arsin sınırından denize dökülür. Yanbolu deresi taşıdığı su miktarı ve havzasının genişliği bakımından ilçenin en büyük akarsuyu sayılabilir. Yomra Deresi de havzasının büyüklüğü ve vadisi çevresindeki etkileriyle, önemli bir akarsuyumuzdur. Kollarıyla Yomra’nın bütün yayla ve mezralarını sarmış durumdadır. En önemli kolları; Ayor Deresi, Lapazlık, Lefkür, Soğuksu Deresi, Hanlar Deresi, Oymalı ve Özdil kolları ile Hamo Deresi’dir. Yomra Deresi’nin vadisi boyunca oluşan çökekte yerleşme yaygındır. Şana Deresi, ilçenin batısından denize dökülen diğer önemli akarsuyudur.
 
'''Yomra’nın Akarsuları'''
 
Güney Mezrası’ndan doğan, Ekşili Deresi ile Kıratlı Mezrası’ndan doğan iki kolu vardır. Birisi Sancak Mahallesi, diğeri Kaşüstü’nün mahallelerini sular. İrili ufaklı diğer akarsularımız ise şunlardır: Zil Deresi, Sancak Irmağı, Harmanlı Deresi. Yomra’nın tatlı sularındaki balık türleri, geçmiş yıllara oranla çok azalmıştır. Akarsularının iyi değerlendirilmesi durumunda, Yomra’da ekonomiye önemli bir katkı sağlanacaktır. 
 
Son yıllarda gelişen tatlı su balıkçılığı (havuz balıkçılığı) Yomra akarsuları üzerinde yaygın bir şekilde yapılmaktadır. Havuz balıkçılığının yapıldığı tesislerin yanı başında, küçük lokantalar da açılmış ve halka hizmet sunmaktadır.
 
Akarsu boylarında yetişen bitki türleri ve bu türler arasında yaşam alanı bulan canlılar, Yomra’nın bakir kalmış değerlerindendir. Fakat bu zenginliğe rağmen akarsularımızın aşağı kesimlerinde yerleşmenin sık olması, atık tesislerinin yetersiz kalması gibi nedenlerle kirlilik olumsuz manzaralar sergilemektedir. Akarsu yataklarından kum çekilmesi ve vadiler boyunca uzanan ağaçların kesimi diğer olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Yomra sınırları içerisinde yer alan, küçük ve orta boy tüm sanayi işletmeleri de atıklarını doğrudan akarsularımıza boşaltmaktadır. 
 
'''YAYLACILIK'''
 
Yomra’da kırsal kesime ait yaygın bir etkinlik de “ yaylacılıktır”. Arazinin 1500m. nin üzerindeki düz veya az engebeli alanlarında yapılan hayvancılık faaliyeti olarak da tanımlanabilir. 
 
Yomra yaylaları genellikle Gümüşhane sınırında yer alır. Hatta bir kısım Yomralı yaylacılar, ilçe sınırları dışındaki bazı mevsimlik yerleşme alanlarını yaylaları olarak benimsemişlerdir. Yayla arazileri çoğunlukla ormansız ve akarsularca yarılmış bir görünümdedir.
 
'''Alaçayır Yaylası'''
 
Geniş otlak ve meralar arasında, rüzgâr ve buzul aşındırmasıyla oluşmuş kayalıklar dikkat çekmektedir. Yer yer toktağan (kalıcı) kar kütlelerinin süslediği az engebeli düzlükler, dağlar arasında dağınık yerleşmiş geçici meskenlerle donanmıştır. Geçmiş yıllarda daha çok derme çatma görünümde olan yerleşmeler, günümüzde şekil değiştirmiştir. Artık yayla evleri daha donanımlı, hatta yazlık ev lüksünde inşa edilmeye başlanmıştır Yaylacılık faaliyetleri de amaç değiştirerek dinlence olarak algılanmaktadır. Yine de geleneksel yaylacılık; hayvanlarını otlatmak, küçük boyutta da olsa sebzecilik faaliyetleri ve kışlık çayır hazırlamak gibi nedenlerle yapılır. Bazı köylüler yaylaya gitmek yerine, hayvanlarını başka yaylacılara emanet verir, karşılığında da yaylada yapılmış olan süt ürünlerinden bir miktar alır.
 
'''Yaylalarda Yapılan Hayvancılık''' 
 
Yayla evlerinin dağınık olarak bulunduğu arazilerin merkezî bir yerinde, cami ve bakkal bulunur. Geçmiş yıllarda haberleşme, halkın dükkân olarak adlandırdığı yerdeki tek telefonla sağlanırdı. Alış veriş ise pek yapılmazdı. Haftada bir Yomra’dan gelen gıda malzemesiyle dolu araçlardan, yaylacıların köylerinden yollanan malzemeler sahiplerine teslim edilirdi. Günümüzde benzeri gelenekler devam ederken, gelişen teknoloji yaylalara kadar uzanmış, iletişim ve ulaşım hızlanmıştır. 
 
== Nüfus ==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Yomra" sayfasından alınmıştır